Analara Kıymayın Efendiler

Analara Kıymayın Efendiler

İletigönderen İrfan Tuna » Sal Eyl 28, 2010 16:01

28 Eylül 2010

ANALARA KIYMAYIN EFENDİLER

İrfan Tuna


1991 yılındaki Irak saldırısının ardından, Irak'ın kuzey bölgesindeki Kürtleri, Bağdat yönetimine karşı kim kışkırttı?

ABD.

Daha sonra, ''Bölgedeki Kürtleri, Bağdat yönetiminden korumak'' bahanesiyle, bu bölgeyi Merkezi Irak yönetiminden kim kopardı?

ABD.

Merkezi Bağdat yönetiminden kopardığı bu bölgede, topraklarımıza yerleştirdiği Çekiç Güç aracılıüıyla bir ''Kukla Devlet'' kurmaya kim başladı?

ABD.

Topraklarımızdaki üslerine yerleştirdiği Çekiç Güç aracılığıyla, bir yandan Irak'ın kuzeyinde bir kukla devlet kurmaya çalışırken, diğer yandan da PKK'ya kim lojistik destek sağladı?

ABD.

Bu durumu saptayıp, dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Doğan Güreş'e ve Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a raporlarla bildiren, ABD'nin kukla devlet planını çökertmek için planlar hazırlayan Jandarma Genel Komutanımız Org. Eşref Bitlis'in uçağını 17 Şubat 1993'te sabotajla kim düşürttü, Jandarma Genel Komutanımızı kim katletti?

ABD.

Bu olaydan yaklaşık 1 ay önce, 24 Ocak 1993'te, PKK'nın CIA ile ve ABD ile ilişkisini belgelemek üzere olan Uğur Mumcu'muzu kim katletti?

ABD.

Ağustos 1994'de Genelkurmay Başkanı olan Org. İsmail Hakkı Karadayı döneminde Eşref Bitlis'in Planı uygulanarak, Irak'ın kuzeyine, 1995 yılı Mart ayında 35 bin Mehmetçik'le yapılan Çelik Harekatı'yla, Türk Ordusu kimin bölgedeki projelerine ağır darbe indirdi?

ABD'nin.

35 bin Mehmetçikle ABD işgali altındaki Irak'ın kuzeyine girip ABD'ye ağır bir yenilgi yaşatan ordumuz için, hangi ülkenin Foreign Affairs, Foreign Reports, Mediterranean Quarterly ve Joint Forces Quarterly gibi CIA bağlantılı yayın organlarında "Türk komutanları hizadan çıktı" diye yazıldı?

ABD'nin.

4 Temmuz 2003 tarihinde Irak'ın kuzeyindeki Süleymaniye kentinde görev yapmakta olan Özel Kuvvetler Komutanlığı'na bağlı askerlerimizin başına hangi ülkenin askerleri tarafından çuval geçirildi?

ABD.

2007 yılında katledilen Hrant Dink'in, 2006 yılındaki Malatyalı İşadamları Derneği (MİAD) 3. Fikir Platformu toplantısında yaptığı konuşmada söylediği, "Ermeniler, geçmişte İngiliz, Alman, Fransız ve Ruslara güvenmekle hata yaptı. ABD'nin Kuzey Irak'ta Kürt devleti kurma vaadine Kürtler inanmasın" diyerek uyardığı Kürtleri kullanan ülke kim?

ABD.

Irak'taki ''Kürtleri'' devlet kurma vaadiyle kullanıp, Irak'ın kuzey bölgesini kim kontrol altında tutuyor?

ABD.

Kontrol altında tuttuğu bu bölgedeki PKK kamplarında PKK'lı teröristleri kim eğitiyor, kim silahlandırıyor?

ABD.

Eğittiği ve silahlandırdığı bu teröristleri ülkemizin üzerine kim saldırtıyor?

ABD.

Etnik ayrışmalar ve çatışmalar körükleyerek ''Anaları kim ağlatıyor''?

ABD.

''Analar ağlamasın'' diyerek devletin ulusal ve üniter yapısını ortadan kaldırmayı amaçlayan ''Açılım'' politikalarını ''çözüm'' olarak ülkemize kim dayatıyor.

ABD.



2005 yılında adı DEHAP olan partinin Batman İl Başkanı Mehdi Öztüzün'ün 6 Şubat 2005 tarihinde, Batman Atatürk Parkı'nda bir grup yurttaşla birlikte yaptığı basın açıklamasıyla ortaya çıkardığı, kendilerine ''milliyetçi ve ayrılıkçı yanınızı öne çıkarın, etnik kimliklerinizi tartıştırın. Ayrılıkçı olursanız size destek veririz'' teklifini yaparak bölgedeki insanları ''ayrılıkçı'' olmaya teşvik ettiği açığa çıkan heyetin başındaki Adana Konsolosu Scoot W. Reid, hangi ülkenin Konsolosu'dur?

ABD'nin.

Doğu ve güneydoğumuzdaki insanları ''ayrılıkçı olmaya'' teşvik eden ''fitne ziyaretleri''nin ve ''fitne toplantıları''nın arkasında hangi ülke var?

ABD.

Şu an Başbakanlık koltuğunda oturmakta olan ve BOP'un eşbaşkanı olduğunu çeşitli yer ve zamanlarda bizzat kendisi açıklayan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''Hani şu Büyük Ortadoğu Projesi var ya, Genişletilmiş Ortadoğu, bu proje içinde Diyarbakır bir yıldız olabilir, bir merkez olabilir, bunu başarmamız lazım'' dediği projenin ve bu projeye ait aşağıdaki haritanın patronu kim?

ABD.



