SICAK GÜNLERE DOĞRU:KRİZİN NAL SESLERİ SİZİ PEK "IRGALAMIYOR" AMA VATANDAŞI FENA HALDE "IRGALAMAKTA"… Dr. Noyan UMRUK
N’aparlarsa yapsınlar bizi ırgalamaz demeye getiriyorsunuz ama ya ahali…
Evet AB-D’nin Wilson ilkeleri ve Sevr ile simgelenen, tarihsel kökenlere dayanan bir derdi var bizle… Bu doğru…
Atlantik Paktı, NATO ve AB’nin Türkiye’nin başı sıkıştığı durumlarda hiç ortalıkta görünmediği, hatta ülkemin canına okuyan özellikle PKK terörüne destek verdiği de doğru…
Ortağınızla birlikte Ergenekon, BALYOZ vb. davalarla TSK’nın canına okunurken çıt çıkarmayanların, FETÖ ve PKK söz konusu olduğunda hop oturup, hop kalkmaları da doğru…
Yeni Osmanlı havucunun peşinden sürüklenen siyasi takımınızı Ortadoğu bataklığına sürükledikten sonra yarı yolda bıraktıkları da doğru…
İsrail’i bir hayli rahatlatan yarattıkları İŞİD canavarına sağladıkları desteğe taşeronluk ettirdikten sonra sizleri suçlu konumuna oturttukları da doğru…
1963 Ankara Anlaşmasından bu yana başta serbest dolaşım taahhüdü olmak üzere tüm taahhütlerinden yan çizerek, oyalayarak Türkiye’yi tampon bölge olarak yamaçlarında tutmak istedikleri de doğru…
Hep birlikte sizleri de işin içine katarak Suriye’yi bu hale getirdikten sonra, 3-4 milyon Suriyeli sığınmacıyı Türkiye’nin kucağına bıraktıkları, bu facianın maliyetine katılma yolunda bin dereden su getirerek ayak sürüdükleri de doğru…
Ne var ki; öfkeyle kalkan zararla yatar…
Peki siz bütün bunların farkında değil mi idiniz…
Farkındaydınız….Farkındaydınıııız…Bal gibi hepsinin farkındaydınız… Her yaptığınızı bilerek, isteyerek taammüden yaptınız, yapmaktasınız…
PKK ülkenin güneydoğusunu cehenneme dönüştürürken de farkındaydınız…
FETÖ’nin kanser hücreleri gibi metastas yaparak tüm kamu organlarını sararken de farkındaydınız…
Birlikte güle oynaya “Türkiye’nin bağırsaklarını temizlemekte” idiniz…
Şimdi de bu fırsattan istifade Anayasanın öngördüğü OHAL’i BU HALE çevirerek ülkeyi dünyadan tecrid etmektesiniz…
Parlamenter sistemin görülmemiş bir barajı içeren seçim, siyasal partiler yasası, vb.den doğan sistemsel hatalarını düzeltmek yerine görülmemiş hesaplarınızı kapatmak üzere devleti bütün kurumları ile reisinize teslim etmeye çalışmaktasınız…
Tüm muhaliflerinizi bu alandaki engin deneyiminizle sıfırlayarak, çarıklı erkânıharp uyanıklığı ile paldır küldür caaanım Türkiye Cumhuriyetini hayallerinizdeki ucubeye dönüştürmeye çabalıyorsunuz…
Ammaaaa… Sizi getiren küresel konjonktür artık gidiş istikametinize uygun değil…
Sıcak para saadet zinciri günleri çooook geride kalmakta… Kürt devleti, Irak, Suriye, Kıbrıs karşıtlıkları da cabası…
Eveeet… Trump’ın iktidara gelişi ve izolasyonist Amerikancı söylemi ve ekonomi politik yaklaşımı ile dolar küresel düzeyde tırmanma sürecine girdi ama, sizlerin deli danalar gibi her tarafa saldırmanız, tutarlı bir strateji, planlama ve reel üretime değil de sadece inşaat sektörüne dayanan ekonomik yaklaşımınız da bu sürece “çarpan” etkisi yapıverdi.
Nitekim “Yükselen Ülkeler” içinde dolara karşı en çok değer yitiren TL...
S&P kıdemli direktörü Frank Gill, Dubai’deki konuşmasında, TL’deki değer kaybı nedeniyle şirketlerde oluşan açık döviz pozisyonlarının bilanço şoku riski taşıdığını ifade etti ve “Özel sektör bilanço şoku olursa, bu iç ve dış yatırımlara zarar verir” dedi.
Gill, “Trumplasyon ve artan ABD tahvil faizleri ile, Türkiye’nin risk altındaki ülkeler arasında ön sıralarda olduğunu düşünüyoruz” dedi.
Gill, “Türkiye’de ödemeler dengesinde yıllar sonra ilk kez büyük bir finansal hesap açığı görüldüğünü ve piyasa koşullarının kötüleştiğini” söyledi.
Gill, “Sermaye çıkışları gördüğünüzde, bu durum para birimini vuruyor, bu da güveni etkileyecek ve o da büyümeyi etkileyecek” dedi.
Türkiye’de yurtiçinde yerleşiklerin artık dolar satmadığını belirten Gill, “çünkü finansal ve siyasi istikrar ile ilgili birçok endişe var” dedi.
