AKP Siyaseti, PKK İle İttifak Mı Kurdu?
EVET, NEDEN EVET? YETKİLİ VE GÖREVLİ OLDUĞU HALDE, BİR TEHDİDE GÖZYUMMAK, ONUNLA İŞBİRLİĞİ YAPMAK DEMEKTİR.
PEKİ, AKP SİYASETİ PKK’YA GÖZ YUMUYOR MU?
EVET, İŞTE KANITI…
İmralı’nın Kasası İsviçre’de[1]
“Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Emekli Albay Erdal Sarızeybek’in dile getirdiği, “Bakanın danışmanı aracılığıyla kendisinden PKK’nın İsviçre bankalarındaki hesap numarasını istediği” yönündeki iddiasını doğruladı. Çiçek, MHP Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in soru önergesine verdiği yanıtta “Anılan şahsın bir televizyon kanalındaki konuşmasının ertesi günü kendisiyle irtibata geçilmiş ve konu kısaca belirtilerek görüşme talebinde bulunulmuştur.” Dedi”.
(Gazete Haberleri, 9 Ocak 2010)
Anadolu’yu kan çekiyor. Canımız yanıyor, kan veriyoruz Anadolu toprağına. Evlatlarımız şehit oluyor, artık şehit haberinden geçilmez oldu ülkemiz. Her gün şehit, her gün mayın, her gün bir eylemi var teröristin. Her eylem sonrasında ekranlar dolup taşıyor, herkes birbirine soruyor; “Bu terör nasıl bitecek?” diye. Çok konuşuldu bu konu, ama ülkemiz bir arpa boyu dahi yol alamadı, terör hala can alıyor.
Terörün her cephesi masaya yatırıldı, küresel projeler ele alındı, sonuç yine de değişmedi. Son günlerde yeni bir açılım yapıldı terörle mücadele için, “ekonomik, kültürel, sosyal boyutları” dile getirildi, ne yazık ki bu da çare olamadı. İnsanı karamsarlığa düşürüyor bu sonuçsuz girişimler.
Sanıyor ki insan, bu terör bu ülkede artık bitmeyecek! Bu doğru değil. Doğru değil çünkü gerçekten çok uzağız biz, bir hayal dünyasında yaşatıyorlar bizi. Sorunun adını kendileri koyuyor, sorunun çözümünü de kendileri açıklıyor, bir akıntıya sürüklüyorlar bizi. Bu doğru değil. En başta, terör bitmiyorsa eğer, bu güçsüzlüğümüzden değil, gücümüzü yönetemeyişimizdendir. Nasıl mı? Anlatalım…
Her gün şehit oluyoruz ama biri ortaya çıkıp da, “bu terörist bu mermiyi hangi parayla alıyor” diye soruyor mu? Hayır. Neden? Bunca terörist, bunca silah cephaneyi hangi parayla alıyor? Bu para nereden geliyor, nerede saklanıyor ve aklanıyor? Nasıl silah ve cephaneye dönüşüyor, bunu sormak ve bilmek hakkımız değil mi bizim?
PKK terör örgütünün parası var, hem de çok. İşte kanıtı;
“…Bu doğrultuda beyanda bulunan onlarca örgüt mensubu bulunmaktadır. Bizzat sanık Abdullah ÖCALAN duruşmada örgütün yıllık gelirinin asgari 250.000.000 Dolar olduğunu belirtmiştir. Bu kadar büyük bir meblağın sadece örgüt üyeleri ve sempatizanların yardımı, dergi vs. satımı, haraç alma gibi yollardan sağlanması düşünülemez. Bu gelirin büyük bir bölümünün uyuşturucu kaçakçılığından sağlandığı kanaatine varılmıştır.[2]”
Para nereden geliyor?
Başta uyuşturucu kaçakçılığından. Daha geçenlerde Genelkurmay Başkanlığı bir açıklama yaptı ve uyuşturucu kaçakçılığından bu örgütün, yılda 500 milyon Euro finans sağladığını söyledi. Öcalan da açıkladı bu kaçakçılığı hem de resmen. Savcılara vermiş olduğu ifadede, Şemdinli üçgeninde uyuşturucu kaçakçılığı yapıldığını ve örgütün bundan önemli gelir elde ettiğini söyledi.
İşte dava tutanakları;
''... Başlangıçta da ifade ettim; bizim Zağros bölgesi dediğimiz, Van ve Hakkari bölgesinin normal ticareti uyuşturucu ticaretidir. Oradaki bölge sorumlularımız buradaki uyuşturucu ticaretinden pay almışlardır. (Kls: 1/Dizi:43-78/Cumhuriyet Savcılığı Sorgu Zaptı Sayfa 21-22).”
