"AKPyi kapattırmayın, soykırımı tanıyacağız" mı dediler?
Türkiye adeta Sevr sonrası süreci yaşıyor.
Garptan tak diye emir geliyor, Ankara şak diye yerine getiriyor.
Hatırlayın Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Beyin kellesi de Batılı emperyalistlere bu şekilde sunulmuştu.
Birinci Dünya Savaşında yaşanan tehcirin faturası bu yiğit mülkiyelinin şahsında Türk ulusuna kesilmişti.
Bugün yaşananlar da tıpkı o dönemi çağrıştırıyor.
Soykırım yoktur deyip Ermeni diasporasına posta koyan Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Yusuf Halaçoğluna ceza kesildi.
Sevr sonrası süreçle bugünün benzerliği sadece bu olay olsa iyi!
Önce 301. maddede malum değişikliği yaptılar.
Ardından ABD ve ABnin dayatmalarıyla Ermenistan hükümeti ve diasporayla gizli görüşmelere başladılar.
Dışişleri Bakanı Babacanın doğruladığı bu görüşmelerle Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde yeni bir sayfa açılıyor. Sınırın açılması için konan rezervler kaldırılıyor.
Türkiyenin toprak bütünlüğünün tanınması ve Azerbaycan topraklarının işgalı olayı gündemden düşürülüyor.
Kısacası Türkiye tek taraflı olarak Ermenistana kucak açıyor.
Ermeni Cumhurbaşkanı Sarkisyan, Cumhurbaşkanı Gülü Erivana maç seyretmeye davet ederken, Abdullah Gül de antik Ermeni kenti Ani Harabelerini gezip fotoğraflar çektiriyor.
Sorarım size, ne oldu da AKP 6 yıllık iktidarında elinin tersiyle ittiği Ermenistanı kucaklayıp sevmeye başladı?
Öyle ya bayram değil, seyran değil bu muhabbet niye?
Soykırım var dediği için ülkenin resmi Tarih Kurumunun başkanı görevden alınıyorsa büyük bir politika değişiminin olduğu anlamı çıkmaz mı?
Yoksa AKP bu adımlarla Almanların Yahudi soykırımını kabul etmesi misali sözde Ermeni soykırımını tanımaya doğru yelken mi açtı?
İyi de bizim tarihimizde kabul edilecek bir soykırım yok ki?
AKP, Batıyı tatmin için olmayan bir şeyi kabul mü ediyor?
Eğer öyleyse sormak lazım, bu neyin karşılığıdır?
Deliğe süpürülmemenin garantisi, yani AKPnin kapatılmaması için mi? Biz aşama aşama soykırımı kabul edeceğiz, ama siz de bizi tasfiye ettirmeyin mi dendi?
Öyle şey olur mu diyenlere soruyorum o zaman, kapatılma davasının hemen sonrasındaki bu Ermeni sevgisi ve atağı niçindir? Söyleyin ardı ardına olanlar tesadüf müdür?
Şu tabloya bakar mısınız?
Ermenilere soykırım yapıldı diyenler baştacı edilirken, hayır yapılmadı diyen vatanseverler tabutluklara sürülüyor.
PKK, Ankarada Dağlıca katliamı marşlarını söylerken bunu lanetlemesi gereken ülkenin birliğinden sorumlu Cumhurbaşkanı bu rezilliğe kayıtsız kalıp PKKya kamp için yer tahsis eden Ermenistana ve diasporasına mesaj için Ermenilerin antik kenti Ani Harabelerine gidiyor.
Söyler misiniz bugünün Türkiyesi ile 1919ların Türkiyesi arasında ne fark var?
Sevr sürecinde işgal aleniydi, bugünkü işgalse İslam ve demokrasi ambalajlıdır.
Hüzün veren ve ümit kıran bir başka şey de Hilmi Özkök ve Özden Örnek gibilerin sayesinde TSKnın içine düşürüldüğü malum
görüntüdür.
Tarih okuyan ve bilen biri olarak ben de ülkem adına cidden endişeliyim dostlar!
KILIF...
AKP kimin parasıyla kimi emekli ediyor?
