AKP'yi Durduracak Güç Var, Endişe Etmeyiniz, Bu Güç Bizde Var
Soru şu: Neden AKP ya da AKP'yi neden durdurmalı?
AKP Türkiye’nin bir siyasi parti teşkilatıdır, doğru… AKP, halkımızın oyları ile seçilmiş, biz oy vermedik ama olsun, bir iktidar partisidir, bu da doğru… İktidar partisi olarak halkın meclisi olan TBMM’den güvenoyu almış ve Hükümet’i kurmuştur, hepsi doğru, bir itirazımız yok… Hükümet olarak ülkemizi yani devletimizi, yani kaynaklarımızı ve halkımızı yönetmektedir, dedim ya tüm bunlara bir itirazımız yok, olamaz…
Peki, neden bu AKP durdurulmalı; o bir Hükümet, o bir devlet, neden BU AKP’yi durdurmalı?
Bizim derdimiz AKP’nin teşkilatı değil, partisi değil, ona oy vermiş olan insanlarımız değil… Bizim kendimize dert edindiğimiz konu AKP’nin Hükümet olması da değil, olsun, bunca yıldır ne AKP’ler ne MAKAPE’ler geldi geçti bu ülkeden, dert değil… Bizim meselemiz bu AKP denilen partinin ya da Hükümet’in ya da devletin, adına ne derseniz deyin, izlediği siyaset, aldığı kararlar ve yaptığı uygulamalar, asıl derdimiz bu bizim…
Diyeceksiniz ki ne var bu siyasette? Ne yok ki kıymetli okurlar, ne yok ki...
En başta şehitlerimiz var… Bu dün de böyleydi bugün de öyle, biz hep siyasetin aldığı ya da almadığı kararlar, yaptığı ya da yapmadığı uygulamalar yüzünden şehit olduk bugüne kadar… Katiller karakolumuzun dibine kadar geldi Dağlıca’da, Akütün’de, Mezargediği’nde, ama bu AKP siyaseti ordumuza müdahale için izin vermedi yani harekâtı kasten ve bilerek yaptırmadı… O bu kararı almadığı için de biz şehit olduk; Dağlıca’da 12 şehit, Aktütün’de, 23 şehit, Mezargediği’nde 11 şehit…
Sakın abartıyorsunuz demeyin, işte hainlerin yeri ve işte saldırdıkları karakollarımız, işte Dağlıca, işte Aktütün (şekil 1):
Olur, böyle şeyler demeyin, olmaz, olamaz, çünkü “siz siyaset olarak” harekete geçmezseniz, biz şehit oluruz, bu yüzden olmaz… Ve olduk, 35 şehit…
“Canım bu bir hatadır”, Bülent Arınç’ın dediği gibi “bu bir yol kazasıdır” deyip geçemezsiniz, her hata bir can demek, onlarca can, yüzlerce can ve bizim canlarımız…
Peki ya Mezargediği! 11 şehit! Daha geçen yıl, Şemdinli’de… Peki, bu şehitler neden şehit, hiç sordunuz mu kendinize, bakın bir haritaya, işte Mezargediği (şekil 2):
Peki ya bugün: Van’da üç şehit, Diyarbakır’da bir şehit… Peki ya dün: Bitlis’te bir şehit… Peki ya daha öncesi: Ankara’da bomba, üç ölü, 34 yaralı… Silvan 13 şehit, Çukurca 12 şehit, Yüksekova şehit, Tunceli şehit, Şemdinli şehit, ülke yanıyor şehit haberleriyle, bu şehitler neden şehit, hiç gelmez mi aklınıza bu soruları sormak?
Nereden geliyor bu katiller, gökten zembille inmiyorlar ya? İşte yerleri(şekil 3):
Kim müdahale edecek? Türk Ordusu… Kim Türk Ordusu’na harekât yetkisi verecek? AKP iktidarı… Vermiyor kardeşlerim bu yetkiyi ordumuza vermiyor, İŞTE ŞEHİTLERİMİZ BU YÜZDEN ŞEHİT! Bu yüzden haykırıyoruz “durdurun bu siyaseti” diye… Bunu durduracak güç var, bizde güç var…
Kimdir bu güç? Yargı, Türk adaleti ve hukuku, savcılar, hâkimler… Neden yargı? Çünkü bu anlattıklarım suç: Türk Ceza Kanunu’na göre suç, Terörle Mücadele Kanunu’na göre de suç… Bu AKP’nin yaptıklarının “teröre siyasi çözüm” adına yapmış olduğu her uygulama, almış olduğu her karar suç… Konusu suç teşkil eden bir eyleme kim bakar? Cumhuriyet savcıları… Peki neredeler? Hepsinin mi gözleri kör olmuş… Hepsinin mi kulakları sağır, kalemleri kırık… Hepsi mi Cumhuriyet’i kaybetmiş, vicdanı kaybetmiş… Hayır, elbet çoğu Cumhuriyet’in savcısı AKP’nin değil… Kanun gücü karşısında AKP duramaz, Anayasa Mahkemesi yargılaması sırasında gördük bunu, çoğu saklandı bunların, “yargı hesap sorar” diyerek kaçtı… Onlar durduracak bu AKP’yi, “YARGI” durduracak, bu güç onlarda var yani bizde…
Sadece gücümüz yargı mı? Hayır…