Büyük Ortadoğu Projesi adını verdiği projeyle, aralarında ülkemizin de bulunduğu, Fas'tan Çin sınırına kadar olan bölgede 24 ülkenin sınırlarını ve rejimlerini kendi emperyalist çıkarlarına uygun olarak, etnik ayrışma ve çatışmaları körükleyerek, ''Anaları ağlatarak'' değiştirmek isteyen kim?

ABD

Şu an Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturmakta olan Abdullah Gül'ün, 2006 yılı Mart ayı başlarında, Kızılcahamam'da AKP Milletvekillerine verdiği brifingte ''BOP içinde birlikte hareket ediyoruz'' dediği ülke hangisi?

ABD.

Şu an Cumhurbaşkanlığı makamında oturmakta olan Abdullah Gül, 24 Mayıs 2003 tarihli Vatan Gazetesi'nde Sedat Sertoğlu'na sözünü ettiği sözleşmeyi hangi ülkenin o dönemki Dışişleri Bakanı olan Powell'la yapmıştır?

ABD'nin.



2 Nisan 2003 tarihinde imzalanan ve maddeleri, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek tarafından 13 Temmuz 2003 günü yapılan basın toplantısıyla kamuoyuna açıklanan bu sözleşmeyle hangi ülkeye; ''Türk askerinin Irak’ın kuzeyinden çekileceğinin, sınır ötesi kapsamlı askeri harekatlara son verileceğinin, PKK'ya karşı bu sözleşmenin imzalandığı ülke askeri makamlarının izni olmadan sınır ötesi harekat yapılmayacağının, bu sözleşmenin imzalandığı ülkenin Ortadoğu harekatlarına aktif destek ve katılım sağlanacağının, Kıbrıs’ta Denktaş'ın devre dışı bırakılıp Annan Planı'nın kabul edileceğinin, Ermeni açılımı kapsamında devlet politikası bir tarafa bırakılarak Ermenistan lehine adımlar atılacağının, PKK elemanlarına geniş kapsamlı af çıkarılacağının, PKK'nın yasallaşması için gerekenlerin yapılacağının, Güneydoğu belediyelerine özerklik verileceğinin, Türkiye'nin adım adım federasyona götürüleceğinin'' sözü verilmiştir?

ABD'ye.



6 Nisan 2009 tarihinde ülkemize gelip, Meclis'te yaptığı konuşmada, ''Türkiye'deki Kürt azınlığın bu toplumda özgür bırakılmasını isteriz'' diyerek Kürtleri ülkemizde bir azınlık olarak niteleyen ve sanki ''özgür'' değillermiş gibi onlar için ''özgürlük'' isteyen Obama, hangi ülkenin Başkanı?

ABD'nin.

Bu sözlerin hemen ardından harekete geçip soluğu Irak'ın kuzeyindeki PKK karargahında alan Hasan Cemal'in eliyle koymuş gibi bulduğu PKK lideri Murat Karayılan hangi ülkenin koruması altında?

ABD'nin.

Hasan Cemal'e “İlk adımda silahların susması, sonra İmralı ile, kabul edilmiyorsa kendileriyle, o da kabul edilmezse, siyasal olarak seçilmiş irade ile, o da olmazsa ortak bir komisyon kurulup akil adamlar aracılığıyla diyalog'' önerisini yapan Murat Karayılan'ın yaptığı bu önerilerin gerçek sahibi kim? Murat Karayılan'ın liderliğini yaptığı PKK'nın arkasındaki gerçek güç kim? Ülkemizi PKK'yı muhatap almaya zorlayan gerçek güç kim?

ABD.



Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ve ülkemizin vatanseverlerine çamur atmayı meslek edinen Taraf'ın Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan'ın 19 Mart 2009 tarihli yazısında, ''Bugün Apo'yu barış sürecinin dışında tutmak, PKK'nın varlığını görmezden gelmek gerçek duruma uymuyor. (...) Apo, Kürtlerin Mandela'sı bugün. Onların ulusal kahramanı. (...) Bu savaşta iki tarafın da canı yandı, iki taraf da acı çekti, iki taraf da çocukları için ağladı. Bunu uzatmanın ne anlamı var? Apo'yu barış sürecine katmanın büyük yararları olabileceğini görmemek mümkün mü? (...) Anladık savaşmayı çok iyi beceriyoruz da... Barışmayı becermenin de savaşmak kadar değeri yok mu?'' diyerek pazarlamaya çalıştığı ülkemizi PKK'yı ve Abdullah Öcalan'ı muhatap almaya zorlayan projenin gerçek sahibi kim?

ABD



***

Hamdolsun, herşey ABD'nin istediği yönde ilerliyor...

Ülkemiz ve bölgemiz üzerindeki küresel projelerin gerçekleşmesinin önünde engel olarak görülen Yargı'yı, tümüyle Yürütme Organı'nın kontrolüne sokmayı amaçlayan Anayasa değişikliklariyle ilgili Referandum'dan sonra şimdi herşey daha açık oynanıyor.

Referandum'un üzerinden bir hafta bile geçmeden, ülkemize, başlarında Yugoslavya'daki ve Endonezya'daki emperyalist operasyonlarda büyük deneyim kazanmış bir kişi olan Finlandiya eski Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari'nin bulunduğu bir ''Akil Adamlar'' heyeti geliyor... Bu ''Akil Adamlar''ı ülkemizde bir araya, George Soros'un Açık Toplum Enstitüsü getiriyor...

“Kürt sorununda arabuluculuk yapmaya geldik... Kürt sorunu, AB üyeliğinizin önünü tıkayan bir engel.... Sorunu anlamak için ilgilileri dinlemeye geldik.” diyorlar... Önce Diyarbakır'da, ardından Ankara'da toplanıyorlar...

