Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasında soğukluk - gerilim olduğu yazılıyor. Anayasa Mahkemesi AKPyi kapatıp, Gül ve Erdoğana siyasi yasak getirirse kimin emanetçi başkan olacağı konusunda da yorumlar yapılıyor. Yorumcular nedense meseleye hep kişi merkezli bakıyor.
AKPde Nakşibendiler ile Nurcular arasında mücadele-çekişme var mı? Geçmişte oldu çünkü. Tarikat konsensüsü ile kurulan MSPde bu konuda sıkıntılar ve ayrılıklar yaşandı? Nurcular, Nakşibendi hegemonyadan bunalıp MSPden bakın nasıl koptu?
Tarih 26 Ocak 1970.
Milli Nizam Partisi kuruldu.
Partinin perde arkasındaki asıl kurucusu Nakşibendi Gümüşhanevi Dergahı Şeyhi Mehmet Zahit Kotku idi.
Parti Nakşibendi-Nurcu-Kadiri ittifakıyla kurulmuştu.
Üç milletvekili vardı:
Necmettin Erbakan Nakşibendi; Hüsamettin Akmumcu ve Hüseyin Abbas Nurcuydu.
12 Mart 1971 askeri darbesi sonrası Yargıtay Başsavcılığı parti hakkında kapatma davası açtı. Anayasa Mahkemesi Milli Nizam Partisini 10 Ocak 1972de kapattı.
17 ay sonra
Tarih 11 Ekim 1972.
Milli Selamet Partisi kuruldu.
Üç tarikatın ittifakı bu partide de sürdü.
CHP ile koalisyon kurmak ve 1974 affı MSP içinde Nakşibendiler ile Nurcuları ilk kez karşı karşıya getirdi.
Nurcular komünistlerin salıverilmesini istemiyordu. Sadece TCKnın 163üncü maddesinden cezaevine konan şeriatçıların salıverilmesini istiyordu!
MSPnin 27 Kasım 1974 tarihinde düzenlediği kongre iki tarikatın kapışmasına tanık oldu.
Partideki Nurcu kanat Kadirilerle işbirliği yaparak bu kongrede Nakşibendi ağırlığı bulunan genel idare kurulunun mutlaka değiştirilmesi gerektiğini istediler.
Bu taleplerini genel idare kurulunda dile getirmek istediler. Ancak Genel Başkan Erbakan bu talebi erken bularak hep erteledi. Sonunda konu ertelene ertelene son genel idare kuruluna getirildi. Getirildi ama bu hiç de kolay olmadı.
Kongreden önce yapılan son genel idare kurulu toplantısının açılış konuşmasını yapan Erbakan saat 14.00den 23.00e kadar konuştu!
Erbakan değişikliğe taraftar değildi. Nurcular diretti; en az 10 yeni isim genel idare kuruluna girmelidir. Nurcular, her üç tarikat arasındaki uzlaşmacı adam olarak bilinen Korkut Özalı da listelerine dahil etmişlerdi.
Bu teklif de reddedildi. Nurcular biz de ikinci bir liste çıkarırız diye toplantıyı terk ettiler.
Kongre öncesi son gece Nurcular, milletvekili A. Tevfik Paksunun evinde toplandılar. Kongre için alternatif bir liste hazırladılar. Hedeflerinde MSP Genel Sekreteri Oğuzhan Asiltürk vardı. Nedeni ise, Asiltürk gençliğinde Said-i Nursinin Risale-i Nurunu okumuş; Nurculara sempati duymuştu. Ancak İçişleri Bakanı olunca Nurcularla arası açılmıştı. Nurculara göre Asiltürk dönekti!
Kongre bu gergin havayla başladı.
Kadirilere yakın olan yazar Kadir Mısıroğlunun Erbakanı eleştiren konuşma yapması ortamı daha da gerdi.
Erbakan konuşmasında, ikinci listeyi hazırlayanları, ambarları kemiren farelere benzetti!
Seçim sonucunda Nurcular kaybetti, Partiden ayrılacaklar sözlerine Ne ayrılması partinin asıl sahibi biziz yanıtını verdiler.
MSP içindeki hizip çatışması daha yeni başlamıştı
HÜSREV ALTINBAŞAK
MSPdeki Nurcuların lideri Hüsamettin Akmumcu idi. O da Said-i Nursinin talebesi olan ve Buca Cezaevinde yatan Hüsrev Altınbaşakın emirlerine göre adım atıyordu.
Nurcular, Milli Nizam Partisi kurucusu, Ege Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Saffet Solakı, Necmettin Erbakanın yerine genel başkanlığa hazırlıyorlardı. (Prof. Solak, 1990 yılında dördüncü evliliğini 20 yaşındaki öğrencisiyle yaptı.)
Nakşibendiler ile Nurcular MSP Meclis Grubu Grup Başkanvekilliği seçimi için de karşı karşıya geldiler. Süleyman Arif Emre konusunda hemfikirdiler. Ama Nurcular, Nakşibendi Hasan Aksayın yerine Nurcu Gündüz Sevilgenin seçilmesini istiyorlardı.
