Abi, Babam Abi!
Rahmetli babamın memuriyeti nedeniyle gezdiğim, gördüğüm yerlerin ve o yörenin insanlarının, benim yaşamımda özel bir yeri vardır.
Karadeniz'in ve Karadeniz insanının belleğimde yer eden anıları, hiç silinmemek üzere kare, kare fotoğraflar halinde adeta albümleşmişlerdir.
Sinop'u bilirim. Samsun'u çok iyi bilirim. O zamanlar deniz kıyısında olan Atatürk Anıtı'nı, Atatürk'ü sırtında taşımanın onuruyla şaha kalkmış atı , heykelin dibine oturup saatlerce seyretmişliğim vardır. Samsun'un Çarşamba'nı da, Bafra'sını bilirim.Derbent'de Karadeniz'in köpüklü dalgalarıyla kucaklaştığım günler, bana dün kadar yakındır.
Ordu'sunu, Trabzon'unu, Giresun'unu da bilirim. Vahşi doğasının muhteşem güzelliğinde Ziganaların zirvesinde Hamsiköy'de yediğim sütlacın tadı hala damağımdadır.
Karadeniz başka denizlere benzemez. Sakin görünüp, dipteki akıntılarla insanları kandırmaz. Neyse odur. Dev dalgalarla döver sahili..Fırtınası da, yağmuru da,dalgası da mertçe bir öfkenin ifadesidir.
Dağları kıyıya paralel değildir. Dua edercesine dallarının gök yüzüne uzandığı çamlarla kaplı dağlar, yörenin insanı gibi kıyı dik uzanır.
"İnsan yaşadığı yere benzer" demiştir şair...
"İnsan yaşadığı yere benzer
O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer
Suyunda yüzen balığa
Toprağını iten çiçeğe
Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine
...
Göğüne benzer ki göz yaşları mavidir
Denize benzer ki dalgalıdır bakışları "
Doğrudur, Karadenizli, Karadeniz'e benzer.O yörenin insanı karadeniz kadar, hırçın, bereketli, sevecen ve duygusaldır.
Aşkı da, öfkesi de Karadeniz'in dev dalgaları gibidir. Coşkulu ve büyük... Çabuk öfkelenir, çabuk af ederler..Severler delicesine...İnandılar mı tam inanırlar..Hırçınlıkları da öfkeleri de sevecendir.
Karadenizli, karadeniz'e benzer. Bir tek şeyi, ihaneti, hele vatana ihaneti hiç af etmezler. Hele Samsun... Takasıyla, mavnasıyla isyana katılır. Bir kez daha yakar ki o ateşi... Yedi düvelin gücü yetmez söndürmeye...
İktidar destekli BDP/PKK ittifakının "Karadeniz Çıkarması"na gerekli ilk cevap Sinop'ta Türk milleti tarafından verilmiştir. bir cephe kurulmuştur orada. Bu cephenin adına ister "NAMUS", ister "VATAN", ister "İSTİKLÂL", ister "KUVVA-İ MİLLİYE" veya "MÜDAFAA-İ HUKUK" deyin fark etmez, Türk milleti bölücü organizasyona karşı, "MİLLİ CEPHE"yi oluşturmuştur.
Sinop'ta dün, Samsun'da bugün yerel şuralar toplanmıştır. "NAMUS CEPHESi", vatan savunmasında tıpkı Bağımsızlık Savaşı'ında olduğu gibi, yerini almış, provokatör şer cephesine de gereken cevabı vermiştir.
BDP/PKK şer ittifakı gizli ortağı iktidarın açılım politikasını da yanına alarak neden Karadeniz turuna çıkmıştır?
Amaçları barış politikasını(!) anlatmak mıdır?
Yoksa küresel çetelerin yönettiği ve iktidarın da " Eyvallah Büyük Abi'miz" dediği, "BÖLÜNME/BÖLÜŞME" sürecinde, barış sahtekarlığı ile göz boyamak mıdır amaç?
Küresel çetelerin ve İsrail'in muteber memurlarının oluşturduğu şer koalisyonunun açılım safsatasına, "ADA"yla görüşme yol haritasına Karadenizlinin şahsında Türk milletinin tepkisini ölçmek gibi bir görev mi yerine getirilmiştir?
İktidar/BDP/PKK/ÖCALAN cephesinin , iktidarın başının da ifade ettiği gibi "Türk milliyetçiliğini ayaklar altına alma" operasyonu mudur?
