AKP'nin iki kırılma noktası!
AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan ile bir konuda herkes aynı fikirdedir. Erdoğan diyor ki, "Tam bir kırılma noktasındayız. Zira Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile artık bir dönüm noktasına gelmiştir..."
Gerçi Erdoğan, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nden başka devletimiz yok." gibi sözler de söylüyor ama Türkiye'yi getirdiği asıl kırılma noktasının ne olduğunu hatırlatmak gerekir...
* * *
NTV'nin 15 Nisan 2011 ana haber bülteninde, Tayyip Erdoğan'ın, kendisine Anayasa değişiklikleri ile ilgili verdiği bilgileri ifşa eden Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Sosyalist Grup Başkanı Andreas Gross şöyle demişti:
"Öğle yemeğinde yapılan yorumların en önemlisi, en ilginciydi. Tayyip Bey, bu maddelerin (Anayasa'nın ilk üç maddesinin) yalnızca bir geçiş sürecinde var olabileceğini söyledi. Ve kendisi de Türkiye'nin artık 1. madde ya da 3. madde gibi Türklüğe vurgu yapan maddelere ihtiyacı olmadığını, olmayacağını söyledi. İleride... Dolayısıyla bizim Türkiye'yi çok dikkatli bir şekilde desteklememiz gerekiyor."
Kısacası, Andreas Gross, "Tayyip Erdoğan, bize Anayasa'nın ilk üç maddesindeki Türk Milleti, Türk devleti gibi ifadelerin kaldırılacağını söyledi. Bu sebeple Türkiye'yi, yani AKP iktidarını desteklememiz gerekiyor" diyordu.
Zaten bu sebeple Karen Fogg gibiler Türk tarihinin hakkından gelmek istiyor, içerdekiler de ruh hastalarına yeni tarih yazdırmaya çalışıyordu.
* * *
Yine 1 Aralık 2009'da Taraf Gazetesi'nde Neşe Düzel'e konuşan AKP Grup Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı, "Anayasayı değiştireceğiz ve vatandaşlıktaki Türklük tanımını kaldıracağız. Yoksa demokratikleşmeyi yapamayız. Vatandaşlık tanımı da değiştirilecek. Herkes kendi etnik kökenini ifade edebilecek ve üst kimlik olarak 'Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım' diyecek. İşte bu, sorunu çözer" demişti.
Hazırladıkları Anayasa taslağında da bunu uygulamışlardı!
Bu itibarla, Türklük, öncelikle AKP için kırılma noktasıdır. Ne demişti Aziz Babuşçu, AKP İstanbul İl Başkanı'yken?
"AKP iktidarı sayesinde hepimiz Türk olmaktan kurtulduk" demişti değil mi?
Öyleyse, Türk olarak kalmak isteyen AKP-MHP-BBP seçmeni de gereğini yapsın!
* * *
Bir diğer kırılma noktası da ekonomide yaşanıyor!
Bir okurumuz hatırlattı, İYİ Parti'de siyasete devam eden Merkez Bankası eski Başkanı Durmuş Yılmaz, AKP'nin iktidarı boyunca 2 trilyon Dolar vergi topladığını hatırlatarak, "Yol, hastane ve tünel yaptık diyorsunuz. Ancak yaptığınız hizmetleri alt alta hesapladığımızda 2 trilyon yapmıyor. Bu paraları nereye harcadınız?" diye sormuştu.
Aradaki fark 1 trilyon Dolar ediyor!
Durmuş Yılmaz'ın bir başka tespiti daha var:
"İthalata dayalı imalat sanayisi sebebiyle, 2002-2017 döneminde toplam 1.8 trilyon Dolar ihracata karşılık 2.78 trilyon Dolar ithalat yapılmıştır. Bu yanlış ekonomik modelin maliyeti, 1 trilyon Dolardır!"
1 trilyon Dolar nereye uçmuş? İthalat yapılan ülkelere!
Vergiyi topladılar, ithalata yatırdılar, ihracat ithalatı karşılamayınca ekonomi iflas noktasına geldi.
* * *
İskender Öksüz'ün "İdeolojiyle parti kurabilirsiniz, ihtilâl yapabilirsiniz ama devlet idare etmeye kalkarsanız, gerçek size kendini öğretir. Gerçek size vurmaz. Siz kafanızı gerçeğe vura vura öğrenirsiniz..." sözünü hatırlatmıştım ya, Tayyip Erdoğan da İstanbul Üniversitesi'nin bölünmesi ile ilgili itirazlara cevaben "Dert yine ideolojik. 'Efendim bunlar da işte bizim camiadan...' Kusura bakmasınlar, bizim camia, şu camia, bu camia diye bir şey yok. Her şeyde ideolojik yaklaşımdan uzak, dürüst olacağız." demesin mi?
Türkiye'nin kuruluş felsefesiyle oynamaya kalkışmak, üstelik bunu 17-25 Aralık'a kadar FETÖ ile birlikte yapmak, akıl ve mantık dışı bir ideolojik "menzil"in eseri değilse neyin eseri?
Arslan BULUT, 30 Nisan 2018
arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr