Bir parti kapatma sebebi daha: Akademik işgâl hazırlığı!
ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, 2006 yılı üniversite seçme sınavında 15-(8-3) =? sorusunu, adayların yüzde 48inin yapamadığını söyledi ve ekledi:
-Maalesef seviye böyle!
Peki, neden böyle oldu? Seviye neden bu kadar düştü?
Öğretim sistemi ilkokuldan üniversiteye kadar sarsıldı da ondan. Bir defa mağaza açar gibi hiçbir hazırlık yapılmadan üniversite açılıyor. Buralardan mezun olanlar, öğretmen olduklarında öğrenciye hiçbir şey veremiyor. Zaten öğretmenlerin geçim derdini ele alırsanız, gerisini tartışmaya lüzum bile yok.
* * *
Üniversitelerde bugün bir büyük sıkıntı daha yaşanıyor. Yüksek Öğretim Kurulu 1 Ocak 2008 tarihinden bugüne kadar üniversitelerdeki akademik atama ve yükseltmelere ilişkin kadro taleplerine müsaade etmiyor. 1 Ocak 2008 tarihinden bugüne kadar Türk üniversitelerinde hiçbir atama yapılamadı.
Konu hakkında inceleme yapan bir akademisyenin bize verdiği bilgiye göre YÖK, Ankara Üniversitesinden bir öğretim elemanının Ankara Üniversitesi Akademik Atama ve Yükselme Yönetmeliği ne karşı açtığı dava neticesinde söz konusu yönetmeliğin ve bu çerçevede tüm üniversitelerin kendine mahsus akademik atama yönetmeliklerinin mahkeme tarafından iptalini gerekçe gösteriyor.
YÖK, 2007 yılından sarkmış olan akademik atamaları serbest bıraktı, ancak 2008 yılına ait atamalara izin vermiyor. YÖKün açıklamalarına göre kadrolar açık, fakat üniversitelerin hiçbir talebi yerine getirilmiyor.
YÖK, yeni atanma ve yükselme taslağı hazırladığını duyurdu. Bu taslağın, kendi siyasi anlayışına uygun bir üniversite inşa etmek kaygısı içinde hazırlandığı anlaşılıyor. Dolayısıyla mevcut akademisyen kadroları, huzursuzluk içinde bekliyor; akademik verim düşüyor.
YÖKün bir organı olan Üniversiteler Arası Kurul, sınav yapıp akademik unvan dağıtırken YÖK yönetimi, özlük haklarında akademisyenleri mağdur ediyor.
Akademisyenler, YÖKün hangi unvan için hangi ölçütler öngöreceğini bilemedikleri için çalışmalarını ve geleceklerini ona göre planlayamıyor.
Bu, Türk üniversite camiası için bir kaos halidir.
Bir diğer şayia, yaklaşan rektörlük seçimlerine ilişkin haksız rekabeti önlemek açısından atamaların durdurulduğu şeklindedir. Oysa üniversitelerin seçimleri farklı tarihlerdedir. Seçim süreci üniversiteler açısından hiç bitmez. Bu sebeple, akademik ölçütlere uygun olarak unvanı hak etmiş bir kişinin hakkının gasp edilmesi, yeni kadrolar için sınav açılmaması, akademik kariyer planlaması yapan gençlerin başka alanlara geçmek zorunda kalması, üniversiteler için tam bir faciadır.
* * *
Bu bilgilerden anlaşılıyor ki YÖK, üniversite rektörlerini AKPye hizmet edecek olanlarla değiştirdikten sonra akademik kariyerler hakkında karar verecek! Yeni akademisyenler ise belirli bir misyoner gruptan seçilecek. Bunun planlaması mevcut rektörlerle yapılamadığı için atamalar, sınavlar durduruldu.
Geçmişte üniversiteler, öğrenciler tarafından işgâl edilirdi! Şimdi üniversiteleri Amerikanın Büyük Orta Doğu Projesine ve Müslümanları Hıristiyanlaştırmak demek olan dinler arası diyaloğa hizmet edecek akademik kadroların işgâl etmesi için uygun zaman ve zemin bekleniyor.
Bu durum Anayasaya aykırıdır ve en hafifinden bir zümre iktidarını hedeflemektedir. Ayrıca parti kapatma sebebidir!
Akademik işgâl, bir ülkenin ordular tarafından işgâl edilmesinden daha tehlikelidir. Çünkü bu yolla bir milletin zihinleri işgâl edilmektedir.
İşgal tamamlanana kadar eğitim sıfırlandığı, liselerin içi de boşaltıldığı için 750 bin öğrenci 15-(8-3) =? sorusunu çözememektedir.
Arslan BULUT
Kaynak