Ve en kötüsü Sn. Sefa Yürükel'in kamu oyuna açıkladığı, tarihinde büyük yanılgıya düşülen "2011 Türkiye İç Savaş Raporu"nun hayata geçirilmesi, Türkiye'nin kan gölüne çevrilmesi ve sonrasında "İKİZ YASALAR" gereği yabancı güçlerin müdahalesini sağlamak mıdır amaçları?
Şer koalisyonunun "Karadeniz çıkartması"nı bu cevabını irdeleyerek, terazinin bir kefesine koyduğumuz zaman, diğer kefesinde var olan Türk milletinin "MEŞRU MÜDAFAA HAKKI"nın tıpkı Sinop ve Samsun'da olduğu gibi bize yol gösterdiği görülecektir.
Şer ittifakının Karadeniz'den başlayarak Türk'ü kışkırtma planını ilk önce Sinop'ta, daha sonra Samsun'da kendiliğinde harekete geçen, milli güçlerin oluşturduğu "NAMUS CEPHESİ" çökertmiştir.
Küresel çetelerin planı gerçekleşmemiş, Türk milletinin sağ duyulu davranışı kan dökülmesini önlemiş ve şer heyeti çareyi ricatta bulmuştur.
"NAMUS CEPHESİ", Kuvva-i Milliye ruhu ile ayağa kalkmış, bölücülere dersini, milli sembolleri öne çıkararak vermiştir. Dev Türk bayrakları ve İstiklâl Marşı...
Şehit anaları,bacıları, eşleri, kardaşları, yavukluları,çocukları ve babaları...
İçinde iktidar partisine bile oy vermiş olan yurtseverlerin oluşturduğu cephe...
O müthiş kalabalık yek diğerinin siyasi, etnik, dinsel ve mezhepsel farklılıklarını sorgulamadan bir araya gelmiş ve şer cephesine "DUR" demiştir.
Yüreği evladının acısı ile yangın yerine dönen şehit anası "Analar ağlamasın" dememiştir.
Yaşlı adam, şehit torunun madalyasını okşamış, "Ne pahasına olursa olsun barış" anlayışının karşısında dimdik durmuştur.
Ancak tüm bu fotoğrafların içindeki bir tek kare, ki o kare yürek yakmakta- Türk milletinin isyanının en sağlam delili ve iktidara, BDP/PKK ittifakına verilen tokat gibi bir cevaptır.
17-18 yaşlarında bir genç ve onu kolundan tutan bir polis... Gencin haykırışı...
"ABİ, BABAM ABİ...Babamı yedi tane kurşunla sırtından vurmuşlar abi!.."
Bu gencin haklı haykırışına "provokasyon" diyebilen mütareke basınına izninizle "YUH" demek geliyor içimden...
Birgün Gazetesi- "SİNOPLU Faşistler"
Evrensel Gazetesi-"SİNOP'ta Barışa Provokasyon" Bunun yanı sıra Sinop ve Samsun'da bölücüleri protesto edenler "bir gurup" değil, "TÜRK MİLLETİ"dir. Emperyalizmin borazan başıcıları bu büyük gerçeği fark etmekten acizdir.
Ve yürek yakan," acaba" dedirten bir başlık daha..."Sinop'ta Tehlikeli Kışkırtma" Cemil Çiçek örneği bir düşüncenin ifadesini manşetlerine taşımak, açık söyleyeyim AYDINLIK gibi bir gazeteye yakışmamıştır.
"Atatürk'te Birleştik" diyenler ve TGB de "NAMUS CEPHESİ"nin içinde yoktur. Süreç, Türk milletinin safını belirlemesi gereken bir zaman dilimidir. Ya "MİLLİ" olacaksın ya da "GAYRI MİLLİ"
BDP/PKK ittifakının çıkartma denemesi elbette Karadeniz'le sınırlı kalmayacaktır. Bu çıkartma ve Türk'ü kimliksizleştirme politikası devam edecektir. İktidara muhalefet eder gibi görünüp, "NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!" diyemeyen grupları bir araya getirme çabasını sürdüreceklerdir.
Yapılacak tek şey tüm vatan sathının "NAMUS CEPHESİ" ilan edilmesidir.
"Namus Cepheleri", Kuvva-i Milliye ruhunun, Bağımsızlık Savaşı'nın ve MİLLİ DEVRİM ve MİLLİ DEVLET'in mihenk taşıdır...
Figen ÖZEN, 20 Şubat 2013