Üretmeden tüketmek olur mu?
Kazanmadan harcamak…
Bir aile düşünün. Bireyleri çalışmıyor. Üretmiyor. Hiçbir geliri yok. Babadan kalma biraz mal mülk, para var… O kadar…
Durmadan harcıyor. Yiyor, içiyor, eğleniyor. Bir taraftan da borçlanıyor… Sağı solu dolandırıyor. Zorbalık yapıyor…
Ama nereye dek?
Bir zaman gelecek, deniz tükenecek…
Alacaklılar, icra memurları dayanacak kapıya…
İşte ABD ve Türkiye’nin bugünkü durumu da bu aileye benziyor. Bakmayın siz onların görkemli görüntülerine… İflah olmaz hastalar gibi yavaş yavaş eriyorlar… Bitiyorlar…
Her iki ülkenin de ekonomisi geriliyor. Dibe vuruyor. Çöküyor. Dış borçlar, iç borçlar çığ gibi büyüyor. Bütçe açığı her gün biraz daha artıyor.
Üretim azalıyor. Her iki ülkede de talan, vurgun, sömürü diz boyu. Yoksulların kanını, iliğini sömürüyorlar.
Evet, vurgunda, soygunda, talanda, din ticaretinde ilerledik, geliştik. Bu alanda Türkiye ABD’ye benzedi. “Küçük Amerika” oldu… Bu doğru.
Amerika’nın borcu bugün 14,3 trilyon doları aşmış durumda. Amerikan ekonomisi sallanıyor.
İşsizlik ve enflasyon almış başını gidiyor ABD’de. Bir taraftan da para basıyorlar durmadan. Para basımı ise enflasyonu daha da azdırmakta…
Amerika’da “orta sınıfın eridiğini, demokrasinin kötüye gittiğini” Obama’nın kendisi itiraf etmişti geçenlerde.
Çin, Hindistan, Rusya ve Latin Amerika ülkeleri gelişirken, ABD güç yitirmektedir. O, yeryüzünde silah gücüyle, işgallerle, darbelerle, ayak oyunlarıyla varlığını kanıtlamaya ve sürdürmeye çalışmaktadır. Ne var ki bu alanda da birçok ülkede yenilgiye uğramış, gerilemek zorunda kalmıştır.
Amerika ile kader birliği içerisinde olan, ona bel bağlayan, onsuz hareket edemeyen AKP’yi de gelecekte ekonomik ve siyasal krizler bekliyor.
Yerden yere vurdukları, kötüledikleri Cumhuriyet döneminin mallarını bir mirasyedi gibi satarak bugüne değin iktidarlarını devam ettirdiler. Ama deniz bitiyor. Deniz bitmek üzeredir. Satacak savacak bir şey de kalmadı.
Üretim, istihdam, büyüme durmuştur. İthalat, ihracatı aşmıştır. Tütün, hayvan, şeker pancarı, tahıl, narenciye üreticileri perişan durumdadır.
Bakmayın siz AKP’li bakanların ve yandaşlarının renkli ekonomi masallarına…
İşsizlik ve enflasyon hızla yükselmektedir. DİSK’in “Açlık ve yoksulluk sınırı raporu”na göre Kasım ayı için açlık sınırı 32 lira, yoksulluk sınırı 102 lira artış göstermiştir.
74 milyar dolar cari açık, 300 milyar dolar borç… Nasıl çıkılacak bu bataklıktan?
Kriz canavarı kapıdadır.
Taht kavgaları gündemdedir.
Önümüzdeki aylarda AKP’de koltuk, saltanat, iktidar çekişmeleri görülecektir. Şike dosyası şimdiye dek AKP içerisinde gizlenen Gül-Erdoğan çatlağını gün yüzüne çıkarmıştır. Başbakanın rahatsızlığı karşısında kılıçlar çekilmiş, saflar belirginleşmeye başlamıştır.
Erdoğan’ın kesin buyruğuna karşın 74 AKP milletvekili oylamaya katılmamış, 6’sı ret oyu vermiştir. Büyük bir firedir bu.
Cumhurbaşkanı Gül, 5 yılını doldurup emekli edileceğini, Bülent Arınç ise 3 yıl üst üste seçildiği için bir daha seçilemeyeceğini düşünmektedir.
Hepsinden önemlisi kırsal alanlarda, kentlerde, işçi kesiminde iktidara karşı kıpırdanmalar başlamıştır. Yandaş televizyonlarda, gazetelerde, sitelerde bile artık karşıt yorumlar yapılmakta, AKP iktidarına karşı hoşnutsuzluklar dile getirilmektedir.
Yandaş medya, yargı, emniyet iktidarın yan kuruluşları gibi çalışsalar da AKP artık kitleleri dilediği gibi yönlendiremeyecektir. Bunun belirtilerine her an, her yerde tanık olmaktayız.
Attila İlhan’ın deyişi ile “Türkiye’de Dip dalgası kendini hissettirmeye başlamıştır.”
Silivri’ler, Hasdallar da bu çöküşü durduramayacaktır…
ABD de AKP de yıkılacaktır…
Çünkü deniz bitiyor. Deniz bitmek üzeredir…
TEK EKSİĞİMİZ ADAM GİBİ BİR MUHALEFETİN OLMAYIŞIDIR…
MHP Genel Başkanı, AKP içindeki ayrışmaya, çatışmaya, çıkar kavgasına gözyaşı dökmekte, iktidarın yıkılması halinde yeni bir hükümetin oluşturulamayacağından söz ederek, şunları söylemektedir:
“Sağlığına kavuşmasını diliyorum, tek başına iktidar olmuş bir partide çatlama ülkeye büyük zarar verir… Cumhurbaşkanlığı Tayyip Bey’in hakkıdır…”
Devlet Bey, muhalefeti çok sevdi anlaşılan…
CHP heyeti ise Amerikan yönetiminden destek almaya gitmiş, onun BOP ürünü Suriye politikasını aynen benimsediğini ABD’de itiraf etmiştir. Muhalefet ve iktidar Amerika’nın emirlerini yerine getirebilmek, ona yalakalık yapabilmek için birbiriyle yarış halindedirler.
Ama her şeye karşın iyi bir örgütlenme, iyi bir öncülükle halkın birlik ve bütünlüğü sağlanırsa, halka güven veren bir muhalefet, bir oluşum gerçekleştirilirse kurtuluş yakındır…
Ali ERALP, İLK KURŞUN
14 Aralık 2011