ABD Büyük Elçiliği, bu hain saldırı gerçekleşmeden yani bu "kınama" açıklamasını yapmadan 2 gün önce, ( 8 Aralık 2016'da) ABD Temsilciler Meclisi Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adı altında kamufle olan PYD/PKK terör örgütüne uçak ve helikopterlere karşı omuzdan atılan (manpads) Stinger füzeleri verilmesini oylamaya sundu.

Suriye topraklarında PYD/PKK’ya karşı hava harekatı düzenleyen tek askeri güç TSK. Bu Stinger’lar da TSK’ya karşı kullanılması için PYD’ye temin ediliyor.
ABD Büyükelçiliği “Korkakça” olarak nitelediği terör saldırısını “kınarken”; TSK’nın PYD koridorunu engelleme olasılığına karşı, hem Suriye’de hem
Türkiye’de terör örgütüne alçakça destek vermektedir.
ABD elçiliği, İstanbul / Beşiktaş'taki terör saldırılarını "korkakça " olarak niteleyerek, "kınamış." Doğru... Çünkü ABD terör örgütlerinin "cesurca" olan saldırılarını doğrudan destekliyor.
Türkiye söylem düzeyinde dahi olsa İncirlik Üssü’nün kullanımını gözden geçireceğini ifade ettiğinde, Atlantik Paktı dışında başka bir bölgesel işbirliği seçeneğini gündeme getirse, bölgesel ilişkilere yönelik ne zaman adım atacak olsa, merkez kentlerimizde bir terör saldırısı gerçekleşiyor. ilk elde akla gelen bir kaç örneği hatırlayalım.
- 30 Haziran 2016’da Türk – Rus görüşmelerinin arifesinde İstanbul Atatürk Hava Limanı’na terör saldırısı gerçekleştirilmişti.
- Türkiye, Şanghay İşbilriği Örgütü’nü seçenek dahilinde düşündüğünü ifade ettikten sonra 24 Kasım 2016’da El – Bab’da TSK’ya karşı gerçekleşen hava saldırısında 3 askerimiz şehit oldu.
- Son olarak Cumhurbaşkanı’nın 11 -12 Aralık’ta gerçekleştireceği Kazakistan ziyaretinden önce İstanbul’un en işlek bölgelerinde, bir futbol maçı dönüşünden sonra bölgeden ayrılan çevik kuvvet otobüsüne terör saldırısı gerçekleştiriliyor.
Ortadoğu ve Asya’nın Cephe Ülkesi Türkiye
Türkiye, Irak ve Suriye savaşları açısından, bölgesel olarak Ortadoğu’da “cephe” ülkesi konumundadır. Ortadoğu, Kafkaslar ve Balkanlar’da ise merkez ülke konumunda bulunmaktadır. Daha özlü bir ifadeyle Ortadoğu, Asya ve Batı’yı birbirine bağlayan jeopolitik konumuyla, Türkiye’nin geliştirdiği dış ilişkiler, Asya’ya egemen olmak isteyen Batı’nın, stratejik hedefine ulaşıp ulaşamayacağını belirleyecek düzeydedir.
Batılıların sürekli ifade ettiği gibi “Türkiye Asya’nın kilididir.” Bu kilidin bulunduğu kapı, Doğu ve Asya ülkelerine açılır fakat bunun aksi yönde Batılı devletlere karşı kapanırsa; küresel odakların stratejik planları tamamen çöker. Bu yönüyle Türkiye’nin dış ilişkilere yönelik attığı adımlarla, gerçekleşen terör saldırılarının zamanı birbiri ile doğru orantılıdır.
Terörün Psikolojik Hedefi
Türkiye’de gerçekleşen terör saldırılarının zamanına ve saldırının gerçekleştiği alanlara dikkat etmek bu açıdan çok önemlidir. 10 Aralık’ta gerçekleşen saldırının zamanını yukarıda açıkladık. Saldırının zamanı dışında, bir de zamanlaması göz önünde bulundurulmalı. Bir futbol maçı sonrası, görevden dönen çevik kuvvet otobüsünün geçişi hesap edilerek bu hain saldırı gerçekleştiriliyor. Yani terör saldırısı profesyonel sayılacak bir planlamayla, seçici bir kuvvete karşı yapılıyor.
Yer olarak terör saldırısının gerçekleştiği alan bir futbol stadyumunun yakın çevresi. İstanbul’un en işlek bölgesinde gerçekleşen bu saldırıda, hedef alınan Türk devletinin asli güvenlik unsurları ile birlikte, Türk ulusunun kendisidir. Terör, bu tip saldırılarda hedef aldığı güçle birlikte, o an fiziki hedefin dışında yer alan toplumun genelinde bir korku psikolojisi yaratmak amacını güder. Diğer saldırılarda olduğu gibi, bu saldırıda da Türk ulusunun geneli hedef alınmıştır.
Çözüm Olarak
Türkiye çok hassas ve kırılgan bir süreçten geçiyor. Bilmem farkında mıyız ama olağan üstü bir dönemin içindeyiz. Bu açıdan ulusal güvenliği, sadece devletin asli güvenlik unsurları merkezinde değil; Türk ulusunun sivil kanadı açısından da düşünmeliyiz. Tabi ki elde silah, sokağa çıkıp çatışalım demiyorum. Milli güvenlik sadece silahla sağlanmaz.
Perde arkasında planlanan senaryoyu görmeye çalışmak, senaryonun planlayıcılarını ve aktörlerini bilmek ve zihinsel bir uyanıklık içerisinde olmak, milli güvenliğimizi sağlamanın ilk adımı olacaktır.
Diğer nokta, kendi çevremizden başlayarak; ailemizden, mahallemizden, iş çevremizden, kampuslardan, okullarımızdan başlayarak sivil savunma, ilk yardım, kitle psikolojisi ve kitle yönetimi ve kriz yönetimleri konusunda bilgi sahibi olmaya dönük bilgilendirme toplantıları yapmalıyız.
Ve asla karamsarlığa yer vermemeliyiz. Bu millet, benzer şekilde çok badire ve bunalım atlattı. Bunun da üstesinden geleceğiz.
Şehitlerimize Allah'tan rahmet, Türk milletine baş sağlığı diliyorum.
Mithat Akar / Gaziantep
https://www.facebook.com/profile.php?id=100006232153226