AKP'nin Kaos Planı... CHP ve MHP Bunun Neresinde?
Kimseden korkumuz yok, endişeye kapılıyor isek eğer, iş işten geçmeden tedbir alalım içindir, yoksa bizi bize kırdıracak bu siyasetin sahipleri, buna hiç gerek yok, bu ülke hepimizin... Güç bizdedir..
AKP siyaseti ABD-İsrail senaryolarıyla ülkemizi bir kaosa taşımaya hazırlanıyor, bu açık ancak bir milletin geleceği ile oynamak zor, üstelik böylesi senaryoların tutması zor, çünkü halkımızın nasıl bir tepki vereceğini şimdiden kestirmek zor... Dolayısıyla ilk sözümüz; 'böyle bir niyeti olanlar varsa, bir kez daha düşünsün', demek olacaktır; bedeli ağır olur, bunu AKP de taşıyamaz, onu destekleyenler de, bu senaryoyu hazırlayanlar da...
Şimdi, nedir bu kaos planı, anlatalım...
Plan; AKP tarafından hazırlanmakta olan ve kamuoyuna "her derde deva" olarak algılatılan yeni anayasanın halkımıza sunumu ve bunun da kolayca yürürlüğe girebilmesi için bir seri psikolojik operasyonu içeriyor. Bu psikolojik harp operasyonu; "terör" konusunu ön plana çıkarıp dikkatleri sözde "Kürt Sorunu"na çekmek ve böylece asıl maksadı gizlemek şeklinde bir senaryoya dayalı...
Eğer ki bizler, terör nasıl ön plana çıkarılır ve bu terör nasıl Kürt sorununa bağlanır, önce bu iki sorunun cevabını bulabilir ve sonrasında da asıl maksadın ne olduğunu açığa çıkarabilirsek, AKP'nin bu kaos planını bozabiliriz... Şimdi dikkatle izleyelim, çünkü içinde biz de varız...
Ülkemizde terör iki şekilde ön plana çıkarılır; ya şehit haberleri ya da Kürt etnik kimliği ile sokağa dökülenlerin haberi Düşünsenize bir; karakol baskınlarını, mayın, bomba ve şehit haberleri, bir anda terör ülke gündemine oturur, bu bir İkincisi ise pkk'nın siyasi kanadı DTP'nin çeşitli olayları bahane ederek halkımızı kışkırtması ve sokağa dökmesi, bu zaten hep gündemde... Ama düşünsenize bir; İstanbul'da araç kundaklamaları, Mersin'de polise saldırılar, Taksim'de cam çerçeve demeden yakıp yıkmalar, bu da terörü hemen medya günlüğüne düşürür... Ve bu her iki durum, bu olayları, medya eliyle hemen Kürt Sorunu'na bağlar...
Plan buysa eğer, yarın olacaklar da açıktır; Mart Nevruz'la birlikte pkk halkımızı sokağa dökecek demektir, bu bir... Aynı dönemde de pkk silahlı kadrolarıyla saldırıyla geçecek demektir, bu da iki...
Bu iki eylem tarzı sonucu ortaya çıkacak şehit haberleri, şiddet haberleri, bir ölçüde yaratılacak olan bu kaos bir yandan halkımızı canından bezdirecek... Öte yandan ?barış kardeşlik? diyenleri ekranlara taşıyacak ve en önemlisi AKP siyasetinin "bir kurtarıcı" gibi görülmesine yol açacaktır, zaten istenen de budur... Artık her gün Erdoğan'ı ya Arınç'ı ekranlarda dinleriz; "Yeni anayasa ile her şeyi halledeceğiz, siz korkmayın..." gibisinden laflarla...
AKP desteği ile güç kazanan ve halkımızı sokağa döken pkk'nın siyasilerine ve yine AKP desteğiyle güç kazanan ve insanlarımıza saldıran pkk?nın silahlılarına karşı elbet bu AKP tedbir alacak, çünkü hükümet, ama "dostlar alışverişte görsün" misalinden... Peki, nedir bu alışveriş misali?
Büyük toplantılar.. Daha dün çok büyük, çok büyük bir toplantı yapmadılar mı, pkk'nın finans kaynaklarını kurutmak için... Sanki pkk dünkü örgüt, parasını da bilen olmamış şimdiye kadar... Halbuki kasası İsviçre'de, haykırdık yedi yıldır, anlaşılan şimdi duymuşlar sesimizi ama yalan... Böylesi toplantıları geçtik, nerdeyse günümüz hep toplantı ama sonuç yok, başka nasıl görür bizi dostlar alışverişte?
