AFFERİM MAHMUD
Orta Doğu uzmanı Olivier Roy, benim bildiğim en az on yerde, Humeyni’ye kadar tüm İran Șahlarının Türk kökenli olduğunu yazmıștır.
İranlı bir ekonomist olan Nasser Pakdaman da, Bakü’de Saddam’ın kardeși tarafından yaptırılan bir türbe mi ne olduğunu, orada kendilerinin de Türk olduğunu açıklayan bir yazıtın bulunduğunu söylemiști.
Doğru olmayabilir, önemli de değildir.
Ancak biz İran’ı da eski Irak’ı da kardeș bilirdik.
İsterlerse kardeșliğimizi sürdürmemek için bir neden de yoktur.
Bu iki komșudan biri bugün ABD ile sıcak savașa girmek üzere iken, diğeri ABD ateși altında kimliğini yitirmiș bulunmaktadır.
İkisi de Türkiye’ye inanılmaz boyutlarda gereksinim duymakta, ancak ikisi de Türkiye’ye inanılmaz boyutlarda düșmanlık yapmaktadırlar.
Irak eski Irak olmadığı için ayrıca değerlendirilmeli.
İran ise Mahmud Ahmedinecad’ın ziyareti ile gündemimizde.
Bu Mahmud bey, İran’da bulunan ‘islam cumhuriyeti’nin bașkanı. Yani sözde ‘cumhurbașkanı’. Bizim de olmamız için çırpındıkları bir ‘cumhuriyet’ bu, ılımlı mı güdümlü mü bilinmez, ama cumhuriyet olmadığı kesin.
Yașar Büyükanıt’ın cumhurbașkanı ile görüșmeye geliyor.
Geliyor gelmesine de Ankara’ya değil İstanbul’a geliyor.
Hani șu bașkent yapmayı tasarladığımız padișahlar kentine.
Destek mi istemeye geliyor yoksa kötek atmaya mı belli değil.
Biz acemleri hep dost bilmișizdir, ama düșmanlık Humeyni ile bașlamıștır.
Suçludurlar. Belgeli kanıtlı olarak suçlu.
Suçlu da olsalar zorda oldukları için eluzatabilirdik.
Ancak Mahmud Ahmedinecad, satranç deyimi ile yanlıș ata oynamaktadır. Türkiye’nin Mustafa Kemal Türkiyesi olmaktan çıktığını düșünmüș olmalı.
Zavallı Mahmud.
Eğer bu ziyaretinin bașka nedenleri yoksa, eli boș döneceksin.
Büyük Ortadoğu Projesi içinde sana yardımcı olabileceğimizi sanmam.
Yine de afferim sana, en azından ilkeli imișsin.
İlke nedir bilmeyenler bizimkiler.
5 Ağustos 2008’de yazılmıș bu yazı.
Ve șöyle bitirilmiș : « ilke nedir bilmeyenler bizimkiler ».
Bizimkiler, 2008’lerden, hatta daha öncesinden buyana ‘iktidar’da olanlardır.
Bugūn 2014 Ağustos’una beș kala bir ‘afferim’ de Y-CHP milletvekili Mahmut Tanal’a..
Bu Mahmut Tanal’ın da her tarafı ‘ilke’ imiș.
Yirmibeș yıllık savunmanlık mesleği yapmasına karșın hala Tūrkçe’yi doğru-dūrūst konușamayıșı da bir ‘ilke’ olsa gerek..
‘Hukuk’ adına Fetullahçı polisler için ‘saçını sūpūrge etmesi’ de bir bașka ‘ilke’.
Ülkede bașka hukuksuzluk yokmuș gibi, hukuku çiğnediklerini Urfa’nın Hilvan köylūlerinin bile bildiği șu ‘F-Tipi’ polislerin ‘hukuk’unu aramasına șașmamak elde değil.
Doğrudur; bu ‘F-Tipi’ polisler için kurulan ‘mahkeme’ mahkeme, ‘yargıç’ da yargıç olmayabilir.
Ancak o tutuklanan polisler de ‘polis’ değillerdi.
Ahlaksız, onursuz ve așağılık adamlar idiler.
Polis ūniforması altında yapmadıkları alçaklık, atmadıkları iftira, yakmadıkları can kalmamıș idi.
Cezalarını eninde sonunda çekeceklerdi.
‘Bizim’ Mahmut Tanal onlar için yırtınsa da o polisler cezalarını çekecekler, yırtınmasa da.
Șu ‘bizim’ Mahmut Tanal’a yine de ‘afferim’ diyesim geliyor.
Hani gūzel Tūrkçemizdeki ‘aferin’ değil ; kime denildiğini Hilvan’lı köylūlerin bile bildiği ‘afferim’ diyorum.
‘Afferim’ Mahmut !
Hukuku savunmak bir sana bir de Y-CHP’nin gūlū mū gūleni mi belli olmayan Sezgin Tanrıkulu’na kaldıysa, vay halimize.
Kendi payıma sizin savunduğunuz ‘hukuk’tan benim bir beklentim yok.
Varın o ‘așağılıkta sınır tanımayan’ polisler için çırpının durun.
Afferim size !
Habip Hamza Erdem