Murat Çetinkaya görevinden alındı. Merkez Bankası bir kez daha AKP'nin imdadına yetişti.
Şaşırdınız değil mi?
Anlatayım. Biliyorsunuz Reis faizlerin indirilmemesi konusunda Merkez Bankası'nı sık sık eleştiriyordu. Hatta bu durumu kimi zaman meydanlarda faiz lobisi adı altında dile getiriyordu. Banka piyasa şartlarına göre politika belirlerken devletin başı "Faizlerin artırılmasına her zaman olduğu gibi bugün de karşıyım ama Merkez Bankası'na müdahale yetkim yok." şeklinde ki açıklamasıyla topu kuruma atıyordu.
***
İşte AKP'nin bugüne kadar yaptığı buydu. Kimi zaman Merkez Bankası'nın bağımsızlığını eleştirdiler, kimi zaman "Siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle, şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz." şeklinde oy istediler.
Seçmeninin nezdinde faiz konusunda AKP iyiyken kötü olan, TCMB oldu. İktidarları boyunca ekonominin iyi, faizlerin düşük, yoldan geçene ucuz kredinin verildiği yıllara bakın. Bir tane AKP'linin Merkez Bankası'nın para politikası sayesinde ekonomimiz çok iyi gibi bir açıklaması var mı?
Yok!
Ama ne var? Döviz uçsa, lira değer kaybetse suçu başkasına atma var. Faizlerden, muhaliflerden, bankanın bağımsızlığından şikâyet var.
***
İşin gerçeği şuydu; ülkeyi yönetenlerin parayı betona gömen ve üretim yerine tüketimi özendiren politikaları yüzünden gelir gideri karşılayamadı. Borcu borçla çevirirken, ülkenin siyasi sisteminde yapılan değişiklik ve tek adamlık, yabancı yatırımcıyı korkuttu. Bununla beraber dışarıdan borç bulamadılar ya da bulduklarını da çok yüksek faizle borçlanarak yaptılar.
Cari açık arttı.
Çaresiz kaldıklarında ise karşılıksız para bastılar.
Bu sefer de Türk Lirası değer kaybetti; enflasyon uçtu.
Merkez Bankası bu durumu frenleyebilmek için, rezervindeki dövizleri satmaya başladı. Faizleri de yükseltti. İşte sayın hükümetimiz kurumun bu politikalarına destek vermek yerine; "Dünyada herkes inerken, bizim Merkez Bankası sağ olsun hâlâ olduğu yerde duruyor. İnmiyor, düşürmüyor, yahu neyi bekliyorsun sen? Şimdi diyebilirler ha, Merkez Bankası bağımsızdır, ben de bağımsızım" şeklinde ifadeleriyle suçladı.
***
Merkez Bankası'nın bağımsız görünmesi, faizlerin yüksekliğinde suçlanması için bir bahane oluştururken Cumhurbaşkanı, "Yurt dışına gitmeden önce faizlerle ilgili bir toplantı yaptık. Düşürülmesinden bahsettik. Sonra ben yurt dışındayken, Merkez Bankası faiz artırdı. Bir de tek adamlık derler, bu nasıl tek adamlıksa, karar alıyoruz uygulamıyorlar. Benim arkamdan iş çevirdiler" diyerek tek adamlığı eleştirenlere de yanıt vermiş oluyordu.
Muhalefetin en büyük hatalarından biri buydu işte. Reis çıkıp açık açık "Merkez Bankası bağımsız diye yürütmenin başının sinyallerini bir kenara koyamaz" dedi ama muhalefet partileri MB'nin para politikalarına yön verenlerin, siyasilerin maliye politikası olduğunu seçmene anlatamadı.
***
İşte 31 Mart seçimleri ve tarihî rekor farkla kaybedilen İstanbul seçimin ardından, ekonomide günah keçisi bu görevden almayla yine Merkez Bankası oldu. Ya da başka bir deyişle TCMB yine AKP'nin can simidi oldu.
Bu sefer suçlama yönelterek eleştirerek değil, direkt tartışmalı bir şekilde görevden alarak bunu gösterdiler.
Siz sanıyor musunuz ki, Ergenekon'da, Balyoz'da, Habur'da yaşananlara sesini çıkarmayanlar bu duruma itiraz eder?!
Hayır.
İşte bunu bildiklerinden istedikleri her şeyi yapıyorlar. Muhalefete yanıt olarak da; 703 sayılı KHK ile 375 sayılı KHK'nın ek 35'inci maddesinde değişiklik yapıldığını vurgulayarak bunu şöyle ifade ediyorlar; 'Cumhurbaşkanınca süreli atanan, üst kademe kamu yöneticileri, ilgili kanunlarda öngörülen görevden alma gerekçeleri yanında kurumsal hedeflere ulaşılamaması nedeniyle süresi tamamlanmadan görevden alınabilirler.' İşte ek 35'inci maddedeki bu değişikliğin ardına sığınıyorlar.
****
Oysa muhalefetin itirazı hukuksal yanlışlığa idi. Tamam KHK ile bu belirtilmiş diyelim. Ama 1211 sayılı Merkez Bankası Kanunu'nu görmezden mi geleceğiz? Onu söylemediler..
O kanunun 27. ve 28. maddelerinde, Başkanın nasıl görevden alınabileceği şarta bağlı.
Bu durumda hukuken bir yanlışlık yok mu?
Daha iyi anlaşılması için şöyle bir örnek vereyim; Çıkacak bir KHK ile Cumhurbaşkanı bizim apartman yöneticisini de görevden alabilir ama bu durum apartman yöneticiliği kanununda yazmıyorsa hukuksal olarak doğru olur mu?
Olmaz!..
İşte eleştiriler de bu duruma. Son söz; biz ne kadar eleştirirsek eleştirelim, sokaktaki vatandaş hukuki doğruluğa bakmayıp bozulan ekonominin sorumlusu görevden alındı diye memnunsa, ne desek ne yazsak boş.