ANADOLU’DA TÜRKLER (VII)

ANADOLU’DA TÜRKLER (VII)

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Cum Nis 29, 2016 4:01

ANADOLU’DA TÜRKLER (VII)

“9 Şubat 1640’ta henüz 25 yaşında genç fakat fizik bakımdan çökmüş bir hükümdar tahta çıkarıldı, başka aday yoktu. Daha önce Osmanlı tarihinin en genç mareşallerinden olan kardeşi IV. Murad üç erkek kardeşini katlettirmişti.” diyor İlber Ortaylı (1).
“Sultan İbrahim deli falan değildi, tahta çıkarken çok bilgece bir dua etmişti. Ama sinirleri çok bozuktu, ani hiddeti yüzünden devletin kıymetli yöneticilerini kaybetti”
“1615’te Osmanlı tarihinin en genç fakat en filozof ve bilgili padişahlarından I. Ahmed ile güzelliği ve sadeliği dillere destan Kösem Mahpeyker Sultan’ın oğlu olarak dünyaya geldi. Ömrü saray darbeleri, sarayın dışındaki yeniçeri ayaklanmaları ve entrikalar ortasında geçti. İktidara boş verecek ve ölümü kanıksayacak kadar eğitimi dahi olmadı.”
“Sultan İbrahim’in sekiz yıllık saltanatı bir faciadır. IV. Murad devrinin diktatörlüğü ortada bir yumuşamayı ve ardından anarşiyi getirdi. Padişah haşa deli değildi ama sinirleri adamakıllı bozuktu. Bilgece kararlarını ve devlet adamlarıyla olan akıllı diyaloğunu ani hiddet ve sinir buhranları ve yanlış idam kararları takip ediyordu.”
İlber Ortaylı’nın savına karşın, tüm tarih kitaplarına ‘Deli İbrahim’ diye geçen, ‘Deli’ İbrahim’in 1642 yılında 3 çocuğu oldu: Mehmet, Süleyman ve Ahmet. Ve IV.Mehmet, babasının Divan’da kararlaştırılarak tahtan indirilip hapse atılması üzerine 6 yaşında tahta oturup 39 yıl Devleti idare etti.
Avrupa’da durum
İstanbul’da 6 yaşındaki IV. Mehmet tahta çıktığı zaman, Avrupa’da Otuz Yıl Savaşlarını sona erdiren Westfalia Antlaşması yapılıyordu (24 Ekim 1648).

