Ajanlar serisi; Ajan siyasetçiler
İleri veya çok gelişmiş ülkeler kendi çıkarları doğrultusunda bizim gibi az gelişmiş ülkeleri incitmeden yönetmek için ülkeler içinden işbirlikçileri, ihtiraslı insanları satılık asker ve kalemlerle, lider olmak isteyen politikacıları kullanır. Eğer olayları uzaktan izleyip bu oyunlarda rol almamışsanız bu satılık malzemeleri çok çabuk görürsünüz. Adeta bunlar bağırır ben kendi çıkarımı düşünürüm başkasını değil diye.
Okuyucularım bilir daha önceki yazılarımdan birkaçında Türkiye’de başkaları için çalışan ve yazılar yazan Cengiz Çandar, Hasan Cemal, Yasemin Çongar ve Hakkı Öcal gibi satılık ve ajan gazetecileri yazdığımı hatırlatmıştım. Bu saydığım isimlerin büyük bir kısmı bugün yurt dışında ülkeye bile giremiyorlar.
Bugün sizlere Türk siyasi tarihinde hem bolca hem de sıkça görülen karışık siyasilere siyasetçileri anlatacağım. Benim bunlar arasında ilk farkına vardığım geçenlerde ölüm yıldönümünde anılan rahmetli Turgut Özal oldu. (Ben Özal’ın Cayman Adasındaki hesabını bulmuş ancak bankadan belge çıkaramadığım için bunu gazetede yayınlayamamıştım. Yıllar sonra bir başka kaynak Özal’ın oğlu ile birlikte Cayman’a gittiklerini ancak İngilizlerin parayı vermediğini paranın üzerine yattıklarını anlattı. Hiçbir diktatör halktan çaldığı parayı yiyemedi).
Özal’ın iktidara gelmeden önce parti kuruluş aşamalarında bir araya geldiği kişi o zamanlar İstanbul’da görevli olan Amerikan Konsolosu Daniel Newberry di. Bu buluşmayı gazeteci kisvesi altındaki bir başka ajan Hakkı Öcal ayarlamıştı. (Öcal bir dönem FETÖ’nün Washington imamlığından şimdilerde Reisçi yazılar yazmaya kadar götürdü) Bu toplantıda varılan anlaşmayı Özal siyasi yaşamı boyunca adım adım izledi. Irak savaşı sırasında Saddam boru hattını falan uluslararası kararlar alınmadan kapayarak zamanın ABD Başkanı Bush ile kanka olmuşlardı.
Siyaset sahnemizim bir başka ajan politikacısı Kemal Derviş oldu. Derviş’i rahmetli Sakıp Sabancı Başbakan Ecevit’e hatırlatmıştı. Ecevit IMF ile varılan anlaşmanın uygulama görevini Derviş’e vermişti. Dünya Bankası’nın eski çalışanı Bakan olarak Washington’a geldiğinde Başbakan Ecevit’ten habersiz Beyaz Saray’da ABD Başkanının Ulusal Güvenlik danışmanı ile görüşmüştü. Nasıl ekonomi bakanı ve Amerikan ulusal güvenliğinin görüşmesi mantıklı geliyor mu size? (Bu durum size Reisin uyanık damadı ile Oval ofiste Trump görüşmesini hatırlatmıyor mu?) Derviş bununla da kalmadı işbaşındaki koalisyon hükümetini darmadağın etti. İsmail Cem’e partisinden ayrılıp parti kurma fikrini bile verdi.
Bu kayıp siyasiler arasında Türkiye’nin ilk kadın Başbakanı Tansu Çiller de var. Demirel’in (yani Morrison Süleyman’ın varisi olarak gelmişti Tansu hanım) yakın arkadaşlarını küstürerek partinin başına getirdiği bu hanım daha sonra ABD’yi kızdırmıştı.