Erbakan kürsüye geldi ve yine uzun uzun konuştu. Gruptan yetki istedi; üç ay düşünecek ve sonra kimin grup başkanvekili olacağına karar verecekti.
Üç ay sonra kararını açıkladı: Hasan Aksay!
Bu arada ilginç bir istifa yaşandı: MSP Muş milletvekili Ahmet Hamdi Çelebi, Parti yobazların eline geçiyor diye istifa edip CHPye geçti.
Bu istifayı MSP Sivas milletvekili emekli albay İhsan Karaçam ile MSP Zonguldak milletvekili Zeki Okurun partiden kopuşu izledi.
MSP istifaların nedenini buldu: Ankara Karanfil Sokaktaki yeni genel merkez binasının sağında solunda içki içilen yerler var; bunlar partiye uğursuzluk getiriyor!
ERBAKANA UYARI
MSP Üçüncü Büyük Kongresine giderken, Erbakan partide bir uzlaşma olması amacıyla, Nurcuların önderi A. Tevfik Paksuyu, AP-MSP-MHP-CGP koalisyon hükümetinde Çalışma Bakanı yaptı.
Ancak Nurcu-Kadiri ittifakı 24 Ekim 1976 tarihli MSP kongresine yine yeni bir listeyle girdi.
Kongreyi Nakşibendiler kazandı. Nurcular itiraz etti; kongrede bulunmayan delegelerin kartları başkalarına verilmişti; devlet memurlarına oy kullandırılmıştı vs.
Erbakan itirazları dinlemedi. Paksu Çalışma Bakanlığından istifa etti. Nurcu MSP milletvekili Rasim Hancıoğlu da TBMM Başkanvekilliğinden ayrıldı.
16 Nurcu ve Kadiri milletvekili MSP grup toplantısına katılmamaya başladı. Partide gerginlik giderilemedi.
Sonunda; A. Tevfik Paksu, Hüsamettin Akmumcu, Reşat Saruhan, Ali Acar, Ahmet Akçael, Vahdettin Karaçorlu, Rasim Hancıoğlu, Cemal Cebeci, M. Hulusi Özkul, Abdurrahman Ünsal, Gündüz Sevilgen, Emin Acar, Yahya Akdağ, H. Cahit Koçkar, Sabri Dörtkol ve Hüseyin Abbas bir metin hazırlayıp Erbakana gönderdi.
Her halimizle hadimi olduğumuz haklı davamızla kabil-i telif olmayan hususları üzülerek müşahede etmiş bulunuyoruz.
Şöyle ki:
1-En mühim meselelerde dahi usulüne uygun istişare etmediniz.
2-Halisane ikazlarımıza aldırmadınız.
3-Davamıza samimiyetle bağlı kardeşlerimiz arasında meşrep farkı gözeterek cemaat taassubu ile iftiraklara (ayrılıklara) sebebiyet verdiniz.
4-Her işinizde sizi metheden bir kısım insanların etrafınızda toplanmasına ve şaibeli menfaatperestlerin mühim mevkilere gelmesine müsaade buyurdunuz. Emaneti ehline vermediniz.
5-Muhtelif beyanlarınızla efkârı ammede davamızın hafife alınmasına vesile oldunuz.
6-Fikriyatımızın hâkimiyetine medar olacak ilmi çalışmalar yerine, politikanın süfli usullerine tevessül ettiniz.
7- Nihayet maslahat icabıdır diyerek mümin yalan söylemez düsturunu da ihlal ettiniz.
Bu şeriat altında kendimizi ve muhatabımızı vebalden vikaye arzusu ile sizi ve ekibinizi desteklemeye devam etmeyeceğiz.
Ancak, ihtilaflarınızı Kuran ve sünnet ile hallediniz emrine ittiba-en bütün ihtilaf ve meselelerimizi neticeye bağlayacak bir usulün tatbikini yegâne çare olarak görmekteyiz. Allah sırat-ı müstakim üzere olanların daima yardımcısıdır.
ŞEYHLERDEN OLUŞAN HAKEM KURULU
N. Erbakan mektubu imzalayan milletvekilleri meclis grup odasında toplantıya çağırdı. Eleştirilere katıldığını söyledi: Büyük hatalar işlemiş olabiliriz. Ama bu acemiliğimize ve devlet tecrübemizin azlığına verilmelidir.
Bu sözler üzerine muhalif milletvekilleri bir öneride bulundu:
İhtilaflı konular için, fetva veren makamlarda oturan şeyhlerden kurulu bir hakem kurulunun kurulmalı ve bu kurulun vereceği karara her iki taraf da kayıtsız şartsız uyacaktı.
Erbakan bu konuyu arkadaşlarıyla konuşması gerektiğini belirtti.
Günler geçti Erbakandan bir ses çıkmadı.
O günlerde TBMMde erken seçim tartışmaları yapılıyordu.
Erbakan erken seçim kararını bekliyordu.