23 Eylül'de ise TBMM'deki Başbakan'ın odasında bir buluşma gerçekleşiyor... Toplantıda Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile Selahattin Demirtaş Başkanlığı’ndaki BDP heyeti bir araya geliyor. Adalet Bakanı Sadullah Ergin; Selahattin Demirtaş, Gültan Kışınak ve Hasip Kaplan’ı kapıda karşılıyor... Bu görüşmede Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in ''Diyalogun sürmesi faydalı… Umut ediyoruz yeni bir sayfa açılmış olur” dediği aktarılıyor...



Referandum'dan hemen sonra ABD'ye giden Abdullah Gül ise, 24 Eylül'de, dünyanın en büyük masonik örgütlenmesi olan New York'taki Dış İlişkiler Konseyi (Council on Foreign Relations-CFR) adlı düşünce kuruluşunda yaptığı konuşmada “Türkiye ile ABD arasında güçlü bir ortaklık var, bu yüzden toplumlarımıza Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin gerçek niteliğini anlatmak için beraber çalışmalıyız, işbirliğimizin hem ikili ilişkilerimiz hem de bölgesel ve küresel barış için ne kadar önemli olduğunu anlatmalıyız” diyor



Abdullah Gül, basına yansıdığı kadarıyla, bu konuşmasında Türkiye-ABD ilşkilerinde bir eksen kaymasının söz konusu olmadığını vurguluyor... Türkiye-ABD ilişkilerinin gündeminin birbirine son derece benzer olduğunu ifade ediyor... Türkiye'nin ABD'nin güvenilir bir ortağı olduğunu belirtip, Türkiye ile ABD'nin Irak, Afganistan, Orta Doğu, Balkanlar, Kafkaslar, Orta Asya, NATO, terörizmle mücadele konularında ortak gündemi olduğunu dile getiriyor... “Türkiye her zaman ABD'nin güvenilir müttefiki olacaktır” diyor... Türkiye-ABD ilişkilerinin artık stratejik ilişkilerin ötesine geçerek ABD Başkanı Barack Obama'nın da geçen yılki Türkiye ziyaretinde söylediği gibi “Model ortaklık” haline dönüştüğünü, Türkiye ile ABD arasındaki ekonomik ilişkilerin gelişmesi kapsamında yeni bir mekanizmanın yaratıldığını söylüyor...

ABD Başkanı Obama, Gül'ün sözünü ettiği geçen yılki Türkiye ziyaretinde, TBMM'de yaptığı konuşmada: ''Türkiye'deki Kürt azınlığın bu toplumda özgür bırakılmasını isteriz'' dememiş miydi?

Evet dostlar, aralarında Türkiye'mizin de bulunduğu 24 ülkenin sınırlarını ve rejimlerini etnik çatışmalarla ''Anaları ağlatarak'' değiştirmeye çalışan ABD ile ''BOP içinde birlikte hareket edenlerin'' işbirliği ''Model ortaklık'' kapsamında tüm hızıyla yol almaya devam ediyor...

Üstelik dediklerine bakılırsa, ''Yolun çoğu gitmiş, azı kalmış''...

***

Oysa Türkiye'miz için bir tek doğru çözüm yolu var, o da ABD denetiminden çıkmak...

Türkiye'mizi ABD denetiminden çıkarmak isteyenler ise işte bu nedenle ''Ergenekon'' tertibiyle hedef alınıyor...


Bu yazımın büyük bir bölümü,3 Ekim 2010 tarihli Yeniçağ Gazetesi'nde, Selcan Taşçı'nın hazırladığı Medya Polemik sayfasında yayımlandı
Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

Re: Analara Kıymayın Efendiler

İletigönderen İrfan Tuna » Pzr Eki 10, 2010 14:49

EŞREF BİTLİS SUİKASTI KONUSUNDA İŞÇİ PARTİSİ GENEL SEKRETERİ AV. HASAN BASRİ ÖZBEY'İN AÇIKLAMASI

9 Ekim 2010

İşçi Partisi 17 yıl önce saptamış ve milletimizle paylaşmıştı

İP Genel Sekreteri Hasan Basri Özbey:

Orgeneral Bitlis’in Ölümü Kaza Değil Suikast!




• MİT Müsteşarlığı, Silivri Mahkemesi’ne yolladığı “ÇOK GİZLİ” damgalı yazıda, “Ergenekon Örgütü” şemasında yer alan dokuz TSK mensubundan birinin Org. Eşref Bitlis olduğunu bildirdi. Org. Bitlis, MİT’e göre; “Ergenekon Terör Örgütü” liderlerinden.

• ABD, Org. Bitlis’i öldürtmekle kalmadı, “Ergenekon” suçlusu da yaptı. Bitmeyen hınç!

• Bitlis’in suçu büyük: ABD’nin Kürt planını bozmaya girişmek! Org. Eşref Bitlis, ABD’nin ve Çekiç Güç’ün PKK’ye silah ve malzeme gönderdiğini saptamıştı. Kürdümüzü kazanmaya ve ABD’nin Kuzey Irak’ta kukla devlet planını bozmaya yöneldi.

• Eşref Bitlis’in Planı, ABD’nin Kukla Kürdistan’ı kurma girişimlerine cepheden darbe indiriyordu. Özal, Org. Eşref Bitlis’in bu çabalarını ABD’ye bildirdi. Bitlis’i katleden Amerikancı Gladyo’nun tepesinde Turgut Özal vardı.

• Özel Harp Dairesi’nin Amerikancı yıldızları olan Org. Sabri Yirmibeşoğlu ve Org. Kemal Yamak, Özal’ın en yakınında idiler. Özal, Çankaya’da Türk Ordusunun komuta kademesine karşı Org. Yamak yönetiminde bir “Özel Büro” oluşturdu.

• Görevdeki General: “Eşref Paşa Amerika’ya çok karşıydı. Avrupa’ya yakındı. Ölümü ABD’nin işi… Eşref Paşanın ölümünde rol oynayan özel harpçi subaylar şimdi Çiller’le beraber.”

