Deccal Provası ve "Allah'ın Kuruşları"Tayyip Erdoğan'ın Galatasaray stadında yaşadığı toplu protestoya verdiği tepkiler, kendini padişah, devleti ve milleti de mülkü zannetmeye başlayan bir zihniyetin bütün izlerini taşımaktadır.
Tayyip Erdoğan'ın bu ruh halini sadece bir megalomani olarak okumak yanlış olacaktır.
Bu güçlendikçe yalnızlaşan ve bu yalnızlığını kendi içinde ancak "üstünlük" psikolojisi ile dengeleyebilen bir ruhun yansımalarıdır. Karizmayı ahlak, belagati kelamla karıştırır ve kendinden olmayanı hızla ve acımasızca düşmanlaştırır.
Wikileaks belgelerinde, Tayyip Erdoğan'ın İskenderpaşa'dan ruhani danışmanı olarak tanımlanan bir ismin,
"Tayyip Erdoğan'a artık ulaşamadığından" şikayet ettiğini hatırlayın. Burada
"ulaşamamak" ile kastedilenin randevu alma sıkıntısı olmadığını varsaymak yanlış olmayacaktır.
Tayyip Erdoğan , içine girdiği ruh hali ile , kendisini fani dünya ile ebedi dünya arasında bir köprü ve millete / insanlığa nimet olarak görmeye başlamıştır. Arasıra benimsediği "fanilik" söylemleri ise ,
"aşırı tevazu kibirin göstergesidir" tezine su taşımaktadır.
Milli basketbol maçında yaşanan protestolardan sonra emrindeki polis güçlerini tribün avına çıkartan Tayyip Erdoğan'dır.
Devletin ve milletin kaynaklarını yönetmek ve dağıtmakla görevli olduğu halde, icraatlarını, sanki kendi cebinden ve malından lütufda bulunuyormuşcasına övünerek anlatan Tayyip Erdoğan'dır.
Galatasaray taraftarlarına
"Galatasaray'ın bir Allah kuruşu yoktur" şeklinde tepki gösterirken, Galatasaray'ın boşalttığı ve Türkiye'deki en değerli arazi sınıfındaki Mecidiyeköy'deki araziden elde edilecek rant kuruşlarının kimlerin cebine akacağını perdeleyen Tayyip Erdoğan'dır.
Milletin malını, sanki kendi malıymış gibi, kullarına lütfettiğini zanneden Tayyip Erdoğan'dır.
Tayyip Erdoğan'ın "servet" sözkonusu olduğunda "Allah'ın kuruşu" tabirini kullanması da ilk değildir.Wikileaks belgelerinde yeralan İsviçre'de hesabları olduğu iddialarına verdiği cevabı hatırlayın:
"Benim İsviçre bankalarında bir Allah kuruşum yok ki ispat edeyim"Allah kavramı ile bir çok İslamcı ekolde "put"la özdeşleştirilen parayı aynı kavramda herc-ü merc etmek, kökleri ile uzanmak istediği ikbal arasındaki gerilimi taşıyamayan bir zihnin dil sürçmesi olabilir mi?Hatta aşırıya kaçıp,
"Tayyip Erdoğan Allah'a şirk koşuyor" diyenler çıkabilir mi?
Belki de, helal para ile şeytana hizmet edilirken kazanılan paranın ayrımı gizlidir bu garip terminolojide.
Allah'ın kuruşu yoktur çünkü. Ama şeytanın "dolarla" çalıştığına eminiz.Tayyip Erdoğan'ı eleştiriye ve demokrasiye tahammüle çağırmak için çok geç.
Çünkü ona artık içinden çıktığı cemaatin manevi liderleri bile buluşamıyor.
O artık sadece kendinden menkul ve her kendinden menkul yapı gibi ancak kendisini büyüterek iç zehirlenmesini dengeleyebiliyor.Bu hassas denge; herkesin kendisini "reis" olarak görmediğini ve kendisini alkışlayan kitleler kadar kendisini yuhalayan kitleler olduğunu gördüğü noktada altüst oluyor. Ve Tayyip Bey başlıyor yine o meşhur öfke dolu belagatine. Daha da kötüsü; takibat başlatıyor.
