Anayasa reformunun üstünde bu yazıyor “MADE IN ABD”

Re: Anayasa reformunun üstünde bu yazıyor “MADE IN ABD”

İletigönderen Başkomutan » Cmt Tem 24, 2010 22:04


AB VE ABD ONLARIN YANINDA


Aslında, tam gün yasasına ilişkin kararla üst üste geldiği için, konuyu daha anlaşılır kılabilmek için başlığın, “Anayasa Değişikliğine İlişkin Anayasa Mahkemesi Kararına Kimler Sevindi?” biçiminde konulması gerekir. Evet, acaba Anayasa Mahkemesi’nin anayasa değişikliğine ilişkin kararı kimleri sevindirdi ?

AKP anayasa değişiklik paketinin hangi amaçla çıkarıldığını ve eğer yürürlüğe girerse hangi sonuçları yaratacağını anlayabilmek için;

- Yargı bağımsızlığını yok edip yargının bir siyasal parti tarafından ele geçirilmesine göz yuman,

- Halkın iradesine ipotek koyan oylama yöntemini içine sindiren,

- Cumhuriyet rejimini, yargıyı kullanarak dönüştürecek değişiklikleri, kuruluş felsefesinin oluşturduğu temel niteliklere aykırı bulmayan,


Anayasa Mahkemesi kararının kimleri sevindirdiğine çok iyi bakılması gerekiyor.

Kapsamlı bir iptal kararı karşısında karşı önlemleri almak için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından TBMM tatile çıkarılmamış, açık tutulmuştur. AKP, yani Başbakan, iptalin içinin ne kadar boş olduğunu görerek, anayasa değişikliklerinin referanduma götürülmesi için “yola devam” kararı almıştır.



KİMLER SEVİNDİ

Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, “Kararı fevkalade olumlu buluyorum…Anayasa değişiklik paketi bu haliyle de çok iyi” (Cumhuriyet, 09.07.2010) diyerek sevincini belli etmiştir.

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, başlangıçta “Mahkeme işin esasına girmek suretiyle yanlış yapmıştır. Verilen karar anayasaya aykırıdır” (Sözcü, 09.07.2010) dese de, sonra asıl düşüncesini ve sevincini şöyle ifade etmiştir: “İptallere rağmen 12 Eylül’de referanduma sunulacak paket reform niteliğini korumaktadır. Herkesi evet demeye çağırıyorum.” (Cumhuriyet, 09.07.2010)

Görüldüğü gibi Anayasa Mahkemesi kararı, siyasal iktidarı ve yöneticilerini çok sevindirmiştir. Bu sevinç, anayasa değişikliklerinin TBMM’nde kabul edilmesinden sonra AKP milletvekillerinin sergilediği sevinci tamamlamıştır. Hazırlığında ve görüşülmesinde hiçbir katkıları olmayan, maddeleri sabahlara kadar süren görüşmelerde ne olduğunu anlamadan yarı uykulu biçimde kabul eden milletvekillerinin değişiklikler tümüyle oylanıp kabul edildikten sonra bunu alkışlarla, birbirlerine sarılarak, sevinç çığlıklarıyla kutlamaları, değişikliklerin rejimi dönüştürme amacını göstermiyorsa, acaba daha ne gösterecek?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, değişiklikleri kastederek “Biz bu taşın altına elimizi değil, bedenimizi koyduk” diyerek, değişikliklerin kendileri için “yaşamsal” önemde olduğunu vurgulaması, bu değişikliklerin rejimi dönüştürme amacını ortaya koymuyorsa, acaba daha ne ortaya koyacak?

Yine Başbakan’ın, siyasal partilerin kapatılmasını olanaksız kılan değişikliğin reddinden sonra, Anayasa Mahkemesi’ne ilişkin madde oylanırken, “Bu madde bizim için çok önemli” diyerek, Yüksek Mahkeme’nin ele geçirilmesine verdiği önemi ortaya koyması, Anayasa Mahkemesi’nin işlevi düşünüldüğünde, siyasal rejimin geleceğindeki karanlığı göstermiyorsa, acaba daha ne gösterecek?

