AKLIN ABDESTİ
Allahın bize bahşettiği en büyük nimetlerden biri de akıldır. Akıl ile ibadet eder, akıl ile rızkımızı kazanırız. Akıl ile günah işler akıl ile sevap kazanırız. Aklı olmayan biri her şeyden muaftır, bilirsiniz. Demek ki Aklı olan bir kişi de aklını doğru kullanmakla mükelleftir. Allahın bize bahşettiği Akıl nimetini doğru kullanmak Müslümanlığın şartlardan biridir diyebiliriz.
Allah ne demiş;
“Allâh, sizin namazlarınıza, oruçlarınıza değil, para münâsebetlerinize bakar.”
Yaptığınız işin hile, yalan, dolandırıcılık ile yapıp yapmadığınıza da bakar. Ticaretinize bakan Allah, aklınızı da nasıl kullandığınıza bakmaz mı? Bakar.
Müslüman bir kişi akıllı bir kişidir. Çünkü bize gönderilen kitap’ta aklın nasıl kullanılması gerektiği örneklerle anlatılmakta. Hadislerde bu aklın nasıl kullanılması gerektiği konusunda destekler. Örneğin;
Hazret-i Ömer -radıyallâhü anh-, bir kimse methedildiği zaman, methedene, üç şeyi yâni:
“Hiç sen onunla; komşuluk, yolculuk, veya ticâret yaptın mı?” diye sordu.
Muhâtabı üçünü de yapmadığını söyleyince:
“Zannedersem, sen onun câmîde Kur’ân okurken başını salladığını gördün!” dedi.
Adamın da:
“Evet, yâ Ömer! Benim gördüğüm öyle idi.” ifâdesi üzerine Ömer -radıyallâhü anh-:
“O zaman metihte bulunma! Zîrâ ihlâs, kulun boynunda değildir.” buyurdu.
Bu, akıl nimetinin doğru kullanılması gerektiği konusunda bize güzel bir örnektir. O halde Aklımızın abdestini almalıyız. Suyla değildir bu abdest, doğru bilgiye ulaşmak ve bu bilgileri akıl süzgecinden geçirmek ve bu doğrultuda karar vererek aklımızın abdestini almalıyız. Allah bizden bunu istemektedir. Belki de ibadetlerin en hayırlısı da budur.
Körü körüne bağlanmak büyük bir cehalettir. Cehalet aklın kullanılmasına müsaade etmez ve bu akılsız cahilleri isteyen her kes istediği şekilde yoğurur. Ve bilmeden çok büyük günahlara gireriz. Akıl ile günaha girmek…
ABD egemenliğine girmiş milletler gibi. Örnek mi istiyorsunuz;
ABD, Irak’a neden girdi? Demokrasi ve özgürlük bahşetmek için mi? Hayır, sebep ne demokrasi nede özgürlüktür ne de nükleer başlıklı füzelerdir. Minareyi çalan kılıfını hazırlar demiş atalarımız. Demokrasi ve özgürlük bir kılıftır. Bu savaşın nedeni Saddam’ın inadıdır. Saddam Petrolü dolar karşılığı değil de altın ile satmak istedi ABD’ye. Bu durum ABD nin işine gelmedi. Çünkü kâğıdı dolar yapıp vermek daha ucuzdu.
Libya lideri Kaddafi’de petrolünü Dolar ve Euro karşılığı vermek istemedi. Altın ile takas istedi. Ne olduğu malumunuz. ( Ayrıca, Fransız Liberation gazetesinin iddiasına göre Sarkozy, Bingazi’de Kaddafi’ye karşı kurulan Ulusal Geçiş Konseyi’nin sözcüsüyle bizzat anlaşma imzaladı ve ülkenin petrol kaynaklarının yüzde 35’ini aldı. Peki bizim çıkarımız ne oldu. İngilizlere verilen % 35’te bizim de payımız yok mu? Yoksa İngiltere ve ABD’nin çıkarlarına mı hizmet ettik.)
