AKP'ye Evet Diyenler, Bu Yolun Sonu Uçurumdur!

Emekli Jandarma Albay - Yazar

AKP'ye Evet Diyenler, Bu Yolun Sonu Uçurumdur!

İletigönderen Türk-Kan » Pzr Ağu 22, 2010 1:58

AKP'ye Evet Diyenler, Bu Yolun Sonu Uçurumdur!

Tehlikeyi görür iseniz mücadele ederseniz, ya görmez iseniz?

Ne bildiğimiz elbette önemlidir ama bildiklerimiz karşımızdakinin ne anladığıyla sınırlıdır, yani “anlaşıldığımız kadar bileniz” demektir.

Günümüz sorunu da budur; AKP’ye “Evet” diyenler ya da diyecek olanlar henüz tehlikenin farkında değil.

Onların bir suçu yok, çıkarları peşinde koşanları saymayın, Türkiye’de öğretim ve eğitim ortalaması ilkokul 3.4, Doğu’da bu oran daha da ürkütücü. Bir şeyler yapmamız lazım, sesimizi insanlarımıza duyurmamız lazım, daha çok çaba göstermemiz lazım. Ulaşabildiklerimiz bizi anlıyor, tehlikeyi görüyor ama ya ulaşamadıklarımız?

Tehlike büyük…

İstanbul soruşturması eliyle resmen istihbarat yaptılar ve ülkemizin Atatürk Cumhuriyeti’ne sahip çıkma azim ve kararlılığında olan aydın insanlarını takibe aldılar.

Soruşturmaya kenardan ya da köşeden takılan ADD gibi, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği gibi, bu derneklere destek veren iş adamları gibi herkesi takibe aldılar; iş hayatları, özel hayatları, mali kaynakları, bilgisayarları, banka hesapları, aklınıza gelebilen her şeyi izlemeye aldılar ve izliyorlar. Bu işin resmi kısmı, bir de resmi olmayanları var…

Kişisel kanaatimdir bu, bizim gibi düşünen tüm insanlarımızı izliyorlar, telefonlarını dinliyorlar, bilgisayarlarına girip araştırıyorlar, banka kayıtları, iş ilişkileri, özel ilişkileri, bir insanoğlu ile ilgili kişisel ve toplumsal yaşamının her parçasını izliyorlar.

Kurumları izliyorlar, TSK gibi, Yargıtay gibi, Danıştay ve Sayıştay gibi, hakim ve savcılar gibi, jandarma ve polis gibi, telefonlarını dinliyorlar, bilgisayarlarını izliyorlar, adım adım takip ediyorlar…

Bir devlet ve bir millet hakkındaki istihbaratı yapma gücü ne polis de var, ne asker de ne de MİT de, peki kim bunlar?

ABD-İngiltere ve İsrail yani CIA, MOSSAD ve MI 5, yani yabancı ülke istihbarat ajanları. Ama bunların gücü de sınırlı, nasıl erişecekler devlete ve millete?

İşte burada AKP siyaseti devreye giriyor ve devletin ve milletin kapılarını yabancı istihbarat örgütlerine açıyor, benim inancım budur. Devlet arşivleri yabancı ajanlara açık, bu demektir ki milletimizin tarihini didik didik edip inceliyorlar. Ne için?

Devlet kaynakları yabancı istihbarat örgütlerine açık, bu demektir ki TELECOM gibi teknik şirketlerin alt yapısını kullanıp bizi izliyorlar, korku değil bu yaşadığımız gerçek!

Sekiz yılda yapacaklarını yaptılar; insanlarımızın düşünce sistemine göre analizini yaptılar, gruplandırdılar, iş sahalarına göre ayırdılar, mali durumlarına göre sınıflandırdılar ve AKP siyasetine karşı çıkması olası potansiyel güç durumlarına göre etkisiz hale getirme çalışmalarına başladılar, İstanbul soruşturması bir örnek, ardında maliye var, gümrük var, vergi var, ihaleler var, satışlar var…

Sonuç; İnsanlar bir araya gelemez oldu, telefonla konuşamaz oldu, iktidar karşıtı tavır alamaz oldu, sivil toplum çatısı altında çalışma yapamaz oldu, bu çalışmalara destek veremez oldu, bu bizleriz, bizim gibi düşünenlerin hali bu.

