Anayasa reformunun üstünde bu yazıyor “MADE IN ABD”

Anayasa reformunun üstünde bu yazıyor “MADE IN ABD”

İletigönderen Başkomutan » Prş Tem 15, 2010 0:32

Resim


“MADE IN ABD”


Yeniçağ Gazetesi Yazarı Arslan Bulut, emperyalizmin Anayasa değişikliği ve “yargı reformumuza” yaptığı katkıların peşini bırakmıyor. İşe, Gazeteci Yılmaz Polat’ın “CIA Pençesinde Açılım” adlı kitabında yer alan, “Adalet Bakanlığı’nda Bush zamanından beri Amerikalı bir danışman savcının bulunduğu” bilgisiyle başladı. Ardından BM Kalkınma Programı’nın hazırladığı yol haritasını gündeme getirdi. Son olarak, “Yargıdaki Kanadalı gölgesine” dikkat çekti.

Adalet Bakanlığı, “Amerikalı danışman savcı” iddiasını yalanlarken, şu bilgiyi verdi:

“Türkiye ile birçok yabancı devlet arasında olduğu gibi ABD ile de 1980 yılında yapılmış olan ‘Suçluların Geri Verilmesi ve Ceza İşlerinde Karşılıklı Adli Yardımlaşma Antlaşması’ yürürlükte bulunmaktadır. Bunun dışında ülkemiz ile ABD arasında 2006 yılında herhangi bir antlaşma yapılmamıştır.”

Ancak ODATV’den Barış Terkoğlu 29 Haziran’da yayınlanan “Bakın Amerika Ne Söylüyor” başlıklı yazısında hem ABD Adalet Bakanlığı, hem de Dışişleri Bakanlığı internet sitesinden derlediği resmi bilgilerle, ABD’nin özellikle PKK’yla mücadele konusunda Türkiye’ye ne tür “danışmanlık” hizmetleri verdiğini ortaya çıkardı.

ABD SAVCISI OLMADIYSA, TÜRK SAVCILARINI GÖTÜRÜRÜZ

ABD’nin gırtalığına kadar Anayasa değişikliği ve yargı reformunun içinde olduğunu gösteren bu iddia ve bilgiler yeterli bulunmuyorsa, bir belge daha sunalım.

Bu belge, ABD Dışişleri Bakanlığı’nca hazırlanan Mayıs 2009 tarihli “Özgürlük ve Demokrasi İlerleme Raporu”dur. Buyurun, ABD’nin kendi ağzından “yargı reformumuz” için öncelikle kimler üzerinde, hangi konularda, ne tür çalışmalar yapıldığını anlatan bölüm:


“Türkiye demokratik ve hukukun üstünlüğüne dayanan reform sürecine devam etmelidir… ABD hükümetinin başlıca hedefleri, insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne daha fazla değer veren, daha demokratik bir hükümeti teşvik etmek ve daha bağımsız ve tarafsız adliye de dahil demokratik, şeffaf ve sorumlu devlet kurumlarına olanak yaratacak anayasal değişiklikleri içeren yasal reformları desteklemektir…

ABD, hukukun üstünlüğünün ve modern, tarafsız bir adliyenin geliştirilmesine yardım amacıyla çok sayıda milletvekili, yerel siyasi lider, yargıç, adli yetkili, basın mensubu, akademisyen ve sivil toplum örgütlerinin yetkilileri ile toplum diplomasisi programları yoluyla temas kurdu ve objektif adliyenin geliştirilmesine yardım edecek eğitimi artırdı. 2008’de çeşitli programlar vasıtasıyla uzun sürelerle ABD’ye gelen 100’den fazla kişi Amerikalı meslektaşları ile tanıştı, ABD’nin politik, yargı ve sosyal sistemlerinin yapı ve fonksiyonlarını daha yakından tanıdı ve ABD’nin insan hakları ve demokrasiyi ilerletmek için gösterdiği çabaları gözlemledi.

Amerikan değerlerini gösteren kamu diplomasisi, ülkede ihtiyaç duyulan hukuk reformlarının önemini belirtebilecek liberal değerleri tanıtmak bakımından çok önemlidir. Bu faaliyetler ABD konuşmacı programlarını, mübadeleleri, ülkenin her tarafında ABD görevlilerinin halka hitap etmesi ve Enformasyon Kaynak Merkezleri aracılığı ile doğru bilgilerin ulaştırılmasını da kapsar…

ABD görevlileri, insan hakları meselelerini tartışmak, yeni görüşleri işitmek ve büyük şehir ortamlarının ötesinde ortaklar aramak için ülkenin her tarafına gider. ABD görevlileri, ABD siyasetini ve Amerikan değerlerini açıklamak, Türk-Amerikan ortak çıkarlarını belirtmek amacıyla konferanslara, seminerlere ve programlara katılır… ABD, sivil toplumun gelişmesi ve onun rolünün anlaşılmasını daha da ileri götürmek amacıyla din ve toplum, demokraside sivil toplumun önemi, etnik grupların bulunduğu toplumlarda çeşitliliğin yönetimi ve güzel sanatlar yoluyla hoşgörünün teşvik edilmesine ilişkin ziyaretçi programlarını destekledi.

STÖ ve dini liderlere sunulan ziyaretçi programları da istikrarlı ve güvenilir politik sürecin değerini ve çok sesli, dini ve etnik bakımdan çeşitli, hoşgörülü toplumun faydalarını teşvik etmekte önemli rol oynadı. Konular ise ABD’nin yasama, yargı ve sosyal sistemleri, ABD’nde hukukun üstünlüğü ve Amerikan hayatında din ve dini kurumların rolünü kapsadı. Öğrenci lider değişimi yaz programı da, yerel liderlerin gelecek neslini aynı ABD kurumları, gelenekleri ve süreci konusunda bilgilendirerek bu projeleri tamamlamış oldu.

ABD görevlileri özgür ifadenin daha fazla korunması, Müslümanlık dışındaki dinlerin haklarına saygı duyulması, azlıklara ve azlıkların görüşlerine hoşgörülü davranılması gibi kapsamlı reformlara devam edilmesini teşvik amacıyla muntazam olarak yasama ve yürütme organlarının, aynı zamanda yargı organının üyeleri ile görüşmektedir.”



ABD’NİN SOMUT “TEŞVİKLERİ”

ABD Dışişleri Bakanlığı raporunda, Türkiye’nin hukuk reformuna yapılan somut katkılar hakkında da şunlar anlatılıyor:

“ABD hükümeti, ülkede hukuk reformlarını ilerletme çabalarını artırmak amacıyla, ceza yargılamasının dava öncesi aşamasındaki çözümler konusunda 45 savcı ve yargıcın katıldığı bir konferansa ev sahipliği yaptı. Konferansta ceza pazarlığı yönteminin kabulü teşvik edildi. ABD, Türkiye, diğer Avrupa ülkeleri ve Irak arasında hukuk alanında işbirliğini daha da geliştirmek, profesyonel adli standartları kuvvetlendirmek ve hukukun üstünlüğünü uygulamak için teröristlerin iadesi konusunda bir konferansa da Adalet Bakanlığı ile birlikte ev sahipliği yaptı.

