
Necdet Özel belki de yakın zamanların en talihsiz Genelkurmay başkanı olarak o koltuğa oturdu. Boynuna asılan “AKP’nin Genelkurmay Başkanı” yaftasını hakedip haketmediği tartışması bir yana, algının her şey olduğu bir siyasi arenada bu yaftayı çıkarmak için manevra yapabileceği fazla bir alan da bulunmamakta.
TSK netice itibarı ile tabanı olan bir kurum. Bu tabanı, kurumsal ve kurumdışı (kamuoyu) olarak ikiye ayırırsak, Necdet Özel üzerine oturduğu bu iki tabanı da dikkate almak durumunda. “Ergenekon” sürecinin ise artık ayrıştırmak-çözmek aşamasını aşıp, yeniden yapılandırma aşamasına geçtiği bir dönemde üstlenilen bu Genelkurmay Başkanlığı görevi öyle tabanının gazını alan, dil bilgisi patlatılan altı boş açıklamalarla geçiştirilecek cinsten de değil.
Sürekli darbe “Ergenekon”’un devlet içine yuvalanmış cuntası, Necdet Özel’den somut icraatler bekleyecek. Ve Özel , “AKP’nin Genelkurmay Başkanı” algısı ile bu döneme 1-0 yenik başlıyor.
Tayyip'in vekili Şamil Tayyar gibi “Ergenekon” vakanüvistleri, ekranlarda arz-ı endam ettiklerinde Özel’in bu imajını örselemek için iyi ölçülmüş biçilmiş cümlelerle çaba gösteriyorlar. “Özel sandığımız gibi de çıkmayabilir” gibi cümlelerle ve “Kenan Evren’de ordunun en yumuşak başlı generali olarak bilinirdi” tarzı tarihsel anektodlarla Özel’in “AKP’nin Genelkurmay Başkanı” olduğu algısını bizzat AKP’liler törpülemeye çalışıyor.
Bunun da tek bir sebebi var. Eğer AKP, “Milli Şef” (Tayyip Erdoğan’a yeni YAŞ görüntüsü vasıtası ile bu sıfatı cuk oturtan Birgün Gazetesini kutluyoruz) ‘e bağlı bir Genelkurmay Başkanı’na ihtiya duyuyorsa, bu Genelkurmay Başkanı’nın kurum tabanı nezdinde meşruiyetini önemsemek durumunda. Çünkü yeni “Ergenekon” dönemi artık örseleme değil, biçimlendirme dönemi ve Özel’in AKP’nin ve sahiplerinin talep ettiği değişiklikleri yapmak için koltuğa değil meşruiyete ihtiyacı var.
Muğlalı kışlasının isminin değiştirilmesi gibi sembolik hamlelerden tutun da, Selimiye Kışlasını “Selimiye Rixos”’a dönüştürme projesine ve İç Hizmet Kanunu’nun 35. Maddesine kadar bir çok proje bu dönemde gerçekleştirilecek. TSK’yı bildiğimiz anlamı ile lağvetme bu çok özel Genelkurmay başkanına nasip olacak.
Yanlış anlaşılmasın...bu dönüşüme içeride direnecek , engelleyecek bir irade olduğunu varsaymıyoruz. Sadece bu tarz kurumsal yapılarda makinaya kaçan kum parçası misali, sürtünmeyi arttıracak ve zamanla raydan çıkaracak bilinç odaklarından sözediyoruz. Yoksa Genelkurmay bir kurum olarak akıl ve irade sergileyebilecek mevziyi yıllar önce terketmiş durumda.
İşte makinadaki dönüşümün mümkün olan en az sürtünmeyle tamamlanması için gerekli olan meşruiyet zeminini sağlayacak , Özel’in başına oturduğu kurum nezdinde zeminini güçlendirecek bir hamleye ihtiyaç var.
Ve bu yüzden AKP, Hasdal’ı zamanı geldiğinde boşaltacak.
Hatta bu zamanlama öncesinde, Özel’e kamuoyu ve kurumu nezdinde “kodumu oturtan Genelkurmay Başkanı” kaftanını kiralayabileceği bir fırsat da yaratıp, bir “sert” demeç vermesine bile izin verebilir.
Ve bu “sert” demeç sonrasında Hasdal boşaltıldığı noktada , Özel bir taşla iki kuş vurmuş olacak.
Hem dış kamuoyunu (emekli generaller ve eşleri lobisi) , hem de iç kamuoyuna (muvazzaf subaylar ve eşleri) , “bakın, beni AKP’nin Genelkurmay Başkanı zannediyordunuz ama AKP’ye ben geri adım attırdım” sinyalini yollayacak.
Tabi bugün binbir vaatler ve içi boş hayalle oyalanan ve “Biz Ergenekon’cu değiliz, bizim davamız Balyoz davası” diye ortalıkta dolaşarak tutsaklıkta bile sınıfsal fark yaratmaya çalışan “Vardiya Bizde” ekibi bu salıverilmeler sonrasında TSK kamuoyu bünyesinde Özel lehine bir kamuoyu yaratmak için bilinçli veya bilinçsiz çalışmaya başlayacak.
“Bak biz adamı AKP’nin adamı zannediyorduk, bizi o çıkardı” mealinde cümlelerle Fenerbahçe ve diğer orduevlerinde çok yemek yenilip, çok çay içilecek hanfendiler ve eşleri ile. Ve tabi Özel’in AKP ve sahipleri adına TSK’yı dönüştürme hamleleri de aynı iç kamuoyunun telkin ve teskin dolu tavırları ile karşılanacak, makinadaki kum parçalarının etkisi azaltılacak.
Peki AKP Hasdal’I ne zaman boşaltabilir diye sorarsanız....
Ortalıka bir Kasım lafıdır dolaşıyor. “Vardiya Bizde”ciler yine umutlanmış durumda. Onlar çıkarsa zaten Türkiye tekrar eski özgür, mutlu, “laik” günlerine geri dönecek. Onlar “Ergenekoncu” değil netekim. AKP-Özel dengeleri onları tekrar “hukuk dolu Türkiye” günlerine kavuşturacak. Hele bir de Hasdal çıkışı, "adalet yerini buldu" tarzı demeç verirlerse bu sahne AKP için de, Özel için de tadından yenmeyecek.
Açık İstihbarat, 8 Ağustos 2011