
Her Allahın günü suni mahalle kavgaları ile uyutuluyoruz. Yöntem; maskeli kripto siyaseti.
Ekonomik kriz bizi teğet geçti diyen Başbakanı resmi rakamlar yalanladı. Krizin merkezi denilen ABD bile % 2.5 küçülürken Türkiye %14 küçüldü. Kısacası Başbakan halkı kandırdı. Başbakan bir konuyu unutturmak istediğinde, mutlaka kavga edecek bir saçmalık bulup suni gündemler yaratıyor.
Türkiye her yönü ile çökertiliyor, hem de demokrasi diye diye Gerçek demokrasi ile yönetilen ülkelerde milli gelir bütün halka yayılır.
Emekli açlığa mahkum. Halk fakirleşirken Başbakan'a Allah "yürü ya kulum" demiş olmalı ki, maaşım yetmiyor diye sızlandığı günleri geride bırakıp Ümraniye'de beş villa sahibi olmuş..(!) Kendine 3. Uçağı alabilecek kadar lüks merakı olan Başbakanın bakanı SSKlıya 11 lira, Bağkurluya 5 lira zam verdi(!)
Gece yarısı bir köle yasası çıktı. Suriye sınırındaki mayınlı araziyi 49 yıllığına kiralama yasasına tepki gösterenlere Başbakan ne demişti? Orada İzak çalışmayacak, Hasan, Ahmet, Mehmet çalışacak demişti değil mi? Türk Halkını yabancıya maraba yapmayı maharetmiş gibi anlatıyordu.
Daha çok DEMOKRASİ deyip gece yarısı köle yasası çıkarmak hangi demokraside var?
İŞŞİZLİĞİ ÖNLEMEK gerekçesiyle, KİRALIK İŞÇİLİK dönemini başlatıyorlar.
Temizlik şirketlerinin kurulması bu yapının ön çalışması idi. Hastaneler, resmi kurumlar temizlik şirketleri ile çalışıyor. Yemek şirketleri dahil hepsi aynı mantık ile ve asgari ücretle işçi istihdam ediyor. Birçok şirket asgari ücretleri bile zamanında ödemiyor, işçiler sendikasız çalıştırılıyor.
Evrensel insan haklarına ne oldu?
Namuslu vatandaşların mağdur hale düştüğü bir ülke haline geldik.
"Din" diye diye geldiniz. Yıllarca kimseyi beğenmediniz. Sizden başka herkes cehennemlikti. Hatta Atatürkü toprak bile kabul etmemişti değil mi? Kapalı kapılar ardında bunları konuştunuz. Sonra utanmadan Irakta ABDnin yanında yer alıp Müslümanların katledilmesine ve bütün maddi değerlerinin talan edilmesine destek oldunuz. Zalime destek olmak İslamiyetin neresinde var?
Bakınız Aslan Bulut ne yazıyor:
2001 yılı Temmuz ayında bir lobi şirketi vasıtasıyla Tayip Erdoğana ABDden gönderilen CFR kaynaklı memorandumda, Ankara, yerel yönetimlere otonomi vermek ve milli hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezi olmaktan çıkarmak zorundadır. Dünya, bütün hükümetlerden bunu istemektedir deniliyordu.
Bu gizli belgenin orijinalini AKPnin kurulmasını bekledikten sonra, Kurultay ve Yeniçağda, ayrıca Küresel Haçlı Seferi kitabımda yayımladım.
Başlangıçta belgenin gerçek olduğuna ben de inanamamıştım. Fakat AKP kurulup programı açıklandığında gördüm ki memorandumda yazılanlar, neredeyse aynı ifadelerle partinin programı haline getirilmiş!
Bunlar yıllarca Siyonizm karşıtlığı ile siyaset yaptılar. Önlerine geleni Yahudi, Mason diye suçladılar. Sonra ne yaptılar? Yahudi kuruluşu olan CFRnin isteklerini parti programı yaptılar.
Darbe çığlıkları arasında asıl darbeyi gerçekleştiren AKP, Türkiyeyi kendi mecburiyetlerine mecbur ediyor. Tıpkı Yahudinin bir başkasına vurup elimi acıttın diye yaygara basması gibi kendi vurup elimi acıttın diye yaygara basıyor.
Her yönü ile kuşatılan Türk Halkı tabutuna son çivi ne zaman çakılacak diye bekliyor.
Osmanlının son günlerinde yaşadığımız bütün hain odaklar işbaşında. O dönemde emperyalistlerin kucağına oturup kendi milletine ihanet eden cemaat, tarikat, Ali Kemal gibi gazeteciler, Galata Tefecisi iş adamları iş başında.
Türk insanının bağımsızlığı, geleceği, ekmeğini pazarlıyorlar.
Bakınız Odatv.comda ne yazıyor:
Geçen haftayı Washingtonda geçiren Cemaat'in yayın organı Todays Zaman ekibinin resmi yetkililerle yaptıkları görüşmelerde Amerikalılara Türkiyede askeri vesayet var. Darbe oluyor niye müdahale etmiyorsunuz diye ülkelerini şikayet ettiği iddia ediliyor.