ABD hükümeti aynı zamanda terörizm alanındaki yasalar, çocuklarla ilgili konular ve iki tarafı ilgilendiren diğer yasal alanlardaki en iyi uygulamaları gözlemlemeleri amacıyla, savcılar için ABD’de bir inceleme turu düzenledi. Ülkenin insan ticaretine son vermesine yardım etmek ABD’nin öncelik verdiği bir konu olmaya devam etmektedir. ABD görevlileri insan ticareti aleyhine faaliyet gösteren öncü kurumlar, uluslararası örgütler ve STÖ’ler ile yakın ilişki içinde olmaya devam etti.

ABD, bir ABD görevlisinin, ABD’nin modern günümüzdeki köleliği ortadan kaldırmak konusunda ısrarını vurgulamak amacıyla Aralık 2008’de üst düzey devlet yetkilileri, sivil toplum ve uluslararası örgütlerin temsilcileri ile görüştüğü üç günlük seyahati destekledi. Bu alandaki kamu diplomasisi programları ülkenin güneydoğusunda kadın ve kızların ekonomik, hukuki ve sosyal bakımlardan güçlendirilmesi amaçlı dört projeyi kapsadı.”

ADALET BAKANI’NIN İTİRAFLARI

Hadi bu raporu da çöpe atalım. Anayasa ve yargı reformunun, tamamen “Made in Turkey” olduğunu ve Türk Milleti için yapıldığı iddiasını sürdüren iktidarın Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e kulak verelim.

Son bir hafta içinde iki önemli açıklaması oldu. Birincisi dün TBMM Genel Kurulu’nda CHP’li Ali İhsan Köktürk’ün eleştirileri üzerine yaptığı gündem dışı konuşmada söyledikleriydi. Ergin, “Anayasa değişikliğinin, AB’ye üyelik yolunda görüşme fasıllarının açılması için gerekli olduğunu ve değişikliklerin Avrupa’daki hukuk otoritelerinden de destek gördüğünü” bildirdi.

Bu sözlerden anladığımız şu; Demek ki Kıbrıs Rum kesimi ve Fransa’nın bloke ettiği 8-10 başlık orada dururken, AB, uyduruk birkaç başlık açmak için şimdi de “Anayasa değişikliği ve yargı reformu” dayatmasında bulunuyor ve biz gerçeklere gözümüzü kapatıp, kabul ediyoruz. Veya iktidar her zamanki gibi, yine AB bahanesine sığınıyor. Her halükarda “reformun”, “Made in Turkey” olmadığı, Bakanın ağzından tescilleniyor!..

Zaten önceki Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, yargı reform taslağını en önce AB’nin genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn’e takdim etmemiş miydi?



Adalet Bakanı’nın diğer iki önemli itirafı ise 11 Temmuz’da Zaman Gazetesi’nde yayınlanan röportajın satır aralarında gizliydi.

“Yargıdaki temel sorunları çözmediği için ‘paket bir reform değil’ iddialarını” şöyle cevaplandırdı:

“Yargı reformu stratejisinde yargının sorunlarına bir bütün olarak bakış açısı getirdik. Yargının tüm sorunları masaya yatırılmış ve çözüm önerileri ortaya konulmuştur. Bu belge, Avrupa Komisyonu’nca doğru yönde atılmış bir adım olarak 2009 ilerleme raporuna girdi. Ancak anayasa paketi içerisinde getirilen düzenlemeler kısa vadeli değişikliklerdir. Orta ve uzun vadeli hedefler içerisinde bilirkişilik, alternatif uyuşmazlık çözüm yolları, alternatif infaz yöntemleri dahil tüm sorunlara çözüm yolları önerilmiştir.”

Yani bir kez daha “Anayasa paketinin” AB’nin istekleri doğrultusunda hazırlandığını açıklamış olmakla kalmadı, “arkası var” demeye getirdi.

TÜRK MİLLETİ DEĞİL, CORÇ İÇİN VEYA TARİHİN TEKERRÜRÜ

Adalet Bakanı Ergin, Anayasa paketinin halka nasıl “iş ve aş” getireceğini anlatırken söyledikleri ise “yargı reformunun” gerçekte kimler için yapıldığının itirafıydı. İşte Bakan Ergin’in o sözleri:

“Bu ülkede yatırım yapacak sermaye sahipleri, önce güven veren bir adalet mekanizması var mı, yok mu diye bakıyor. Yaptığı yatırımın güvencesi olup olmadığına bakıyor. Hiçbir yatırımcı kendi sermayesiyle kumar oynamak istemez. Bu açıdan, Türkiye’de güven veren adalet sisteminin kuruluyor olması, bu ülkeye ilave yatırım gelmesi, yeni istihdam oluşması, aş demek, iş demek, ekmek demek. Özelleştirme uygulamalarında yüksek yargının verdiği çelişkili kararlar, yatırımcıları caydıracak içtihatlar, bu konuda Türkiye'nin yerli ve küresel sermayeye güven veren adalet sisteminde tereddüde yol açmıştır. Yargı reformu strateji belgesi güven veren bir adalet sistemini benimsedi…”

Yani Başbakan Erdoğan’ın Ofer’in Galataport projesi ve mayınlı arazilerin İsrail’e verilmesi tartışmaları sırasında söylediği, “Paranın dini, milleti, ırkı olmaz… Burada İzak çalışmayacak ya, Ahmet, Mehmet çalışacak. İşte işsizliği aşıyoruz. Bak kardeşim o Corç olsun. Gelsin yatırımını yapsın. Burada fabrikayı kurduğu zaman, buradan gitse fabrikayı alıp da mı gidecek? Kim yanında istihdam edilecek? Ahmet, Mehmet, Ayşe, Fatma. Pazarı hazır…” şeklindeki sözlerin “hukukçası”!..



Batılıların, kapitülasyonlarının sağlama almak için Osmanlı’ya dayattıkları veya Sevr’de önümüze koydukları “yargı reformlarını” bilmeyen yoktur. Ancak “Corç” meselesine pek benzeyen iki somut olayı, Halil Ersin Avcı’nın derlediği “İngiliz Gizli Raporu Türkiye 1908” adlı kitabından aktaralım. Dönemin İstanbul’daki İngiliz Büyükelçisi, Londra’ya gönderdiği gizli raporda, “Basra’daki ipotekler” ve “Hudeyde’deki Yargıç Muavini” hakkında şunları anlatır:

“Türk yetkililer, -özellikle Suriye ve Filistin’de- mülklerin yabancılara devrine izin vermede gönülsüz… Basra olayında iki firma, Gray, Mackenzie ve ortakları ile France, Frenwick ve ortakları, kendi firmalarına ait olan mülklerin İngiliz vatandaşlarına devretmek istediler. Yerel otoriteler, bu devire izin vermeyi reddettiler ve çok daha aşağı derecede güvence sunan diğer tedbirler yeniden uygulanmak zorunda kalındı. Elçilik, geçen Temmuz öncesinden beri bu sorunla ilgileniyordu. Ancak içinde bulunduğumuz değişim döneminde hala halledilemedi.

