... OCCPR “What is ‘Unexplained Wealth’” diye bir seri hazırlamış.
Küresel finansal şeffaflık için mücadele devam ederken, yeni bir kavram ortaya çıkmış durumda: açıklanamayan servet.
Yani “açıklanamayan servet” ne anlama gelir, örnekleri nelerdir onları incelemiş.
Temel bir soru soruyor: Bir kamu görevlisinin ve ailelerinin neden bu kadar çok parası var?
Bu sorulara cevap arıyorlar. Bu dünyada yeni bir akım olarak şu an gelişiyor.
Bu açıklanamayan servet olayını Türkiye’ye endekslersek, ülkemizde bu konu ile ilgili o kadar çok örnek var ki küçük bir ansiklopedi çıkartılabilir.
Yaşları daha 20 ile 30 aralığında olan ama gözleri fel fecir okuyan genç bir nesil var.
Bunlar muazzam derecede zenginleşmiş durumda. Ama çeşitli dolandırma yöntemleriyle, (Tosunbank ve Bitcoin) bir de pudra şekerci gençler var, aylık gelirim 30 bin lira diye öğünen.
Bu para ile çeşit çeşit lüks otomobiller alıp, kumarhane ve revülerde, 5 yıldızlı lüks otellerde gününü gün eden bir nesil.
Geçtik bunları Ticaret bakanı olup yasaları kendi şirketine uyduran kendi bakanlığına kendi şirketinden mal satan bakanlarımız,
memleketin taşını toprağını, suyunu zehirleyerek (Madenler) servetlerine servet katan holding patronları (sömürmekten bıkmadılar)
bunlara sürekli kıyak çeken bir hükümetin olduğu ülkede bu akım ne işe yarar. Bu tartışılır.
Bu ülkede açıklanamayan servet araştırması yapılırsa eğer,
öncelikle siyasilerden ve ardından hükümete yakın iş insanları ve bunların şirketlerinden, sonra da bu çarpık sistemden nemalananlardan başlamak gerekiyor.
Lâkin adaletin kadük bırakıldığı ülkem topraklarında bunların deşifre olması sonucundan da herhangi bir şey beklememek gerekiyor.
Neden derseniz bu ülkede önce ahlakı öldürdüler, ardından seri cinayetler geldi.
Eğitim, Tarım, Adalet, sanayi, sağlık ve benzerlerini teker teker öldürdüler.
Tüm bunların failleri ise meçhul kaldı.
Bugün ne yazık ki hesap soracak bir mercii yok görünüyor.
Ülkenin adaleti ise günümüzde vatandaşların tepkilerine göre şekilleniyor.
Bir de biz yaptık oldu gerçeği var. Birileri yapıyor ve sonuçta olumlu ya da olumsuz oluveriyor.
Kimse de sorgulayamıyor. Örnek isterseniz alkol yasağı, tam kapanma!, Madenlere tüm durdurma kararlarına ve halkın karşı çıkmasına rağmen çalışmaları için verilen yasal olmayan izinler vs.
Bu tam kapanma! günlerinde faydalı bir iş yapıp ülkede olup bitenleri anlatan üç kitap önerisi ile yazıyı bitireyim.
İlk iki kitabımız Toprak Biterken, Ekmek Biterken sevgili Erhan Ünal’ın araştırma ve yazını.
Işığı bol olsun. Ülkemizdeki tarım politikasının nasıl çıkmaza sokulduğu ve insanların nasıl tek tip yiyecekler ile beslenmesi planı, küresel politikalar sonucunda topraklarına el konma, beslenme ve köleleştirilme planları.
Üçüncü kitabımız ise Altın Ölüm - İbrahim Gündüz,
Senelerdir yağmalanan ülke topraklarında yer üstü zenginliklerin satılmasından sonra sıranın yer altına gelmesi ve verilen izinler ile yerli ve yabancı sermayenin ülke toprağını ve suyunu geri dönülmez bir şekilde zehirlemeleri, ülkeyi çoraklığa ve çöle çevirme yolunda aç gözlülükle doğaya ve su kaynaklarına saldırıları.
Ecevit döneminde yurtdışından ithal edilen Kemal Dervişin çıkarttığı ilk yasa şeker pancarı ekiminin yasaklanması idi,
Başkanlık seçiminden sonra Erdoğan’ın başkan olduktan sonra çıkarttığı ilk kararname ise 668 adet yerli, yabancı maden ocağına ülke toprağını yağmalama izni vermesi olmuş.
Bu madenler, gerek toprağımızı zehirlemeleri, gerekse yeraltı sularımızı bitirmeleri ile servetlerine servet katıp oraları terk edecekler.
Ülkem insanını temiz havaya, temiz içilebilir suya, temiz ve verimli topraklara hasret bırakacaklar.
Kitap bunu resimler, belgeler ve delilleri ile çok güzel anlaşılır bir şekilde anlatıyor.
Kendinize bir iyilik yapın, Okuyun…
Bilgi her şeydir.
Zafer Atun
03 Mayıs 2021
zaferatun.wordpress.com