Sevgili genç meslekdaşım,
Gazeteci olmak, doğruyu bulmak demektir, klişeler sıralamak değil! 12 Ocak 2010 tarihli yazında benimle ilgili sıraladıkların olduğu gibi yanlıştır. Biraz okuma alışkanlığın olsa, biraz interneti bile karıştırsan ve tabii böyle bir arzun olsa doğruyu bulurdun. Ama zahmet etmiyor, rüzgârın yönüne göre sallıyorsun.
TRT'nin 2 numaralı adamı KOÇ'un yüzüme söylediği sözlerle sana cevap vereyim:
- "Ne yapalım Banu Hanım; Amerikan Büyükelçisi, İsrail Büyükelçisi, İsveç Büyükelçisi sizin programınız yüzünden bize çok baskı yaptı. Biz de programı sonlandırmaya mecbur kaldık."
Bu sözler söylenirken, Or-An'da 5. kattaki odada başkaları da vardı. Duyan kulaklar her şeyi biliyor. O yüzden "miat" lâfını külahıma anlatın. Program sonlanınca gelen 10 bini aşkın destek postasını da "Aktif Hat" size verir.
Ayrıca tüm bilgileriniz yanlıştır. 2008'in Ocak ayında değil, Mayıs ayında, 7 aylık sözleşmem varken işimden atıldım. Aldığım ücret, -böyle bir program için- emsallerine verilenin üçte biri kadarıydı.
Basın özgürlüğümün ırzına geçilmişken, genç ve üstelik hemcins meslekdaşımın daha hassas olması gerekmez mi? Batı ülkelerinde böyle olurdu, bilginiz olsun. Kendinizce kara çalmak için kullandığınız "kuş-şahin-vesaire..." tabirleri ise sadece gülünç!
Ben, ülkemin yanında bir gazeteciyim, o kadar! Ülkelerinin yanında gazetecilik yapmayanlar, bayıldıkları Batılı meslekdaşlarına daha dikkatli baksınlar.
Banu AVAR