AKP’NİN HAP’I YUTULACAK MI?..
Referandum mitinglerinden yansıyan suni görüntüler yurttaşların tepkisini çekiyor…
AKP’nin tek parti faşizminden illallah eden kitleler, iktidar partisinin referandumdan kazançlı çıkma uğruna psikolojik savaş yürüttüğünden yakınıyor.
Yani ortada gündemi değiştirme uğruna tezgâhlanmış bir propaganda stratejisi var!.. Havuz, Tunceli, bomba, soy sop, boy pos vs…
İktidarın kiralık kalemşorları ise tüketilmiş bir ülkenin acı gerçeklerini kamuoyundan gizlemek için rant tezgâhına hizmet ediyor!..
Son haftalarda dolaştığım tüm beldelerde tepkiler şu gerçeğe yoğunlaşıyor: AKP’nin gündemi değiştirme tuzağına düşmeyelim…
Yurttaşlar, “Hayır” kampanyasını yürüten başta CHP ve MHP olmak üzere tüm partilerin yalnızca AKP’nin özelleştirme, yağma, kadrolaşma ve yolsuzluklarının üzerine gitmesini istiyor...
Ben de tepkilerini yansıtanlara hak verirken şunları öneriyorum:
Yurttaşların çok büyük çoğunluğunun hukuksal terimler içeren anayasa değişikliklerini anlaması olanaksız… Referandumun Yüce Divan’dan kaçış için bir tezgâh olduğunu söylemek büyük önem taşıyor!..
AKP’nin ülkeyi çok kötü yönetmesi, devletin kurumlarını birbirine düşürmesi, toplumsal çatışmayı körüklemesi bile “Hayır” propagandasının referansı olmaya yetiyor...
İşsizlik, geçim sıkıntısı, terör sorunu, Deniz Feneri, Ali Dibo vakaları başlı başına bir propaganda malzemesi...
AKP referandum propagandasıyla ilgisi olmayan tartışmaları açarak kamuoyunu uyutmaya çalışırken miting meydanlarından şu manzaralar yansıyor:
CHP taşıma seçmenle miting yapmıyor. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Sekreter Önder Sav ve kurmayları gittikleri bölgelerde meydanları kendi iradesiyle dolduran kitlelere sesleniyor.
AKP ise devletin olanaklarını kullanarak taşıma seçmenle adeta bölge mitingleri yapıyor.
Kamu kurumlarının otobüsleri, minibüsleri hatta şantiye kamyonları ellerine birer şişe su tutuşturulan garibanları ağustos sıcağında alanlara taşıyor!..
Sindirilmiş kitleler; rantiye uşakları, dönekler, liboşlar ve işbirlikçilerin “Evet”e gizlenmiş yalanına figüran yapılıyor!..
Koltukları tehlikeye giren bürokratlar ise ülkenin dört bir yanına dağılmış “Evet” yalanının değirmenine su taşımaya çalışıyor!..
Dikkat çeken üçüncü konu ise hem Tayyip Erdoğan hem de arkadaşlarının son günlerde artan öfkesi…
Kimse bu saldırganlığın galibiyet düşünden kaynaklandığını sanmasın!..
Kimse seviye düşüren bu tarz bir siyasetin savaş kazandığını zanneden yalancı pehlivanların coşkusuna yormasın!..
Sinirli ve kızgın halleri, dizginsiz öfkeleri bir tek gerçeği dışavuruyor: AKP eriyor, tükeniyor ve can çekişiyor!.. Bitiş çizgisine yaklaşması AKP’yi saldırganlaştırıyor!..
“Hayır” oyları arttıkça Erdoğan çıldırıyor. “Evet” yalanının boyutları ayyuka çıktıkça AKP’liler CHP’ye saldırıyor.
Yurttaşın referandum hapını yutmayacağı görüldükçe Erdoğan ve kurmaylarının kimyası bozuluyor…
Duyarlı her yurttaşın yapacağı tek şey var; 12 Eylül gelmeden tatil yörelerini terk edip sandığa yürümek…
Yalnızca bireysel değil tek parti faşizminden yakınan herkesi de sandığa yönlendirmek…
MEHMET FARAÇ, Cumhuriyet, 17 Ağustos 2010