Şimdi, ABD’nin saklı gündemini konuşurken, ABD’ye kafa tutan komutanlarımızın nasıl cezaevine konulduğunu da hatırlama zamanı…
Türkiye’nin gündeminde Suriye’nin kuzeyine düzenlenecek olan sınır ötesi harekât var.
Harekât öncesi ABD’ye yapılan haklı eleştirilerin başında PKK/PYD’ye verilen silahlar bulunuyor.
Aslında ABD’nin terör örgütüne verdiği silah desteğine gösterilen tepkiler daha eski bir tarihe dayanıyor.
Anlatayım…
Takvim yapraklarını 15 yıl geriye saralım.
ABD’LİLERE ÖNCEDEN İNCELETİLMEYEN SUNUM
2007 yılında bir Türk general beraberindeki heyetle çeşitli görüşmeler yapmak için ABD’ye gitti. Görüşme öncesi sunumu incelemek isteyen Amerikalı yetkililere heyette bulunan Burhan Göğce Albay izin vermedi.
Türkler tarafından reddedilmeye alışık olmayan Amerikalılar bu duruma şaşırmıştı.
Sonrasında general ve beraberindeki heyet, üst düzey Amerikalının bulunduğu toplantıda bir sunum yaptı.
Üç ana başlık üzerine oturan sunum kısaca şöyleydi:
-ABD’li üst düzey yetkililerle PKK’lıların görüşmeleri bulunmaktadır.
-ABD’liler terör örgütüne sandık sandık silah ve mühimmat vermektedir.
-Türk sınırına katırlarla beraber hareket eden PKK’lılara yardım eden bir ABD’li asker grubu görülmektedir.
Türk heyetinin verdiği mesaj nettir: “Her hareketinizi biliyoruz. Bizimle dost olmaya devam edecekseniz bu ilişkiyi kesmek zorundasınız!”
Sunum sonrası odada soğuk bir hava esmiş ve toplantı sona ermişti. Türk general ile heyeti ise oradan ayrılarak otellerine döndü.
ABD BAŞKAN YARDIMCISIYLA GÖRÜŞMEDİLER
Otele dönen Türk heyetine kısa bir süre sonra telefon geldi. Telefonun diğer tarafındaki kişi, ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney’in kendilerini ertesi gün ofisinde beklediğini söyledi.
Cheney’in ofisinin bulunduğu yere giden Türk General ve Burhan Albay kapıdaki görevli tarafından durduruldu. Duyarlı geçit öttüğü için ceketlerinin çıkartılması istendi. Bunun diplomatik kurallara aykırı olduğunu ifade eden Burhan Albay’a görevli asker “Burada buranın kuralları esastır” diye karşılık verdi.
Bu kaba davranışa tepki gösteren General, Dick Cheney ile görüşmekten vazgeçerek geri döndü.
Türk heyetinin ABD Başkan Yardımcısıyla görüşmeden dönmesi de Amerikalıları şaşırtmıştı.
Bu kararlı duruş karşısında geri adım atan ABD’li yetkililer generali defalarca arayarak özür dilerler. Başkan Yardımcısı Cheney’in görüşmek için kendisini beklediğini ifade ederler, ancak general bu saygısızlığı kesinlikle affetmez ve görüşmeye gitmez.
“ÇOK ÇETİN BİR YOLA GİRDİNİZ GENERAL”
Sonrasında ABD Genelkurmay Başkanı Özel Kalemi arar ve Genelkurmay Başkanı’nın kendilerini konutunda yemeğe beklediğini söyler. Teamüller gereği teklif kabul edilmek durumundadır.
Ertesi gün bizzat ABD’li yetkililerce otelden alınırlar. Bu zamana kadar devlet başkanlarına bile göstermedikleri bir ilgi göstermektedirler. Onlarla beraber olan Büyükelçi de böylesi bir ilgiye tanıklık etmediğini ifade edecektir.
ABD Genelkurmay Başkanı’nın yanında, çeşitli kademelerden bürokrat ve senatörler de bulunmaktadır.
Konu, önceki günkü PKK ile ilgili sunuma gelir.
Türk General orada bulunanlara, “ABD’nin bir müttefik olarak, PKK’ya yardım etmesinin kabul edilemeyeceğini” ifade ederek, “Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bölücü faaliyetlere katkı sağlayan girişimlerine son vermesini” ister.
Çok açık ve net konuşmaktadır.
Bu dil, ABD’lilerin alışık olduğu bir dil değildi.
Türk General, bu kadarla da kalmaz. Konuyu Irak’ın kuzeyine getirerek, burada bir devlet kurulmasının sakıncalarını dile getirir, buna katkı vermemelerini ister.
Amerikalılar yine çok şaşırırlar.
Bu konuda ilk defa bir Türk yetkili kendileriyle bu kadar açık, yalın ve ‘pervasız’ konuşamamıştır. Hayretle birbirlerine bakarlar.
Konuşma bittikten sonra ABD’li bir senatör Türk Generalin yanına yaklaşarak şunları söyler:
“Sizler, bu tutumunuzla çok çetin bir yola girdiniz general, ancak işinizin çok zor olduğunu söyleyebilirim.”
Amerikalılar bu görüşmeleri not edecekti.
Bu tarihten 3 yıl sonra, yani 2010 yılında, TSK’daki milli duruşundan taviz vermeyenlerin kafasına ‘balyoz’ indi.
Yukarıdaki hikâyenin kahramanı Orgeneral Ergin Saygun ve yanında bulunan Albay Burhan Göğçe 2011 yılında Balyoz kumpasında tutuklandı.
Tutuklandığı dönemde Ergin Saygun emekli olduğu için Silivri Cezaevi’ne, Albay Burhan Göğçe ise Hasdal Cezaevi’ne konuldu.
Hasdal Cezaevi’nde ABD’ye kafa tutan komutanlardan Burhan Göğçe’nin cezaevi arkadaşı kendisi gibi kumpasa uğrayan emekli Albay Mustafa Önsel’di.
Burhan Göğçe, Mustafa Önsel’e Hasdal Cezaevi bahçesinde ABD ziyaretinin detaylarını anlattı.
Mustafa Önsel, bu ve benzeri onlarca olayı “Silivri’de Firavun Töreni” kitabında kaleme aldı. Milli Ordunun tasfiye sürecine çarpıcı yaşanmışlıklarla ışık tuttu.
Mustafa Önsel’in kitabını bitirdikten sonra, televizyonda, Cumhurbaşkanlığı’nın terör örgütlerine verdiği destek yüzünden ABD’ye gösterdiği haklı tepkileri dinledim.
“15 yıl sonra… Nereden nereye?” diye iç geçirdim.
Emekli Albay Mustafa Önsel’in Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından bu hafta okurla buluşturulan “Silivri’de Firavun Töreni” kitabı, “Nereden nereye?” sorusuna okkalı bir yanıt veriyor.
Şimdi, ABD’nin saklı gündemini konuşurken, ABD’ye kafa tutan komutanlarımızın nasıl cezaevine konulduğunu da hatırlama zamanı…
Öyle değil mi?
Ersin Eroğlu