Anayasa Mahkemesi’ne AKP’lilerle birlikte en çok sevinenler ABD ve AB olmuştur. AB Komisyonu sözcülerinden Ferran Tarradellas Espuny, karardan sonra şu açıklamayı yapmıştır: “Anayasa değişikliği paketinin olumlu adım olduğu inancımızı, Anayasa Mahkemesi kararının ardında da korumaya devam ediyoruz. Türkiye’nin, AB’nin yıllardır ilerleme raporlarında ve katılım ortaklığı belgesinde vurguladığı noksanlıkları tamamlayabilmesi için 12 Eylül’deki referandumda evet oyu çıkmasını istiyoruz.”

Bu demeç, her şeyden önce Türkiye’nin içişlerine doğrudan müdahaledir. Siyasal iktidar tarafından herhangi bir tepki verilmemiş olması, ulusal egemenliğin daha şimdiden elimizden uçup gittiğini göstermektedir. Olmaz ama, Türkiye’nin AB’ne üye olması durumunda başımıza geleceklerin de göstergesidir.

AKP YANDAŞLIĞI

İkinci olarak, AB organlarının raporlarında Cumhurbaşkanı’nın Anayasa Mahkemesi ve HSYK’ya üye seçmesi, Adalet Bakanı ile Adalet Bakanlığı Müsteşarı’nın HSYK’daki varlığı sürekli eleştirilirken ve bu anayasa değişikliğinde eleştirilen konular daha da ağırlaştırılmış olarak yer alırken, AB sözcüsünün bu belgelere gönderme yaparak değişiklikleri olumlu bulması tam bir çelişki ve AKP yandaşlığıdır.

Avrupa Parlamentosu Sosyal Demokratlar Grubu Başkan Yardımcısı Hannes Swoboda, “Biz AB olarak her zaman Türkiye’nin demokratikleşmesine ve reformlarına destek veriyoruz ve bu gördüğümüz anayasa paketi de reformlara, özgürlüklere açık bir paket. Dolayısıyla biz bu değişikliği destekliyoruz” (Radikal.com, 11.07.2010) diyerek, paketteki, bizim görmediğimiz “ilahi demokratikleşmeyi” görmüş ve AKP’nin sevincine katılmıştır. Aslında destek değişikliklere değil, AKP’ye, “AKP demokrasi”sine verilmiştir.

İtalyan “Corriere della Sera” gazetesine verdiği demeçte ABD Başkanı Barack Obama “Bizim (Batı adına) yapmamız gereken; büyük bir Müslüman demokrasisi olan Türkiye’nin bu özel doğasından (!) korkmak/çekinmek yerine, bu yönüyle onun batı ile entegrasyonundan yararlanmak için bağlarımızı sıklaştırmaktır” (Nilgün Cerrahoğlu, Cumhuriyet, 22.07.2010)diyerek, Türkiye için bilinçli bir biçimde “demokrasi” sözcüğü altında tasnif etmiyor; kendinden menkul bir “Müslüman demokrasi” alt başlığıyla sınıflandırıyor. Böylece “AKP demokrasisi” daha da netleşiyor.

ABD Büyükelçisi James Jeffrey de, Hürriyet gazetesinden Sedat Ergin’e yaptığı açıklamalarda, AKP’nin referandumuna destek vermiştir. (Aydınlık Dergisi, 18.07.2010, sy.3)

Anayasa değişiklikleri, yargı bağımsızlığını yok edici niteliği, yargının bir siyasal iradenin egemenliğine geçmesine yol açıcı içeriği nedeniyle demokratikleşme önünde bir engel oluşturduğuna ve bu anayasa değişikliklerine “evet” demenin aslında “AKP’ye evet” anlamına geldiğine göre, ABD ve AB’nin AKP’den yana tavır koydukları, açık biçimde bir kez daha ortaya çıkmıştır.