Haberi okumuşsunuzdur, AKP kapatılma durumunda TBMMden erken seçim kararını çıkarabilmek için milletvekillerinin bir yılda emekli olması için teklif hazırladı. AKP bu şekilde sayıları 170 civarında olan yeni milletvekillerini etkilemeye çalışacak. Malum eski yasaya göre vekiller iki yılı doldurmadan milletvekillerinin özlük haklarına sahip olamıyor. İşte AKP erken seçim kararını çıkarmak için bu süreyi bir yıla indirmek istiyor... İyi de AKP kimin parasıyla kime kıyak yapıyor? Partisel bir fayda var diye böyle bir değişiklik ahlaki midir? Görüyorsunuz AKP budur. Bunlar çıkarı oldu mu ahlak ve ilke nedir bilmezler. AKPnin yaptığı bu densizliği muhalefet iyi sergilemeli ve kıyameti koparmalıdır... Bu vesileyle altını çizeceğimiz bir başka husus da AKPnin bütün cephelerde mücadele verdiği ve her cephede alternatif planlarının olduğudur. Adamlar kapatılmamak için Batıya onca tavizi verirken, kapatılma durumunda da tedbir alıyor ve B planı için zemin hazırlıyor.. Daha önce de yazdık, AKPyi tasfiye Cumhuriyeti yeniden kurmak kadar zor olacak...
AYRIMCILIK...
Jandarma ifade veriyor, polise dokunulmuyor!
Hrant Dink cinayeti bağlamında Jandarma Komutanı Albay Ali Öz ifade veriyor, lakin polise dokunulamıyor. Albay Ali Özün ifadesi için ilgili makam olur verirken Celalettin Cerrahın ifadesi için onun bağlı olduğu üst makam olur vermedi. Olay aynı olay, ama jandarma ile polis arasında ayrımcılık yapılıyor. İlginç olan TBMMnin konuyla ilgili araştırma komisyonu jandarmayla beraber polisi de sorumlu gördü ve hal böyleyken polise dokunulamıyor. Peki ama neden? Bu ayrımcılık niçin? Bu uygulama aslında Cerraha da haksızlık.. Tam bu noktada sorgulayacağımız şey AKP matbuatındaki rezilliktir? AKPli TBMM Araştırma Komisyonu Başkanı polis de sorumlu demesine rağmen AKP yandaşı tek bir gazete bunu haber bile yapmadı.. Dahası, kendine özgürlükçü diyen liberal tek bir kalem de yazı yazmadı... Ondan sonra da demokratlık tafraları atarlar... Susurlukta asker ifade vermeyince kıyameti koparanlar neredesiniz?..
BEKLİYORUZ...
DSPnin 40 trilyonuna ne oldu?
Zeki Sezerin özel hayatıyla ilgili iddialar kimseyi ilgilendirmez de 40 trilyonun birkaç ayda harcanması olayı herkesi ilgilendirir. Zira o para milletin cebinden çıkmıştır. DSP yönetimi derhal bu parayı kalem kalem ve kuruş kuruş açıklamak durumundadır. Bunun için bu sütunu kendilerine açıyorum. Yok bunu yapmayıp efendim seçim öncesi taşraya harcadık gibi afaki beyanlarla konuyu küllendirmeye kalkarlarsa bilsinler ki peşinde olacağız.. Hesap veremezlerse altında kalırlar.. Dolayısıyla DSP yönetimini hemen açıklama yapmaya davet ediyoruz.. Gelelim Zeki Sezerle Rahşan Ecevit arasındaki sıkıntıya... Tamam Rahşan hanımın titizliği ve müdahilliği vakıa da, Zeki bey oraya onu kabullenip gitmiştir. Ecevitler olmasa Zeki Sezer diye biri hiç olur muydu? Rahşan hanıma bazı konularda kızılabilir, ama dürüstlüğüne zerre laf edilemez. Ayrıca DSP sonuçta Ecevitler ile doğmuş ve büyümüştür. Dolayısıyla Rahşan hanımın sağlığında o olgu görmezden gelinemez.