Bush'un "Get out" diye kükremesinin üzerinden 24 saat geçmeden Irak'ın kuzeyindeki birliklerimiz geri çekildi .
"Irak'ın kuzeyi" diyoruz; çünkü günlerdir bombardıman edilen haberlere, yayınlanan krokilere, çizimlere bakıp bakıp az çok harita bilgisine sahip olduğumuz halde, harekâtın tam olarak nerede yapıldığını anlayabilmiş değildik.
Elimizde Genelkurmay'ın internet sitesinde yayımlanan karda yürüyen askerler fotoğrafından başka bir şey yok. Kimi, "Zap şeridinin" kontrol altına alındığını", kimi "Kandil'e doğru yola çıkıldığını" en çığırtkan bir şekilde yazıp çiziyordu ki bir sabah aniden birliklerimizin geri çekildiğini öğrendik!
Kimden?
Önce NTV muhabirinden, sonra da Hoşyar Zebari efendiden..
Ne zaman?
ABD Savunma Bakanı Robert Gates'in, ardından da Bush'un "Basın gidin!" demesinden saatler sonra
Aylardır "BBG Operasyonu" hakkında olup bitenleri yazmamak için kendimizi zor tutuyoruz.
Bu işte bir bit yeniği, bir sanallık, bir aldatmaca olduğunu yazmadıysak, kimseden korktuğumuz için değil. Sadece şehitlerimizin aziz hatıraları için sustuk.
Orada can veren 28 vatan evladı, tıpkı İstanbul'un fethinde, Galiçya'da, Sarıkamış'ta, İnönü'nde, Kıbrıs'ta, Çanakkale'de olduğu gibi şehadet mertebesine eriştiler.
Onlar, kim hangi hesabı, hangi satışı, hangi korkaklığı veya ihaneti yapmış olursa olsun Türk milletinin bağrındaki yerlerini aldılar. Ruhları şâd olsun.
Biz, yani sizin yalanlarınıza, sahtekârlıklarınıza, iğrenç hamaset kokan manşetlerinize, elinde mikrofonla kıçını yırtan salak muhabirlerinize karnı tok olanlar, şimdiye kadar sustuysak, o aslanları doğuran anaların hatırı için sustuk
Ama artık her şey paçalarınızdan akıyor
Bin yıllık Anadolu deyimlerinden biri daha sayenizde yine gerçek oldu:
El atına binenler tez indi
Teksas beygirlerinden, Arizona eşeklerinden alelacele indirildiniz. İndiğinizden kendinizin bile haberi olmadı. Yalanlarınız elinize yüzünüze bulaştı. Rüsva oldunuz!
Zaten olup bitenler kimsenin içine sinmiyordu
Bu millet, şehitlerimizin kanının yerde kalmadığına inanacaktı da sokaklara dökülüp düğün bayram yapmayacaktı ha?
Analar oyalı yazmalar takıp davul zurnayla yürümeyecekti, Ankara'nın ihtişamlı kapılarını öpmeyecekti öyle mi?
Niye susuyordu, savaşın en acımasızlarını görmüş bir millet?
Niye evlerimize bayrak asmıyorduk, sevinç mitingleri yapmıyorduk?
Çünkü Amerika denilen küresel iblisin izniyle, icazetiyle, lütfûyla yapılan bir işin hayır getirmeyeceğini hissediyorduk
Şiş suratlı, ayyaş yankeelerin koskoca bir milletin onuruyla oynamasına sessiz kaldınız, hatta ortak oldunuz
Zaten "kara harekâtının" başlaması da bir garipti Dışişleri Bakanı'nın "Gireriz ha!" diye kükremesinden ("kükremek " kelimesi kırmızı yanaklı, mahcup gülüşlü Bakan'a pek uygun düşmedi ama )
Neyse..İşte o Bakan'ın "Kara harekâtı başlatırız" demesinden hemen sonra, birliklerimiz sınır ötesine yürüdü
(Ben olsam, yürüyeceğim varsa da geri dönerdim valla! Tamam, TSK sivil iradeye bağlıdır falan da, siz ki bir gece yarısı bildirisiyle cumhurbaşkanı seçimini durdurmuş insanlarsınız, "harekât emrini" en düşük profilden mi alacaktınız böyle?