Roma’yla hiçbir ilişiği olmayan ama adı ‘Kutsal Roma İmparatorluğu’ olan imparatorluk parçalanıyor, Alman’ya üzerindeki göstermelik Habsbourg egemenliği kalkıyor, Almanya’da 350 ‘Devlet’in varlığı kabul ediliyordu. Devletlerarası ilişkilerde ‘karşılıkli saygı’ sözmeşmeye bağlanıyor, ileride ‘ulus’larını kuracak olan Devlet’ler, din işleri dahil, bir başka devletin iç işlerine karışmamayı kabul ediyordu.
Baltık Denizi’nde İsveç, kara Avrupa’sında da Fransa önemli birer güç oluyorlardı. Sözleşmenin dili Fransızca, ticarî kurallar da Hollanda’lı banker ve sigortacılar tarafından konuluyordu.
Tarih’e ‘Devrim’ olarak geçen Westfalia Antlaşmasını İngilizler, ‘İngiliz Devrimi’ diye adlandıracaklardır.
Gerçekte, yeni ‘Dünya’nın keşfiyle birlikte Avrupa’ya gümüş ve altın yağıyordu. Öyle ki 1550-1543 aralığında, fiyatlar öylesine yükselecektir ki ‘metal para’ % 75 oranında devalüe edilmek zorunda kalınacaktır (Great Debasement). İngiltere’de Henri VII döneminde Kilise’nin mallarına el konulmaya yönelinecek ve daha sonra Kraliçe Elizabet’in Maliye Bakanı Thomas Gresham ‘borsa oyunları’nın ‘giz’ini keşfederek Anvers Borsa’sının İngiltere’de kurulmasını sağlayacaktır: Royal Exchange (1565).
Yüzyıla yakın bir süre boyunca, topraklar büyük toprak sahiplerinin eline geçecek ve Londra’nın Lombard sokağı’na (Lombard Street) tüm dünyanın ‘finans oyuncuları’ yerleşmeye başlayacaktır. Bugün London City olarak anılan bu mahhalle hâlâ dünya finans sisteminin merkezi durumunda olup, ‘kapitalizmin kâbe’si olmaya devam etmektedir.
Lloyd’s of London (1688) gibi sigorta şirketleri ile İngiltere Merkez Bankası’nın (Bank of England) kurulmasında (1694), ‘İngiliz’in sadece ‘İ’si bulunmasına karşın, Navy bills aracılığıyla Royal Navy’e sağladığı finansmanla, İngiliz Donanması dünyanın en büyük donanması olacaktır .
İngiltere’nin 1699-1702 arasındaki borçları 1 milyon Stelin’den 16, 4 milyona; 1702-1714 aralığında ise 48 Milyon Sterlin’e yükselecektir. 1766’da 133 milyon Strerlin’e yükselmiş olduğu da eklenince, İngiltere’nin neden ivedilikle bu gelişmelerin ‘bilimi’! olan ‘Ekonomi Politiği’ keşfetmek zorunda kaldığı anlaşılabilir.
Köprürüyü geçinceye kadar...
Fransa kralı IX. Charles 1572 yılında dünyanın dört bucağından gelen paraları değiştirmek işiyle uğraşanları ‘Değişim memuru’ (agent de change) diye tanımlayan bir karar çıkardı.
Bu ‘ajan’lar değişim işlemlerini öteden beri kentleri biribirlerine bağlayan ‘köprü’ler üzerinde yapmaktaydılar. Venedik’in Vecchio Köprüsü, Floransa’nın Rialto Köprüsü ve Paris’in Echange (değişim) Köprüsü ile İstanbul’un Galata Köprüsü bu amaçla kullanılmaktaydı.
Osmanlı açısından bir farkla ki, Osmalı Devleti ‘Deli İbrahim’in ‘şey’iyle uğraşırken Galata köprüsünde bu işle uğraşan bir tek Türk bulunmamaktaydı.
Kuşkusuz, burada ya da başka yerlerde olayların ‘tarihsel yönü’nü anlatırken, Avrupa’daki ‘gelişmeler’in ‘aynısı’nın neden Anadolu’da yapılmamış olmasına ‘hayıflanma’dığımızın bilinmesinde yarar vardır.
Royal Navy’e açılan kredilerin yeni tekniklerin bulunmasına ve İngiltere’nin dünyaya egemen olmasına yol açtığı söylense de, bunun tüm ‘insanlık’ açısından ‘olumlu’ ve ‘yararlı’ olduğu görüşüne ‘kesinlikle’ katılmıyoruz.
Tresine kurulmakta olan bu ‘sistem’in ‘insanı insanlıktan çıkaran bir sistem olduğunun altını çizmekte yarar vardır. Ve bu ‘sistem’in insanlık için ‘kaçınılmaz’ olduğunu ileri sürenlerin görüşlerine katılmadığımızı da ayrıca söyleyebiliriz.
Ne ki, olan olmuş ve ‘tarih yapılmış’ bulunmaktadır.
Sorun, ondan nasıl ‘ders’ alınacağındadır.

(Sürecek)
Habip Hamza Erdem
(1) İlber Ortaylı, “Sekiz Yıllık Saltanatı Bir Faciaydı”, Milliyet, 13 Şubat 2010
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1635
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Şu dizine dön: Habip Hamza ERDEM

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x