AKP, Ordunun Kanadını Kırıyor / Ali ERALP

AKP, Ordunun Kanadını Kırıyor / Ali ERALP

İletigönderen Türk-Kan » Pzt Oca 04, 2010 3:07

AKP, Ordunun Kanadını Kırıyor

“Deveye boynun neden eğri?” diye sormuşlar. “Nerem doğru ki…” demiş.

Şöyle çevrenize bir bakın. Ama dikkatli, alıcı gözle bakın. Yanlış gitmeyen, ters gitmeyen bir şey var mı? “Doğru” olan, düzenli işleyen bir şey görüyor musunuz?

İşçiler ayakta, öğretmenler ayakta, memurlar ayakta, barolar ayakta, eczacılar ayakta… Herkes hak, hukuk arıyor, çözüm bekliyor. Ama çözüm yok. Çözüm biber gazı, cop, boyalı su…

Övünebileceğimiz, gurur duyacağımız bir yanımız kaldı mı?

Bu ülke, Cumhuriyet tarihi boyunca görmediklerini, duymadıklarını, yaşamadıklarını bu “Haçlı İrtica” sayesinde gördü, duydu, yaşadı.

Anayasadaki “Türk” sözcüğü bile AKP’li milletvekilini rahatsız etmekte.

Demirleri eritip, dağları delen şanlı Ergenekon kahramanları bu iktidar zamanında ayağa düşürüldü.

Türk Ordusu bu iktidar zamanında “arı kovanı”na benzetildi. Devlet sırlarının saklandığı Özel Harp Dairesine girilip, belge aranması “Arı kovanına çomak sokulması” olarak nitelendirildi.

Ordu tertipçilikle, suikastçılıkla suçlanıyor. Ordu sorguya çekiliyor. Başsavcı, sorunu Genel Kurmaya bildirip, bilgi alacağı yerde gidip karargâhı basıyor.

Devlet kurumları birbiriyle çekişiyor, birbirini suçluyor. Devlet birimleri birbirine güvenmiyor. Herkes dinleniyor. Yargıtay, Danıştay, başsavcı, politikacı, subay, sendikacı, gazeteci… Say sayabildiğin kadar. Herkes denetim altında.

Herkes darbeci! Herkes birilerine suikast hazırlıyor! Herkes tertip içinde. İktidar kendisine muhalefet eden kim varsa, ona bir suç etiketi yapıştırıp içeri atıyor. Yandaş medya ile birlikte korku filmlerine taş çıkartacak senaryolar hazırlıyor.

Peki, günümüzün “Mütareke Basını”nı da izliyor musunuz?

Kurtuluş Savaşına ve Mustafa Kemal’e karşı çıkan Ali Kemal’leri, Ref’i Cevat Ulunay’ları, Refik Halit Karay’ları mumla arıyoruz. Ordumuza, ordumuzun yiğit subaylarına ağza alınmayacak sözler söylüyorlar. Hani utanmasalar, korkmasalar, çekinmeseler, PKK hainleri ile dövüşüp yaşamını yitiren kahraman şehitlerimize bile dil uzatacaklar. “Niye vatanı savundu, neden Kürt gerillasına (onların sözlüğünde teröristin adı gerilla) kurşun sıktı?” diye onları suçlu çıkaracaklar…

Kendisine yapılanları onuruna yediremeyip, canına kıyan bir Türk subayının ardından bakın Sabah gazetesi neler yazıyor:

“Galiba şafak attı, güneş doğuyor, tahtakuruları nereye?”

Eşinin anlatımı ile “babalarının intiharını henüz çocuklarının bile tam olarak algılayamadıkları” hüzün verici bir ortamda, bir subayımıza “tahtakurusu” denilmektedir. Suçu kanıtlanmadan ölen bir kişinin arkasından böyle hayâsızca söz etmek, konuşmak, iftira atmak hangi kitapta yazar? Hangi gelenek ve görenekte vardır? Dine imana sığar mı bu? Onlar ki Müslümanlık denilince mangalda kül bırakmazlar.

Bu ülkenin savunmasını üstlenen, canla başla görev yapan ordusunu, subayını kötülemek, küçük düşürmek, tertip ve planlar içerisinde bulunduğunu göstermeye çalışmak kime ne kazandırır? Kimi yüceltir?

Batı basını bile Türk Ordusuna karşı bu denli acımasız, pervasız davranmıyor. Her şeye karşın kıyısından kenarından gerçekleri dile getiriyor.