İmralı’da yatan Öcalan açık açık anlatıyor, örgütün Doğu ve Güneydoğu’da nasıl haraç topladığını;
“1991-1993 yılları arasında bölgedeki müteahhitlerden yüzde itibariyle miktar örgüte gelir adıyla paralar alınmıştır. Müteahhit firmalar, örgütün gücünü kullanarak ihale aldıklarında biz de onun üzerinden bir gelir temin etmekteyiz. Bunlardan Halis Toprak, fabrika yapımına başlayınca, bizimkiler ondan eğer burada fabrika yapacaksan, çalıştıracaksan bir ücret vermek zorundasın. Yeni örgüte bir bedel vereceksin demişler ve ondan ücret almışlardır. Miktarını bilemiyorum. Bölgelerdeki elemanlarımız tahsil etmişlerdir. Ali Rıza Septioğlu’nun ailece işlettiği taş ocakları vardır. Keza bundan da bölgesel örgütümüz örgüt adına ücret almıştır. Miktarını bilemiyorum. Keza Ceylan Holding Şirketinden bölgesel birimlerimiz para tahsil etmişlerdir. Miktarını bilemiyorum. Bu para alma usulü bölgemizde yaygındır. ...Bunun dışında ismini bilemediğim çok sayıda iş adamından da para temin edilmektedir... Ayrıca sınır boylarında örgüte ait Gümrük Birimleri adı altında oluşumlar vardır. Paraları bunlar tahsil etmektedir...'' şeklinde beyanlarda bulunmuştur. (Kls:1 /Dizi:43-78/Cumhuriyet Savcılığı Sorgu Zaptı, Sayfa 18).”
Peki, bu para nerede?
Öyle ya, milyonlarca dolar tutarındaki parayı evde saklayamazsınız, elbet bir kasası olmalı bunun. Kasayı da her yerde tutamazsınız, elbet güvenilir bir yer olması lazım. Bir de bu para kara, kaçağın parası olduğu için kirli, öyleyse aklanması lazım. Siz de böyle düşünüyorsanız eğer, haklısınız, örgütün bir kasası var, bir de bankası.
Kasa ve banka İsviçre’de, evet, İmralı’nın parası ve kasası İsviçre’de.
Bizi şehit eden merminin parası Avrupa’dan geliyor, İsviçre’den. PKK terör örgütü İsviçre bankalarında posta hesabı açmış, Kürt ve Dayanışma Vakfı adına. Bu vakfa yatırılan paralar, İsviçre’deki bu hesaplarda aklanıyor, silah ve mermi olup bizi şehit ediyor. Olay bu, açık ve net.
Kanıtı da var; ülkeyi yönetenler açsın, Öcalan Davasındaki İmralı’nın verdiği ifadeyi okusun, orada yazıyor;
“MED TV'yi desteklemek ve finans ihtiyacını karşılamak için kurulan vakıf para aklamak içindir. Para, bağış toplamayı yasal hale getirmek içindir. Birçok ülkeden para bağış olarak geliyor. En büyük vakıf İsviçre'dedir.”
Şimdi soru şudur; ülkeyi yöneten siyaset, örgütün para kaynaklarını kesmek için ne yapmıştı? Terör örgütlerinin finansman kaynaklarının dondurulması için BM’lerde alınmış karar var. AB’liğinde yine aynı konuda verilmiş kararlar var. ABD ve AB diyor ki; PKK bir terör örgütüdür, bu da tamam. Yani uluslar arası hukuk Türkiye’den yanadır bu konuda ve Türkiye’deki siyasi iradenin de harekete geçerek, bu kara parayı dondurması gerekmektedir. Doğal olanı budur, bizim düşüncemiz budur. Üstelik paranın geliş adresleri bellidir, gidiş adresleri bellidir.
Peki, bu kasada ne var?
İmralı’da yatan Öcalan’ın ifadesiyle örgüt, kara parayı aklamak için büyük bir vakıf kurmuştur. Adı Kürt ve Dayanışma olan bu vakıf İsviçre’de bir banka hesabı açmış ve çeşitli kaynaklardan gelen kara parayı aklamaktadır. Bu aşamada, vakıf yöneticileriyle bu hesaba yıllar içerinde aktarılan paranın kaynağını bulmak mümkündür, çünkü para hareketi silinmez. Örgütün bir yıllık gelirinin bir milyar doları aştığına göre, örgütün en az 1984 Şemdinli baskınından günümüze, kaçaktan ve haraçtan gelen parayı 26 yıldır bu tür hesaplara aktardığına göre, karşımıza toplamda yaklaşık 26 milyar dolarlık bir hesap çıkacaktır. Bu hesaba para yatıranlar, çekenler ve adlarına para aktarılanlar çıkacaktır.
Bu para hareketini çözmek demek; örgütü felç etmek demektir.
En sade bakışla, bunu durdurmak demek; evlatlarımıza atılan kurşunu durdurmak demektir.
Peki, bunu Erdoğan siyaseti bilmiyor mu? Biliyor.
Peki, ne yaptı, ne yapıyor? Peki, bu konuda gerekli önlemleri almış mıdır? Hayır.
Çünkü hala teröristler elde silah, elde cephane bizi şehit ettiğine göre, bizim terörün parası var demektir yani kesilmemiştir bu kaynaklar.
Peki, kim yapacak bunu, kim harekete geçecek?