• Doğu Perinçek, TBMM Susurluk Komisyonu’na Suikasta karar veren ABD yetkilerini isim isim anlattı.

• Eşref Bitlis suikastını ortaya çıkartan Doğu Perinçek, Nusret Senem, Ferit İlsever, Adnan Akfırat, Serhan Bolluk ve Hikmet Çiçek Ergenekon tertibiyle hapse atıldılar.

• 1993 yılında suikastın üzerine sadece İşçi Partisi ve Aydınlık gazetesi gitti.

• 2010 yılında “suikast” manşetlerini TSK’yı yıpratma amacıyla Fethullahçı Gladyo attırıyor. Böylece ABD’nin cinayeti aklanıyor. Mesele, suikastı 1993 yılı ve sonrasında saptamaktı.

• Ankara C. Başsavcılığı, Nusret Senem’in 1997, 2001 ve 2003 yıllarında Millî Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı’na verdiği dosyaları getirtmelidir. O dosyalarda her şey var.

İşçi Partisi Genel Sekreteri Hasan Basri Özbey, bugün Ankara’da düzenlediği basın toplantısında Orgeneral Eşref Bitlis’in suikastını kanıtlarıyla açıklayarak, “çok gizli belge”lerle ortaya atılan Bitlis’in “Ergenekon’un lideri” olduğu iddialarını değerlendirdi. Özbey, açıklamasında şunları söyledi;

MİT’İN “ÇOK GİZLİ” DAMGALI YAZISI

Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı’nın, “Çok Gizli” damgalı yazısı şöyle;

“İddialara konu 69 şahıstan 2’si (Eşref Bitlis ve Gülçin Telci) halen hayatta bulunmamaktadır. Diğer şahıslar ise 14 politikacı, 13 basın mensubu, 19 iş adamı, 3 itirafçı, 9 mafya ile bağlantılı olduğu ileri sürülen eski ülkücü, 9 Silahlı Kuvvetler mensubu, 1 yazar ve 1 emniyet mensubu konumundadır.(T.G. İpek’in ifadesi ve CD’lerde yer alan iddialardan oluşturulan şema EK-7’de sunulmuştur.)”

İNFAZIN GEREKÇESİ

Başbakanlığa bağlı MİT Müsteşarlığı bu yazıyı, 23 Aralık 2008 tarihinde Ergenekon şemasıyla birlikte Silivri’de çalışan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. MİT, şemada bulunan 69 ismin adını önyazıda anmıyor. Ama Org. Eşref Bitlis’in altını çiziyor. Aslında bu önyazı, Jandarma Genel Komutanımızın 17 Şubat 1993 günü bir sabotajla infaz edilmesinin gerekçesi: ‘Org. Eşref Bitlis, Ergenekon Terör Örgütü’nün en üst düzey yöneticilerinden biriydi.’

Ergenekon Savcıları, MİT Şemasında 63 kişinin ismini kapatmışlardı. Mahkeme Başkanı, şemanın açılacağını ima ettiği halde, Şema açılmadı. Altı sanık hedefteydi. Bir de MİT’in önyazıda ismini açıkladığı Org. Eşref Bitlis ve sekiz kişi daha.

Org. Bitlis’i 1993 yılında şehit edenler, 2001 yılında Ergenekon tertibini kurarken Şemanın tepesine ismini yazdırmışlardır. Kime? Tuncay Güney’e. Bu ifadeyi İstanbul Emniyeti İstihbarat Şubesi polisleri kurgulayıp MİT’teki kod adı Tuncay İpek olan Tuncay Güney’e öğretmişlerdir. O sırada Tuncay’ın cebinde 4 Şubat 1999’da verilen 10 yıllık özel ABD vizesi ve Temmuz 2000’de ABD’ye götürülüp Grin Kart için yaptırılan başvuru bulunmaktadır.

Tuncay Güney’in televizyonlarda döndürülen Mülâkatında Eşref Bitlis çekirdek kadro içinde gösteriliyor:

“Bunlar, Karadayı, Kıvrıkoğlu, Veli Küçük, Eşref Bitlis… Teoman Koman… Rasim Betül… Osman Özbek bunların bir grup olduğunu söylüyorlar” (Mülakat s. 29)

“Çekirdek kadro olarak İsmail Karadayı, Necip Torumtay, Teoman Koman, Rasim Betir… Nejat Müldür… Veli Küçük… Osman Özbek” (Mülakat s. 94)

NİÇİN EŞREF BİTLİS

Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis, ABD’nin PKK’ya silah ve malzeme gönderdiğini saptamıştı. Kürt sorununu çözmek için, bölge Kürtleri ve Irak ile işbirliği çabasına girişti. Kürdümüzü kazanmaya ve ABD’nin Kuzey Irak’ta kukla devlet planını bozmaya yöneldi. Büyük suçu buydu.

TURGUT ÖZAL, EŞREF BİTLİS’İ ABD’YE İHBAR ETTİ

Eşref Bitlis, bölücü teröre çözüm planını 22 Mart 1992 günlü özel mektubuyla o zamanki Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a sundu. Bitlis, bu mektubu Özal’ın telefonda “Güreş Paşa ile aranızdaki çekişme nedir” sorusu üzerine yazmıştı. Bu soruyu aslında Amerikan istihbaratı araştırıyordu. Eşref Bitlis’in Özal’a mektubunu Aydınlık gazetesi, 20 Eylül 1993 günü manşetten yayımlamıştı. Herkes sustu ve üstünü örttü. İşte o zaman susanlardan Sabah gazetesi, 17 yıl sonra mektubu yeni bir keşifmiş gibi manşetten veriyor. Sabah, Aydınlık’ın haberini kelimesi kelimesine aynen yayımlıyor; fakat gönderme yapma ahlâkını göstermiyor.