Devlet Şurası geçenlerde, İngiliz vatandaşlarının sahip oldukları mülkleri, diğerlerine devretme hakkını açıkça tanıyan bir karar verdi. Bu kararın, bahsedilen iki özel olayın yardımına çok geç geldiğinin görülmesine rağmen, yerleştirdiği prensip, gelecekte başvurmak için yeterli olacaktır.”

“Olay, Hudeyde’deki Ticaret Mahkemesinin, yabancı muavinleri içine almayı reddetmesi sebebiyle meydana gelmiştir. İmparatorluğun büyük bir kısmında var olan Avrupa benzeri yargı sistemi, hiçbir zaman Yemen’e uygulanmadı ve Adliye Nazırı, yabancıların kabulü yönünde herhangi bir adım atma konusunda oldukça gönülsüzdü. Hudeyde’deki Ticaret Mahkemesinde özel bir İngiliz davası oldu.

Elçilik, kuvvetli bir şekilde yargıç muavinlerinin mahkemede görev almasının kabulü konusunda ısrar etti. Temmuz’dan biraz önce Bab-ı Ali’den lehte bir karar elde edildi, ancak Adliye Nazırı’nın muhalefeti nedeniyle sorun askıda kaldı. Dürüst olmasına karşın, yaşlı, inatçı ve gözden düşmüş olan Abdurrahman Paşa, değişimin ilk kurbanlarından birisiydi ve ortadan kaybolmasından sonra Bab-ı Ali’nin verdiği kararın uygulanmasında hiçbiri zorluk çekilmedi.”


Müyesser Yıldız / 14.07.2010 / Odatv.com



FBI ile "Önleyici Dava" Kardeşliğinden Vesayete
Açık İstihbarat / Arslan BULUT



FBI ile "Önleyici Dava" Kardeşliğinden Vesayete

Açık İstihbarat


11 Eylül süreci ile birlikte ABD merkezli olarak "önleyici savaş" kavramı ortaya atıldı. Bu kavramın alt başlığı olarak FBI, "önleyici dava" kavramını geliştirdi.

Bu kavram; suç işlememiş ama işlemesi olası olduğu düşünülen insanların, aralarına sokulacak ajanlar vasıtası ile birbirleri ile "tanıştırılıp" (Bkz: Tanıdığının tanıdığı üzerinde örgüt üyesi olunan Ergenekon davası) , biraraya gelecekleri "ortak dava" ortamları yaratılmasını ve bu ilişkiler ağı olgunlaştığı noktada bu insanların "örgüt suçlaması" ile toplanmasını öngörüyordu.

ABD bu davayı kendi ülkesinde; bir ABD üssüne pizza dağıtan Türk ve arkadaş çevresi üzerinden denedi. Almanya'da Türkiye'de istihbaratla bağlantısı olduğu iddia edilen bir Türk ve arkadaş çevresi üzerinden bir "bombacı ekip" yaratarak bunu denedi (Bkz: Kadir T ve Sauerland çetesi) . FBI'ın "önleyici dava" kavramını mükemmelleştirip uyguladığı son noktayı ise tahmin edebilirsiniz.

Devletimiz içinde birilerinin ABD Devleti ile önleyici dava pratiği yaptığına artık eminiz.

Siz emin değilsiniz; Arslan Bulut'un son günlerde yayınladığı aşağıdaki yazıları ard arda okuyun. Türk yargısı üzerindeki ABD vesayetinin geldiği nokta konusunda şüpheniz kalmayacaktır.

Açık İstihbarat

Adalet Bakanlığı'nda ABD'li Bir Savcı - 26 Haziran 2010

Abant Platformu’nun bu yılki “Vesayet ve Demokrasi” konulu toplantısında konuşan Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Anayasa Mahkemesi’nin geçmişteki parti kapatma kararlarını hatırlatarak Türkiye’de demokrasinin vesayet altında olduğunu son 30 yıl içindeki diğer örnekleriyle anlattı.
Ergin,

“Anayasa değişikliğinin en önemli amacı, vesayet rejimini sona erdirmek, demokrasiye vurulan zincirleri kırmak, cunta zihniyetini tarihin karanlık sayfalarına gömmek ve tam demokrasiyi tesis etmektir”

dedi.

* * *

Şimdi Adalet Bakanı’na bir bilgi sunacağım.

Gazeteci Yılmaz Polat’ın son kitabı “CIA Pençesinde Açılım”, Ulus Dağı Yayınları arasında çıktı.

Kitabın 163 ve 164’üncü sayfalarında aynen şu bilgiler yer alıyor:

“Abdullah Gül, 8 Ocak 2008’de Bush’a konuk oldu. Görüşmede, Kürt sorunu üzerinde durularak siyasi çözüm tartışıldı. Görüşmeden sonra Abdullah Gül, Bush’un bu konuyla ilgili bir isteğinin olmadığını açıkladı. Beyaz Saray ise Türk tarafını yalanlarcasına, görüşmede PKK ve siyasi çözüm yöntemlerinin ele alındığını bildirdi.

Siyasi çözümün şifresi, Erdoğan’ın 5 Kasım’da Bush ile baş başa görüşmesinde saklıydı. Gül-Bush görüşmesi, Erdoğan-Bush görüşmesinin devamı niteliğindeydi.
Abdullah Gül, Ankara’ya döndükten bir ay sonra ABD Adalet Bakanı, Türkiye Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay ile görüştü. ABD ve Türk Adalet Bakanlıkları, uzun süredir işbirliği içindeydiler.

2006’da kamuoyuna yansımayan bir anlaşma da yapılmıştı ve o tarihten beri Kaliforniya Eyaleti Sacramento bölgesinden atanan bir Amerikalı savcı, Türk Adalet Bakanlığı’nda danışman olarak çalışıyordu.

ABD Adalet Bakanlığı bünyesinde 1991 yılında oluşturulan OPDAT’a, (Office of Prosecutorial Development Assistance and Training-Denizaşırı Adli Takibatı Geliştirme Yardımı ve Eğitim Dairesi’ne) bağlı savcılar bir yıllığına atanır; 14 ve 15’inci dereceden yılda 102-153 bin dolar arasında ücret alırlar. ABD’nin, Türkiye’nin yanı sıra Pakistan, Endonezya, Kenya, Bangladeş, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerde de danışman savcıları vardı.

Amerikalı danışman savcıların görevleri arasında terörizm suçlarının soruşturulması ve yargılama imkanlarının güçlendirilmesi; gerekli teknik yardımın sağlanması bulunuyordu. Ayrıca yabancı ülkelerde terörist izleme, insan haklarını koruma ve kara para aklama gibi konular da görevleri arasındaydı.

Amerikalı danışman savcı, Türk adaletini biçimlendirirken, Ankara Büyükelçiliği bünyesindeki FBI ve istihbarat birimleriyle de yakın işbirliği içinde çalışıyor.”

* * *
Sadullah Ergin, Yılmaz Polat’ın verdiği bu bilgiler hakkında bir açıklama yapar mı acaba? Bu bilgiler doğruysa, vesayet altında çalışan kim oluyor?

Mehmet Ali Şahin, Danıştay baskını sırasında Devlet Bakanı idi ve TBMM’de yaptığı konuşmada, olayın sebebi ile ilgili olarak, “sürprizlere hazır olun” demişti. Hangi savcıdan bilgi almıştı acaba?