Çatışmalar ve şehitler... Bunu durdurmaları zaten mümkün değil, çünkü ardında zaten kendileri var... Geriye Nevruz'da sokağa dökülecek olan halkımız kalıyor.. Bu ne demek biliyor musunuz; çok sayıda insanımızın gözaltına alınması demek... Herhalde bu AKP siyaseti pkk diyerek, Kürt etnik kimliğinde kim varsa, önümüzdeki Nevruz'u bahane edip herkesi gözaltına alacak...
Bu kaos planının ilk aşamasıdır. Ve bu süreç AKP'nin; "yeni anayasanın herkesi kapsayacak bir anayasa olması gerektiği, tüm din ve mezheplere özgürlük vereceği... İleri demokrasiye geçilerek herkesin, etnik ve dinsel anlayışı ne olursa olsun, birlikte ve kardeşçe yaşamasını sağlayacağı ve terörü bitireceği" yolunda eşi benzeri görülmedik bir propaganda yapmasını sağlayacak ve halkımız da buna inanacaktır...
Tıpkı "anayasa değişikliği" deyip, "yetmez ama evet" deyip referandumda anayasanın bazı maddelerinin değiştirilmesinin sağlanması ve böylece yargının ele geçirilmesi gibi... Allah aşkına referandum sonucu anayasa değişti de ne oldu; kimin cebine bir kuruş para, kimin boğazına bir lokma ekmek girdi, ülkede ne değişti, hiç... Sadece yargı değişti ve AKP'nin kontrol ve denetimine girdi. Baksanıza işleri gelmediğinde hemen "hakim savcı değiştirip" yollarına devam ediyorlar...
AKP bir yanda pkk'yı, öte yanda pkk'nın siyasi kanadı eliyle halkımızı kullanarak öyle bir propaganda yapacak ki, halkımız nihayetinde " Ey Allahım, değiştir şu anayasayı da millet bir rahat huzur yüzü görsün"demeye başlayaca... Elbet Bülent Arınç da bu fırsatı kaçırır mı, hemen çıkacak ekranlara; "Ey halkım. Biz kefeni giydik de geldik. Bu işi Allah'a bırakmayalım, biz yaparız, biz bu işi de yaparız" diyerek halktan destek isteyecek... Ve halkımız da ne yapsın, "evet" diyecek, belki de pür sevinç içinde... Belki de bu AKP'yi daha da kutsallaştıracak bazılarının gözünde ve diyecekler ki "bak şu AKP'ye, Allah'a bile işi bırakmadı, kendi yaptı" diyecek...
"Bir insan vatanını çok sevmeye görsün, belki de, olacakları bile görür gibi oluyor insan, olacakları görür gibi, ama bu işin sonunu Allah bilir, AKP bilmez.."
İşte ilk iki sorunun cevabı budur; yani terörü kullanıp Kürt sorunu yaratmak ve buradan yeni anayasaya atlamak, işte böyle bir şey... Bu aynı zamanda AKP'nin kaos planının ilk aşamasıdır, "dur" diyen olmaz ise eğer göreceksiniz tıkır tıkır işleyecektir...
AKP kaos planı işleyecek ama bu arada hapiste yatan binlerce "sözüm ona pkk'lı" olacak... Sözüm ona dedik çünkü örgütse bu örgüt, en büyük örgüt AKP'dir, ama hep pkk'yı hapse atmak olur mu, biraz karıştırmalı akılları... Karıştırmak için ne yapmalı; pkk'ya terör diyerek vuranları da hapse atmalı, ama kimi?
PKK ile mücadele eden kim? Türk Ordusu... O zaman mesele açık; Nevruz'la birlikte Türk Ordusu'ndan da çok sayıda asker gözaltına alınacak demektir, hem pkk yalnız kalmasın diye, hem de AKP'nin mütekabiliyeti olsun için...Olur ya belki değiş tokuş olur...