Org. Eşref Bitlis, İşçi Partisi’nin çözüm programıyla örtüşen siyasetler öneriyordu. Bitlis’in çözümü, ABD’nin Turgut Özal’ı yönlendirerek Kukla Kürdistan’ı kurma girişimlerine cepheden darbe indiriyordu. ABD için tehlike büyüktü, Org. Eşref Bitlis, Org. Doğan Güreş’in 1994’de emekliye ayrılmasından sonra Genelkurmay Başkanı olacaktı.

Turgut Özal, Org. Eşref Bitlis’in bu konumunu ve bölge güçlerini birleştiren ulusalcı girişimlerini ABD’ye bildirdi. Aydınlık, o zaman bu çok önemli haberi de kamuoyuna duyurdu.

Özal’ın “MİT’i sivilleştirme” tertibinde görev üstlenen CIA bağlantılı ekip, Eşref Bitlis suikastında de sahne aldı. Bunlar, daha sonra Çiller Özel Örgütü’ne intikal ettiler ve Kontr Terör Merkezi’ni yönettiler. Onların İzmit-Adapazarı-Düzce’deki “Şeytan Üçgeni”nde işledikleri faili meçhul cinayetleri bugün Ergenekon tertipleriyle aklanıyor ve TSK’ya yükleniyor.

ÖZAL’IN ÇANKAYA’DAKİ ÖZEL ASKERÎ BÜROSU

Bitlis’i öldürten Amerikancı Gladyo’nun tepesinde Turgut Özal vardı. Özal, ABD’nin Türk Ordusunun terfi sistemine yaptığı operasyonu 1988 yılında bizzat yönetti. ABD’ye direnen Genelkurmay Başkanı Org. Üruğ’un “2000’ler Planı”nı Kenan Evren ile birlikte bozdu. Özal Harp Dairesi’nin Amerikancı yıldızları olan Org. Sabri Yirmibeşoğlu ve Org. Kemal Yamak, Özal’ın en yakınında idiler. Özal Çankaya’da Türk Ordusunun komuta kademesine karşı Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Org. Kemal Yamak yönetiminde bir “Özel Büro” oluşturdu. Bu Özel Büro’nun Türk Ordusunu ABD harekâtına katma girişimi, TSK tarafından boşa çıkarıldı. Genelkurmay Başkanı Org. Necip Torumtay, Amerika güdümlü Özal’a boyun eğmedi ve istifa etti. Org. Necip Torumtay da, tıpkı Org. Eşref Bitlis gibi, MİT’in Ergenekon şemasında yer alıyor ve Tuncay Güney Mülâkatı’nda “Çekirdek kadro” içinde sayılıyor. Ergenekon tertibini kurgulayan Gladyo, ABD karşıtı genelkurmay başkanlarını ve jandarma genel komutanlarını “Çekirdek Kadro” içinde yazdırtıyor.

MİT EŞREF BİTLİS’İ ERGENEKON ŞEMASINA KOYDU

Tuncay Güney’e mülakatta “Ergenekon demek TSK demektir” diye boşuna söyletmiyorlar. Türk Ordusuna karşı operasyon, aslında bu cümleyle 2001 yılında yürürlüğe konuyor. Polis olduğu MİT Müsteşarlığınca da açıklanan bir ihbarcı, Tuncay Güneyle yapılan Mülâkatı ve bir çuval belgeyi, 6 adet CD içinde, 4 Temmuz 2002 günü MİT’e gönderiyordu.

MİT, Ergenekon şemasını bu CD’lere dayanarak hazırladığını şemanın altına yazmış. O zamanki MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun 2009’da bu şemanın “saçma sapan” olduğunu açıkladı. Aslında bu açıklama, tertibi ele veriyor. Tuncay Güney gibi karışık bir elemanın ifadeleriyle TSK’nın genelkurmay başkanları düzeyindeki komutanları ve seçkin insanlar hedef alınıyordu. Demek ki olay, Tuncay Güney olayı değildi. Onun arkasında Türkiye’nin geleceğini kurgulayan projenin sahibi ve operasyon örgütü vardı.

MİT KONTR TERÖR MERKEZİ SAHNE ARKASINDA

MİT’in kendi resmi internet sitesindeki açıklamasına göre, Tuncay Güney, Mehmet Eymür’ün başında bulunduğu MİT Kontr Terör Merkezi’nin emrinde görev yapıyordu. O sırada Tuncay Güney’i sorgulayan İstanbul Emniyeti Organize Suçlar Şubesi Müdürü Adil Serdar Saçan ve Yardımcısı Ahmet İhtiyaroğlu da, olayın bir otomobil kaçakçılığı işi olmadığını fark ediyorlar. Sorguyu yönlendiren İstihbarat Şubesi’nin Fethullah Hoca bağlantılı görevlilerinin bir tertibin içinde olduğunu görüyorlar.

CIA’YI AKLAYAN MÜLAKAT

2001‘de kurgulanan mülakatta, Eşref Bitlis suikastı konusunda Tuncay Güney’e söyletilen şu sözler çok anlamlı değil mi?

“Eşref Bitlis konusu Veli Paşanın çok başını ağrıtır ileride. Ama şimdi ağrıtmaz biliyor musunuz? Elizabeth Şeltın yapmış ismini de bilmiyorum. Amerikan Adana Konsolosu Elizabet Şeltın, uluslararası anlaşmalar neticesinde Amerika’ya geri gönderilmiş. Çok önemli. Pilot Ümit Sezginler. Pilotun Sezginler soyadlı kız kardeşi bilmem 30 milyar mı 40 milyar mı Türkiye Cumhuriyeti askeriyesinden para aldı. Eşref Bitlis Paşanın oğlu devletten para aldı. Kitabın sayesinde, Adnan Akfırat’ın yazdığı kitap, böyle olmuş mahkeme tak tak para ödedi, kabul ödedi. Kim günah keçisi? Elizabet Şeltın! Veli Paşa, Eşref Paşayı öldürtmüştür. Cem Ersever’i öldürtmüştür.” (Tuncay Güney, Mülakat Çözüm Tutanağı, s. 124-125).