Başbakan Tayyip Erdoğan, Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin ve Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, bu tür olayların tamamından milliyetçileri veya ulusalcıları sorumlu tuttular, sonra da terörle mücadele bir kenara bırakılıp teröristle mücadele edenler hakkında soruşturmalar başlatıldı!

İçişleri Bakanlığı’nda da ulusalcılığı suç olarak gösteren bir rapor hazırlandı!

Amerikalı savcı böyle mi tavsiye etmişti?

“Vesayet ve demokrasi” ye bundan daha açık örnek var mıdır?

Şimdi Cemil Bayık, “demokratik özerklik” ilan edeceğini söylüyor.

Bu politikalar sayesinde değil mi? Daha taşeron aramaya gerek var mı?

Amerikalı Savcı Türk Savcıları ve Polisi İle Birlikte Çalışıyor - 30 Haziran 2010

Adalet Bakanlığı, “Adalet Bakanlığı’nda Amerikalı danışman savcı” başlıklı yazımı kesin bir dille yalanlamıştı.

Ancak, bu bilgiyi aldığım Yılmaz Polat’ın “CIA Pençesinde Açılım” adlı kitabının yayıncısı Mustafa Yıldırım, kısa bir açıklama ile birlikte konunun yer aldığı Amerikan Adalet Bakanlığı ve Ankara Büyükelçiliği İnternet sitelerinin adreslerini ve ilgili sayfaları gönderdi.

* * *

Amerikan Büyükelçiliği’nin İnternet sitesine girdiğimiz zaman,

“ABD Adalet Dairesi Yurtdışı Savcılık Geliştirme, Yardımlaşma ve Eğitim kurumuna bağlı olarak bir hukuk müşaviri, 2006 yılında ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nde konuşlanmıştır.

Özellikle terör ve terörizmin finansmanı ile ilgili olarak ABD ve Türkiye hükümetleri arasında işbirliğini sağlamak için görev yapıyor.

Bu müşavir, yerel savcı ve diğer kolluk personeli ile çalışıyor ve eğitim programları ile ABD ve Türkiye’nin ortak çabalarını geliştirmeye gayret ediyor. Şimdiki eğitim programları kara para aklama, siber suçlar, suçluların iadesi ve ceza davalarında duruşma öncesi meselenin aydınlatılmasına odaklanmıştır”

açıklamasına rastlıyoruz.

Amerikan Adalet Bakanlığı’nın İnternet sitesinde ise kısaca OPDAT adı verilen kuruluşun Türkiye’de Dışişleri Bakanlığı ile yakın işbirliği içinde çalıştığı, ABD Büyükelçiliği’nin, Türk Hükümetinin PKK ve diğer terör örgütlerinin işlediği cinayetlere karşı mücadelesine destek verdiği, terörle mücadele mevzuatını geliştirmek ve ceza davalarında, mali dolandırıcılık ve kamu yolsuzluklarında yardımcı olduğu belirtiliyor.

OPDAT sayfalarında,

“Kapsamlı cezai adalet yardım programları çerçevesinde deneyimli ABD’li savcılar, yerleşik tüzel danışmanlar olarak Benin, Irak, Kenya, Liberya, Türkiye, Uganda, Birleşik Arap Emirlikleri, Yemen, Zambiya Cibuti, Gana, Ürdün, Kuveyt, Mozambik, Nijerya, Katar, Güney Afrika ve Tanzanya dahil olmak üzere bu ülkelerde programlar yapar”

bilgisi veriliyor.

OPDAT’ın dünya çapında faaliyetlerinin anlatıldığı yazının Balkan ülkeleri ile ilgili paragrafında ise

“Programlar Dışişleri Bakanlığı tarafından finanse edilerek bu ülkelerde cezai adalet sistemi geliştiriliyor.

Özel soruşturma tekniklerinin kullanılması, sanıkların videoya konuşmaları ve diğer basit gizli faaliyet rutin olarak Amerikan savcılar ve ajanlar tarafından kullanılmaktadır.

OPDAT özel soruşturma teknikleri kullanılabilmesi için ilgili ülkelerde yasal reformlar için tavsiyelerde bulunulmuştur. OPDAT, organize suçlar dahil olmak üzere suçla mücadelede, bölge ülkelerinde özel görev güçleri geliştirmeye yardımcı oldu”

deniliyor.
* * *

Mustafa Yıldırım, “Adalet Bakanlığı ‘1980’den beri ABD ile anlaşma yok’diyor.

Bu durumda; ABD Büyükelçiliği’nde bulunan (RLA -Yerleşik Yasal Danışman) Amerikalı Savcı, Türkiye’nin savcılarıyla ve emniyetiyle devletlerarası protokol, anlaşma ya da sözleşme olmadan, yalnızca kişisel dostluk ilişkileri mi kurmuş oluyor?

Bu ilişkilerden Adalet Bakanlığı’nın bilgisi yoksa hangi bakanlığın bilgisi var?” diyor.

* * *

İşte bir demokrasi ve yargı sistemi böyle vesayet altına alınıyor.

Şimdi açıklama yapma sırası kimde acaba?

Dışişleri Bakanı, İçişleri Bakanı ve Başbakan, bu rezaleti nasıl izah edecek?

Tayyip Bey, demokratikleşmeyi Amerikalı savcıların tavsiyeleriyle mi sağlayacak?


İstanbul'da 8 Savcıyla Toplantı Yapan Amerikalı - 01 Temmuz 2010

Yılmaz Polat’ın “CIA Pençesinde Açılım” adlı kitabındaki bilgileri esas alarak yazdığım, “Adalet Bakanlığı’nda Amerikalı bir savcı!” başlıklı yazıyı, Adalet Bakanlığı’nın kesin bir dille yalanlamasından sonra dün yeni bilgilere ulaşmış ve Amerikan Adalet Bakanlığı ve Türkiye’deki Amerikan Büyükelçiliği’nin İnternet sitelerinden alıntılar yaparak, doğru bilgi verdiğimi ispatlamıştım.

odatv.com yazarı Barış Terkoğlu da aynı kaynaklardan konuyu araştırdı ve “Adalet Bakanı Amerikalı danışman yok dedi. Bakın Amerika ne söylüyor?” başlığı altında bizimle hemen hemen aynı bilgileri içeren bir haber yaptı.

Yazıyı 29 Haziran günü saat 17.00’de yazıişlerine teslim etmiştim. Bir saat sonra arkadaşların, “oda.tv’ye bir bak” uyarısı üzerine bu sitenin manşetinde 16.50’de girilmiş Barış Terkoğlu imzalı haberi okudum.

Barış Terkoğlu ile birbirimizden habersiz olarak, aynı saatlerde hemen hemen aynı bilgileri ele almıştık. Terkoğlu’nun haberinde dünkü yazımda olmayan çok önemli bir bilgi daha vardı ki onu da bu sütunda kayda geçirmem gerekir.
Barış Terkoğlu, “İstanbul’da savcılarla toplantı” ara başlıklı bölümde şöyle yazdı:

“Yine ABD Dışişleri Bakanlığı sitesinde şöyle bir bilgi veriliyor: ’Türkiye’de PKK ile Savaşmanın Yasal Araçları Üzerine Program: 25-26 Ocak 2007’de, OPDAT Türkiye Genel Hukuk Danışmanı İstanbul’da, PKK ile mücadelede yasal araçlar üzerine bir program düzenledi.

