Fehmi Koruyu yıllardır okurum. Gerek kendi imzasıyla yazdığı yazıları, gerekse Taha Kıvanç imzasıyla yazdığı kulisleri okumadan, merkez medyanın çarpıttığı gerçeklerin asıl yüzünün anlaşılmasının zor olduğunu düşünürüm.
Birçok gerçeğin arka cephesini onun yazılarından öğrendim.
Dün de onun sütununda beni epeyce irkilten gerçeklerle karşılaştım.
Şöyle yazıyordu:
Ak Partiye yakın görüş sahipleri, nicedir, liberaller kendi gündemlerini sürdürüyorlar, o gündem içerisinde Ak Parti tabanını doğrudan ilgilendiren konular bulunmuyor diye yazıp söylüyorlardı.
İrkilmemin nedeni çoktandır kuşkulandığım bir gerçeğin Koru gibi güvenilir bir kalem tarafından açıkça yazılması, bir anlamda itiraf edilmesiydi.
Ak Partiye yakın olanlar liberallerin ayrı bir gündemi olduğunu, bu gündemin AK Parti tabanını doğrudan ilgilendirmediğini düşünüyorlarmış.
Fevkalade doğru düşünüyorlar.
Onların kendileriyle birebir örtüşmeyen aydınlara taktıkları isimle liberallerin kendi gündemleri var.
Onlar Avrupa Birliği standardında bir ülke, içinde türban da dahil hiçbir anlamsız yasağın olmadığı özerk bir üniversite, Kürtlerin çocuklarına anadillerini öğretebilme hakkı, Ermeni meselesinin rahatça konuşabileceği baskısız bir ortam, fikirlerin dile getirilmesini yasaklayan 301. madde gibi ucubeleri içinde taşımayan bir hukuk sistemi istiyorlar.
AKP bunları gerçekleştirmiyor diye bizim gündemimizde bunların bulunmadığını mı sanıyordu Ak Partiye yakın çevreler?
Ama asıl irkiltici soru şu:
Neden bunlar Ak Parti tabanını doğrudan ilgilendirmiyor?
Neden bu ülkenin tam anlamıyla özgür bir ülke olması AKPlilerin ilgisini çekmiyor?
Çekmiyorsa, ki Koru çekmediğini söylüyor, bizim neden sizinle ortak bir gündemimiz olsun?
Bizim AKPnin istediği kadar özgürlüğe razı olacağımızı size kim söyledi?
Hangi özgürlüğün ne zaman verileceğini belirleyecek tek ölçü olarak AKPnin siyasetini benimseyeceğimize sizi kim inandırdı?
Laikliği bir darbe vesilesi yapmaya çalışan Kemalistlere, ulusalcılara, darbecilere karşı olmamızın, türban dışındaki özgürlük taleplerinin kendilerini doğrudan ilgilendirmediğini düşünen AKPlilerle aramızda hiç tartışmasız ortaklıklar yaratacağını mı zannediyorsunuz siz?
Özgürlükleri bir bütün olarak talep etmeyen hiç kimseyle bir ortaklığımız yok bizim.
Bugüne kadar olmadı.
Bundan sonra da olmayacak.
Siz başkalarının özgürlüklerine omuz silkerken,liberallerin sizinkinden farklı gündemi olmasına şaşırmanızı da doğrusu ya şımarıklık olarak görüyorum.
Siz gerçekten AKPyi pusula, Tayip Erdoğanı da zihinsel önder olarak kabullenmiş aydınlar mı gördünüz çevrenizde?
Öyleleri var mı bilmiyorum, varsa acırım onlara.
Cumhurbaşkanlığı hesaplarıyla Şemdinli skandalının üstünü örttüğünüzde, çok tehlikeli ilişkileri ortaya çıkaran Şemdinli savcısının hayatını kararttığınızda, Dolmabahçede Genelkurmay Başkanı ile gizli görüşmeler yaptığınızda, Kürtlerin haklarını küçümsediğinizde, Hrant Dinkin katillerini ortaya çıkaracak adımları atmadığınızda, bizim bunları desteklememizi beklediyseniz, kendinizi fazla abartıyorsunuz demektir.
Avrupa Birliği yolunda adımlar attığınızda, uyum yasalarını çıkartıp hukuku düzeltme çabaları gösterdiğinizde, 27 Nisan muhtırası karşısında başınızı dik tuttuğunuzda, Ergenekonun en azından bir parçasını yakaladığınızda, türbanı serbest bıraktığınızda sizinle beraberiz.
Ortaklığımız siz özgürlükleri genişlettiğiniz kadardır.
Siz bazı özgürlüklere arkanızı döndüğünüzde, bunların sizi ilgilendirmediğini düşündüğünüzde ortaklığımız biter.
Kendi gündemimize döneriz.
Korunun yazısında beni kelimenin tam anlamıyla şaşkınlığa uğratan bir açıklama daha vardı.
Başbakan yaptığı bir konuşmada liberal bir aydını azarlamış.
Kelimeye dikkatinizi çekerim.
Azarlamış.
Başbakan gerçekten aklından azarlamayı geçirecek kadar kendini kaybetti mi bilmiyorum ama eğer öyleyse ona söylenebilecek tek bir şey var.
Kendine gel.
Şemdinlinin ürkek çocuklarının azarlayabileceği birileri bulunmaz bu cenahta.
Sen önce Şemdinliyi bir aydınlat, Dinkin katillerini bir bul da
Birisini azarlamanın senin haddin olup olmadığını sonra konuşalım.
Ahmet Altan