Böylece Tuncay Güney’in yüksek tanıklığıyla suikastın arkasındaki CIA aklanıyor ve Ergenekon tertibinin kurgusundaki köşe taşları daha o zamandan yerleştiriliyordu.

ŞEMA 2002 DARBESİNDE KULLANILIYOR

MİT, şema ve eklerini bir önyazı ile 10 Temmuz 2003’de Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök’e, 19 Kasım 2003’te ise Başbakanlığa yolladı. Şema, 2002’de, Ecevit Hükümetinin görevine son veren ve Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu’nu etkisiz kılan tertipte el altından kullanıldı. Şema, Ecevit’e resmî olmayan yoldan verildi ve Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e, Şenkal Atasagun’un deyişiyle “şifahî” (sözlü) olarak anlatıldı. Böylece Org. Özkök Genelkurmay Başkanlığına getirildi ve AKP iktidarı kuruldu.

Şema Ergenekon tertibinin başladığı Mayıs 2006’da isteği üzerine ikinci kez Başbakanlığa gönderildi.
Yapılan hazırlıklar sonucunda Haziran 2007’de başlatılan Ergenekon tertibinde örgütün iddiasını temel dayanağı yapıldı.

PERİNÇEK SUSURLUK KOMİSYONU’NA ANLATTI

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek TBMM Susurluk Komisyonu’nun tanık olarak dinlediği ilk isimdir. Çünkü Hükümetin ve TBMM’nin Susurluk soruşturması, Perinçek’in Cumhurbaşkanı Demirel’e verdiği Susurluk Dosyası’ndaki saptamaları araştırmak üzere başlamıştı. Bu dosya, Çiller Özel Örgütü başlığıyla Kaynak Yayınları tarafından yayımlandı.

Perinçek, 24 Aralık 2006 Salı günü Komisyon’a şöyle diyordu:

“Eşref Bitlis’in uçağı, Amerika’nın bugünkü Adana Konsolosu Elizabeth Shelton’un bulunduğu Adana ve İncirlikte yapılan iki toplantıda yapılan hazırlıkla düşürülmüş. Genelkurmay istihbaratının izleyerek- bizim bunları izleme kabiliyetimiz yok- yaptığı saptama bu. Tarihleri de verilmektedir. 8-10 Şubat [1993] tarihlerinde Çekiç Güç Komutanı General Naab, Elizabeth Shelton, Amerika’dan gelen -onların hepsinin isimleri dosyalarda var, hatta rütbeleri de- subaylar toplantılar yapmışlardır. Amerikan haberleşmesi de izleniyor. Devamlı bir Eşref Bitlis olayı var Amerikan haberleşmesinde” (Susurluk Komisyonu Tutanakları, Kaynak Yayınları, Nisan 1997, s. 61)

Suikastta bazı askerî personel de kullanılmıştı. Güvercinlik’ten kalkan B 200 uçağına ancak asker kişiler tarafından sabotaj yapılabilirdi. Nitekim o gün orada görev yapan Tahir Metin isimli asker parolayı bilen, ancak nöbetçi kolluğu olmayan bir astsubayın uçağın park halinde olduğu hangar tarafından gelip geçtiğini açıkladı. Altı aydan beri nöbet tuttuğu o yerde, böyle bir olaya hiç tanık olmadığını olaydan hemen sonra Askeri Savcıya söyledi.

TANSU ÇİLLER-SHELTON BAĞLANTISI

Çiller-Elizabeth Shelton bağlantısını ele veren isim Nazlı Ilıcak! Çiller başbakan olunca, Elizabeth Shelton, ABD’nin Adana Başkonsolosu olarak atanıyor. ABD vatandaşı olan Çiller ile Shelton sürekli bağlantı içinde. Akşam gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak, 4 Temmuz 1997 tarihli köşesinde, Çiller’in Genelkurmay’dan elde ettiği gizli bilgileri, Shelton aracılığıyla ABD’ye ulaştırdığını yazıyor.

Genelkurmay’a yönelik casuslukta Shelton-Çiller bağı saptanınca Bayan Konsolos Türkiye’den kaçıyor (Adnan Akfırat, Eşref Bitlis Suikastı, Kaynak Yayınları, Dördüncü Basım, Haziran 2008, s.109).

GENELKURMAY BİTLİS SUİKASTINI YAPANLARI AYDINLIK’A AÇIKLADI

Asıl bomba, 25 Ağustos 1996 günlü Aydınlık’ta patlıyor. Görevde olan bir general iki albayın yanında Aydınlık muhabirine, Org. Eşref Bitlis’i ABD’nin öldürttüğünü açıklıyor. Aydınlık bu açıklamayı Genelkurmay Başkanlığı’nın tekzip etmeyeceği güvencesini alarak yayımlıyor. Tekzip edilmeyen açıklama aynen şöyle:

“Eşref Paşa Amerika’ya çok karşıydı. Avrupa’ya yakındı. Ölümü ABD’nin işi. … Eşref Paşanın ölümünde rol oynayan özel harpçi subaylar şimdi Çiller’le beraber. Jandarma Genel Komutanlığındaki Özel Harpçi subaylar da Çiller’in adamları.”

HEPSİ ŞEMANIN TEPESİNDE

Bu açıklamadan 15 gün sonra Türk Ordusu, Irak Hükümeti ve Barzani ile birlikte CIA Peşmergelerine karşı çok etkili bir operasyon gerçekleştiriyordu. 3000 CIA Peşmergesi Guam adasına götürüldü. ABD Kaynakları, bu operasyonun sonucunu “Vietnam savaşından sonra aldığımız en büyük yenilgi” diye değerlendirdi. ABD yöneticileri, “Türk generalleri hizadan çıktı” diye yazdılar defterlerine.

