DÜNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
Abdullah Gülden Ne Bekliyordunuz ki?..
Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Rektör Adayı Prof. Sedef Gidener, Cumhurbaşkanı Güle soruyor:
- Sizin aldığınız yüzde 47 millet iradesi oluyor da benim ki neden olmuyor? Soru çok mantıklı olmasına karşın, yine de anlamsızdır. Çünkü Abdullah Gül Çankayaya, demokrasinin gereklerini yerme getirmek, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin işleyişinde uyumu sağlamak, özerk kurumların bu niteliklerini güvenceye almak için gelmedi. O laik demokratik Cumhuriyete karşı yürütülen sivil darbenin en önemli aşamalarından birini gerçekleştirip Çankaya mevziinin el değiştirmesini sağlayacak operasyonun en değerli parçası.
Çankaya üniversitenin yandaşlaştırılması, medyanın tümüyle ele geçirilmesi, yargı bağımsızlığının yok edilerek yargının siyasal iktidarın denetimine sokulması ve nihayet son aşama olarak TSKnin iktidara ram edilmesi operasyonlarının ana üssü olarak öngörülmekteydi.
Bu durumda, Abdullah Gülün neden üniversite öğretim üyelerinin oylarına saygı göstermediği sorusu anlamını yitiriyor.
Şimdi, bütün amaçları, AKP iktidarını desteklemek olan lümpen liberallerin, daha önce Sezer de aynı şeyi yapmamış mıydı sorusunu sormalarına da şaşırmamak gerek. Onlar aradaki farkı görmemekte ısrarcıdırlar.
***
Aradaki önemli fark şudur: Ahmet Necdet Sezer atamadığı kişilerin gerekçesini açıklamıştır. Bu gerekçe söz konusu adayların, Cumhuriyetin temel ilkelerine ters düşmeleriydi. Sayın Gülün atamadıkları ise Cumhuriyetin temel ilkelerine bağlılıklarıyla tanındıkları için bu akıbete uğramışlardır. Başka bir deyişle, Ahmet Necdet Sezer döneminde, atama kriterleri olan ölçütler, bu kez göreve atamama nedeni, atamama nedeni olan ölçütler ise tercih sebebi olmuştur.
Şimdi bu iki uygulamanın da aynı şey olduğunu söylemek ya dangalaklıktır ya da sahtekârlık....
Tabii bu gözlem, YÖKün getirdiği düzenin herhangi bir nedenle savunulabilir olduğu anlamını taşımıyor.
YÖK çağdaş üniversitenin başında ipotek, bilimsel gelişmenin önünde engeldir. Dün de öyleydi, bugün de öyle...
Ama göreceksiniz, AKP YÖKü yakın bir gelecekte kaldırmayacak, onu kullanarak üniversiteleri ele geçirme, yandaş olmayanları temizleme operasyonunu tamamladıktan sonra, artık ihtiyaç kalmadığında, yani siyasi iktidarın baskı mekanizmasının, kendiliğinden işleyeceği ortamı sağladıktan sonra, yasal bir değişikliğe gitmeyi düşünecektir.
***
Türkiyede şimdiye dek çok küçük bir zaman dilimi dışında siyasal iktidarlardan hiçbiri üniversite özerkliğini içine sindirememiş, gerçekten hem bilimsel, hem idari hem de mali özerkliğe sahip yükseköğrenim kurumlarına tahammül edememiştir.
AKP iktidarının ilk döneminde, YÖKü denetiminde tutarak üniversiteleri uysallaştırma amacını yaşama geçirememişse de, üniversitelerin mali özerklikleriyle birlikte idari özerkliklerini çiğneyerek onları kontrol yolunu denemiş, kadroları vermemekte direnirken halka sağlık hizmeti götüren birçok üniversitenin, örneğin özellikle Samsun 19 Mayıs Üniversitesinde olduğu gibi, tıp fakültelerine gerekli kadroları vermemekte direnmiştir.
Bundan böyle artık Samsun 19 Mayıs Üniversitesine de diğer kuruluşlara da artık bu tür engellemeler uygulanmayacak, uysallaşan her üniversite iktidarın desteğini alacak, zaman içinde tüm kuramlar, bilimsel düşünce araştırma yerine AKPnin ideolojik çizgisine çekilecektir.
Abdullah Gülün Çankayaya gelme amaçlarından biri de budur.
Bu yüzdendir ki, Sayın Prof. Dr. Sedef Gidenerin kendi içinde çok mantıklı olan haklı sorusunun bir anlamı yoktur. Çünkü Sayın Gülün amacı, evrensel demokrasiyi değil, AKP usulü sistemi gerçekleştirmek için gelmiştir oraya ve geliş amacına uygun girişimleri bir biri ardından sıralamaktadır.
Görüyorsunuz, öyle bir dönemi yaşıyoruz ki, mantığın da bir anlamı kalmadı.
asirmen@cumhuriyet.com.tr