Muhalefetteki siyasi partiler yani MHP-CHP… Öyle ya mitingler sadece “oy istemek” için mi yapılır… Meydanlara sadece referandum için mi çıkılır… Bugün için sessiz olsalar da, onlar da insan, onlarda da vicdan var, hak var, hukuk var, elbet bir gün muhalefetteki halkımızın sesini duyurmak ve bu AKP’yi durdurmak için, demokratik zeminde ne güç varsa, kullanacaklardır… Bunun mitingi var, bunun protestosu var, bunun Tandoğan’ı var…
Başka? Sendikalar var, sivil toplum örgütleri var, üniversite öğrencileri var… Öyle ya bu ülke hepimizin değil mi… Gösteriler sadece “öğrenci harçları için mi” yapılır… Sokağa sadece “tekel işçileri için mi” çıkılır… Öyle ya “can veren” canlar hepimizin değil mi… Şehidimizin hesabı sorulmaz mı hiç… Ne yani, AKP iktidar oldu diye, göz göre göre, bu PKK hepimizi şehit mi edecek… Biz de göz mü yumacağız buna… Söz konusu vatansa eğer, bunun “süresiz” direnişi var…
Başka? Türk Ordusu…
Habur’a gelen “PKK terör örgütü” teröristleri serbest ama “Türk Ordusu” komutanları, Mehmetçik hapiste, öyle mi? Teğmen Çelebi’nin telefonuna sahte bilgiler yükle, “terörist” de, hapse at, kimseden ses çıkmayacak, öyle mi… Beşiktaş’a şu sıralar giden, sözde ifade vermek için giden her asker doğru hapse… Üstelik “kaçma şüphesi” var diye, “delil karartma şüphesi” var diye, suçu işlediğine dair “kuvvetli şüphe” var diye… Ama “teröristlerin kaçma şüphesi yok”, öyle mi?
Son bildiğimiz 52 nci general hapse atıldı ve tutuklu… Dün de iki amiral tutuklandı, etti 54… Eğer, şu sıralar bir amiral ya da general daha hapse atılmadıysa eğer, son sayı 54… Hapisteki askerlerimizin haddi ve hesabı yok, gelen hapse, giden hapse… Peki, kim koruyacak bu askerleri? Bu askerler Genelkurmay Başkanlığı’nın personeli değil mi? Bir önceki Genelkurmay Başkanı neden istifa etti; “askere karşı haksız hukuksuz saldırıları önleyemediği” için… Peki, ne oldu şimdi? Genelkurmay Başkanı değişti, ne oldu şimdi; durdu mu askere karşı haksız ve hukuksuz saldırılar, uygulamalar? Hayır, aksine daha da arttı…
Bakın iyi bakın ey Türk Ordusu, bizim ordumuz, iyi bakın! İstanbul savcıları ne talep etti şimdilerde; Genelkurmay ziyaretçi defteri. Başka? 2003 yılında rektörlere verilen yemeğe katılanlar. Başka? Tüm bu sayılanlarla görüşenler, konuşanlar, selam verenler, tokalaşanlar… Bu ne demektir biliyor musunuz, sesimizi duyuyor musunuz Türk Ordusu… Bu demektir ki sıra Genelkurmay Karargâhında, sıra eski Başkanlarda ve başkanlıklarda… Peki, ne olacak şimdi?
Bir ordunun komuta heyetinin nerdeyse üçte biri, “terörist” diye hapse atılıyorsa eğer, buna karşı da Genelkurmay Başkanlığı da harekete geçmiyorsa eğer… Bunun anlamı nedir, çıkın anlatın biz halkımıza, tüm bunların anlamı nedir? Ne yani Türk Ordusu bir terör örgütü mü? Hayır, doğru değil bunlar, biz de “askerlik” yaptık ama “teröristlik” hiç yapmadık biz… O zaman Genelkurmay Başkanı’nın derhal harekete geçmesi gerek ve çıkıp ekranlara Türk Ordusu’na karşı yapılmakta olan haksız ve hukuksuz saldırı ve uygulamaları anlatması gerek, halkımızdan yardım ve destek istemesi gerek, bu güç var ordumuzda yani bizde…
Bu AKP siyaseti durdurulmalı ve hesap sorulmalıdır…
Demokratik sistemlerin dayandığı en büyük güç; halktır…
Yargı harekete geçmez ise… Muhalefetteki siyasi partiler harekete geçmez ise… Sivil toplum kuruluşları, sendikalar, barolar, odalar, ocaklar, dernekler, üniversiteler harekete geçmez ise durdurmak için bu siyaseti… Türk Ordusu kendi öz savunma mekanizmasını hak ve hukuk çerçevesinde harekete geçirmez ise eğer…
Geriye tek güç kalıyor demektir, o da halk, halkımızdır yani biz… Ve AKP’yi durduracak güç var bizde…
Ama eğer ki bu iş biz halkımıza kalırsa, sanıyorum, ne PKK kalacak bu ülkede ne de AKP… Çünkü Türk milletinin temiz, saf, vicdanlı ve yufka yüreği artık şehitlerimizin acısına dayanmıyor…
Erdal SARIZEYBEK, 23 Eylül 2011
erdalsarizeybek@gmail.com