Bu kadar mı karışık siyasiler? Hayır olamaz. Mesela MHP Başkanı Devlet Bahçeli. Bahçeli konusunda partinin kurucusu Başbuğ Türkeş’in düşüncelerini de daha önce yazmıştım. Bırakın benim yazmamı, eski ülkücüler arasında çok kişi şimdi tekrar yazacaklarımı meğerse bilirmiş. Benim bir arkadaşım Profesör İstanbul Üniversitesinde aynı zamanda Özal’a danışmanlık yapan Aksu Türkeş’e de çok yakındı. Bir sohbet sırasında Türkeş Bahçeli’yi işaret ederek, “-Bunun ajan olduğunu biliyorum” demiş. Arkadaşım ise “o zaman neden partiden atmıyorsunuz” diye sorunca Türkeş “- o zaman yerine gönderecekleri ajanı bulmak zaman alır” diye cevap vermiş. Aynı açıklamayı bu kez belgeleri ile MHP’li eski bakanlardan Yaşar Okuyan Halk TV’de ekrandan anlattı. Şimdi siz AKP ve Reis hakkındaki Bahçeli’nin siyasi zikzaklarını anlayabilirsiniz.
Bir başka siyasi yaşamı karanlık olan kişi Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek. Benim gençlik yıllarımda devrimciler ve sosyal demokratlar bu kişinin Maocu olduğunu söylerlerdi. Bence Perinçek daha da derin ve karanlık. Mesela Bekaa vadisine giderek PKK lideri terörist Abdullah Öcalan’ı ziyaret etmiş, bu arada bir terörist mangasını da teftiş etmişti. Tüm bu olayların resimleri eski MİT daire başkanı Mehmet Eymür’ün hâlâ yayında olan internet sitesi ATIN (atin.org) bulabilirsiniz. İşin en ilginç tarafı bugünlerde bu kişinin Reise destek verip Atatürk’ü eleştirmesi. Benim garipsediğim, Balyoz ve Silivri mağduru bir grup subayın bu partiye sığınması.
Bitmedi. Türk siyasetinde daha sizlere bir 50 kişi falan sayabilirim. Ama bu takımın en önemlisi son 17-18 senedir Türkiye’yi yöneten ampul partisinin de katabilirim. Bu partinin kuruluşu için Amerikalıların neler yaptığı Erbakan’ın partisinden kimleri devşirdikleri falan gizli saklı değil. İşin daha da garibi, bu partinin kuruluşu için Türk siyasilerle Londra’da görüşen Amerikalı diplomata ABD Dış şişleri Bakanlığı brifingi yani basın toplantısı sırasında resmen sormuş verilen yanıt resmi kayıtlarda yer almıştı. ABD Özal döneminde oynadığı ülkeyi ele geçirme oyununu tekrarlayıp yeni kurulan partinin maddi ve siyasi yardımını İstanbul’daki Amerikan konsolosuna vermişti.
Bakıyorum da ABD derin devleti kurdurduğu iki benzer siyasi kadrodan istediği de hep aynı. Mustafa Kemal ve devrimlerinden koparıp ülkeyi karanlık bir döneme sokmak. Bunda Özal ailesinin radikal dinci tutumuyla AKP’nin tutumu arasında pek fark yok. İkincisi ampul iktidarının memleketi dünya uygar ülkeler grubundan çıkarıp mağara devrine sokması.
Bu yazıya oturmadan önce iki uluslararası istatistikte Türkiye ne yazık ki 150 ülke içinde nal toplamış sondan dördüncü veya üçüncü olmuştu. Bizden sonra hep Afganistan ve Kenya gibi ülkeler geliyor. Sen dünyanın en büyük neyini yaparsan yap artık ülkemiz ne yazık ki mağara devrine döndürülmüş durumda.
Bu arada New York borsasında hisse senetleri yükselirken Amerikan doları da inişte. Ne garip değil mi damadın dümeninde olduğu Türk ekonomisi ne kadar başarılı görün ki Türk lirası hızla erimeye başladı. Büyük bir olasılıkla dolar önümüzdeki aybaşına kadar 6 lira sınırında durmayacak 7 liraya kadar yükselecek.
Savaş SÜZAL, 26 Nisan 2019