ABD'NİN SURİYE PLANI, TÜRKMENLER VE MİLLİ GÜVENLİK STRATEJİMİZ / MİTHAT AKAR

Üniversiteli Gençler Burada Yazıyor

ABD'NİN SURİYE PLANI, TÜRKMENLER VE MİLLİ GÜVENLİK STRATEJİMİZ / MİTHAT AKAR

İletigönderen mithat akar 1923 » Pzr Haz 19, 2016 20:12

ABD'NİN SURİYE PLANI, TÜRKMENLER VE MİLLİ GÜVENLİK STRATEJİMİZ
Resim


NATO'nun kurmay gücü olan ABD'nin bölgede hedef aldığı devletlerin güçsüzleşmesi, bu ülkelerde kaos, istikrarsızlık oluşması, dahası bu ülkelerin toprak bütünlüğünün ortadan kalkmasından olumsuz olarak etkilenecek ilk ülke, Türkiye'dir.

Tekrarlamak pahasına yazmakta fayda var.

ABD, Suriye'de nihai olarak 900 km. lik sınır hattımızın bulunduğu bölgede bir Kürt Koridoru kurmak amacındadır.

Suriye'nin kuzeyinde kurulacak olan Kürt Koridoru, Irak'ın kuzeyindeki çadır uydu devlete komşu olarak düşünülüyor. Yani ABD, Barzani'ye ve İsrail'e komşu bir Kürt yapısı kurmayı amaçlamaktadır.

ABD ve Irak'ın kuzeyindeki peşmerge güçleri, 2003'ten bu yana kademeli olarak bölgedeki Türkmen varlığını tasfiye etmiş, Irak'ın kuzeyi "Kürtleştirilmiş", merkezinde Şii, Güneyinde Sünni bölgeler oluşturularak Irak fiilen üçe bölünmüştür.

2015'ten bu yana Suriye'nin kuzeyinde yer alan Ayn El Arap'ta bulunan ABD Özel Kuvvetleri, bölgedeki PYD/YPG terör örgütüne lojistik, askeri destek vermektedir. Şimdi bu Amerikan Özel Kuvvetlerine, Fransız birlikleri de eklenecek. Dolayısıyla bölgede Suriye'ye karşı bir Batı ittifakı pekiştirilecektir. Bu Batı ittifakının bölgedeki temel gücü, bölücü terör örgütünün Suriye'deki uzantısı olmaktadır.

Irak ve Suriye'de oluşturulacak bir Kürt Kuşağı, Türkmenlerden ve Araplardan arındırılmış hali ile "Homojen" bir yapı oluşturacak, bu durumda bölücü terör örgütü Türkiye'nin hemen güneyinde, geniş bir alanı kapsayan "Cephe Gerisi Bölge" elde edecektir.

Bu durumda, Türkiye'nin milli güvenliğini birinci dereceden olumsuz olarak etkileyecek siyasi, askeri, kültürel bir yapının koşulları olgunlaştırılmaya çalışılıyor, diyebiliriz.

Bu durumdan birinci derecede etkilenecek olan ülke Türkiye, aynı ölçüde olumsuz etkilenecek olan kuvvet ise bölgede yaşayan Türkmenler olacaktır.

Suriye'de Türkmen Dağı olarak tanımladığımız bölge, 2014'ten itibaren kademeli olarak boşaltılan bir alandır. Bölgede bulunan unsurlar, PYD/YPG veya IŞİD'den çok, ABD'nin de hedef aldığı Suriye Ordusu ile çatışma yaşıyorlar. Dolayısıyla, bölgede ABD'nin beslediği odakların elini güçlendirecek bir durum ortaya çıkarılmaya çalışılıyor.

Kendimize net olarak şunu sormamız lazım:

Toprak bütünlüğünü koruyan ve Türk Devleti ile iyi ilişkiler içerisinde olan bir Suriye mi bize fayda sağlar?

ABD'nin egemen olduğu 5 - 6 parçaya bölünmüş bir Suriye mi bize fayda sağlar?

Samimi bir Türk milliyetçisi bu soruya Türkiye'nin milli güvenliğini ve toprak bütünlüğünü düşünerek yanıt verdiğinde, birinci seçeneğin bizim faydamıza olacağına kanaat getirecektir.

İkinci bir soru.
Resim


Akıllı ve iyi niyetli bir Türk, Türk topraklarında başka devletlerin çıkarı adına hareket etmez. Yani Esad'ın ya da Rusya rejiminin bizi bağlamadığı ortada. Ancak yine doğru bir analiz yöntemi ile süreci değerlendiren bir Türk, şunu da sorar : " Diyelim ki Esad devrildi. Peki sonrasında bölgeye kim hakim olacak?"

Bu soruya, Esad'ı devirmek isteyen ABD, Türkiye'deki iktidar odağı ya da Batı emperyalizminde dahil olan diğer güçler de yanıt verebilmiş değil. Ama görünen durum şu: Suriye'de ABD'nin elde edeceği bir kazanım, bölgenin büyük kısmında PYD/YPG'nin egemenlik kurduğu, bölgede kalan az sayıda Türkmen nüfusun da tamamen tasfiye edildiği ( Irak'ı hatırlayınız ) , bir kaç parçaya bölünmüş bir Suriye ortaya çıkaracaktır.