Bu sonucu, Venedik Komisyonu Genel Sekreteri Thomas Markert’in sözleri pekiştirmektedir. Markert’le görüşen Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Avrupa’nın anayasa değişiklik paketiyle ilgili yeterli bilgiye sahip olmadığı izlenimi edindiğini söylemiştir. Gerçeker, Markert’in kendisine, “Adalet Bakanı ‘anayasadaki antidemokratik hükümleri değiştiriyoruz, yapılanlar iyidir’ dedi. Metni görmedik” dediğini aktardı. (Utku Çakırözer, Cumhuriyet, 14.07.2010) Bu anlatım, bir yandan Avrupa’nın da yanıltıldığını ortaya koyarken, öte yandan, Avrupa’nın körü körüne AKP yandaşlığı yaptığını sergilemesi yönünden ilginçtir.

Bir başka ilginç konu, Anayasa Mahkemesi kararına sevinen ABD ve AB yetkililerinin, referandumda “evet” oyu kullanılması için propaganda yapmaları. Bakınız Banu Avar diyor ki, “Duymuşsunuzdur, ABD büyükelçisi ve AB organları, ‘Türkiye ‘EVET’ demeli!’ reklamı yaparak şehir şehir gezmekteler! Boykotçular, BDP ve bölücüler de batıdan aldıkları ‘taktik’ gereği, bu kararla ortaya çıktılar!”

Anayasa Mahkemesi kararına sevinenlerin AKP’liler ile ABD’li ve AB’li yandaşları olması, bu ikilinin aynı zamanda referandumda “evet” denilmesi için işbirliği yapmaları, anayasa değişiklikleri konusunda size ipucu vermiyor mu?

Peki acaba Anayasa Mahkemesi kararı bu kesimi neden bu kadar sevindirdi? Anayasa değişikliklerinin siyasal iktidar yönünden can alıcı düzenlemelerini iptal etmediği ve bu değişikliklerin referanduma götürüleceği için. Peki, neden referanduma bu kadar güveniliyor? Halk bilinçli olarak bu değişikliklere evet oyu verecek mi? Hayır; ama, halkın “din sömürüsüyle” daha rahat kandırılabileceğini düşündükleri için. Peki acaba bu değişikliklerde iktidar partisi için can alıcı hangi düzenlemeler var? Onları da süren yazılarda anlatmaya çalışacağız.

Bülent Serim
Anayasa Mahkemesi eski Genel Sekreteri
Odatv.com



Referandumda “HAYIR” demek için 140 neden


Made in USA bir paket “Hayır” de başından defet



Madem ki Made in USA bir pakettir, bir ABD yönlendirmesi ve dayatmasıdır acilen ve kesinlikle reddedilmelidir.

Madem ki Made in ABD bir iktidarın teklifidir, doğal müttefiklerinin, stratejik ortaklarının karşılıksız katkıları ile hazırlanmış ve Türk halkına sunulmaktadır, hiç düşünmeden “hayır” mührü basılmalıdır.

Madem ki, sayın başbakanın zaman zaman “nerden nereye” diyerek anlattığı, “sessiz devrim” sözleri ile ima ettiği çepeçevre bir kuşatılmışlığı yaşıyoruz, iktidarın eliyle Anadolu halkının tüm zenginlikleri elinden alınmıştır ve alınmaktadır o halde bu soyguna bir dur demek için kesinlikle “hayır” mührü basılmalıdır.

Madem ki, 12 Eylül referandumu bir bakıma iktidarın sekiz yıllık icraatlarının da oylanması ve onaylanması anlamına gelmektedir, geride kalan sekiz yıl, gün gün, hafta hafta hatırlanmalı, masaya yatırılıp kocaman bir “hayır “ çekilmelidir.

Sekiz yıl boyunca çıkarılan bütün yasalardan, yapılan tüm düzenlemelerden hiç birinin bu ülkenin menfaatine, bu coğrafyada yaşayan insanların çıkarına olmadığı düşünülerek, araştırıp incelenerek bu teklife okkalı bir “hayır” mührü basılmalıdır.

Sekiz yıldır tek başına iktidar olan AKP’nin, Müslüman Türk milletinin her masum isteğine, her makul talebine “hayır” dediği dikkate alınarak, söz konusu Anayasa değişikliklerine “hayır” denilmelidir.