Program katılımcıları terör suçları ve organize suçlarla ilgilenen mahkemeleri bulunan sekiz Türk kentinden cumhuriyet başsavcı vekilleri ile dört yargı temsilcisinden oluştu. Program Türk yetkilileri ile Hollandalı ve İngiliz meslektaşlarını bir araya getirdi. Amaç, programa katılan tüm tarafların, PKK ile mücadelede kendi ülkelerinde kullanabilecekleri mevcut yasal araçları tartışmalarını sağlamaktı.’

(http://www.dojafijobs.us/news.html)

ABD Dışişleri Bakanlığı, resmi yayın organında Genel Hukuk Danışmanı’nın İstanbul’da PKK ile mücadele kapsamında cumhuriyet savcıları ve yargı temsilcilerine yönelik bir program düzenlendiğini haber veriyordu. Oysa Adalet Bakanlığı kimseden danışmanlık hizmeti almadıklarını söylemiyor muydu?

Bakanlık, OPDAT programı dahilinde seminerlerin yanısıra iki yönlü teknik yardımın da gerçekleştiğini haber veriyor. Türkiye’de Adalet Bakanlığı’nın kesinlikle yalanladığı ilişki, ABD Adalet Bakanlığı arşivlerinde yapılan faaliyetler ile beraber net olarak görülebiliyor.

Tüm bunlardan sonra Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in, Türkiye’de gazeteciler yerine ABD Adalet Bakanlığı’nı yalanlaması gerekmez mi? Ya da Adalet Bakanlığı İstanbul’da düzenlenen OPDAT toplantılarından haberdar değil mi?”
* * *
Amerikan Adalet Bakanlığı sitesinde belirtilen OPDAT Türkiye Genel Hukuk Danışmanı, yani Amerikalı savcı, terör suçları ve organize suçlarla ilgilenen mahkemeleri bulunan sekiz Türk kentinden cumhuriyet başsavcı vekilleri ve dört yargı temsilcisi ile görüştüğüne göre Adalet Bakanı’nın, bu konudan haberdar olmaması mümkün değildir.

Bu bilgiler gizli değildir. Amerikan Adalet Bakanlığı İnternet sitesinde halen yayındadır.
Durum böyle olduğu halde, Adalet Bakanı kendisi açıklama yapmayıp, bu konulardan belki de hiç haberi olmayan “Basın Müşaviri” imzasıyla bize yalanlama geçti.
Amerikalı savcının danışmanlığında, Türkiye, terörle mücadele edecek öyle mi?
İşte Türkiye böyle yönetiliyor ey vatandaş!

Seçmene Uyarı : Yargı Reformunu UNDP Hazırladı ! - 13 Temmuz 2010

Amerikalı bir savcının Adalet Bakanlığı’na danışmanlık yaptığını yazdığımda bakanlık bu haberi yalanlamıştı.

Sonra Aydınlık dergisinde, Susanne Hayden adlı bu savcının, resmi olarak Amerikan Büyükelçiliği bünyesinde çalışmakla birlikte, 25-26 Ocak 2007’de İstanbul’daki hakim evinde, sekiz ilin özel yetkili Başsavcı vekili ve Adalet Bakanlığı’ndan üç yetkili ile çalıştay düzenlediği ve terörle mücadele yöntemlerini anlattığı ortaya çıkarıldı.

Adalet Bakanlığı, bu haberler üzerine herhangi bir açıklama yapamadı.

***
Şimdi en az bu skandal kadar büyük bir skandalı yine açık kaynaklardan elde ettiğim bilgilerle bilginize sunuyorum...

Anayasa reformu denilen ve Türk yargı sistemini altüst eden çalışmalar, uzun süreden beri Adalet Bakanlığı ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından sürdürülüyor.

Danıştay 2. Dairesi Tetkik Hakimi Fetih Sayın, Danıştay Başkanlığı tarafından görevlendirilerek 16-17 Nisan 2009 tarihlerinde Ankara Sheraton Oteli’nde yapılan semineri takip etti ve bir rapor hazırladı.

Fetih Sayın öncelikle UNDP’nin İnternet sitesini inceledi ve

“Kurumsal Yönetim Perspektifinde Yargı Reformunun Desteklenmesi”

projesinin 112 bin Amerikan Doları bütçesi olduğunu ve Ocak-Ağustos 2008 tarihlerini kapsadığını tespit etti.

UNDP sitesinde aynen şöyle deniliyor:

“UNDP, ulusal hükümet nezdinde güvenilir bir ortaktır, yargıda iyi yönetişimi sağlamada ulusal hükümete katkı verecek pozisyondadır.

Proje adalet reformunda Türkiye’ye yol haritası hazırlamak için hazırlanmıştır ve Adalet Bakanlığı, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Yargıtay ve Danıştay gibi yüksek mahkemelerin yapıları ve kendi aralarındaki etkileşimlerine yönelik genel bir değerlendirme sağlayacaktır.”

***
UNDP’nin “Türk Yargı Reformuna Destek” başlıklı raporunda da şu bilgiler veriliyor:

* “Yargı Reformunun Desteklenmesi Projesi kapsamında 13-14 Mart 2008 tarihinde Ankara’da bir çalıştay gerçekleştirildi. Geniş bir katılımcı topluluğunca gerçekleşen bu iki günlük çalıştayda Türkiye’nin yargı reformuna ilişkin çabaları ve özellikle de Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile Yargıtay ve Danıştay gibi yüksek mahkemelerin yapısı hakim ve savcılar gibi adalet aktörlerince tartışıldı.

* Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısındaki olası değişikliklere odaklanıldı.

* Katılımcılar ayrıca, Personel İşleri Dairesi Genel Müdür Yardımcısı’nca Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısı, üyelerinin seçim prosedürleri, atama ve terfilere ilişkin görev ve sorumlulukları hakkında bilgilendirildi. Çalıştayın ikinci günü, Yargıtay ve Danıştay başta olmak üzere yüksek mahkemelerin yapısına ilişkin tartışma ve görüş alışverişini mümkün kılan platformlara ayrıldı.

* Çalıştaya UNDP Bratislava Bölgesel Merkez Ofisi temsilcileri ve uluslararası danışman Larry Taman da katılarak Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun ve Yüksek Mahkemelerin yapılarıyla ilgili uluslararası düzenlemeler ve uygulamalar başta olmak üzere, küresel bağlamda yargı reformu ile ilgili deneyimlerini aktardılar”.

***

Fetih Sayın diyor ki,

“Görüldüğü gibi bütün çalışmalar Adalet Bakanlığı’nın, bir başka anlatımla yürütme erkinin yönlendirmesi doğrultusunda sürdürülmüş, yargı erki kendisiyle ilgili olarak yapılacak önemli düzenlemelerin hazırlığında dışarıda tutulmuştur.”

Konuya devam edeceğiz...

