ABD-PKK İlişkisi Türkiye’nin elindeki kanıtlar, Amerika’nın 1991’den bu yana PKK’ya lojistik destek sağladığını ortaya koyuyor. Washington’un PKK’ya silah sağlamasıyla ilgili sorulara verdiği resmi yanıtsa komik: Silahları asker kaçakları PKK’ya sattı. Bu savunma aynı zamanda PKK’ya Amerikan ordusundan silah sağlandığının itirafı niteliğinde.
Uzun süredir bilinen bir gerçek artık resmi açıklamalarla kamuoyu önünde tartışılıyor. Teslim olan PKK’lıların Amerika’nın örgüte silah sağladığı yolundaki itirafları Washington’u zor durumda bıraktı. Amerika, PKK’ya verilen ordu malı silahların asker kaçakları tarafından satıldığını ileri sürüyor. Bu komik yanıt aynı zamanda PKK’ya Amerikan ordusundan silah sağlandığının itirafı niteliğinde.
Türkiye’nin elindeki bilgiler Amerika’nın 1991’den bu yana PKK’ya lojistik destek sağladığını kanıtlıyor.
Amerikan Ordusu’nun PKK’yı desteklediği ilk olarak eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis tarafından rapor edildi.
Org. Bitlis, 22 Mart 1992’de Cumhurbaşkanı Özal’a yazdığı mektupta Çekiç Gücün PKK ile birlikte hareket ettiği yönünde istihbarat bulunduğunu bildirmişti.
Jandarma Genel Komutanı bu mektuptan bir yıl sonra uçağına düzenlenen sabotajla öldürüldü. O tarihten bu yana çeşitli operasyonlarda öldürülen PKK’lıların üzerinde Amerikan ordu malı çelik yelek bulunması ilişkinin boyutlarını gösteriyordu.
PKK’nın elindeki silah ve mühimmatın çoğunluğu NATO malı. Amerikan ordu tüfeği M16, karadan havaya stinger füzeleri, Baretta tabanca, topuk mayınları PKK’nın kolayca edindiği silahlar.
Ayrıca Türk istihbaratındaki bilgilere göre Irak ordusunun elindeki tonlarca A4 ve C4 patlayıcı, Amerikan işgalinden sonra PKK ve Barzani güçlerine dağıtıldı. Şimdi bu patlayıcılar mayın tuzaklarında ve şehirlerdeki bombalamalarda kullanılıyor.
Kaynak: Ulusal Kanal, Temmuz 2009
ABD Ve PKK İlişkisi Belgeleri
ABD istihbaratı PKK ya veriyor...2002 yılında Suriye'nin başkenti Şam'da gerçekleşen ABD-PKK toplantısından bazı çarpıcı notlar:
*ABD ile PKK arasındaki "tarihi görüşme" 2002'yılının Mart ayında Suriye'nin başkenti Şam'da gerçekleşti...*
*Görüşmenin ana maddeleri:*a) PKK'nin bölgede (Ortadoğu'da) demokrasinin gelişmesi için her konuda işbirliği yapması,
b) ABD'nin bölgedeki Kürtlerin birliğini sağlaması,
c) Örgütün lideri Abdullah Öcalan'ın İmralı'daki yaşam koşullarının düzeltilmesi,
d) HADEP üzerindeki baskılara son verilmesi. Bu konuda ABD'nin Türkiye'ye baskı uygulaması. Ayrıca HADEP'in Kürt mücadelesinin meşru muhatabı olarak kabul edilmesi,
e) PKK'nın Avrupa faaliyetinin sınırlanmaması ve legal zeminde siyaset yapma özgürlüğüne kavuşması,
f) Türkiye'de Kürtçe dili önündeki tüm engellerin kaldırılması ve bazı reformların gerçekleşmesi için Tükiye'ye siyasi baskı uygulanması,
g) Türkiye'de tüm örgüt üyelerini kapsayacak bir genel af'ın çıkarılması ve yürürlüğe girmesi,
h) PKK'nin Kürt halkının meşru Partisi olarak tanınması.