Seçim barajının aşağıya çekilmesi önerilerine “hayır” diyen,
Şeker pancarında, fındıkta, çayda, tütünde devam eden kotların kaldırılması önerilerine “hayır” diyen,

Yabancılara vatan toprakları satılmasın tekliflerine “hayır” diyen,

Ecnebi şirketlere özel yasalar çıkarılmasın ikazlarına “hayır” diyen,

Ve daha nice makul tekliflere sürekli “hayır” diyen AKP iktidarının Anayasa değişiklik teklifine, yani 12 Eylül referandumuna elbette ve kesinlikle: Hayır…


Aziz KARACA / Yenimesaj
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Anayasa reformunun üstünde bu yazıyor “MADE IN ABD”

İletigönderen Başkomutan » Cmt Ağu 07, 2010 1:23


Amerikan müftüsünden fetvalar

Adam Amerika’da oturuyor ama bütün fetvaları direkt veya dolaylı olarak Türkiye ile ilgili.

Ocağının başında oturduğu ülkenin yapıp ettiklerine dair, devirdiği çamlara dair,yaktığı ülkelere, yıktığı yuvalara dair bir fetvasını işitmedik.

Amerikan müftüsünden bugüne kadar hiç duydunuz mu ki, geçsin kameranın karşısına da bir kez olsun Amerika’nın Afganistan’da, Irak’ta işlediği cinayetleri eleştirsin.

Siyasete asla ve kata karışmadığı söylenen sayın müftünün gırtlağına kadar iç ve dış siyasetin içinde olduğu da gözden kaçmamaktadır.


Anayasa değişikliği paketinin “made in USA” bir paket olduğu sayın müftünün ilginç çıkışı ile bir kez daha belgelenmiş oldu.

AB sözcüleri “evet”çiler arasında.

Amerikan yetkilileri “evet”çiler arasında idi, şimdi bir de Amerikan müftüsü “evet”çilerden olduğunu ilan etti.


Hem de ne ilan etmek…

Eşiktekini-beşiktekini, makberdekini-mezardakini ayağa kaldırıp yollara dökerek hem ölülerden hem de dirilerden “evet” toplamak için seferber etmeyi düşünecek ve dillendirecek kadar… Sayın müftünün bu gayreti, bu celadeti ve de cevvaliyeti ocağının başında oturduğu ülkenin direktiflerinden ve dahi menfaatlerinden mütevellit olmasın sakın?..

Ne bilelim, ocağının başında oturduğu ülkenin organizesindeki haçlı işgal orduları Irak’ta bir buçuk milyon Müslüman’ı katlederken sayın müftünün servi boyunu gören olmadığı gibi sesini-soluğunu duyan da olmadı.

Her sıkıştığında derhal imdadına yetiştiği AKP iktidarı tarafından ülkenin bütün yer altı ve yer üstü zenginlikleri haraç-mezat satılırken de karşıt her hangi bir fetvasını işitmedik.

Yoksa, yok pahasına alıcıların çoğu, ocağının başında oturduğu ülkenin şirketleri miydi?
Sayın müftünün bir dediğini iki etmeyen, her dediğini emir telakki eden bağlılarının,seçmen listelerine köylerindeki-kentlerindeki mezarlık nüfuslarını da ilave etme ihtimalleri karşısında

Yüksek Seçim Kurulunu şimdiden uyarıyoruz.

Ya, önceki seçimlerde de bu metot uygulandı ise?



Aziz KARACA
yenimesaj.com.tr
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Anayasa reformunun üstünde bu yazıyor “MADE IN ABD”

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzr Ağu 08, 2010 8:38

TSK tartışılırken yargıya Amerikan müdahalesi sürüyor!

Yüksek Askeri Şura toplantıları öncesinde Balyoz soruşturmasından 102 subay hakkında yakalama kararı verilmesi ve toplantının ikinci gününde, Kara Kuvvetleri Komutanı olması beklenen Hasan Iğsız’ın ifade vermeye davet edilmesi, “Yargıya müdahale” tartışmalarını başlattı.

CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç başta olmak üzere, AKP’li yöneticilerin yargıya etkileyecek açıklamalarda bulunduğunu belirterek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, “Bütün bu açıklamalar yargıya müdahale anlamına gelmez mi?” diye sordu. Soru önergesine Başbakan yerine cevap veren Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, yargıya müdahalenin olmadığını söyledi.

Derken ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2009 yılı terör raporunda, “Ümraniye davasına bakan mahkeme, Ergenekon ve üyesi oldukları iddia edilen kişilerin terörle mücadele yasaları altında mı yargılanması gerektiği, yoksa Ergenekon’un, organize bir suç şebekesi olarak sınıflandırılarak, organize suçlara dair yasalar altında yargılanmasının daha mı iyi olduğu konusunda bir ara karar yayımlayabilir” denildi.

Yani ABD Dışişleri Bakanlığı da Türk yargısına doğrudan müdahale etti.

* * *
Birinci Ümraniye davası tutuklu sanıklarından Kemal Kerinçsiz’in avukatı Tolga Akalın, raporu eleştirdi. Akalın, “ABD Dışişleri Bakanlığı’nın bu raporu eğer bir istihbarati bilginin paylaşımıysa, bu Ümraniye davaları açısından çok vahimdir” dedi.

Akalın, “Bu raporu yazanlar Türk Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu’nun ara kararlara ilişkin bölümünden ve sistematiğinden bihaberdir. Şöyle ki; savcılık iddianamede sanıklar hakkında Terörle Mücadele Yasası kapsamında sevk maddeleri düzenlemiştir. Mahkemenin bir ara kararla ‘bu sevk maddelerinin dışında başka maddelerden yargılamaya devam ediyorum’ demesi mümkün değildir” diye bilgi verdi.

“Yargıya müdahale var mı yok mu?” sorusu tartışılırken Amerikan Wall Street Journal gazetesi de Türk Ordusu’nun güç kaybettiğini yazdı.

Meseleyi Hüsamettin Cindoruk özetledi. Cindoruk, Eko-Enerji Dergisi’nden Prof. Dr. Mustafa Özcan Ültanır’ın gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı ve hem Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na, hem Anayasa Mahkemesi’ne tayin edilecek yargıçların bugünden belli olduğunu iddia ederek, hükümetin kimleri nereye tayin edecekleri yolunda bir hazırlığı olduğunu, Anayasa değişikliğinde yer alan üye sayılarının da ona göre tespit edildiğini ileri sürdü.

* * *
Bilindiği gibi bizim yazılarımız üzerine, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Meclis’te CHP Zonguldak milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün soru önergesine verdiği cevapta,
“Ülkemiz ile ABD makamları arasında terör örgütü PKK/KONGRA-GEL’in Avrupa’daki faaliyetlerinin sona erdirilmesi amacıyla ABD’nin Ankara Büyükelçiliği yetkilileriyle yapılan ortak planlama ile Avrupalı savcıların terörle mücadele konusunda Türk meslektaşlarıyla bir araya gelerek gelecekte yapılabilecek iş birliği konularında fikir ve bilgi paylaşımında bulunmalarını teminen 25-26 Ocak 2007 tarihlerinde İstanbul’da ortak bir çalıştay düzenlenmiştir.

Söz konusu çalıştaya, Ceza Muhakemesi Yasa’mızın 250’nci maddesi uyarınca yetkili cumhuriyet başsavcı vekillerinin yanı sıra Almanya, İngiltere, Belçika ve Hollanda’dan 2’şer savcı katılmıştır. Ayrıca, Bakanlığımız tarafından düzenlenen bu çalıştaya Bakanlığımızdan 4 görevli ile Genelkurmay Başkanlığı ve İçişleri Bakanlığı temsilcileri de katılmıştır” demişti.

Amerikan Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’deki soruşturmaları kendi soruşturmalarıyla mı karıştırıyor acaba?


