Bu topraklarda elli yaşına merdiven dayamış birisi olarak tüm yaşadıklarımı film şeridi gözden geçirmeye başladım:
Mektebi lise dönemine kadar rahmetli anamın dizi dibinde tüm imkansızlıklara rağmen ders çalıştığım anlar dışında çok da kayda değer hatırlayabildiğim bir şey maalesef yok.
Bu dönemi kısaca özetlemek gerekirse; çocukluk ve gençliğe adım attığım silik bir dönem !
Sonra…
12 Eylül 1980 darbesine hazırlık olduğunu çok sonralar kavrayabildiğimiz o kardeşi kardeşe kırdıran benimde bizzat içinde olduğum o siyasi kamplaşma dönemi.
Ortak paydası bağımsız bir Türkiye oluşturmaktan ibaret olan bu farklı kesimlerden çok canlar yandı o dönemde.
Hele o tüpgaz ve yağ kuyruklarına ne demeli…
İşte bu dönem, ne yazık ki, Türk gençliğinin hırpalandığı, ezildiği ve idealizminin yok edildiği bir dönem oldu!
Sonra, yani 12 Eylül 1980 sonrası…
İki bela birden türemeye başladı bu dönemde, tohumları ekildi, filizlendi ve güçlendirildiler.
PKK ve güzel dinimiz İslam’la alakası olmayan siyasi hareketten ibaretti bu iki bela !
Bu siyasi hareket, emperyal dış merkezlerden beslenen bir cemaatin istek ve desteği ile kuruldu, kısa zaman içinde de iktidara oturdu.
İçinde bulunduğumuz dönemde ikisi de bu ülkenin başında bela olmaya devam ediyorlar.
PKK, terör faaliyetleri ile güvenliği tehdit edip etnik çatışma ortamı yaratılmasını, siyasi iktidar ise; hukuka yargının karar vermesini önlemeye çalışarak devletin yapısını değiştirmeyi hedefliyor.
Peki bu tablo karşısında memur ve işçinin, öğrenci ve velisinin, emeklinin durumu ne, ne ile dertleniyor ve nasıl yaşıyorlar ?!
Tabloya yansıyanlar tam bir REZALET, aktarayım !
Memur ve işçinin ayın sonunu getirmek adına yapmadığı cambazlık kalmadı! Ali’nin takkesini Veli’ye, Veli’nin takkesini de Ali’ye takmaktan anası ağladı, perişanları oynuyor.
Aldığı komik ücretle eve ekmek mi götürsün, kirayı mı ödesin, yoksa eğer gönderebildi ise çocuğunun dershane ücretini mi ödesin !
Memur ve işçinin hali böyle iken siyasi iktidarın gündemi ne ?
REFERANDUM !
Peki öğrenci ve velisi ne durumda !
Yaklaşık 1,5 milyon öğrenci YGS ve LYS ye girdi. Yüzde 1’lik dilime giren yani her yüz kişiden 99 adedini eleme başarısı gösteren öğrenciler şanslı. İstedikleri okula girme şansını elde edebilecekler.
Yüzde 2’lik dilime giren yani her yüz kişiden 98 adedini eleme başarısı gösteren öğrenciler ise vasat okullara girebilecekler.
Diğer grupta kalan ve sayıları 1 milyon 470 bin olan diğer dilimdeki öğrenciler ise potansiyel sorun olmak üzere işsiz yığınların üstüne eklenecekler !
Çocuğunun bu durumu karşısında velisinin durumu ise tam bir dram !
Peki öğrenci ve velisinin hali böyle iken siyasi iktidarın gündemi ne ?!
REFERANDUM !
Ya emekli ne halde !
Buna hiç girmeyelim !
Yazmaya ben utanıyorum, hepsi perişan!
Emeklinin de hali böyle iken siyasi iktidarın gündemi ne ?
REFERANDUM !
Yukarıda elli yıla yakın geçmişimi hatırlamaya çalıştığımı ve neler hatırlayabildiğimi anlatmaya çalışıyordum.
Şimdi kolayca özetleyebilirim: Sadece ben değil bu coğrafyada yaşayan herkesin kaderi aynı. Hep zorluklar ve güçlükler içinde yaşadık ve yaşamaya da devam ediyoruz.
PEKİ, SİYASİ İKTİDARIN, BU MİLLETE DAYATMAYA ÇALIŞTIĞI REFERANDUM KONUSU ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNİN ACABA HANGİ MADDESİ SIRALADIĞIM BU SORUNLARA ÇÖZÜM GETİRİYOR ?
CEVAP = HİÇBİRİSİ !
Toplum işte bu gerçeğin altını çizerek; yaklaşık altmış yıl önce ABD’ye esir olmaya başlayan siyasi iktidarların daha fazla devamı olmaktan öteye gidemeyen mevcut iktidara isyanını işte şöyle ifade ediyor:
AL REFERANDUMUNU BAŞINA ÇAL !