*Görüşmeye kimler katıldı...a) Şam'da gerçekleşen "tarihi görüşmede" ABD adına ABD'li think-thank uzmanı ve aynı zamanda Ulusal Enformasyon Birimi'nde faaliyet yürüten üst düzeyli bir yetkili katıldı. (Bu kişi ABD Şam Büyükelçisi'nin talimatı doğrultunda toplantıya gönderildi) Bağıstani'ye göre bu adam, yasadışı örgütlerle gayri resmi görüşmeler ve lobi faaliyeti yapmakla görevli bir askeri yetkili...
b) KDP içerisinde PKK'ye yakınlığı ile bilinen Davut Bağıstani, Şam'daki "tarihi görüşme"yi ayarlayan kişidir. Bağıstani, Şam'daki görüşmenin o dönem Lübnan'da faaliyet yürüten bir örgüt üyesi ile organize ettiklerini açıklıyor. Bağıstani, genç militanın iyi İngilizce bildiği ve Amerika'ya yazılan mektupların yine aynı kişi tarafından tercüme edildiğini belirtti. (Geçen ay KONGRA-GEL'den ayrılarak Osman Öcalan'ın yeni kurduğu Parti'de yer alan "Serhat" kod adlı Hıdır Yalçın da, ABD'ye yazılan tüm belgelerin Avrupa'dan örgüte katılan bir genç militan tarafından tercüme edildiğini teyit etmişti.)
c) Kürdistan İşçi Partisi (PKK) adına Şam'daki "tarihi görüşme"ye katılan ise o dönemin Başkanlık Konseyi üyesi olan Mustafa Karasu'ydu. Mustafa Karasu aynı zamanda örgütün tüm dış ilişkilerden sorumlu kişidir.
d) Toplantıya tercüman sıfatı ile Avrupa'dan örgüte katılan genç bir militan yer aldı. Bu militanın kim olduğu henüz bilinmiyor. Son günlerde bazı Kürt sitelerinde yer alan bilgiye göre bu kişinin örgüt tarafından infaz edildiği belirtiliyor. "Serhat" kod adlı Hıdır Yalçın, genç militanın ABD'ye yazılan tüm belgeleri tercüme ettiğini, dolayısıyla bu konu hakkında bazı örgüt sırlarını bildiğini, bu yüzden örgüt tarafından infaz edilmesinin mümkün olduğunu belirtti. Bağıstani, toplantıya tercüman sıfatı ile katılan genç ile ilk kez 2002 yılında Lübnan'da görüştüklerini, adının "Şervan" veya "Şoreş" olacağını belirtti. Bağıstani, tercümanın başta İngiliz dili olmak üzere bazı Avrupai dillere hakim olduğunu da belirtti. Gençin ayrıca uzun bir süre Ortadoğu sahasında faaliyet yürüttüğünü ve Behdinan sahasında kaldığı belirtiliyor.
***PKK ve ABD ilişkisi resmileştiGeçen yazımızda bahsettiğimiz (ABD Özel Kuvvetleri PKK'yla birlikte eylem yapıyor) konusuna bir çok çevreden değişik tepkiler geldi. Bazıları şahsımıza aleni olarak söverken, bazıları da bizim bu işe yeni uyandığımızı ifade ederek; balığın kavağa çıktığını söylediler. Herkesin kendine göre haklılık payları olabilir. (Küfür edenler hariç. Küfürün sebebi olamaz)
** * **Ancak bu yazıyı yazdığımızdan sonra hem ABD- PKK ilişkileri hemde İsrail cephesinde inanılmaz gelişmeler oldu.
İngiliz gazetesi Daily Telegraph'ın muhabiri Damien McElroy kandil Dağlarındaki PKK kamplarına gidereke terör örgütünün elebaşlarıyla görüşmüş. Mc Elroy'un haberi kısaca şöyleydi: "McElroy, Irak'ta görev yapan Amerikalı subayların helikopterlerle sık sık Kandil Dağları'ndaki kampa gelerek örgütün lider kadrosuyla görüştüğünü kaydetti. Buna delil olarak da Karayılan'ın "merkezi" olarak nitelendirdiği bölgeye ışıklandırması bile olan bir helikopter pisti yapılmış olmasını gösterdi. Ayrıca Amerika'nın Irak'ta bazı bölgelerde güvenliği sağlamak için anlaştığı özel güvenlik firmalarına ait ciplerin de PKK kampının yanında park etmiş halde durmasının manidar olduğunun altını çizdi."
Bu haber üzerine ABD'nin Ankara büyükelçisi apartopar bir basın açıklaması yaparak böyle bir şeyin olamayacağını, çünkü ABD nezdinde PKK'nın terörist örgüt olduğunu söyledi.