Arslan BULUT, 7 Ağustos 2010, YENİÇAĞ
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Anayasa reformunun üstünde bu yazıyor “MADE IN ABD”

İletigönderen Başkomutan » Pzt Ağu 16, 2010 0:26

Hayır’lı gerekçeler

Hayır’lı gerekçe 1:

Anayasa paketi ‘milli’ değildir


Anayasa paketi, yerli değildir. Avrupa Birliği ve ABD’nin direktifleri ve beklentileri esas alınarak hazırlanmıştır. Bu paketin milli olmadığı ilk olarak ABD’de masaya yatırılmasından anlaşılabilir. Anayasa Taslağı ilk olarak Mart 2008’de ABD’nin Columbia Üniversitesinin düzenlediği bir konferansta masaya yatırıldı. Konferansa, Türkiye’den AKP’li vekil Dengir Mir Mehmet Fırat, anayasa hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun ve AKP Milletveklili Cüneyt Yüksel konuşmacı olarak katıldı. (Bakınız: http://www.sipa.columbia.edu/cdtr/pdf/turkprog.pdf)

Türk olmaktan çok ABD’li ve AB’li olan bir Anayasa Paketi ‘hayır’dan başka bir reyi hak etmemektedir.

Hayır’lı gerekçe 2:

Pakette millet yarına madde yok


Anayasa değişiklik paketinde vatandaşların faydasına bir düzenleme yoktur. Memurun, işçinin, çiftçinin, esnafın, işadamının, işsizin, kamu görevlilerinin, öğrencilerin yararına bir düzenleme yoktur. Memurlar için yapılan düzenlemenin içi boştur. Pakette, “Memurlar ve diğer kamu görevlileri, toplu sözleşme yapma hakkına sahiptirler. Toplu sözleşme yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde taraflar Uzlaştırma Kurulu’na başvurabilir. Uzlaştırma Kurulu kararları kesindir ve toplu sözleşme hükmündedir” ifadesi bulunmaktadır. Buna göre memurlar hükümetin atadığı insanlardan oluşan Uzlaşma Kurulu’nun vereceği karara uymak zorundadır. Bu değişiklikle birlikte memurlar toplu sözleşme hakkına sahip köleler konumuna düşürülecektir.
Bundan dolayı referanduma ‘hayır’ demekte hayır vardır.

Hayır’lı gerekçe 3:

Anayasa paketi antidemokratiktir


Anayasa paketinin referanduma götürülüş süreci değerlendirilirse demokratik olmadığı rahatlıkla görülecektir. Anayasa paketinin referanduma götürüldüğü mantıkla millete dayatılan hiçbir şey demokratik olmaz. Hükümet paketi tartışmaya açmamıştır. Muhalefet partilerine yapılan ziyaretler hem göstermeliktir, hem de parti ayrımı yapılmıştır. Hükümetin dilinden düşürmediği ‘toplumsal mutabakat’ kavramı bu konuda rafa kaldırılmıştır. Hükümetin ziyaret ettiği kurum ve kuruluşlara 3 gün süre vermesi de demokrasi bağlamında trajikomiktir.

Vatandaşların geleceğini şekillendirecek anayasa değişikliklerinin sağlıklı bir şekilde incelenip, görüş ve ilavelerin üç gün içerisinde hükümete bildirilmesi imkânsızdan öte bir şeydir. Bu da hükümetin anayasa paketinde yapılacak değişikliklere tamamen kapalı olduğunu daha işin başından ortaya koymaktadır.

Bir Anayasa Değişiklik Paketi düşününki, Columbia Üniversitesi’ndeki Amerikalı profesörlerin taleplerine göre şekil alıyor, ama kendi milletinin beklentilerinin bu pakete yansımasına hazırlayan hükümet tarafından fırsat verilmiyor. Böyle bir anayasa değişikliğinin antidemokratik olması kaçınılmazdır.

Bu derece antidemokratik olan bir Anayasa’ya milletçe ‘hayır’ demek tek çıkar yoldur.


Orhan DEDE
yenimesaj
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Önceki

Şu dizine dön: Müyesser YILDIZ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x