Amacınız nedir? Neyi hedefliyorsunuz? Şimdiye kadar olan yaşantınızda başarılarınız neler?
Geriye dönüp baktığınızda yaşamda nasıl bir iz bıraktınız? Kimsiniz?
Günümüz ülkesinde yaşayan büyük çoğunluk amaçsız, sadece yaşamaya çalışan, cahil, köle olduğunu bile anlayamayan bir insanlar topluluğu. Değer yargıları hep materyalistçe. Alabildiği maddi şeylerin yaşantısındaki bir başarı olduğunu zannediyor. Güzel bir elbise (tekstil ülkesiyiz), güzel bir saat veya takı, gösterişli bir araba, iyi muhitte bir ev, evin içindeki pahalı mobilyalar, devlet okuluna değil de koleje giden çocuklar, tatil sezonunda deniz kenarında lüks otellerde konaklamalar bunlar mı başarılarınız.
Bir bakış açısı olmayan, olanları olabilecekleri değerlendirme yeteneği olmayan, yarın başına gelecekleri öngöremeyen bir toplum ve bu toplumda yaşayan yaşadığını zanneden insancıklar. Sadece zaman geçirip ömür tüketiyorsunuz.
Neden dünya coğrafyasında Müslüman toplumlarda bir kaos, kavga, gürültü patırtı var.
Neden bu coğrafya hep huzursuz? Neden hep birbirlerine düşmanlar ve neden hep birbirlerini öldürüyorlar?
Dünyanın en mutlu yaşayan insanları neden Avrupa’da ve Baltık ülkelerinde.
Onların farkları ne?
Mutlu olmayı ve mutlu yaşamayı nasıl beceriyorlar?
Üzerinde yaşadığımız coğrafyada uzun süreden beri (son 20 yılda en üst seviyeye çıktı) Cumhuriyet ve Cumhuriyet değerleri örseleniyor değersizleştirilmeye çalışılıyor.
Bu ülkenin kurucusuna karşın iç acıtıcı saldırılar yapılıyor.
Neden?
Çünkü Türkiye dünyada emperyalizmi yenmiş ve kendi küllerinden yeniden doğmuş tek örnektir.
İktidara gelen İslamcı diktatörlük yirmi yılı aşkındır yönetimde, iktidarlarının yarı süresini Cumhuriyeti yok etmek için hazırlık yapmakla (2002den beri 10 yıl) kalan yarısını da yaptıkları hazırlığı pratiğe geçirmekle geçirdiler. Ülkenin eğitim sistemi, sanayisi, sağlık sistemi, tarımı nüfus popülasyonunu kısaca her şeyi geri dönülmeyecek şekilde bozdular. Hedef Türkiye’nin bir Arap toplumuna dönüşmesi, batıdan elden geldiğince uzaklaşması, teknoloji ve bilime sırt çevirmesi ülke insanlarının gittikçe cahilleşmesi köle haline getirilerek zombi yaşantıları sürmelerini sağlamaktı. Bunu başardılar da, ülkede son açıklamalarda 17 milyon sığınmacı var. Bunlara birçok hizmet (sağlık, ilaç, iletişim vb) bedava sağlanıyor. TC nüfus cüzdanları verilerek vatandaş yapılıyorlar. Seçimlerde oy kullanmaları ve bu sayede İslamcıların mutlak üstünlük sağlamaları sağlanıyor. Birilerinin bekâsı için.
Ancak bu gelişmelerin dezavantajı ülke gençliğinin ve ülke insanının umutlarının yok olması ve ülkeden kaçmak için her yolu denemeleri oluyor. Ülke nitelikli iş gücünü ve genç nüfusunu diğer ülkelere kaptırıyor. Türkçe bilmeyen, niteliksiz, çok çocuklu, cahil Araplar kalıyor bize. Onlarla da bir yere varılamaz.
İsrail Filistin çatışmasının sonucunda Filistin nüfusunun %10 kadarı da ülkemiz topraklarına göç edecek. Ülke bir göçmen kampına dönüştü, kimsenin sesi çıkmıyor bunun yarın bize zararları konuşulmuyor. Onlar kardeşimiz edebiyatıyla, bizlerin ödediği vergilerle göçmenlere kıyak üstüne kıyak yapılıyor. Nüfusun %20 sine erişen bu göçmenler yarın azınlık haklarımız var haklarımızı istiyoruz dediklerinde ne olacak?
Cumhuriyetin 100 yıl kutlamalarını iptal eden Cumhuriyet karşıtları halka rağmen, bu ülkenin asli unsurlarına rağmen tâli unsurlara bel bağlayarak başarılı olabileceklerini zannediyorlar.
Yakın tarihteki en yakın örnek Lübnan iç savaşıdır. 1975 yılında başlamış 1991 yılında sonlanmış 16 yıl sürmüştür. Lübnan eskiden doğunun Parisi olarak anılan Lübnan hiçbir zaman eski ihtişamlı günlerine dönememiştir. Lübnan’da da önce nüfus popülasyonu bozulmuş ardından diğer etmenler ile ülke yok olmanın eşiğine getirilmiştir. Türkiye de aynı yoldan dolu dizgin gitmektedir.
Eğer dedelerimizin yoktan var ettiği bu toprakta yaşamak ve ölmek istiyorsak Cumhuriyet’e sahip çıkmalı Cumhuriyeti yıkma tuzaklarına karşın her daim tetikte olmalı ve tepki göstererek mücadele etmeliyiz.
29 Ekim Cumhuriyet bayramımız kutlu olsun.
Zafer Atun
27 Ekim 2023
zaferatun.wordpress.com