Zaten ABD bu tür işleri sever, İran Irak savaşı sırasında aleni olarak Irak'ı destekleyen ABD (hemde) İsrail aracılığı ile İran'a silah satmakta bir beis görmemişti.
McElroy'un haberinde vurgulanan paralı askerlerin Kuzey Irak'ta ne aradıkları, hatta hangi şirket adına orada oldukları bile belirsiz. Yeni Şafak Gazetesi'ndeki bir habere göre Kuzey Irak'ta 20 bin paralı asker bulunuyor. Kuzey Iraklı aşiret reislerine bakarsanız, kendi bölgeleri en güvenli yerlerden birisi. Eğer bölge güvenliyse ve peşmerge güçleri her şeye hakimse 20 bin paralı askerin orada işi ne? Yok Mister Barzani, Türkiye'ye kafa tutarken, peşmergeden çok bu paralı askerlere mi güveniyor?
Gelelim bu konuyla ilgili ikinci olaya; İran Ulusal Yüksek Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Ali Laricani diyor ki; "İran PJAK teroristlerine hem silah sağlıyor, hem de lojistik destek veriyor. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi ABD'nin Irak büyükelçisi tarafından üst düzey teroristler rezidansta ağırlanıyor. Bunların kanıtları bizim elimizde var. Dileyen ülkeyle paylaşırız"
Hani ABD, PKK'yı terör örgütü olarak görüyordu. PJAK terör örgütü olmuyor mu? PKK kim, PJAK kim? PKK malum herkes biliyor, 40 bin vatandaşımızın kanına giren katiller sürüsü. Yaptığı işler arasından terör saldırıları düzenleyerek 15 günlük bebek, 70'lik ihtiyar, kadın çocuk çoluk ayrımı yapmadan masum insanlarımızın kanına giren, bunun yanı sırada uyuşturucu kaçakçılığı, insan kaçakçılığı, kalpazanlık, çek-senet, haraç toplamak, beyaz kadın ticareti yapmak gibi bilimum mafyavari işler yapan organize suç şebekesi.
PJAK kim; Bu yukarıda saydığım PKK'nın İmralı'da koç gibi semirte semirte beslediğimiz elebaşısının emriyle İran'ı parçalamak için kurulan yan kuruluşu.
Bütün bunlar ortadayken, ABD'nin Ankara Büyükelçisi'nin dediği ne demek oluyor sizce: "Amerika Birleşik Devletleri, PKK'yı terör örgütü olarak kabul etmektedir. Terör örgütü PKK'ya silah sağlanması, taşınması ya da herhangi bir başka şekilde destek verilmesi sözkonusu olamaz. Terör örgütü PKK ile İran veya bir başka konu hakkında görüşme yapılması ve üyeleriyle biraraya gelinmesi de sözkonusu değildir."
** * **Gelelim İsrail-Suriye meselesine; aslında bu konuyu da burada yazacaktım fakat yarından sonraya kaldı. 2 gün sonrasına kadar (yazıyı yazacağım tarihe kadar) ya tatmin edici bir açıklama, yada Genelkurmay Başkanı, Milli Savunma Bakanı ve Hava Kuvvetleri Komutanı'nın istifalarını bekliyorum. Birileri İsrail uçaklarının Türk hava sahasını ihlal etmesinin, birileri de halâ hava savunma sistemlerinin geliştirilmemesinin bedelini ödemeli.
İŞTE, ABD-PKK İLİŞKİSİNİN BELGESİ...Beyaz Saray'daki kritik Erdoğan-Bush zirvesinin ardından, ABD'nin PKK'ya destek verdiğini öne süren itirafçıların ifadeleri, yargılandıkları mahkemelerden istendi.
ABD'lilerin PKK kamplarına giderek görüşme yaptığı ve örgüte silah sağladığı yönündeki ifadeler Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü ile İçişleri Bakanlığı'na gönderildi. Bu ifadelerin ABD'nin Ankara Büyükelçiliği aracılığıyla Pentagon yetkililerine delillendirilerek sunulacağı bildirildi.