Yargıda Şimdi de Kanadalı Gölgesi - 14 Temmuz 2010

Anayasa değişikliklerinde özellikle “Yargı Reformu” denilen ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısını değiştiren hazırlıkların, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından verilen yol haritası çerçevesinde yapıldığını dün açıklamıştım.

Konuyla ilgili Danıştay Başkanlığı tarafından görevlendirilen Danıştay 2. Dairesi
Tetkik Hakimi Fetih Sayın’ın raporundan bazı alıntılar yapıyorum:

* “16-17 Nisan 2009 tarihinde UNDP ile birlikte yapılan çalışmada, UNDP proje sorumlusu Seher Alacacı, yargı reformu ile ilgili hazırlık toplantısının 31 Ocak-1 Şubat tarihlerinde Bratislava’da yaptıklarını, anlattı. Türkiye ile ilgili bir çalışmanın hazırlık toplantısı Türkiye’de değil de neden Bratislava da yapılıyor maalesef anlayamadım.

* UNDP Bratislava Bölgesel Merkez Ofisi temsilcileri ve Kanadalı uluslararası danışman Larry Taman, Türk yargı sistemini çok iyi tanıdıklarını söylediler ve UYAP sistemini övdüler.

Taman, Türkiye’nin bütün mahkemelerinde hangi davaya hangi mahkeme ve hakimin bakacağının Adalet Bakanlığı’nın kontrolündeki o çok övdüğü e-adalet sistemi kapsamındaki UYAP sisteminin merkezinden belirlendiğini, bu sistemin her türlü müdahaleye açık olduğunu, nitekim ilk kuruluş aşamasında bir dosyanın HAVELSAN’da görevli bir personel tarafından Ankara Mahkemeleri arasında, avukatınca düşürülmek istendiği mahkemeye düşürüldüğünü, bu personelin görevine son verildiğini, şu anda UYAP’ın görevde kalmaları tamamen Bakanın arzusuna bağlı görevlilerce yönetildiğini, UYAP’ın ağırlıkla yargıçlardan oluşan tamamen özerk ve bağımsız bir kurulun yönetim ve denetiminde olması gerektiği yolunda açılmış dava ve taleplerin hiç dikkate alınmadığını, Danıştay’ın da yasa zoruyla UYAP kapsamına alınmak istendiğini, Bakanlığın bu olağanüstü gücü asla ve asla yargıya terk etmek istemediğini de biliyor muydu?

***

* Larry Taman, konuşması sırasında ‘Çok kısa süre sonra Türkiye Anayasasında çok ciddi değişiklikler olacak. Yargı sistemi de sanırım kapsamında olacak. Bazı önemli reformlar yolda’ dedi.

Bu kadar kesin ifade ile nasıl söyleyebiliyor, acaba o değişikliklerin hazırlık çalışmasında da bulundu mu? Yoksa bir kâhin mi? Bilemiyorum.

* Ayrıca şu noktaya da takıldım; Larry Taman, tüm seminer programının her aşamasında kürsüde yer aldı ve ilginçtir, konuşmasının bir yerinde Kanadalı olduğunu ve bir ara Kanada’da Adalet Bakanlığı müsteşarlığı görevinde de bulunduğunu söylemişse de titrinin ne olduğunu halen öğrenebilmiş değilim. Seminer programında hep şu şekilde yer aldı ‘Larry Taman - Uluslararası Uzman.’

Neyin uzmanı benim için halen meçhul...

***

* Konuşmacılar arasında Prof. Dr. Levent Köker ve Yavuz Atar da vardı.

Diğer taraftan hazırlanan ve yargı mensuplarının yüzde 90’ı tarafından cevaplandırılmayan anket formundaki sorulara baktığımda bunun bir önceki dönem gündeme getirilerek geri çekilmiş olan Anayasa ile son derece uyumlu olduğu ve hiçbir yargı mensubuna danışılmadan hazırlanan ve tepkiler sonucu geri çekilen o taslakta mevcut düzenlemelerin bu kez yargı mensuplarınca talep edildiği havası yaratmak amaçlı olduğu izlenimine kapıldım.

Prof. Dr. Ergun Özbudun başkanlığında hazırlanan o anayasa taslağının hazırlayıcıları arasında ne garip bir tesadüftür ki Prof. Dr. Levent Köker ve Yavuz Atar da yer almaktaydı...

Bu sebeple böylesi bir figüranlığa hizmet etmemek için anketi doldurmadım.”


Açık İstihbarat/ 14.07.10
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Anayasa reformunun üstünde bu yazıyor “MADE IN ABD”

İletigönderen clb » Prş Tem 15, 2010 12:57

Attığı başlığın ciddiyetinde değiller sanırım.. T.C. Anayasasından bahsediyoruz. Irak değil !!
Kullanıcı küçük betizi
clb
Üye
Üye
 
İletiler: 14
Kayıt: Sal Tem 13, 2010 10:14

Re: Anayasa reformunun üstünde bu yazıyor “MADE IN ABD”

İletigönderen Türk-Kan » Prş Tem 15, 2010 17:28

Attığı başlığın ciddiyetinde değiller sanırım.. T.C. Anayasasından bahsediyoruz. Irak değil !!

Di mi! Irak gibi ABD postalları altında çiğnenmemiş, lâkin bir kaç "çuvalla" işgâl edilmeye çalışılan Türkiye Cumhuriyeti ve anayasasından hem de! Devletin başı ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi'nin Eşbaşkanı olunca maalesef kaçınılmaz bir sonuç. Bu yüzden Türk Milleti bu ithal anayasaya geçit vermeyecektir.
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: Anayasa reformunun üstünde bu yazıyor “MADE IN ABD”

İletigönderen avrasya » Prş Tem 15, 2010 18:10

clb yazdı:Attığı başlığın ciddiyetinde değiller sanırım.. T.C. Anayasasından bahsediyoruz. Irak değil !!

Anayasayı hazırlayan Akepe hükümetinin başı, "ABD nin BOP Eşbaşkanıyım" diyor, hatırlatırım.
Buradan Türkiye Cumhuriyetine Anayasa çıkmaz.

***
Başka bir konu başlığında zaten zihniyetini açıklamışsın .
bu-yedi-duvel-anayasasidir-banu-avar-t25799.html
clb yazdı:Vay arkadaş ben anlamıyorum.. Nasıl olur da bu anayasa paketine mecliste HAYIR oyu veren bir Muhalefet lideri çıkıp da ;
" Bu pakette ne oldugunu bilmiyoruz,AKP anayasası bu anayasa diyor "
sen içeriğini bilmediğin bir pakete mi HAYIR oyu verdin diye sormazlar mı adama.. Bu kadar olur..

Vatandaş bilmiyormuş ne oldugunu : Yazmıyor mu meclis tutabaklarında,bunun aksini oylatmak gibi bir durum olabilir mi ?

Bence yöntem değişmeli..Çamur atmayı bırakıp,devlet için muhalefetlik yapın.. Muhalif olmak için değil... Hayır oyu istiyorsan anlat şu şu şu sebepten dolayı hayır oyu verin de..

Beceremedin sen de..