KUZEYDEN VE GÜNEYDEN KORUMA ALTINA ALINAN KÜRT KUŞAĞI

Türk topraklarına meclis kararı olmadan yerleşecek NATO ülkeleri, Suriye'nin kuzeyinde konuşlanan ABD birliklerine eklenecek Fransız birlikleri ile birlikte, İncirlik Üssü'nü kullanma talebinde bulunan Almanya'nın ortak amacı bellidir. Suriye'nin ve Irak'ın kuzeyindeki Kürt Koridorunu koruma altına almak ve PYD/YPG'ye karşı gerçekleşecek olası bir dış müdahaleyi engellemek.

Suriye'nin kuzeyinden ve Türkiye'nin güneyinden koruma altına alınan bir Kürt Koridoru'nun bölge ülkelerine yönelik bir girişim olduğu gün gibi ortada iken, Batı emperyalizminin hedef aldığı devletleri hedef almak neye hizmet etmektedir?

Bu tespiti ortaya koyduğumuzda bizi "Esad" çı olarak suçlayanların, ABD / NATO çıkarları doğrultusunda düşündüğünü ve Türk topraklarında NATO / ABD'nin çıkarlarına yönelik eylem halinde olduğunu belirtmemize gerek olmadığını düşünüyorum.

Türkmenlerin adını kullanarak, ABD'nin bölgedeki planlarına hizmet edenler ise en başta Türkmenlere ihanet etmektedir. Açıkçası "Milliyetçiliği ayaklar altına aldık" diyenlerin milliyetçiliği ne kadar samimi ise, Türkiye'de ve Suriye'de NATO / ABD'nin bölgesel çıkarlarını savunanlar da o kadar milliyetçidir.

Çünkü ABD'nin bölgedeki temel planı, bölge ülkelerinin milli dinamiklerini parçalamak ve nihayetinde toprak bütünlüğünü ortadan kaldırmaktır.

Bölgede gerçekleştirilecek her bölgesel bir işbirliği adımı, ABD ile bölücü terör örgütünü de etkisizleştirecektir. Peki bölgesel işbirliğinden en çok rahatsız olanlar kimler? Bunlardan biri terörist Cemil Bayık. Bayık 18 Ocak 2016'da Alman Die Zeit Gazetesine verdiği röportajda "Barış sürecinde ABD’ye ihtiyacımız var. Kobani’de ABD bizim ortağımız onlar da İŞİD’e karşı savaşıyor" diyor. Bayık" can alıcı" bir cümleyle devam ediyor : PKK’nın Avrupa için de yararlı olduğunu vurgulayan Bayık, Kuzey koridorunu işaret ederek “Kürtler Suriye’de daha güçlü olurlarsa Avrupa Rusya’ya olan enerji bağımlılığından kurtulabilir. Enerjinin Akdeniz’e giden yolu Rojava’dan geçiyor. Bu yol eğer garanti altına alınırsa Avrupa rahat bir nefes alır” diyor. Yani bölücü terör örgütünün ele başına göre bölge ülkeleri dışında yer alan ABD ve Avrupa kendilerinin temel müttefiki. Bu ilişkiyi inkar etmeyen ABD'nin, YPG simgeli üniformalı askerleri ise Bayık'ın bu önermesini doğruluyor.

Bundan iki hafta önce aynı C.Bayık bölge ülkelerinin işbirliğinden rahatsız olduğunu açık bir dille ifade etmişti.

Bayık'ın yukarıdaki açıklamaları ile ABD'nin bölgedeki planlarının örtüştüğünü inkar edecek kimsenin olduğunu sanmıyorum.

Şimdi denklemi daha net olarak kuralım :

Bölge ülkelerinin zayıflamasına dönük her hamle, bölge ülkelerinin olduğu kadar, Türkiye'nin de toprak bütünlüğünü tehdit etmektedir.

Bölgedeki Cihadcı Selefiler, Türkiye'nin de Türkmenlerin de dostu değildir.

IŞİD, El Nusra gibi örgütler, PYD/YPG'ye alan açmak için kullanılan örgütlerdir.

Türkiye'deki iktidar odağının, bölge ülkeleri ile değil de ABD'nin aklı ile hareket ederek, Suriye'ye karşı savaşan terör örgütlerine verdiği destek, bumerang gibi bize döndü. Çünkü daha önce de tekrarladığımız gibi, Ortadoğu'da yaşanan hiç bir olay, yalnızca olayın gerçekleştiği kaynakla sınırlı kalmaz. Diğer ülkelere de intikal eder. 2015'ten beri Türkiye'de art arda patlayan bombalar, Temmuz ayından itibaren TSK'nın bölücü örgüte karşı yürüttüğü düşük yoğunluklu çatışma bunun en açık göstergesi.

Demek ki devletler, başka devletlerle ilişki kurmalı. Başka ülkeleri hedef alan terör örgütleri ile değil.

Bu açıdan önümüzdeki seçenek, ABD ve PKK'nın ortak kaygısını, bölge ülkeleri ile işbirliğini, gerçekleştirmek olmalıdır.

https://www.facebook.com/profile.php?id=100006232153226
Mithat Akar - Gaziantep
Kullanıcı küçük betizi
mithat akar 1923
Üye
Üye
 
İletiler: 298
Kayıt: Çrş Ağu 28, 2013 16:18

Şu dizine dön: Gençlik Diyor ki

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 9 konuk

x