ABDO’YA MEKTUP
Essalamünaleykûm ABDO hazretleri.
İyi olduğunuz her halinizden belli. Demirel olsa ‘eyisiniz eyi’ derdi size.
Arkanızdan çok atıldı-tutuldu. O eski Genel Kurmay Bașkanı, sizin için ‘özü sözü bir’ değil demeye getirdi ama, gerçek ortaya çıktı; sizin özünüz de sözünüz de birmiș.
Siz değil miydiniz, özellikle doğu illerimizde dağa tașa ‘Önce Vatan’, ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ yazmanın iyi șeyler olmadığını söyleyen.
Sözünüzü tuttunuz ve bu yazıları sildirmek için elinizden geleni ardınıza koymamaktasınız.
Siz değil miydiniz, ABD Dıș İșleri Bakanı ile ‘iki sayfa dokuz madde’ mi ne anlașma yapıp, içeriğinin ‘Devlet Sırrı’ olduğunu söyleyen.
Ancak sözkonusu ‘dokuz madde’nin tümünü adım adım uygulamaya koyduğunuz için, ortada sır-mır kalmadı. Az daha gayret edip, uygulamalarınızı ilerletirirseniz ortada devlet de kalmayacak zaten.
Sözünü vermiștiniz ve öz olarak da Kemalist Devleti ortadan kaldıracaksınız. Burada da özünüz ve sözünüzün birliğinden kimsenin kușkusu kalmadı.
Siz kimi zaman, ‘laf ola beri gele’ türünden ‘demokrasi-memokrasi’ sözü de etmektesiniz ama, ben sizin özde böyle bir kaygınızın olduğuna inanmıyordum. Tanrıya șükür bu konudaki uygulamalarınız ile de özünüzün böyle olmadığını kanıtlamaktasınız.
Kimileri size ‘Tekfur’ falan demekte, oysa size ‘padișahlık’ yakıșmaktadır.
Ne ki, padișah olmaya dr Recep ile Fetullah efendiniz de sulanmaktalar.
Bu konuya kendi aranızda bir ‘hal çaresi’ bulacağınızı ummaktayız.
‘Sayın’ ABDO Hazretleri,
küçük adınızın ilk iki harfi AB’yi, ilk üç harfi de ABD’yi çağrıștırıyor ama bu tür sözcük oyunlarına ben pek inanmam. Siz kesinlikle AB’ci olamazsınız, olsa olsa AB ile oynamaktasınız.
ABD’ciliğinizden kușku duymayan da namert olsun, bașka ne diyeyim.
Gösterin șu anlașma metnini de inanmayanlar utansın.
Belge belgedir sonuçta, ‘kağıt parçası’ değil ya..
Bana göre sizin soyadınız Öç-alan olmalıydı ki Türkiye Cumhuriyeti’nden alacağınız öç ile uyumlu ola.
Yine de Tanrıya șükürler olsun ki bașka öç-alıcılar ile tam bir uyum içindesiniz.
Hele șu son girișiminize hayran kalmamak olası mı?
Ne güzel de Kürtçe konușabiliyormușsunuz.
Söz aramızda sizin Türkçe’niz biraz kıt mı ne? Hitabetiniz imam gibi olsa da Bülent Ersoy (Arınç diyecektim) gibi fazla kıvırtkan..
Sorun değil kușkusuz; bulmaca gibi konuștuğunuz için her dinleyen kendisine göre anlıyor onu.
O arada ‘sayın’ APO da kendisinden birșeyler beklendiğini anlamıș sizin konușmalarınızdan.
Oysa tüm dönme yazar-konușurlar hala ne demek istediğinizi tartıșmaktalar.
Siz onlara bakmayın, anlayan anlıyor sonuçta.
Asker, bürokrat ve büyüklü-küçüklü tüm kamu çalıșanları da, Tanrı nazardan esirgesin, siz leb demeden leblebiyi anlıyorlar.
Hele savcı Zekeriya yok mu?
Sahi onu da siz mi bulmuștunuz yoksa dr Recep mi?
Her ne ise, yine tanrı nazardan esirgesin, imrenilecek bir kadro kurdunuz.
Eğer bu kadro da Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yıkamazsa inanın ne AB ve ne de ABD yıkabilir.
Üç-beș çapulcu mu yıkacaktı?
Hayır onlara bırakmayın lütfen, siz kendi ellerinizle yıkın; ne de olsa sorun sizin sorununuz.
Bizim sorunumuza gelince Abdo hazretleri, hatta bizim ‘en büyük sorunumuz’ sizsiniz.
Bizim sizi nasıl yıkacağımızı ise göreceksiniz.
Ve ‘eski bir bilmem ne’ olarak Türkiye’de bile kalamayacaksınız.
Ya bizim ülkemizi terkedecek ya da ‘halledileceksiniz’.
Sizi gidi siziler sizi..
Habip Hamza Erdem