Referandum'da alınan %52'lik sonucu kendi oyu sanıp,
"ben %52'nin değil, %48'in sebebini araştırılmasını istiyorum"şeklinde tepki veren zihniyetle; basket maçında kendisini protesto edenleri tespit için polis gücünü görevlendiren, Galatasaray taraftarlarına "sizi ben yarattım" edasıyla çıkışan zihniyet aslında aynı zihniyet.
İslam dünyasının "mümtaz şahsiyeti" ödülleri verilirken;
Kültürlerarası diyaloğun eşbaşkanı görevini üstlenmişken;
kendi ülkesindeki bu insanların vefasızlığını bir türlü kavrayamıyor. Kötü niyetinden değil. Vicdan ve muhakemenin de; kulak burun boğaz gibi körelebilen, kaybedilebilen manevi bir organ olmasından kaynaklanan bir zaafiyet bu Tayyip Erdoğan şu tarikata bağlı, bu tarikata bağlı diye çok eleştirildi.
Bu gidişle, Erdoğan'ın bir tarikata bağlı olduğu günleri arayacağız.Çünkü Tayyip Bey gittikçe kendisini fanilerle ebediyet arasında bir aracı, bir köprü olarak görmeye başlıyor.
Gittikçe muaf. Gittikçe sorumsuz. Gittikçe fütursuz bir varoluş; hatta varoluş ötesi bir yolgösterici.Bu özellikleri ile gittikçe dünya sahnesinde de sivriltiliyor. Küresel düzenin taşeronluğunu yaparak koltuklarında oturanlar tarafından
"mümtaz şahsiyet" ödülleri verdiriliyor ve Tayyip Bey'in bu ödülleri çok ciddiye aldığı anlaşılıyor.
Tayyip Erdoğan'ın bu küresel yükselişinin arkasındaki güçleri çok doğru okumasını ümit ediyoruz.
Dünya bir küresel laboratuvara dönüştü. Ve Türkiye kirişlerinden oynamış devlet yapısı ile, küresel güçlerin her türlü sosyo psikolojik deneyi rahatlıkla her düzeyde gerçekleştirebildiği çok özel bir laboratuvara dönüşmüş durumda.
Millet'le oynuyorlar. Devlet'le oynuyorlar. Ve korkarız Tayyip Bey'le de oynuyorlar.
Dünyanın geleceğini kutsal metinlerdeki senaryolar çerçevesinde kurgulayanların zamanı geldiğinde sahneye bir "Deccal" sürmeleri gerekecek. Şu anda teknolojik ve psikolojik zemin müsait değil. Fakat bu prototip
"Deccal" provaları yapılmasına engel değil.
Kitleleri peşinden sürükleyecek, kendinden olmayanı avlayacak ve sahte cennetler vaadedecek karizmatik liderler bu provalar için ideal zemin.
Kitlelerin bu liderlerle nasıl etkileşim kurdukları...
Bu liderler çevresinde ne tür kültler oluşturulabileceği...
Propaganda araçlarının bu liderler hakkındaki en olumsuz durumları bile olumluya çevirmek için nasıl kullanılabileceği...
Lideri takip etmeyenlerin nasıl kontrol altına alınabileceği...
Bütün bu soruların gerçek "Deccal" ortaya çıkarılmadan önce test ve formulize edilmesi gerekiyor.Sorgulama kültüründen uzak İslam dünyası ve liderleri bu tarz deneyler için biçilmiş kaftan.
Tayyip Erdoğan bir "Deccal" değil. Fakat "Deccal"i sahneye sürme hevesinde olanlara o kadar çok malzeme sunuyor ki.
Tayyip Erdoğan; "Deccal Provası" yapmak isteyenlerin iştahını kabartıyor.Bu dünyada
"Allah'ın kuruşu", "Deccal" üzerinden küresel planlar kuran çevrelerinin bankalarında birikiyor.
Tayyip Erdoğan'ın o bankalarda kuruşu olup olmadığını zamanı gelince ortaya çıkacak .
O zamana kadar Tayyip Erdoğan'ın %52'i %92 yapma yönündeki hırsı ve geri kalan %8'i kontrol etme/takip etme ve gerektiğinde "içeri tıkma" becerisi "Deccal"'in ilgisini çekmeye devam edecek.
Açık İstihbarat, 17 Ocak 2011