Başka bir haberinde ise;
Cemaatin ABD maceralarına bir yenisi daha eklendi. Fethullah Gülene yakınlığı ile bilinen Rumi Forumun 10. Yıl kutlamasında, 1915 olaylarını ilk kez Soykırım olarak niteleyen ve ABD ile Türkiye arasında diplomatik krize yol açan ABDnin Eski Erivan Büyükelçisi John Evans, en önemli konukların ağırlandığı protokol masasında ağırlandı. Evans, ABD'deki Ermeni lobisinin en sevdiği diplomatlar arasında.
Son dönemde Yahudi Lobisi ile arası açılan Cemaatin şimdi Ermeni Lobisine yaklaşma çabaları içinde olduğu belirtiliyor. Odatv
Fetullah ve AKPnin içindeki Fetullahçı bakanlar Ordu üzerinden Türk Milletine uygulanan psikolojik savaş.
Uyuştur, unuttur, değersizleştir, içini boşalt. Delilsiz suçla, olmayan delile resmi suçsuzluk ispat belgesi iste ..(!) Hitler demokrasisi.
Askerleri sivil mahkemelerde yargılamayı demokrasinin gereği diye lanse edenler, anti demokratik seçim sistemi değiştirilsin demiyor. Dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda ağzını açmıyor, kalem oynatmıyor.
Milli Eğitimin dershane soytarılığına teslim edildiği gerçek demokrasi ile yönetilen tek bir ülke gösterin!
Her gece yarısı(ekspresi) yasasına AB kılıfı uyduranlar memurun sendikal haklarının İLO sözleşmesine Çiller döneminde imza konmasına rağmen verilmesi hakkında niye tek kelime etmiyor, tek cümle yazmıyor?
Demokrasilerde TMSF yolu ile el konulan malların yandaşlara değerinin çok altında verilmesi var mıdır?
Vatandaşın hakları korunuyorsa ancak o zaman demokrasiden söz edilebilir.
Hangi demokratik ülkede böyle bir basın ve medya yasası var?
Yurt dışında serbest gazetecilik yapan tanıdığıma Türkiyeden bir televizyon kanalı iş teklif etmiş. Gazeteci arkadaş diyor ki; -Televizyon çalışanları sigortasızdı. Bir gazeteci için haber budur. Bana haber olacak bir kanalda çalışamazdım.
Ne komik değil mi? İşçi hakkını koruması gereken medya kendisi işçi istismarı yapıyor. Gazeteler A.A., İHA, Cihan Haber gibi ajansların üyesi. Haberler buralardan servis ediliyor. A.A. zaten hükümetin tekelinde. İHA belli. Cihan Haber Ajansı Fetullahçıların elinde. O nedenle Türk Halkı gerçek anlamda haber alamıyor. Kimse basın yasasını demokratik bir ülkeye göre düzenlemekten bahsetmiyor.
Demokrasi, Ordu ve emperyalizme karşı direnen muhalifleri terbiye amaçlı kullanılıyor. Tıpkı ABDnin Afganistana, Iraka uyguladığı demokrasi gibi..(!)
İngilterede yaşayan bir gazeteci arkadaş İngiliz yargısı için:Yargıçlar aristokrat ailelerden seçiliyor. Maddi problemleri yok. Çoğunun çocuğu yok demişti. Bizde ise Adalet Bakanına bağlı yargıya güvenmemiz isteniyor. Bir yargı mensubu ne demişti? Vicdan ile cüzdan arasında kalmaktan bahsetmişti değil mi?
Türkistan Ve Uygur Türkleri
Çinliler yıllardır Uygur Türklerine soykırım uyguluyor. Önceki yazılarımda bahsetmiştim. Peki biz ne yaptık? Mesut Yılmaz Başbakan iken gizli bir genelge ile Uygur Türklerinin Türkiyede ki faaliyetlerinin yasaklanmasını istedi. Uygur Türkleri işkencelerden geçirilirken, idamlar yaşanırken Başbakan Yardımcısı olarak Çine giden Devlet Bahçeli Çin Devlet Başkanına BARIŞ ödülü verdi(!) Tayyip Beyde biz Çinin bütünlüğünden yanayız diyerek bu zulümleri görmemezliğe geldi.
Filistin için ayağa kalkanlar, Müslüman Uygur Türkleri için ne yapacak şimdi göreceğiz!?
Geldiğimiz Nokta:
Türk Milleti olmak ya da olmamak sürecini yaşıyor.
A(nestezi) K(ripto) P(artisi) kurumları çatıştırarak, etnitiseyi öne çıkararak, fakirleştirerek uyutuyor, bulanıklık yaratıyor, körleştiriyor.
Olmak ya da olmamak!!
Kripto: Siyasal inancını gizleyen kimse, gizlilik taşıyan belge.
Zahide UÇAR - İnternetajans