Eşref Bitlis Planı, Eşref Bitlis’in şehit edilmesinden üç yıl sonra, 1996 yılı Eylül ayında, bölgesel güçbirliğiyle hayata geçirilmişti. O sırada Genelkurmay Başkanı Org. İsmail Karadayı, Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu ve Jandarma Genel Komutanı Org. Teoman Koman idi. Üçünün ismi de Tuncay Güney Mülakatı’na yazdırılmış ve MİT’in Ergenekon Örgütü şemasının tepesine konmuş. Her şey çok açık değil mi?

17 YILLIK SAPTAMA: KAZA DEĞİL SUİKAST

Bu başlık günlük Aydınlık gazetesinin 18 Eylül 1993 tarihli manşetiydi. Suikast gerçeğini ilk gündeme getiren İşçi Partisi oldu.

2010 yılında “suikast” manşetleri atmanın hiçbir tehlikesi yok.

1993 yılında olayın üzerine sadece İşçi Partisi ve Aydınlık gazetesi gitti. İşçi Partisi, Eşref Bitlis suikastinin aydınlatılması görevini MK üyesi Av. Nusret Senem’e verdi. Senem, şu anda Ergenekon’dan tutuklu olarak Silivri’de hapiste. Kader onu yeniden Eşref Bitlis ile buluşturdu. İkisi de Ergenekon Örgütü’nün üyesi olmakla suçlanıyor.

BİLİRKİŞİ RAPORLARI İŞÇİ PARTİSİ’Nİ DOĞRULADI

Av. Nusret Senem, 2. Pilot Tuğrul Sezginler’in mirasçılarının vekili olarak açtığı davada, K.K.K. As. Savcılığının kasasında kilitli dosyaların kapağını açtırdı. Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davada iki ayrı bilirkişi heyeti, suikastı açıkça ortaya koydular. Raporları oybirliğiyle yazan heyetler, İstanbul Teknik Üniversitesi ile Ortadoğu Teknik Üniversitesi/TAİ öğretim üyelerinden oluşuyordu. Buzlanma yoktu, pilot hatası yoktu, yapım hatası yoktu. Geriye suikast olasılığı kalıyordu. Her iki bilirkişi heyeti raporu da bunları vurguluyordu.

ORGENERAL ÖZGEN:“ABD JETLERİ BİTLİS’İN HELİKOPTERİNİ DÜŞÜRMEK İSTEDİ”

Org. Necati Özgen, Nusret Senem’in dosyanın yeniden açılmasını talebinin haber yapıldığı sayfada, Sabah gazetesine yaptığı açıklamada şunları anlatıyor:

“Bitlis ile birlikte Süleymaniye’ye giderken içinde bulunduğumuz helikopter Amerikan jetleri tarafından düşürülmek istendi.” (Sabah, 17 Eylül 2002)

BAŞBAKANLIK TEFTİŞ KURULU: YENİDEN SORUŞTURULMALI

Org. Eşref Bitlis suikastı, Av. Nusret Senem’in yürüttüğü mücadele sonucunda, Başbakanlık Teftiş Kurulu’nca da incelendi. Kurul, 01.01.1997 gün ve teftiş M:001 sayılı raporunda, Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki dava sona erince, olayın MSB tarafından yeniden soruşturulabileceği değerlendirmesinde bulunuyordu.

TBMM KOMİSYONLARI: “SUİKAST OLABİLİR”

Av. Nusret Senem’in ısrarlı mücadelesi, TBMM Komisyonlarında da yankısını buldu. TBMM Genel Kurulu’nun 16. birleşiminde 472 nolu kararıyla kurduğu Meclis Araştırma Komisyonu, Nusret Senem’in bulduğu kanıtlara dayanarak inceleme yaptı. Susurluk Komisyonu diye ünlenen Komisyon’un raporunda, “olayın suikast olabileceği ve soruşturulması gerektiği” vurgulanıyordu.

Susurluk Komisyonu’ndan önce kurulmuş bulunan Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu da, TBMM adına yaptığı araştırmada Nusret Senem’in kanıtlarını ve belgeleri inceleyerek aynı sonuca varmıştı.

ABD BÜYÜKELÇİLİĞİ SİYASAL KOMİSERİ KUNSTSTADTER “EŞREF BİTLİS’İ MİT ÖLDÜRTTÜ”

ABD Büyükelçiliği Siyasî Komiseri Kunststadter, İstanbul Üniversitesi’nin ünlü bir profesörünü ziyaret ediyor. Görüşme sırasında sert bir tartışma başlıyor. Profesör, “Bizim jandarma genel komutanımızı katlettiniz” diyince, Kunststadter, “Onu MİT öldürdü” cevabını veriyor.

“Siyasî Komiser” görevini hafife almayalım. Birinci Katip unvanını taşıyor. Ancak ABD Büyükelçiliklerinde CIA’nın temsilcisi olduğu için, çoğu zaman Büyükelçiden daha etkin.

Kunststadter’in tartışma heyecanıyla birden ağzından kaçırdığı bu sözleri tarihsel bir itiraf. Çünkü CIA, Eşref Bitlis suikastını, elbette Amerikan askerlerine değil, MİT içindeki elemanlarına yaptırttı. Özal’ın MİT’i sivilleştirme planının liderleri, daha sonra MİT Kontr Terör Dairesi’nde faaliyet yürüttüler. 12 Mart 1971 Amerikancı Darbesi’ndeki Kontrgerilla faaliyetinden beri hep CIA görevleri yaptılar. Her Amerikancı darbenin, her Kontrgerilla cinayetinin altından onlar çıkıyor.