Bu her ikisi de demektir ki; 2012 olay yılı, ama aynı zamanda gözaltı yılı olacak, çünkü yeni anayasa geliyor, her şeyi çözecek bir anayasa, en başta Doğu Anadolu'da beş yüz yıldır hüküm süren çağdışı feodal ağalığı çözecek olan bir çağdaş anayasa... İşte ekranlarda, 2012 yılında göreceklerimiz bunlardır; olaylar ve gözaltılar, bir yanda pkk bir yanda Türk Ordusu ve de yeni anayasa..
Şimdi asıl soruya gelelim; tüm bu tezgâh, dümen, senaryo, tuzak, peki, bu AKP'nin asıl maksadı nedir? Bunca olay, bunca hapis, bunca gözaltı ile insanlarımızın onur ve şereflerini ayaklar altına almaya çalışarak,asıl gözümüzden kaçırmaya çalıştığı gerçek nedir?
YENİ ANAYASA'DA YAZILANLAR!
AKP'nin Yeni Anayasası BİR SİYASİ PROJEDİR ve esası şudur;
- Dinlerarası diyalog; Fener Rum Patrikhanesi'nin ekümenik olması, İtalya'daki Katolik Vatikan benzeri bir yapılanmaya gitmesi, Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması, Anadolu'daki Kiliselerin restorasyonu ve ibadete açılması, her ilçe ve ile "Din elçisi" sıfatıyla bir Papaz gönderilmesine kadar düzenlenen bir diyalog ve bunun da anayasal güvenceye alınması...
ANLAMI: Anadolu'yu Hıristiyanlaştırmak...
- Özelleştirme ve Yabancı Sermaye; Anadolu ve Trakya'da yer altı ve yer üstü zenginlik olarak ne varsa, bereketli topraklar dahil, her şeyin yabancılara, yabancı derken başta Rumlara ve Ermenilere, başta Yahudilere ve Yunanlılara satılmasına imkan verilmesi ve geri alınmasının da zorlaştırılması, böylece yabancıya mülkiyet ve kullanım için anayasal garanti verilmesi...
ANLAMI: Anadolu'nun Ekonomik Kaynaklarını Bizans'a Devretmek...
- Özel Okullar; Her Vakfa, her ülkeye, her etnik kimliğe, her dinsel mezhebe, her cemaate ve tarikata özel okul açma imkânı verilmesi, bu amaçla özel sınavlar yapılarak halkımızın en zeki ve en fakir çocuklarının seçilmesinin sağlanması ve bu durumun anayasal güvenceye alınması...
ANLAMI; Gelecek Nesillerimizi Devşirmek...
- İleri Demokrasi; Yerel yönetimlere eğitim, yer altı ve üstü ekonomik kaynak kullanımı, gelir toplama ve vergi alma, güvenlik, yerel dillerde yazışma, eski isimlerin kullanımı, yerel bayrak asma... gibi merkezi yönetimin elindeki tüm yetkilerin( dış siyaset ve dış güvenlik hariç), yerel yönetimlere devredilmesi ve bunun da anayasal güvence altına alınması...
ANLAMI: Doğu Anadolu'da Özerk Pkk Yönetimi Kurarak Asya ile bağımızı Kesmek...
- Beyaz sayfa; Bir kereye mahsus olmak üzere, kapsamı, zamanı, süresi hükümetçe tayin edilmek üzere( tıpkı hiç kullanılmayan ve ordumuzun elini kolunu bağlayan sınır ötesi harekât tezkeresi gibi) genel af çıkarılması...
ANLAMI: Irak'taki Teröristleri Afla Getirip Doğu'da Pkk Ordusu Kurmak, İmralı'yı da Doğu'da Yönetiminin Başına Geçirmek( Neden Ergenekon; yapılanların ifadesi işte budur, mütekabiliyet)...
İşte AKP'nin Kaos Planı budur; Mart Nevruz'la birlikte pkk ve siyasi kanadının şiddet eylemleriyle halkımızı sindirmeye çalışmak ve bu kaostan istifade ile yukarıda özellikleri sayılan sözde yeni anayasayı halkımıza dayatmak ve psikolojik baskıyla kabul ettirmek...
Bu Kaos Planının amacı şudur; 1920-1982 Sevr planını hayata geçirmek, ASALA-PKK'nın cinayetleriyle yaratılan Ermeni- Kürt Sorununu bahane edip Anadol'?daki Türk varlığı ve kimliğine son vermek, Müslüman varlığını da zaman içerisinde yok etmek...