Meclis 5 Haziran 1977 günü seçim yapılması kararı aldı.
Muhalif Nurcu milletvekilleri Erbakanın neden bir türlü yanıt vermemesini anlamışlardı.
10 Nisan 1977de tarihinde seçimlerde aday olmayacaklarını belirten bildiriyi MSP Genel Merkezine gönderdiler.
Nurcular ve Kadiriler MSPyi Nakşibendilere bırakıp partiden ayrıldılar.
Bu ayrılık AKPnin kurulmasıyla son buldu.
Erbakan özel toplantılarda, AKPye giden arkadaşlarını Nurcu bir cemaatin kandırdığını söylemekten hiç kaçınmadı. Neyse
Gelelim bugüne:
Bürokrat atamalarında, devlet ihalelerinde Nurcuların abartılı şekilde gözetilmesi AKPli Nakşibendileri artık rahatsız ediyor.
Kürt meselesinden, dış politikaya kadar iki tarikatın farklı görüşler içinde olduğu da biliniyor.
Şimdi soru şu:
AKP kapatılırsa yeni kurulacak partide hangi tarikatın ağırlığı olacak?
Nurcuların MSPdeki gibi bırakıp gideceğine artık kimse ihtimal vermiyor.
Aksine Nakşibendilerin tekrar Milli Görüş-Erbakan Hareketine döneceği yorumları yapılıyor
Bekleyip göreceğiz
DÜN BUGÜNE NE KADAR BENZİYOR!
Nurcular MSPden koptuktan sonra, Sevabı ve Günahı ile MSP ve Camiamızın Umumi Manzarası adlı çalışmaya imza attılar.
Bu çalışmaya; 5 Temmuz 1978 tarihli bir rapor gönderen Nurcu milletvekili A. Tevfik Paksu MSPye yönelik eleştirilerini şu başlıklar altında topladı:
MSP Eşittir İslam Görüşü: MSP dışındaki Müslümanlar İslamiyeti bilmemekle suçlanarak gafil oldukları veya ihanet içinde bulundukları her yerde yayılmaya çalışılmıştır.
Teşkilat mensupları diğer partilerde olan Müslümanlara düşman edilmiştir. İslam yalnız bize aittir görüşü ile diğer Müslümanlar gücendirilmiş ve birçok yerde MSPlilerin yaptığı hata ve noksanlıklar (Haşa) İslamiyete verilmiştir.
Nefs Muhasebesi: Başkasının kötülükleri ile uğraşılmış aslında kendi fikirlerinin güzelliği ile milletin karşısına çıkılacağı yerde MSPnin iyiliğine başkalarının kötülüğü hüccet gösterilmiştir.
Kendileri her işte haklı, muhalifler her yerde haksız düsturundan hareket edilmiş, noksanlık, hata ve günahkâr hiçbir zaman kabul edilmemiştir. Tevazu ve tekebbüre yerini mağrurluğa bırakmıştır.
Şahıs Diktatörlüğü: İslam esasına göre istişare ile yapılması lazım gelen hususlar bir genel başkanın arzusuna bağlanmıştır. Sınır tanımayan diktatörlük hevesi bütün meselelerde devam etmiştir.
Söz ve Fiil Ayrılığı: MSP idarecilerinin çok güzel sözler söyleyerek vaatlerde bulunmuş olmalarına rağmen, bunlar icraatta unutulur görünmüş hatta bazı yerlerde aksine hareket edilmiştir.
Misal olarak; faize karşı çıkılmış yüksek kademede birçok MSPlilere faizle kredi temin edilmiştir. İsraftan bahsedilmiş; devletten bedava para alma, devlet kesesinden ziyafet, gösterişli törenler ve araba saltanatı MSPnin hiç burkulmadan yaptığı hususlar olmuştur.
Maddeye Yöneliş: Başlangıçta sırf Allah rızası için partiye girmiş veya taraftar olmuş teşkilat mensupları baştakilerin müsamahası ve hatta teşviki ile otomobil, kamyon, traktör sahibi olmak; kredi almak; hatta çalışmadan para kazanmak için idare meclisi azalıkları, murakıplık, müşavirlik ve torba kadrolardan memur olmak hevesine düşürülmüştür.
Hele partiye gelir temini diye teşkilat mensuplarının birçok insanların, iş adamlarının önlerine düşerek iş götürmek için kılavuzluk etmesi ve bu hareketlerin baştakilerce benimsenmesi telafisi mümkün olmayan rüşvet dedikodularına vesile olmuştur.
Partizanlık ve Tarafgirlik: MSP iktidarda bulunduğu devrelerde aşırı partizan ve tarafgir olarak icraat yapmıştır. İmam kadrolarından tohumluk buğday tevziine; dışarıdan ithal edilecek mallar için tahsis belgelerinden, cami yardımına kadar ve daha birçok hususta MSPli olmak veya MSPlilerin önüne düşerek getirdiği adam olma vasfı aranmıştır.
Soner Yalçın