Kendisi en son, İspanya Kralı'na "Ben tercüman değilim" demecini verirken görülmüştü

Siz basını "PKK'yı bitirdik(!)" diye bağırtırken, Irak'ın kuzeyindeki sözde parlamento olağanüstü toplanıp şu açıklamayı yaptı:
"Türk birliklerinin operasyonu 'insansız' bölgede sürmesine rağmen, halkımız bu durumdan psikolojik olarak tedirgin olmaktadır "
'İnsansız' bölgedeymişsiniz
Biz sizi "Zap suyunu ele geçirdikten sonra Kandil'e doğru yürüdünüz" diye biliyorduk
Şimdi
Robert Gates'in ve George Bush'un "Çekin arabanızı!" demesiyle birlikte siyaseten birbirinin önüne geçmek için "Biz kimseden direktif almayız, kendimiz girer kendimiz çıkarız" diye efelenenler;
Bu efelenmeden 6 saat sonra birliklerin Irak topraklarını terk ettiğini NTV'den ve Hoşyar Zebari'den duyanlar;
Kendilerini kurtarmak için daha dün, "Her şey hükümetimizin kontrolünde" derken, bugün "Bütün kararlar Genelkurmay tarafından alındı" deyip 'sıvışan' başbakanlar;
önceden yazılan konuşma metnini değiştirerek "Tarihimizdeki en dünyadan bîhaber Başbakan kimdir?" sorusunun karşısına adını yazdıran başbakanlar,
"Bu ülkede bana 14 milyon kişi oy verdiyse,herkes aptaldır" diye düşündüğü için işler sarpa sarınca, "301. maddeyi Meclis'e getiriyoruz" açıklamasını patlatıp bildiği tek şey olan 'gündem değiştirme' işine girişen başbakanlar;
"Askerini satan" başbakanlara, "Dakikası dakikasına olmayabilir ama Başbakan'ın haberi vardı" diye cevap yetiştirme telaşına düşen üniformalı yetkililer;
Anayasada kendilerine "Başkumandan" görevi verildiği halde, ne 'Baş'tan, ne 'kumanda'dan hiç haberi olmayan, ama uyanıklık ve şark kurnazlığında şampiyon olduklarından, Köşk'ten, "Sayın Cumhurbaşkanımız, dün Genelkurmay Başkanımız ile yaptıkları haftalık olağan görüşmede, geri çekilme konusunda bilgilendirilmişlerdir" haberini sızdıran cumhurbaşkanları:
"E Genelkurmay Başkanı sana bildirdiyse, sen Başbakan'a bildirmedin mi ki ulusa sesleniş konuşmasını değiştirmek zorunda kaldı?"
sorusunun akıllara geleceğini bile bile, kendi siyasi ikbali için kardeşi Harun'u satan Musa'lar (Bkz. Erdoğan'ın Harfleri-Mehmet Akif Beki);
Ve, dünkü "Gates'e tokat gibi cevap!" manşetlerini, bugün hiçbir şey olmamışçasına "Operasyon hedefine ulaştı, birliklerimiz dönüyor"a çeviren genel yayın yönetmenleri .
Azıcık onurunuz varsa istifa edin
Sizin anlayacağınız dille söyleyecek olursak; Allah aşkına "Get Out!" artık yahu
Ama bazılarınız...
İstifa ederken, şu meşhur "Dolmabahçe buluşması" ile 6 Kasım'da Washington'da neler olup bittiğini Türk milletine olduğu gibi bir anlatsın...