MHP'nin Haçlı Seferi ya da Bizans Oyunu dediği işte budur...
CHP'nin Büyük Orta Doğu Projesi dediği de budur...
Bizim de sormak istediğimiz soru da budur, böylesi bir ihanet oyununda MHP ve CHP'nin tavrı ne olacaktır? Kürsü muhalefetiyle bu oyunu sürdürecekler mi yoksa doğrudan mitinglerle halkımıza gidip halkımızdan destek mi isteyecekler?
Bu açıklamayı her iki parti de yapmak zorundadır, çünkü Türk milleti olarak ne değerlerimiz var ise ve de geleceğimiz elimizden alınmak istenmektedir. Mustafa Kemal böylesi bir durumu "söz konusu vatandır" diyerek ifade etmiştir... MHP-CHP bu işe ne der ve mücadele için ne yapar, bilmek zorundayız...
Peki ya sivil toplum; dernekler, sendikalar, barolar, üniversiteler, odalar, borsalar, ocaklar, onların tavrı ne olacak, bu ihanet senaryosu karşısında?
Peki ya sivil anlayış; Ne Mutlu Türk'üm diyenler, Milliyetçiler, Ülkücüler, Atatürkçüler, Tam bağımsız Türkiye diyenler, yurtseverler, devrimciler, Alperenler, Milli Görüşçüler, sağcılar, solcular, ulusalcılar, Müslümanım diyenler, Nakşiyim diyenler, Fettullahçıyım diyenler, sizin tavrınız ne olacak, böylesi bir vatana ihanet senaryosu karşısında?
Herkes kararını şimdi verecek, vermek zorunda, "bir böyle bir şöyle" olmaz, "bir o yanda bir bu yanda" olmaz, vatan olmaz ise namus şeref olmaz, din iman olmaz, o halde karar verin!
Kimse kendini aldatmasın!
Binlerce yıllık tarihin ışığı altında bu Anadolu'da Türkiyeli olmaz,Anadolulu olmaz, Türk olur, Türk Milleti olur, Türk Bayrağı olur, her etnik kimlik ve dinsel inanç ancak bu büyük çatı altında yaşar, eşit yaşar, saygıyla yaşar, insanca yaşar, bu yoksa zaten bizi, hepimizi yaşatmazlar ki...
Bunun aksini düşünmek demek, asıl kaos odur... AKP'nin planı ne ki, asıl kaos; biz Türk milletini, biz Türk bayrağını, hangi dini inançtan olursa olsun, hangi etnik kimlikten olursa olsun, ayrıştırmak demektir... Ayrışmak demek çatışmak demektir, çatışmak ise yok olmak demektir, kimse bundan kaçamaz... Bakın Mısır örneğine, Irak örneğine, Libya örneğine...
Biz vatanımızı seviyoruz, bayrağımızı ve insanımızı...
Biz tarihimizi seviyoruz, Ne Mutlu Türk'üm diyerek Türk Bayrağı ve Türk ulus devleti çatısı altında, hep birlikte kardeşçe yaşamak istiyoruz...
Kimseden korkumuz yok, endişeye kapılıyor isek eğer, iş işten geçmeden tedbir alalım içindir, yoksa bizi bize kırdıracak bu siyasetin sahipleri, buna hiç gerek yok, bu ülke hepimizin...
Peki, bugünümüze, geleceğimize ve tarihimize kim sahip çıkacak, bu güç kimdedir?
Güç bizdedir; bu anlatılan kaos sürecinde, CHP ve MHP için tarihi bir vazifedir bu güce önderlik etmek...
Güç bizdedir; Atatürkçü Düşünce Dernekleri, Ülkü Ocakları ve bu iki sivil toplumun önderliğinde tüm örgütlü sivil toplum için, bu güce liderlik etmek tarihi bir vazifedir...
Güç bizdedir, bu zorlukları da aşarız ancak...
Türk milletinin varlığının, bağımsızlık ve özgürlüğünün tehlikeye düştüğü bu zor günlerde, bugüne kadar bu milletin güveniyle elde ettikleri gücü, yine Türk milletinin ve devletinin bekası için kullanmayanlar olursa eğer, bunun hesabını verecek ve bu hesap elbet sorulacaktır...
Karar bizimdir...
Erdal SARIZEYBEK, 28 Ocak 2012