İşte bu düzenekte akılsız olan müttefikler ABD’nin, Fransa’nın uşaklığına soyunmak için can atarlar. Akıllı olan ülkeler ise savaş olmaması için mücadele ederler. İşte bu nedenle akıl nimetini Allah’ın bizden istediği tarzda kullanmasını bilmeliyiz. Yoksa Allah kıldığımız namazlara tuttuğumuz oruçlara bakmayabilir…
Başka bir örnekleme yapalım;
Basında da yer aldığı gibi, Deniz Feneri e.v. nin Almanya’da topladıkları yardım paralarını amaca uygun harcamayıp bir nevi sahtekârlık yaparak paralara el koyduğu tespit edildi. Nitelikli dolandırıcılık. O davadan dolayı Almanya’da mahkemeler yapıldı. Tutuklananlar oldu. Bu davayı yürüten savcı asıl faillerin Türkiye’de olduğunu ve bu kişilerin sorgulanması talebini T.C. ne ilettiler. Bizden giden cevap şuydu;
“ Hayır, bize verdiğiniz isimlerin sorgulaması yapılamaz”
Şimdi Allah’ın bize bahşettiği akıl nimetini doğru kullanarak yorum yapalım;
Hak ve hukuktan bahseden bir hükümet var. Hukukun üstünlüğünü ağızlarından düşürmeyen bu hükümet neden bu isimlerin sorgulanmasına izin vermedi?
Ayrıca Türkiye’de açılan davada görevlendirilen üç savcı görevden alındı. Fakat yerine verilen savcılardan biri Almanya’nın sorgulama izni istediği sırada “ Hayır bu sorgulama yapılamaz” diyen savcının ta kendisidir.
Neden bu savcı göreve getirildi. Sorgulama yapılamaz diyen bu savcı Türkiye’de ki bu davada ne kadar adil davranacaktır? Faillerini sorgulatmayan bu savcı görevlendirildiği bu davada şüphelileri ne kadar sorgulayacaktır? Ya da sorgulamayacaktır? Sonunda yardım paraları ile hovardalık yapanlar suçsuz bulundu. Böyle sonuçlanacağı malumdu
İşte akıl düşünüyor. Bu aşamada onlar da bizden diyerek taraflı düşünmek, taraflı destek olmak, taraflı karar vermek, adil olamamak, varsa yanlışlıklar gün ışığına çıkartmamak, ört bas etmek günahların en büyüğü değildir de nedir?
Birileri de şöyle düşünmekteler;
“ Yok, ben bu davada bunları beraat ettirmeliyim. Yoksa Allah muhafaza başıma gelmeyen kalmaz.”
Peki, bu nasıl bir Müslümanlıktır. Bunun tövbesi de olmaz.
Allahtan korkmayan kuldan korkan insanları büyük bir azap bekliyor.
Peki, bu azap mı sana iyi gelir yoksa ölümlü dünya azabı mı?
Bu konuyu yorumlarken içinde Deniz Feneri e.v. adı var diye yorum yapmamak yanlış olur. Ya da, bunlar zaten Müslümanlar ve yıllarca yardıma muhtaç insanlara yardım etmişlerdir gibi bir duygusallıkla yanaşarak, daha doğrusu suçsuzmuş gibi yorumlarsak Allahın bize bahşettiği aklı doğru kullanmamış oluruz. Tıpkı bir tartıya hile katmak gibi olur. Ve aldatıcı duygular ile karar vermiş oluruz. Dolayısıyla büyük bir Akıl günahı işlemiş oluruz.
Bu anlamada Hakimler, Savcılar, Medya, Profesörler bu konuyu incelerken Akıl günahına uğramamak anlamında “ Ben kuldan değil Allah’tan korkarım” diyebilmelidirler. Allah doğrunun yanındadır. Ve Allah doğruları söyleyeni pek sever…Mükafatlandırır…
Güven her şeyden önce gelir. Hani çocuğumuza güveniriz fakat kontrolü de elden bırakmayız. Neden, olur ya bir yanlış yapar canı yanar, üzülür. O nedenle her ne iş yapıyorsak güvenelim fakat kontrolüde elden bırakmayalım. Olur ya peşlerine takıldığımız güçler bizi farkında olmadan bir yanlışa iterlerse Akıl günahına girmeyelim. Kabir’de Mahşerde bizim yanımızda kimse olmayacak. Aklımız ruhumuzda can bulacak. Ve dile gelecek. Pişmanlıklar fayda etmeyecek. Aracı koyamayacağız. Kah elimiz konuşacak, kah dilimiz. Birde haklarını yediğimiz kullar peşimizde sıralanacak. Kula kulluk yapmak adına girdiğimiz günahlar akıl ile dile gelecek. Bir başkasını savunmak için yapılan zincirleme günahlar boynumuza urgan olacak. İki yüzlüler, riyakarlar dost doğru Allah dönerlerken yüzleri kızaracak ta Allah’tan af dileyecekler ve Allah ise onlara;
“ Ben size akıl verdim. Bu nimeti kullansaydınız” diyecek…
Hayat kısa. Onu bunu kurtarayım diye çabalarken siz bataklığa gömülmeyin. Allah’ın huzuruna yüzünüz ak, gönlünüz ferah, aklınız açık olarak gitmek varken…