AKP'ye Talim Terbiye Kurulu Başkanı dayanmıyor!

Güncel Meydan | Güncel Haberler Köşesi

AKP'ye Talim Terbiye Kurulu Başkanı dayanmıyor!

İletigönderen Türk-Kan » Çrş Şub 20, 2008 11:24

Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu Başkanı İrfan Erdoğan 17 Şubat'ta görevinden alındı.

Bazı haberlere “istifa etti” şeklinde yanıysan olayın istifa değil, Bakan Hüseyin Çelik tarafından görevden alınma olduğu İrfan Erdoğan’ın GAZETEPORT’A verdiği röportajla kesinleşti.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da 19 Şubat salı günkü grup toplantısında bu Hükümet döneminde Talim Terbiye Kurulu Başkanının üç kez değiştirildiğine işaret etmiş ve Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde Talim Terbiye Kurulu başkanlarının bu kadar sıklıkta değiştirilmemiş olduğuna dikkat çekmişti.

12 Mayıs 2006’da Bakan Hüseyin Çelik’in arzusuyla Talim Terbiye Kurulu Başkanlığına getirile İrfan Erdoğan neden görevinden alındı?

Bunun ilk emaresi 8 Şubat Cuma günü Gazeteport’un haber toplantısına konu olmuştu.

8 Şubatta Antalya’da bir eğitim sempozyumunda konuşan Talim Terbiye Kurulu Başkanı İrfan Erdoğan’ın konuşmasında, “Orta öğrenimde meslek liseleri kaldırılmalı” dediği ajanslara yansımış ve Gazeteport haber toplantısında, bu önerinin orta öğrenimde İmam Hatip liselerinin de kaldırılması anlamına geldiği değerlendirilerek, Bakan Hüseyin Çelik’in Talim Terbiye Kurulu Başkanı’nın söylediği konusunda ne diyeceği merak konusu olmuştu.

GAZETEPORT’UN haber toplantısında tartışılan bu husus sonraki günlerde netleşti.

Bakan Çelik Talim Terbiye Kurulu Başkanı İrfan Erdoğan’ın Antalya’da yaptığı bu konuşmadan hemen sonra görevden aldı.

Görevden alınan Talim Terbiye Kurulu Başkanı İrfan Erdoğan bu gelişmeleri tüm detaylarıyla GAZETEPORT’A anlattı.

İşte sorularımız ve İrfan Erdoğan’ın cevapları.

ORTA ÖĞRENİMDE İMAM HATİPLER KALDIRILSIN DEDİĞİM İÇİN GÖREVDEN ALINDIM

-Siz Antalya’da yaptığınız ve “Orta öğrenimde meslek liseleri kaldırılmalı” dediğiniz konuşma nedeniyle mi görevinizden ayrılmak durumunda kaldınız?

Evet. Ama o son nokta idi. Bunun öncesinde de bir birikim vardı. Fakat son nokta bu oldu. Ben zaten Antalya’dan döndükten sonra görevden alınacağımı anlamıştım. Çünkü daha önceleri anlaşmazlıklar olunca tepki alırdım. Bu sefer hiç kimse bir şey söylemedi ve bir tepki vermedi. Bir sessizlik vardı. Daha sonra Bakan Çelik çağırdı ve konuştuk.

-Siz istifa mı ettiniz, görevden mi alındınız?

Görevden alındım.

-Bakan Çelik sizi çağırdığında ne dedi?

Ben bir kamu sorumluluğu taşıyorum. O yüzden bu konuşmanın detaylarını veremem ama bundan yaklaşık bir ay önce zaten Bakan’la bir konuşmamız olmuştu ve Bakan artık birlikte çalışmamızın zorluğunu ima etmişti. Ben de ona o zaman bir müddet sonra görevden ayrılmayı planladığımı belli etmiştim. Bu sefer çağırdığında görevden alınacağım bana ifade edildi.

-Antalya’daki sempozyuma gideceğinizi Bakan biliyor muydu?

Gelen programlardan biliyordur ancak ben ona bilgi vermedim. Ben göreve başladığımdan beri, her katıldığım panel veya sempozyum hakkında bilgi verilmesinin beklenmesini istemedim. Akademik bir geçmişim ve üniversite kimliğim var. Bu sefer de bilgi vermeden gittim sempozyuma.

KONUŞMA METNİM MECLİS’TEN İSTENDİ

-Sempozyum konuşmanızdan sonra Hükümet içinden herhangi bir tepki aldınız mı?

Bana bir şey söyleyen olmadı ama sempozyumu düzenleyenler Meclis’ten aranmış ve konuşmamın metni istenmiş.

-Sempozyumdaki konuşmanızda orta öğrenimdeki meslek liselerinin kaldırılmasını savundunuz, imam hatiplerin kaldırılması mıydı kastettiğiniz?