Saygılar.
Kullanıcı küçük betizi
avrasya
Üye
Üye
 
İletiler: 279
Kayıt: Prş Oca 15, 2009 23:08

Re: Anayasa reformunun üstünde bu yazıyor “MADE IN ABD”

İletigönderen clb » Cum Tem 16, 2010 9:47

Zihniyetimden hiç de şikayetçi değilim.
BOP eşbaşkanı olması ,BOP çaycısı olmasından çok da iyidir kanaatindeyim. Diğerleri bu görevi çok iyi yerine getirdiler.Gazi,Özal ve Menderes hariç.. Unutmayınki masadaysan söz söylersin,değilsen odanın çıkış kapıda yalayacak papuç ararsın ancak.

Diğer mesele ; özgürlük bağırmayla çığırmayla gelmiyor.Ekonomik olarak da özgür olacaksın.Çinden sonra en hızlı büyüyen 2. ekonomi olursan özgüleşme yolundasın demektir.

Senin liderin konuştu mu yer yerinden oynuyorsa özgürlük yolundasın demektir.

IMF kuyruğunu sıkıştırıp ülkenden çıkıp gidiyorsa özgürlük yolundasın demektir.

YALÇIN hocanızın yere göğe sığdıramadıgı İsrail'e yaptırım uygulayabiliyorsan özgürlük yolundasın demektir.

... de ben bunları kime ne söylüyrum.. Sizin zihniyetiniz beni dinlemeye bile izin vermez. Gelin benim zihniyetimdekilerin platformunda konuşalım.

Orda özgürlük var. Kimse sizi yadırgamaz. SAYGI gösterir.
Kullanıcı küçük betizi
clb
Üye
Üye
 
İletiler: 14
Kayıt: Sal Tem 13, 2010 10:14

Re: Anayasa reformunun üstünde bu yazıyor “MADE IN ABD”

İletigönderen Deli Haydar » Cum Tem 16, 2010 16:57

clb yazdı:Zihniyetimden hiç de şikayetçi değilim.
BOP eşbaşkanı olması ,BOP çaycısı olmasından çok da iyidir kanaatindeyim. Diğerleri bu görevi çok iyi yerine getirdiler.Gazi,Özal ve Menderes hariç.. Unutmayınki masadaysan söz söylersin,değilsen odanın çıkış kapıda yalayacak papuç ararsın ancak.
Gazi... Özal... Menderes...
Eşbaşkan... Çaycı...
Yalanacak pabuç...
Masabaşı...
clb yazdı:Diğer mesele ; özgürlük bağırmayla çığırmayla gelmiyor.Ekonomik olarak da özgür olacaksın.Çinden sonra en hızlı büyüyen 2. ekonomi olursan özgüleşme yolundasın demektir.
Ekonomimiz o kadar büyüdü ki üretimi durdurmak zorunda kaldık!
Sonra da sıkıntıdan elde-avuçta kalanları sattık!

Özgürleşme mi!
Herhalde söylemdeki amaç, "Vietnam-Irak türü" özgürleşmedir!
clb yazdı:Senin liderin konuştu mu yer yerinden oynuyorsa özgürlük yolundasın demektir.
IMF kuyruğunu sıkıştırıp ülkenden çıkıp gidiyorsa özgürlük yolundasın demektir.
Vay anasını arkadaş: Lidere bak çay demle!
Kendisi eşbaşkan, yandaşı da çaycısı!
clb yazdı:YALÇIN hocanızın yere göğe sığdıramadıgı İsrail'e yaptırım uygulayabiliyorsan özgürlük yolundasın demektir.
İsrail'e ne yaptırım uygulanmış: Yahudi düşmanlığı yapmasın kimse!
clb yazdı:... de ben bunları kime ne söylüyrum.. Sizin zihniyetiniz beni dinlemeye bile izin vermez. Gelin benim zihniyetimdekilerin platformunda konuşalım.

Orda özgürlük var. Kimse sizi yadırgamaz. SAYGI gösterir.
Seni bulduk iyi oldu.

Anlat derdini Türk'ün dili ile konuşup da Türk'çe konuşmayan arkadaş.
Anlat ki derman bulasın!
Feragat-ı nefs.
İstihkar-ı hayat.
Kullanıcı küçük betizi
Deli Haydar
Meydan Delisi
Meydan Delisi
 
İletiler: 714
Kayıt: Çrş Eki 14, 2009 11:21

Re: Anayasa reformunun üstünde bu yazıyor “MADE IN ABD”

İletigönderen Başat Kayacan » Cum Tem 16, 2010 18:02

clb yazmış >> Orda özgürlük var. Kimse sizi yadırgamaz. SAYGI gösterir.

Sen de söyleyeceğini çekinmeden söylüyorsun ya işte burada kardeşim. Söylediklerinin altını doldurduktan, destekli attıktan sonra kim karışır sana? Benim senin forumuna gelip de bütün bağlantılarınızı belgelerle gözler önüne sermeme kefil olabilir misin peki sen? Gazi, Özal, Menderes hariç demişsin. Gazi hariç hepsi üçkağıtçıdır dememe kefil olur musun kardeşim? Hem de belgeleriyle.. Erdoğan'ın madalyalarından bahsedebilir miyiz sizin oralarda? Likit yumurtadan pırlantaya, Deniz Feneri'nin geçmişinden BOP'un arkaplanından konuşabilir miyiz kendi aramızda?

Yoksa AK Forumlarda kendi aramızda konuşmak yasak mı? Neyin özgürlüğünden, neyin ekonomisinden bahsediyorsun kardeşim sen? Millet ekmeği artık çöpte bile bulamıyor. Kimse telefonda bile Atatürk diyemiyor. Onca yılın ardından bir bizim eve dadanmamış kadrolaşma. Her yer AK Parti. Herkes AK Parti'li. Ama zorda kalınca mağdur yine AK Parti. Çok mağrururuz tabii dış politikada. Tüm ecnebi devletler parmak ısırıyor..

Sen zamanında Atatürk'ten Fransa'ya teşrif etmeleri istendiğini.. Bunun için de Fransız donanmasına başından sonuna kadar Türk bayrağı çekileceğini.. Donanmanın Atatürk'ü Türkiye'de dilediği bir limandan alacağı ve en önemlisi Atatürk Fransa topraklarına ayak bastığında FRANSIZ ORDUSUNUN BAŞKOMUTANI olarak karşılanacağını biliyor musun?

Sen ne çaycısı diyorsun? Kimin pabucunu yalıyorsun? Bu ülkede Atatürk'ün pabucunu dama attığınızı sanıyorsunuz ama höt deyince de zöt ediyorsunuz arkadaşım siz. Otur konuşalım işte bunları burada arkadaşım. Ne sen yorul ne biz.
Ben ikinci Mustafa Kemal'im!
Kullanıcı küçük betizi
Başat Kayacan
Üye
Üye
 
İletiler: 5
Kayıt: Pzt Haz 21, 2010 11:10

Re: Anayasa reformunun üstünde bu yazıyor “MADE IN ABD”

İletigönderen Türk-Kan » Cum Tem 16, 2010 18:59

clb yazdı:BOP eşbaşkanı olması ,BOP çaycısı olmasından çok da iyidir kanaatindeyim.

