Cumhuriyet Başsavcısı'nın görevi, -adı üstünde- Cumhuriyet'i korumak ve kollamaktır. Kapatılmazsa ne olur¿? Gerekirse yine dava açılır. Sırf bunun sonunda garip bir risk var diye, haktan vaz mı geçilmelidir¿? Yahut bu zaten bir görevdir. Biz bu görevin ihmâlini mi savunmalıyız, olan bitene göz yumulması değil midir bu¿?
Laiklik ön plâna çıkarılmamalıdır... Peki neden¿? Laiklikliğe karşı alerjisi olanlar, laikliği kasten dinsizlik olarak gösterenler, laikliği dinsizlik olarak algılayanlar; veyahut, dinsizlik olarak yayanların ekmeğine yağ sürercesine, dinsizlik olarak algılayanların beynine bir perde daha örtercesine, laiklikten başka bir kelâm etmeyen ve laikliği de aslında bilmeyen kesimler yüzünden mi "Laiklik" ön plânda olmamalıdır¿? Yapmayın Allah aşkına...
1) Laikliği doğru anlatmak, Cumhuriyet Başavcısı'nın işi midir¿?
- Eğer öyleyse, en iyi böyle bir dava açarak anlatabilir.
- Değilse eğer, bırakın savcı görevini yapsın. Yukarıdaki nedenlerden ötürü, hukuk dışılık devam mı etsin...
- Laikliği doğru anlatmak; sizin-bizim, sivil toplum kuruluşlarının, medya organlarının ve özellikle varsa halkta karşıt bir kesim, en başta siyasilerin -onların başında da iktidarın- görevi değil midir¿? Şimdi görevini yapmayanların yahut oldukça eksik yapanların suçunu, savcının "laikliği ön plâna" alması nedeniyle savcıya yüklemek, ne kadar etiktir, ne kadar kabûl edilebilirliği vardır, yahut saçmalık derecesi nedir¿? Önce bunların düşünülmesi gerekir. Medya düşünmeye izin vermemektedir. Bu uydurma koplo teorileri, gerçek komployu örtmemelidir.
2) Laiklik, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın değiştirilmez maddesidir. Eğer savcıya "bunu ön plânda tutmasın" diyorsanız, oldukça ilginç bir vaziyet oluşur. Zaman alttan alma, sonrası için endişelenme zamanı değildir. Böyle diye diye, kaç türlü hainliğe imza attı bunlar. Laikliği anlamayanlar, işlerine geldi mi her şeyi 1 günde anlarlar. Zaten ayrım çıkmış çıkacağı kadar. Endişeye gerek yoktur.
3) Demokrasilerde partiler kapatılmaz anlayışı... Yahu asıl demokrasilerde parti kapatılır. Zira parti kapatmak yerine, çok daha değişik şeyler yapılırdı. Kaldıki hangi demokrasidir bu¿?
Akapenin demokrasi anlayışına bir örnek:
Hırsız, muhtemelen silâhlıdır. Gelir sizi soyar. Yatak odana girerse güç-şiddet kullanabilirsin. Aksi taktirde suç işlersin. Kime karşı, hırsıza karşı... Bu yasa, AB'nin isteğiyle Akapenin çıkarttığı trajikomik yasalara bir örnektir.
Akape burada hırsızdır. Lâkin, küçük bir-iki değişikle.
- İlk değişiklik: Akape yatak odana girse dahi, sesini çıkartamazsın. Çıkartırsan anti-demokrat ve faşist olarak suçlanırsın. Suçlanmakla kalmaz, toplumun sinir merkezini etkileyen çeşitli kanallarla üzerinde baskı kurulur ve bunun sonucu olarak kamuoyunda linç edilme ihtimâlinde kuvvetlidir.
- İkinci değişiklik: Akape Robin Hood taktiğini terse çevirerek uygular. Fakirden (ç)alıp
zengine vermektedir, yahut kendi zenginini yaratmaktadır. - Üçüncü değişiklik: Akape mazlum bir hırsız olduğu kadar, tam mânâsıyla bir "hırsız" değildir. Zira, Akapeye karşı biraz muhalefet etmeniz sonucu "hırlı" olabilmekte. Bu hırlılık nasıl bir hırlılıktır¿? Karşısındakini, "hüngür hüngür ağlayarak" döven yahut dövmeye çalışan birini düşünün. İşte Akape budur. Bu taktiği ise, muhterem hocaefendi hazretleri halifeleri haşmetmahapları sayesinde öğrenmişlerdir.
4) Demokrasi nedir¿?
Türk Dil Kurumu yazdı:Halkın egemenliği temeline dayanan yönetim biçimi, el erki, demokratlık...
TDK
Peki bunları seçen halk; ülkenin satıldığını, ülkenin tehlike üstüne tehlikeyle karşılaştığını, seçtiklerinin düşmanla işbirliği içinde hareket etmesini, kendilerinin en iğrenç bir biçimde sömürüldüğünü, bu sömürülmede en başta -mazlumluğun, hakkın, Hak'kın, dinin/imanın, göz yaşının, adaletin, eşitliğin, demokrasinin- çarpıtılarak kendileri üzerinde kullanılmasını göremiyorsa, ne yapılmalıdır¿?
Bunu tamamlayacak başka bir soru daha: "Demokrasi mi önemlidir, ülkenin bölünmez bütünlüğü ve biriği mi önemlidir¿?
Dipnot Mustafa BALBAY:
BALBAY yazdı:Emin ağabey, Çanakkale'de "Allah Allah" diye vatanı savunduk, şimdi bunlar "Allah Allah" diye vatanı satıyor.
5) Hukuk haktan gelir. Yargıya başvurmak ise, dünyanın her yerinde en demokratik yoldur, seçenektir, tepkidir.
6) Yazıkki, tartışması dahi olmayacak bir konu, Türkiye'nin gündemini meşgûl etmektedir.
7) Buradan selâm olsun tüm AK (Ampûl) gençliğe:
Mevlânâ Celâleddinî Rûmî yazdı:Burnuna sarımsak tıkamışsın, gül kokusu arıyorsun.