Onları da kastettim. Evet. Orta öğrenimde meslek liselerinin tamamı kapatılsın dedim. Bizde herkes meslek liseleri artırılsın diyor. Ama dünyadaki trend bu değil. Dünyadaki trend meslek eğitimin artılılması ve benim savunduğum da bu trend doğrultusunda 12 yıllık eğitim yani lise sonrasında iki yıllık veya benzeri meslek eğitimi.

REFORM DÜŞÜNCELERİMİ ZAMANININ GELMEDİĞİNİ DÜŞÜNDÜĞÜM İÇİN BAKANLA PAYLAŞMADIM

-Bunu ne zamandan beri düşünüyorsunuz?

Ben 1992’de yurtdışından döndüm. O zamandan beri düşünüyorum bunu. Eğitimin nasıl olması gerektiğine ilişkin herşeyi düşünüyorum bu zamandan beri.

-İmam Hatiplerin kaldırılması önerinizi Bakan Çelik’le hiç paylaştınız mı?

Hayır. Bunun için önce kamuoyunun hazır olması gerekir diye düşünüyordum. Önce kamuoyu anlamalıydı meslek eğitimin ne olduğunu ve ne olmadığını. Düşünüyordum ama hiç formüle etmedim bunu.

-Siz MEB’e nasıl geldiniz? Bakan Çelik istemişti sizi, değil mi?

Evet. 2006’da teklif etti bana Talim Terbiye Kurulu Başkanlığını.

-Neden sizi seçti?

TRT’de bir programa katılmıştım. Orda karşılaştık. Bunun dışında da sürekli sempozyum ve panellerde konuşmacıydım, eğitim çevrelerinde seminerler veriyordum. Tanınıyordum zaten.

KÜÇÜK AMA ETKİLİ İŞLER YAPTIM

-Çelik’in teklifini kabul ederken nasıl düşündünüz? Onunla çalışabileceğinizi düşündünüz mü?

Talim Terbiye Kurulu çok aktif bir yer. Bazı projelerinizi hemen yarın pratikleştirebileceğiniz bir mekanizma. Ondan dolayı eğitime tutkun birinin Talim Terbiye Başkanlığını kabul etmemesi olmaz. Bakanlığı kabul etmezsiniz ama Talim Terbiye’ye hayır diyemezsiniz. Talim Terbiye Kurulu zaten Atatürk tarafından kurulmuştur. Endişelerim vardı ama siyaset dışı bir çizgide çalışabilirim diye düşündüm. Ama , maalesef, bunun olamayacağını gördüm.

-Çelik sizi istediğine göre ilk başlarda hava olumluydu. Sonradan ne oldu da atmosfer bozuldu?

Ben şöyle bir yol izledim. Yapıyı tanır tanımaz kendi başıma ne yapabilirim diye düşündüm. Artık öğretmenlik yapan ve çok başarılı öğrencilerimle temas halinde küçük ama etkisi büyük işler yaptım. Mesela not sistemini değiştirdim. Bizde not sistemi 5 üzerindendi ve 100 üzerinden 85 alan da, 100 alan da 5 alıyordu. Halbuki 100 ile 85 arasında çok fark var. Bu durum büyük haksızlıklara yol açıyordu. ÖSS’de haksızlık oluşturuyordu mesela. Bunu düzelttim. Sonra OKS imtihan sistemini değiştirdim. Amacım hem OKS hem de ÖSS olarak, merkezi sınav sistemini kaldırmaktı. Bu amaca gidecek önemli adımlar attım. Sistemde küçük adımlarla büyük etkiler oluşturmak bana haz verdi. Bu Açıdan mutlu oldum.

-Büyük reformlar konusundaki görüşlerinizi ön plana çıkarmıyor muydunuz?

Bu dönem Hükümeti büyük reform iddiasını kötü harcadı. Ben büyük reformlar konusundaki görüşlerimi ifade etmiyordum. Bunun için kamuoyunun hazırlanması gerekliydi. Bakanla da konuşmadım bu konuları.

BAKANLA ARAMIZDA ANLAYIŞ FARKLILIKLARI VARDI

-Sonra ne oldu, ihtilaf ne zaman başladı?

Farklı anlayışlar vardı Bakanla aramızda.

-Hangi alanlarda?

Kamu sorumluluğum gereği detaya girmeyeceğim. Zaten bir yol ayrımı vardı. Bir gelişim süreci vardı bu ihtilafın. Antalya sonrası belirginleşti bu.

-Görevinizden ayrıldığınız için üzgün müsünüz?

Üzgün değilim. Sarsılmış vaziyete değilim ama yapamadıklarım için üzgünüm.


Resim
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Şu dizine dön: Haberler

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x