AKP ayrı bayrağı 2001’de kabul etti
Boşuna söylemiyorum, bu adamlar Muaviye politikası uyguluyor diye! Kemal Kılıçdaroğlu, “Terör örgütü mensupları, silahlarını bırakır ve teslim olursa, o zaman genel af düşünülebilir” dedi. Başta Tayip Erdoğan olmak üzere bütün AKP’liler bir kaşık suda fırtına koparıyor; “Vay sen hangi yetkiyle af çıkarıyorsun, Abdullah Öcalan’ı da mı serbest bırakacaksın?”
Oysa herkes biliyor ki Abdullah Öcalan’ı da serbest bırakacak Terörle Mücadele Yasası’nda Değişiklik yapan yasa, Başbakan Tayip Erdoğan’ın imzası ile 18 Nisan 2006’da Meclis Başkanlığı’na sunulmuş, CHP’nin karşı çıkışı ve durumu kamuoyuna açıklaması ile AKP tasarıyı geri çekmişti.
AKP’nin yaygarasına MHP de katıldı. Hatta milliyetçi yazarlar da Kemal Bey’i eleştirdiler.
* * *
Bütün eleştirenlere sormak istiyorum. PKK bugün silah bıraksa ve bütün militanları teslim olsa, bir genel af düşünmez misiniz?
Adamın silah bırakmaya niyeti yok zaten. Çünkü tek kozunun silah olduğuna inanıyor. Elinde silah bulunduğu sürece, Türkiye ile pazarlık yapabileceğini düşünüyor. Aslında böyle düşünmesini bugüne kadar kendisi ile pazarlık yapanlar sağladı. Yani bu yolu Cumhurbaşkanları, Başbakanlar, Genelkurmay Başkanları ve MİT Müsteşarları açtı.
Şimdi milletin önünde deniliyor ki, silahı bırak teslim ol, ben de seni millet adına affedeyim.
Yok etmem!
Etmezsen, Türkiye’nin ebediyen bu mesele ile boğuşmasına razısın demektir. Bu da bir bakış açısıdır, kınanamaz. Ancak, “analar ağlamasın” nidaları göklere yükseldiğinde kimse bu fırtınanın önünde duramıyor!
Bugün, Türk Milleti hala çocuğunu “En büyük asker bizim asker” diye davul zurnayla askere gönderiyor ama terörle mücadelede yapılan hataları gören vatandaş, bu tabloya itiraz etmeyecek mi sanıyorsunuz?
* * *
Kaldı ki PKK yeniden bölgenin aktörü haline AKP döneminde getirilmiştir. Üstelik demokratik açılım adı altında fiilen özerklik yolu açılmıştır. Erdoğan, ayrı bayrak olmaz diyor ama daha partisini kurmadan CFR’den gönderilen “Ankara, yerel yönetimlere otonomi vermek ve milli hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezi olmaktan çıkarmak zorundadır. Dünya, bütün hükümetlerden bunu istemektedir” şeklindeki muhtırayı kabul etmemiş miydi?
Bu belgeye dayanarak iddia ediyorum; 8 yıldır bu konuda ağzını bıçak açmayan Tayyip Erdoğan, ayrı bayrağı kabul ederek Başbakan olmuştur! Onun için konuşmaya bile hakkı yoktur.
* * *
Erdoğan, bu belgedeki maddeleri hemen hemen aynı cümlelerle parti programı haline getirdi. Memorandumda, küresel sermayenin talepleri sıralanmıştı.
Küresel sermayenin Türkiye için kısa vadede ne istediğini, daha açık olarak eski Amerikan Büyükelçisi Pearson açıkladı; Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğusu ile Kuzey Irak’ın tek bir ekonomik bölge haline getirilmesi gerektiğini söyledi. Barzani’nin İnternet sitesinde, bu bölgenin sadece ekonomik olarak değil, siyasi olarak da tek bir bölge haline geleceği, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin burada “işgalci” olduğu iddia edildi!
Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir’in “Bölgenin su ve enerji kaynaklarını bize bırakın” sözünü söylemesi de Erdoğan döneminde TBMM’den geçen İkiz Yasalar’ın her siyasi, sosyal veya etnik gruba tanıdığı ekonomik ve siyasi haklara dayanmaktadır. Kamu Yönetimi reformu, Globalleşme, Kalkınma Ajansları gibi yerel yönetimlere otonomi vermek ve Türk kimliği yerine Türkiye kimliği yerleştirmek çabaları, Erdoğan dönemi uygulamalarıdır.
Arslan BULUT, 30 Ağustos 2010