İngiliz Daily Telegraph gazetesi, “Ordunun Yatak Odasına Baskın” diye başlık atmış. Arkasından da ekliyor: “AKP, Ordunun Kanadını Kırıyor…” (Cumhuriyet, 30 Aralık, 2009)

Kanadı kırılmayan kuruluş kaldı mı Türkiye’de? Yargı, teslim alındı. Basın teslim alındı. Tüm cumhuriyet kurumları ateş altında… Yargı, yaralı kuşa döndü. Diledikleri gibi yönlendiriyorlar:

“Otur otur, kalk kalk… Özel Harp Dairesi”ne gir. Devlet sırrı niteliğindeki belgeleri didik didik et. Aman, sakın ha PKK’lılara ilişme! BDP’lileri, DTP’lileri adliyeye getirme! Onların dokunulmazlığı var. Sonra ABD, AB ne der… Dostlarımızı küstürmeyelim, gücendirmeyelim!”

1. Dünya Savaşının ardından ülkemizi işgal eden İngiliz, İtalyan ve Yunan orduları, bugünkü ABD, AB emperyalistleri kadar vatanımızın “harim-i İsmeti”ne (kutsal ocak) girmemiş, girememişti. Türkiye halkı onları Atatürk’ün önderliğinde “Vatanın Harim-i İsmetinde boğmuştu”.

Şunu söylemek istiyoruz kısaca:

Orgeneral Hilmi Özkök, “Başına çuval geçirilen Ordunun Komutanı” olarak tarihe yazıldı. Korkarım, Orgeneral İlker Başbuğ da “Yatak Odasına Baskın Yapılan ordunun” komutanı olarak tarihe geçecek…

Ne diyelim, sözün bittiği yerdeyiz…

(ULUS GAZETESİ)

ali-eralp@hotmail.com


Ali ERALP, 2 Ocak 2010, TürkCelil
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: AKP, Ordunun Kanadını Kırıyor / Ali ERALP

İletigönderen borabey » Pzt Oca 04, 2010 12:26

Değerli dostlar

Öncelikle yeni yılınızı Cahit Sıtkı TARANCI'nın dizeleri ile kutluyorum

Memleket isterim

Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.

Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.

Memleket isterim
Yaşamak. Sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikayet ölümden olsun.

Gündem başlığına gelince;
Dış kaynaklı referanslarla "AKP.nin Ordunun kanatlarını kırdığını" söylemek ve kabullenmek için çok erken...
Daha önceki analizlerimin ışığı altında;
a) AKP-Gnkrmy-F üçgeni arasındaki güç çatışması bütün hızıyla devam ediyor..
b)Sonbahar itibari ile şiddetleneceğini öngördüğümüz bu çatışmada henüz kimin kiminle "ittifak" yapıp ötekini aradan çıkaracağı hususu netleşmedi. Tüm olumsuz gelişmelere rağmen şu anda ibre AKP-Ordu işbirliği gibi gözüküyor..veya en azından "karşılıklı köprüleri atma" noktasına gelinmedi.
c) AKP, ordu üzerine yargı ve medya yolu ile yapılan asimetrik savaşta insiyatif sahibi değil(sonucu işine gelir gibi gözükse de)
d) F, elindeki tüm güçleri ve unsurları sahaya sürerek geri dönüşü olmayan bir var-yok olma sürecine girmiştir.
e) Bu kadar asimetrik saldırıya karşın AFP-Ordu görüşme kanallarının kapatılmamasına dikkat..
f) Stratejik Mili Değerler Hareketi Sözcüsü Av.Arif DOĞU'nun 16.04.2008 günlü Nuriye Atabey Gündeme Dair programındaki analiz çerçevesinde "diplomat paşa" olarak nitelendirdiği İlker BAŞBUĞ'UN kısmen eleştirsekte tutum ve davranışlarının ASKER tavrından ziyade DİPLOMAT tavırlı olduğu gözönüne alındığında; kesin yargıya ancak ve ancak Mart sonuna doğru varılabilineceği kanaatindeyim.
Son olarak, tüm olumsuzluklara rağmen umutsuz değilim.
Milli bilinç uyanmıştır.
Milli reflekse dönüşmesine az kalmıştır.
En içten sevgi ve saygılarımla.
Kullanıcı küçük betizi
borabey
Üye
Üye
 
İletiler: 333
Kayıt: Çrş Haz 25, 2008 14:06


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x