Kunststadter, AKP yöneticilerinin 2004 yılında darbe planlarına ilişkin belgeler getirdiklerini de açıklamıştı. ABD istihbaratı, bu belgeleri inceleyerek uydurma oluğunu saptıyor. ABD Büyükelçisi Eric Edelman da Kunststadter’i doğruladı.

Peki CIA ve Pentagon gibi ABD resmî makamlarının, Eşref Bitlis suikastı hakkında bir açıklamaları olmayacak mı?

NUSRET SENEM BİTLİS SUİKASTINI ERGENEKON DAVASINA GETİRDİ

Eşref Bitlis suikastının ısrarlı takipçisi Nusret Senem, işin peşini Ergenekon Davası’nda da bırakmamıştır. 23 Şubat 2009 günü yapılan duruşmada, suikastı bütün kanıtlarıyla yeniden ortaya koymuştur.

AV. SENEM’İN SORUŞTURMA TALEBİ GENELKURMAY VE MSB ARŞİVLERİNDE

Av. Nusret Senem, bilirkişi raporlarını ekleyerek 1994, 1997 ve 2001 yıllarına üç kez Millî Savunma Bakanlığı’na ve 1997- 2001 yıllarında da iki kez Genelkurmay Başkanlığına başvurup soruşturmanın yeniden açılmasını talep etti. MSB, 1994 yılındaki başvuruya, “Soruşturma eksik yoktur” diye cevap verdi. Yeni kanıtlar ve bilirkişi raporları eklenerek 1997 ve 2001 yıllarındaki başvurulara ise, 13 yıldır cevap yok.

Ankara C. Başsavcılığı, Nusret Senem’in Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı’na verdiği dosyaları getirtmelidir. O dosyalarda her şey var.


Kaynak
Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

Re: Analara Kıymayın Efendiler

İletigönderen İrfan Tuna » Pzt Eki 11, 2010 17:37

İlhan Selçuk'un ''Ergenekon Terör Örgütü''nün yöneticisi olduğunu iddia ettiler...

Aynı İlhan Selçuk'u, Danıştay cinayetinin sanıklarına kendi gazetesini bombalatmakla suçladılar...

Gerçekten de inanılmaz bir yalan furyası estiriliyor.

Çocukların bile inanamayacağı iddialar, her akşam televizyon ekranlarından, gazete sayfalarından ortalığa üfürülüyor...

Yalan kervanına son günlerde hamdolsun Ahmet Özal da katıldı...

Anlaşılan çok kenarda köşede kaldığını düşünmüş olmalı... Son günlerde her akşam bir televizyon kanalında aynı iddiaları yineliyor...

Dün akşam da (10 Ekim 2010), TMSF'nin elindeki CİNE 5 ekranında ''Derin Mevzu'' programındaydı... Yandaş medyanın iki kalemşörüyle ''derin mevzulara'' dalmışlardı...

''Babamı Ergenekon öldürdü'' dedi... ''Eşref Bitlis Paşa'yı da aynı güçler öldürdüler'' dedi... ''Babamla, Eşref Bitlis Paşa çok iyi anlaşırlardı'' dedi... ''Adnan Kahveci, babam ve Eşref Bitlis, Kürt Sorunu konusunda çözüm aradıkları için aynı güçler tarafından öldürüldüler'' dedi...

Yahu kardeşim, anladık meydan sizin, ekran AKP'nin, atın, atın da biraz destekli atın diyesi geliyor insanın...

Hani, Eşref Bitlis, MİT Müsteşarlığı'nın, “Ergenekon Örgütü” şemasında yer alan dokuz TSK mensubundan birisiydi?

Adama hem ''Ergenekoncu'' diyorsunuz, hem ''Ergenekon öldürdü'' diyorsunuz... Bu nasıl iş...

Org Eşref Bitlis, Özal'la anlaşmak şöyle dursun, Özal'la taban tabana zıt bir konumdaydı... Özal ne kadar ''Federasyoncu'' ve Amerikancıysa; Eşref Bitlis, onun tam tersine o kadar devletin ulusal ve üniter yapısından yanaydı ve Türkiye'ciydi...

Eşref Bitlis'le, Özal'ın, Malatyalı olmaktan başka hiçbir ortak yönü yoktu...

Üstelik, Turgut Özal da, Adnan Kahveci de suikastla öldürülmediler... İkisinin de ölümünün, suikast ya da cinayet olduğunu gösteren hiçbir kanıt yok... Geçen Cuma akşamı Ulusal Kanal'daki Söz Meclisten İçeri programında, Yaşar Okuyan da söyledi. O yıllarda ANAP'lı olan Yaşar Okuyan, ''Adnan Kahveci'nin ölümü kazaydı, bunu ben çok iyi biliyorum'' dedi.

Ne Turgut Özal'ın, ne de Adnan Kahveci'nin, ABD ile hiç bir sorunu yoktu... Tıpkı Ahmet Özal'ın da ABD ile bir sorunu olmadığı gibi...

Ama Eşref Bitlis'in ABD ile sorunu vardı. Org Eşref Bitlis, ABD'nin ülkemizi ve bölgemizi tehdit eden planlarına cepheden karşıydı...

Üstelik ne ilginç, Eşref Bitlis'in uçağına ABD güdümündeki güçler tarafından, ABD'nin talimatıyla yapılan bir sabotajla katledildiğini yıllar önce belgeleriyle kanıtlayan insanlar, ''Ergenekon'' adı verilen davada yargılanıyorlar...

Ne demiş atalarımız, gün ola devran döne... Bir gün bu güzel ülke ABD'nin ve emrindeki uşakların elinden elbette kurtarılacak... Görelim o zaman kimler yargılanacak...
Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23


Şu dizine dön: İrfan TUNA

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

cron

x