*İŞTE O İFADELER**3 SANDIK M-16 GETİRDİLER*R. Ş.:* Kandil Dağı'ndaki Kortek Kampı'na 28 Aralık 2006 günü 3 adet zırhlı paletli Amerikan askeri aracı geldi*.* Araçlar, Süleymaniye tarafından sadece paletli arazi araçlarının geçebileceği yerden geldi. ABD'li askerlere ait olan bu araçlar kamp alanına ulaştığında 100'er adet M-16 marka Amerikan piyade tüfeği bulunan 3 adet sandık bıraktılar.
Silahların tümünde dürbün ve bomba atar takılıydı. Bizzat elime alarak kontrol ettim. Hepsinin üniformasında ABD bayrağı vardı. Askerlerden 4'ü sandıkları alana indirdi. Sonra araçların başında beklediler.
2'si, PKK yönetiminin bulunduğu taştan örülü, üstü naylonla kapalı barakaya giderek Hakkari bağımsız milletvekili adayı H.İ.'nin kardeşi olan sözde Tabur Komutanı Kawa ve Şıvan kod adlı teröristle 10 dakika görüşüp tekrar araçlarla geldikleri istikamete geri döndüler. Kampa getirilen silahların bir kısmı üst düzey yöneticilere, kalan kısmı İran'a karşı savaşan PJAK'a gönderildi."
*HER AY MURAT KARAYILAN'LA TOPLANTI****İ. P.: ** ABD'li üst düzey bir komutan ayda bir kez helikopter ile Kandil Dağı'na gelerek Murat Karayılan ile gizli görüşme yapıyor. ABD'liler ayrıca Osman Öcalan'a bir çanta dolusu para getirdi.* Ben Öcalan'ın şoförüydüm. Türkiye'nin olası operasyonlarına karşı Dolekoge kampında her biri 400 kişi kapasiteli 3 ayrı mağara inşa edildi.
Operasyon anında el bombası tesirine karşı zik zaklı kaçış için ayrı çıkışları var. *Uydu telefon ve telsiz ihtiyaçlarımız bazı özel şirketler tarafından karşılanıyor. Bu şirketler KDP ve KYB'ye ait şirketlerdir*.
*OSMAN ÖCALAN'I TAHRAN'DA TEDAVİ ETTİLER*IKDP ve KYB'nin adamları, Osman Öcalan'ı tedavi amacıyla Tahran'a götürdü. Osman Öcalan, PKK'nın paralarını alıp ayrılınca ABD'liler kendisiyle görüştü. Yanlarında bir çanta dolusu para getirdiler. KYB'de kendisine 7 bin dolar para veriyor. IKDP'de ise 3 ayda bir 10 bin dolar para Öcalan'a yardımda bulunuyor."
*ATEŞKES KARARI ABD GÜDÜMÜNDE ALINDI**G.K.: * ABD'li askeri ve siyasi temsilciler 28 Haziran 2006 günü Kuzey Irak'taki Hakurk Kampı'ndaki dış ilişkiler idare birimi denilen yerde Murat Karayılan ile gizli görüşme yaptı. Hatta geçen yıl alınan eylemsizlik kararı da bu görüşme sonrası ABD güdümünde alındı. PKK'nın Rusya, KDP ve KYB'yle diplomatik ilişkileri çok güçlü. PKK, ABD'den silah, KDP ve KYB'den ise lojistik destek alıyor."
*ABD BASKININDAN ÖNCE HABER VERDİ**L. K.: *"Ben 15 yıl örgüt içinde kaldım. Bölük komutanlığına kadar yükseldim. ABD askerleri, Mahmur Kampı'nda nüfus sayımı yaparak PKK'lı bulunup bulunmadığını belirlemek için arama yapacağını önceden PKK yönetimine bildirince bizde gerekli tedbirleri alıp geçici olarak kampı boşalttık. ABD baskınından kısa süre önce ben de bu kamptaydım."
*"UÇAN HELİKOPTERLER BİZİM, VURMAYIN"**A. K.: * ABD işgalinden sonra Irak Ordusu'na ait silah ve mühimmat PKK'nın eline geçti. Hakurk Kampı'na ABD ordusundan bir heyet gelerek, Amed Malazgirt ile görüştü. Görüşme sonrasında bize ABD helikopterlerinin zaman zaman kamp alanında keşif uçuşları yapacağını, bu nedenle Türk helikopteri diye ateş açmamamız yönünde uyarıldık."
Kaynak: internetajans, Kasım 2007