Terörle mücadele kararlılığının sonsuza dek süreceğini açıklayan Erdoğan siyaseti, evet, bu siyaset bu para trafiğini önleyecek. Nasıl? Bu siyaset, bir diplomat ordusu gönderecek AB’ye, bir de katip ordusu. Katipler yazacak, diplomatlar BM’nin ve AB’nin yetkili kurullarına Türkiye’nin bu konudaki taleplerini iletecek. Peki, bu girişimleri yapmış mıdır bu Erdoğan siyaseti? Elbette, baskınıza, Başkan şehit törenlerinde ağlıyor, Devlet Bakanı Cemil Çiçek ağlıyor, ikisi kol kola, oradan AB toplantısına gidiyorlar ve bizim terörü bizim AB’ye şikayet ediyorlar, hepsi bu.
Ne oluyor sonunda derseniz, hiçbir şey olmuyor, dostlar alış verişte görsün meselesidir bu. Erdoğan da biliyor, bizim teröre destek verdiğini AB’nin, Çiçek de biliyor. AB, buna karşın bir şey yapmıyor, bizim siyaset de ses çıkarmıyor. Bu suçtur, evet, yasalarımıza göre, Erdoğan siyasetinin izlemiş olduğu bu tavır suçtur. Neden mi?
Devleti Hükümet adıyla yöneten bir siyaset, evlatlarımızı şehit eden merminin parasının AB’den geldiğini biliyor ve bunu engellemiyorsa, şehitlerimizin katili bu siyaset demektir, bu suçtur. Görevli ve yetkili olduğu halde bu paraya engel olmamak ve bu paranın terör tarafından kullanılmasına izin vermek demek; örgütle işbirliği yapmak demektir, bu suçtur. “Biz AB’ye yazdık”, “biz BM’ye yazdık” demek, sonuç almamış oldukları için, mazeret değildir.
Bu Erdoğan siyasetini suçtan kurtarmaz. Çünkü sorarlar adama, yazdın da ne oldu, derler. Bu para akışını durdurmak için nota mı verdin, ilişkileri gözden geçireceğiz mi dedin, diye sorarlar adama. Bunları size anlatıyoruz, sizin bilmeniz için yoksa Erdoğan siyaseti hepsi biliyor zaten, bile bile yapıyor zaten. Bu hesap sorulmaz belki, diye düşünüyor olabilir ama bu hesap sorulur, kimse evlat katillerini affetmez.
Cumhuriyet Savcılarının da bu cinayetleri görmezden gelmeye hakları yoktur. Erdoğan siyasetinin yapıcıları hakkında “terör cinayetlerine ortak olmak” suçundan dosya hazırlanmalı ve bir fezleke ile TBMM’ne gönderilmelidir. Yapılan kötülükleri, kimsenin yanına kar kalmamalıdır.
İşte söylediklerimizin bir başka kanıtı;
2008’de, Shov Tv Siyaset Meydanı programında Ali Kırca’nın konuğu olmuş ve bu kara para önlenir umuduyla, üstelik tahtaya el yazımızla örgüt hesabını ve yerini açık açık yazarak, örgütün kasasını açıklamıştık. Amacımız, evlatlarımıza kurşun olarak gelen bu paranın akışının durdurulması idi. Amacımız; bu kasanın ortaya çıkarılarak bu örgüte kim para veriyor, kim para çekiyor ortaya çıksın, ardındaki silah tüccarları açığa çıksın, idi. Biz umutla bu kasanın bulunmasını ve açılmasını beklerken, Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in danışmanı aradı bizi. Şaşırdık, Erdoğan siyasetinin bizi arayabileceği açıkçası hiç aklımıza gelmemişti ama aradılar. Arayan Cemil Çiçek’in danışmanıydı;
- Erdal Sarızeybek ile mi görüşüyorum?
- Evet benim.
- Albayım. Sizi televizyonda dinledik, PKK’nın para kasasını İsviçre’de aradık, bulamadık. Eğer siz banka hesap numarasını biliyorsanız…
- ?
Şaşkınlığımız bu konuşmayla birlikte gerçek bir öfkeye dönüştü, çünkü alay ediyorlardı bizle. Hepsi biliyordu bu kasayı, yerini, adresini, bankasını ve bizi aldatıyorlardı. Daha geçenlerde Başbakan Erdoğan halkın karşısına çıkmış ve şöyle diyordu; “bu terörden kim kazandı, biz kazanmadık ama silah tüccarları kazandı!”
Bunu söyleyen Başbakan, bu silah tüccarlarının parayı kimden ve nereden aldığını neden söylemedi?
PKK’nın parası olduğunu Erdoğan siyaseti bilmiyor mu? Biliyor.
Kim engel olacak bu kara paraya? Bu parayla alınan silah ve cephaneye, bizi şehit eden mermiye kim engel olacak? Erdoğan’ın terörle mücadele eden siyaseti yani Hükümet.
Engel oluyor mu? Hayır.
Peki, sizce bizi şehit eden kimdir?
Peki, bu hesap sorulmayacak mıdır?
_____________
[1] Kurt Kapanı.
[2] Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Öcalan Davası İddianamesi.
Erdal SARIZEYBEK, 19 Ocak 2011