Bakın şimdi bu durum nelere yol açmakta…
*TL. bu yıl %40 oranında değer kaybetti… Son üç ayda değer kaybı %15’ i buldu… Kocca bir devalüasyon…
*Fert başına milli gelir 9-10.000 dolarlardan 7500 dolara düştü. Daha şimdiden %25 fakirleştik…
“GSMH(Gayri safi milli hasıla) 13 yıl geriye gitti…
*Yenilenebilir enerji kaynakları açısından elverişli bir ülke olmamıza rağmen boğazımıza kadar bağımlı hale getirdiğiniz temel girdi enerji maliyeti dörtnala…
*421 milyar dolar dış borcun 2/3’ü son 1.5 ayda kur zararı 25 milyar doları/ 95 milyar TL’ını aşan özel sektörün…
*Libya. Irak.Suriye’ye mal ve hizmet ihracatı ve TIR taşımacılığı sıfır…
*Ödemeler dengesi net hata- noksan kalemini yine birileri takviye eder mi dersiniz…Yoksa yine Suudilere,, Katar’a külliyetli bir şeyler satmak mı peşindesiniz…
*Köprüler, havaalanları, tüneller, yollar...Bunların hepsinin borçları dövizle ödenecek.***..Hani ayranı yok içmeye tahtı revanla gider...
*Resmi İşsizlik oranı uzun süre sonra çift rakamlı hanelerde:%11.3…Her dört gençten biri işsiz…
*Türkiye Kamu-Sen Araştırma Geliştirme Merkezi, dolardaki yükselişin kamu emekçilerinin maaşlarına etkisini araştırdı. Yapılan çalışmada memur maaşlarının 2008 yılına göre aylık ortalama 130,4 dolar, 2015 yılına göre ise aylık ortalama 22,5 dolar değer kaybettiği ortaya çıktı.
Döviz kurlarında yaşanan artışa bağlı olarak kamu emekçilerinin maaşlarının dolar bazında 8 yıl geriye gittiği belirtilirken, dolar kurundaki artış 2008 yılına göre; ortalama kamu emekçisi maaşını yüzde 13,9; en düşük dereceli kamu emekçisi maaşını ise yüzde 5,8 oranında eritti.
Son 1 yıllık gelişmeler değerlendirildiğinde de çarpıcı sonuçlara ulaşıldı. 2015 yılı sonunda dolar kuru 2,91 TL iken ortalama kamu emekçisi maaşı 827,2 dolar, en düşük dereceli kamu emekçisi maaşı ise 622,4 dolar etmekteydi. 2016 yılının Ocak-Kasım döneminde dolar kuru yüzde 15,5’lik bir artışla 3,36 TL’ye yükselirken ortalama kamu emekçisi maaşı 804,7 dolar, en düşük dereceli kamu emekçisi maaşı ise 605,0 dolara düştü.
*Siz istediğiniz kadar kepenk kapatmayı yasaklayın esnaf dükkân kapatmakta… Dünyanın uğrak yeri Kapalıçarşı, Bağdat Caddesinin durumu malum… Mantar gibi fışkırttığınız AVM dükkânları kiracı bulamamakta…
*Tarım, hayvancılık çökmüş… Geçen sene 14 TL. olan fındık, bu sene 11 TL… Fındık üreticisi kan ağlamakta…
*Başta akaryakıt olmak üzere zamlar, vergi oranlarında artışlar art arda…
Sonuç:
Durum bu durumken anlaşılıyor ki; bir B planınız yok…“Piyasalar kendi dengesini bulur…”falan deyip tüm yükü yine vatandaşın sırtına yükleyeceksiniz…
Bakalım bu kez kapısına, sofrasına iyice dayandığınız vatandaş size ne diyecek…
Bu arada 12 Eylül gibi baskıyı giderek daha da yoğunlaştırırız olur biter diyorsanız eğer, bu kez gerek yoğunlaşacak dış tepkiler ve saflaşacak, kollektif iç tepkileri ciddi ciddi düşünmeniz gerek...
Sıcak günlere gidiyoruz...
Kıssadan hisse: Keskin sirkenin küpünedir zararı… Küp de bu kez de ahali oluyor maalesef yine…
***Osmangazi Köprüsü geçiş ücreti malum 88.75 TL olarak belirlenmişti. Oysa sözleşmeye göre işletmeciye kamu kasasından taahhüt edilen ödeme 35 dolar üzerinden. Temmuz itibarıyla bu bedelin TL karşılığı 120 TL idi.
Yani, 40 binlik geçiş garantisi çerçevesinde, kamu kesesinden çıkacak olan; geçmeyen her araç için 120 TL, geçen için de 31 TL fark demekti.
Dolar kuru 2.90’dan 3.45’e gelince, ödenecek bedel 142.5 TL’ye, işletmeciye ödenecek fark da 53 TL’ye çıktı. Özetle; kur yüzde 19 artarken, devletin cebinden çıkacak fark yüzde 73 artmış oldu.
Sözleşmeye göre yılbaşında ödeme kabaca araç başı 40 dolara çıktığında da, geçiş ücreti 88.75 TL’de kaldığı sürece; geçenlerin ücret farkı olarak ilave 74 TL, geçmeyenler için de 162 TL ödeme yapılacak.
İşte dövizle yapılan YİD projesinden vergi mükelleflerinin cebinden çıkacak para bu...”
Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Üçüncü Havalimanı, Gebze İzmir Karayolu, Avrasya Tüneli derken dolar üzerinden yapılmış ve devlet garantisi verilmiş sözleşmelerin bedeli 23.7 milyar doları buluyor.
YİD sözleşmelerindeki hesapsızlığı biz ve gelecek nesiller ağır ödeyeceğiz...
Beşiktaş, 28.11.2016