AÇILIMIN TARİHÇESİ
Seksenli yılların bașı idi. Turgut Özal Bașbakanlık Müsteșarı mı ne?
Londra’da bir toplatıya katılıyor; ‘kafamı bozmayın üç saatte Musul’a girerim’ diyor.
Dıș ișlerinden yetkililer, ‘Aman efendim, diyorlar, böyle konușulur mu?’ Diplomasi-miplomasi var falan.
Derken, bir gün kitapçıda, ‘Kerkük’ü bize vereceklermiș’ diye duyuyorum.
Ve TRT (O günlerde devlet televizyonu idi, șimdilerde borazan)‘de bir emekli büyükelçi anlatıyor; ‘kamuoyu dediğiniz de ne ki, ben üç günde bu milleti Kerkük’ü almaya ikna ederim’.
Ortalıkta daha PKK-MKK yok. Ve bizler Doğu Anadolu’nun kalkındırılması için elimizden geleni ardımıza bırakmıyoruz.
Kapitalizmin ‘çarpık gelișmesi’ mi dersiniz, ‘eșitsiz gelișme yasası’ mı; dilimiz döndüğünce anlatmaya çalıșıyoruz.
Doğru-dürüst bir planlama olmazsa ‘toplumsal sorunlar’ımızın artacağı falan.
Anlatıyoruz da dinleyen yok. Doğulu yurttașlarımız bile bize karșı..
O arada, Musul-Kerkük petrollerinden bir ‘yüzde on’ payıdır dolanıyor ortalıkta. Osmanlı’dan mı kalmıș, Cumhuriyet’ten mi ne?
Kısası Türkiye’de Musul-Kerkük için bir ‘kamuoyu’ oluștu olușacak.
Gelin görün ki, PKK ortaya çıkar çıkmaz Türkiye’nin ‘Musul-Kerkük Sorunu’ PKK endeksli olmuștur apansız.
O gün bu gündür Kuzey Irak denildi mi, ya PKK ya Barzani ya da Talabi gelir akla. Moda deyimle öyle algılanır. Tam bir algı bozukluğu yani. Yani anlașılmaması için sahte-olgu türetilmiș olur; ‘Kürt Sorunu’.
Musul Vilayeti’nde, haydi șimdiki Kuzey Irak diyelim, üç milyon Türkmen var mı yok mu?
Pekiyi bu Musul vilayetinde, dahası tüm Kuzey Irakt’ta ne kadar Kürt var?
Ben diyeyim dört siz deyin beș milyon.
Kuzey Irak’ın en azından yüzde kırkı ne imiș? Türkmen.
‘Kürdistan’ın bașkenti Erbil’de ne kadar Türkmen var? Üçyüzelli bin.
Bu Türkmen soydașlarımız için Türkiye bugüne değin elini kımıldatmıș mı?
Kımıldatmamıș.
ABD Irak’a girmeden, tezkerenin geçeceği varsayımıyla, Türkmenler’e siz Irak nüfusunun yüzde en az yüzde onunu olusturmaktasınız demiș mi? Demiș. (Belgesi bende)
Tezkere geçmeyince Türkmenler Irak nüfusunun kaçını olușturmuș? Yüzde bir.
Haydi o Amerika diyelim, Alaca Karanlık Türkmenler için ne yapmıș?
Büyükada’daki Rumlar için yaptıklarının yarısını yapmıș mı?
Erivan’daki Ermeniler için yaptıklarının çeyreği kadarını yapmıș mı?
Dr Recep’in Potamya mı ne için yaptığı kadarını bile yapmamıș.
Sahi bu Potamya, Gürcistan’da mı ne? Haritaya bakmaya zamanım olmadı da.
Șimdi eski rektör mü dekan mı ne, ‘sayın’ eșgüdümcü bakan, PKK’dan ödünç aldığı bir sözcükle, ki bunlar Türkçe düșmanı oldukları için zinhar ‘açılım’ sözcüğünü kullanmazlar, açılım da açılım diye paralanmakta.
Patronu dr Recep de ‘ne pahasına olursa olsun açılacağız’ demekte.
Açılın beyler açılın da, yine bir ‘geceyarısı yasası’ ile iși bağlamayı sakın düșünmeyin.
Atalarımız ne demiș; çekirge bir sıçrarsın iki sıçrarsın..
Yine bir ‘geceyarısı yasası’ ile sıçramaya kalkarsanız bu sizlerin son sıçraması da olabilir.
Irak Türkmenleri ‘yasa-masa’ dinlemeyebilir.
Sadece Türkiye’yi değil Orta-Doğu’yu da kan gölüne çevirebilirsiniz?
Yoksa sizin ‘misyonunuz’ bu muydu?
Ortalık gerçekten kan kokuyor da.
Habip Hamza Erdem