Öte yandan iktidarı destekleyenler ise parasal güç oldu, siyasi güç oldu, makam ve mevki sahibi oldu, sadece kendileri değil yedi sülaleleriyle birlikte.

Bakınız Erdoğan’ın oğullarına, bir milyon liraya yani 750 bin dolara yalı almış ve fakir Erdoğan da bu yalıyı oğlundan kiralamış, tıpkı oğluna spor sahasında düğün yapıp, bu fakir halktan üç çuval altın toplayıp, kuyumcuya satıp, karşılığında 250 bin lira alıp, sonra da oğlundan bu parayı borç alıp iş yapması gibi, sürekli alıyorlar ve satıyorlar ve de kazanıyorlar.

Peki bu iş nereye kadar gider?

Referanduma kadar gider…

Bakınız HSYK’na, yine atama yapamaz oldular, AKP siyasetinin karşı çıktığı hakim ve savcı ataması yapamıyorlar. 12 Eylül referandumunda evet çıkarsa, yeni düzenlerinde artık AKP atayacak savcıları, hakimleri.

Bu gidişatın sonu uçurumdur, geri dönüşü çok ağır bedellere yol açacaktır, gerçeği görmezden AKP’li olsanız da gelemezsiniz.

Bizim zamanımızda bir şey olmaz demeyin, olan çocuklarımıza olacak, AKP’li de olsanız çocuklarımızın geleceğini tehlikeye atamazsınız.

Bakmayın siz PKK karşıtlığı laflarına, bunlar bir tuzak. AKP-PKK ittifakı çok yakında medya günlüğüne düşer, merak etmeyin, aynı yolun yolcusu bunlar. PKK’nın partisi seçimleri boykot edecekmiş, yalan bunlar, göreceksiniz DOĞU’da %90’lar düzeyinde evet çıkacak, kalan hayır oyları da biliniz ki cehaletten çıkacak.

Ya Alperenlere ne demeli? Ya milli görüşe ne demeli? Tehlikeyi görmüyor mu onlar da evet diyeceklermiş AKP siyasetine!

AKP siyasetine evet demek, Kıbrıs’ı Rumlara, Kerkük’ü Barzani’ye vermek demektir.

AKP siyasetine evet demek, Afganistan’a savaş için gitmek demektir.

AKP siyasetine evet demek, Azerbaycan’ı yok saymaktır.

AKP siyasetine evet demek, ülkemizi kardeş kavgasına sürüklemek, PKK’yı Doğu’da devlet içinde devlet yapmak demektir, bu mu milliyetçilik, bu mu milli görüş!


AKP’YE EVET DİYECEK OLAN KARDEŞLERİMİZE SESLENİYORUM.

Biz bu ülkenin sahibiyiz, AKP de bizim, CHP de bizim, MHP de bizim. Bu partilere oy veren insanlarımız bizim kardeşlerimizdir.

Burada anlatmak istediğimiz şudur; “AKP parti olarak bizim ancak izlediği siyaset olarak bizim değildir”. Bu siyaset bizim destekleyeceğimiz siyaset olamaz, çünkü bize hizmet etmiyor. ABD’ye ediyor, AB’ye ediyor, İsrail’e ediyor ama bize hizmet etmiyor. “Bize hizmet etmeyen bir siyaset bizim olamaz”.

Bugün söz konusu olan bir siyasi parti değildir, bize yabancı bir siyasetin bizim oylarımızı kullanarak vatanın birliği ve bütünlüğünü tehlikeye düşürmesidir, yani söz konusu olan vatanımızdır.

12 Eylül’de yapılacak referanduma siyasi partilerimiz için gitmeyeceğiz, vatanımız için gideceğiz ve bu siyasete DUR diyeceğiz, bu gidişata HAYIR diyeceğiz.

AKP siyasetini destekleyenler bir kez daha düşününüz, çocuklarınıza nasıl bir ülke bırakacağınızı bir kez daha düşününüz, çünkü bu yolun sonu uçurumdur ve bu uçuruma düşüp düşmemek elinizdedir, ama bu uçuruma biz değil çocuklarımızın düşeceğini unutmayınız…
18 Ağustos 2010 / Erdal SARIZEYBEK
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Şu dizine dön: Erdal SARIZEYBEK

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x