Unutmayınki masadaysan söz söylersin,değilsen odanın çıkış kapıda yalayacak papuç ararsın ancak.

Evet, masada Recebim.

Büyük Ortadoğu Projesi ya da Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi'nin ne olduğunu, zamanın ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice 7 Ağustos 2003'te Washington Post'ta açıklıyor: Fas'tan Basra Körfezi'ne, oradan Orta Asya steplerine kadar 24 ülkenin rejimlerini, sınırlarını ve haritalarını değiştirmek. (Türkiye dahil!)

13 Ocak 2009'da, TBMM'deki grup toplantısında şöyle diyor Recebim:

"Büyük Orta Doğu Projesinin amacı bellidir. O amaçlar içerisinde Türkiye'nin üstlendiği görev de bellidir. BOP, barış, huzur, insan hakları, hukukun üstünlüğü, ileri demokrasi ve ekonomik kalkınma, kadın hakları ve eğitim özgürlüğünü daha yukarılara taşımak amacıyla atılmış bir adımdır. Burada Türkiye'ye de bir görev verildi ve biz bu görevi üstlendik."

İzle: Görev Adamı



Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim


Bunu da izle: :arrow: ortulu-gercek-redacted-t21474.html

BOP Eşbaşkanı olması iyiymiş! Hiç ananı da alıp BOP'a gitmeyi düşündün mü özgürlükçü genç?
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: Anayasa reformunun üstünde bu yazıyor “MADE IN ABD”

İletigönderen yigitler » Cum Tem 16, 2010 20:10

Bu hukumetin herseyi zaten "Made In America"!
Kullanıcı küçük betizi
yigitler
Üye
Üye
 
İletiler: 600
Kayıt: Pzr Ara 07, 2008 21:41

Re: Anayasa reformunun üstünde bu yazıyor “MADE IN ABD”

İletigönderen kaanka68 » Cum Tem 16, 2010 20:17

clb yazdı:Zihniyetimden hiç de şikayetçi değilim.
BOP eşbaşkanı olması ,BOP çaycısı olmasından çok da iyidir kanaatindeyim. Diğerleri bu görevi çok iyi yerine getirdiler.Gazi,Özal ve Menderes hariç.. Unutmayınki masadaysan söz söylersin,değilsen odanın çıkış kapıda yalayacak papuç ararsın ancak.

Diğer mesele ; özgürlük bağırmayla çığırmayla gelmiyor.Ekonomik olarak da özgür olacaksın.Çinden sonra en hızlı büyüyen 2. ekonomi olursan özgüleşme yolundasın demektir.

Senin liderin konuştu mu yer yerinden oynuyorsa özgürlük yolundasın demektir.

IMF kuyruğunu sıkıştırıp ülkenden çıkıp gidiyorsa özgürlük yolundasın demektir.

YALÇIN hocanızın yere göğe sığdıramadıgı İsrail'e yaptırım uygulayabiliyorsan özgürlük yolundasın demektir.

... de ben bunları kime ne söylüyrum.. Sizin zihniyetiniz beni dinlemeye bile izin vermez. Gelin benim zihniyetimdekilerin platformunda konuşalım.

Orda özgürlük var. Kimse sizi yadırgamaz. SAYGI gösterir.


Tepeden tabana solunum yoluyla yayılan bir hastalık bu demek ki.
Aynı efendileri gibi, müridcikleri de herkesten zeki olduklarını sanmaya başlamışlar.

"BOP eşbaşkanı olması ,BOP çaycısı olmasından çok da iyidir kanaatindeyim" buyurmuş şakirtcik. Oradaki "BOP" un yerine "bok" u koyarsan, hacimce büyük herşeyin mübah olmadığını anlarsın.

Bir de, çok kurnazız...
Bakıyoruz ki Yalçın Küçük'le ilgili bir başlık altında sertçe bir tartışma olmuş, hemen kullanıveriyoruz "YALÇIN hocanız" deyip, bir de büyük harfle yazarak.

Sevinme yeniyetmecik tosuncuk!
Biz vatanseverler tartışırız, kapışırız, bazen de kırarız birbirimizi kendi aramızda. Kendi beynimiz vardır çünkü her birimizin, onu kullanırız. Tüzmen'leriniz gibi "kendimizi uçurumdan atmayız" meleye meleye, sürünün irisi atladı diye.

İsrail'e yaptırımdan bahsediyor bir de şakirtcik ...
Söyleyin de, Davut Boynuzu'nu iade etsin efendiniz önce İsrail'e.
Etmezse de, siz şakirtleri parlatın o boynuzu sırayla aranızda!
Kullanıcı küçük betizi
kaanka68
Üye
Üye
 
İletiler: 90
Kayıt: Sal Eki 20, 2009 11:24

Re: Anayasa reformunun üstünde bu yazıyor “MADE IN ABD”

İletigönderen clb » Cmt Tem 17, 2010 15:08

Ben şakirt değilim..

Ama şu an çok mutluyumki.. Siz zavallıların sonu gelmiş..

Bağırmanız tabii ki de sizin zayıflıgınızdan.. hemen hakarete başlıyorsunuz.. ama şaşırmıyorum hiç,ben sizin böyle oldugunuzu biliyordum zaten buraya yorum yazarken..

Lakin şunu aklınıza iyice bir kazıyın.. Etrafta sizden çok yok..

Sizi ne yazıkki 12 Eylül zihniyet,yle bir gördüm... Zaten onlar gençleri birbirine vurdurdu..
Eleştirilerimizi İNSANCA konuşamıyor olmamız..

Gerçekten yazık hem de çok yazık.. Hakikaten yazık..
Kullanıcı küçük betizi
clb
Üye
Üye
 
İletiler: 14
Kayıt: Sal Tem 13, 2010 10:14

Re: Anayasa reformunun üstünde bu yazıyor “MADE IN ABD”

İletigönderen kaanka68 » Cmt Tem 17, 2010 15:34

clb yazdı:Ben şakirt değilim..

Ama şu an çok mutluyumki.. Siz zavallıların sonu gelmiş..

Bağırmanız tabii ki de sizin zayıflıgınızdan.. hemen hakarete başlıyorsunuz.. ama şaşırmıyorum hiç,ben sizin böyle oldugunuzu biliyordum zaten buraya yorum yazarken..

Lakin şunu aklınıza iyice bir kazıyın.. Etrafta sizden çok yok..

Sizi ne yazıkki 12 Eylül zihniyet,yle bir gördüm... Zaten onlar gençleri birbirine vurdurdu..
Eleştirilerimizi İNSANCA konuşamıyor olmamız..

Gerçekten yazık hem de çok yazık.. Hakikaten yazık..


Bağırdığımı da nere(n)den çıkardın şimdi? Bağırmam için sinirlenmiş olmam gerekir.
Oysa ben senin gibi kendini kurnaz sanan sistem yalakalarıyla eğleniyorum sadece. Bir çeşit hobi bile diyebilirsin hatta sen buna.

Etrafta bizden ne kadar çok olduğunu anladığınızda da sen ve senin gibiler etraflarda ol(a)mayacaksınız zaten. Altından çıktığınız taşların altına dönersiniz o gün herhalde.

12 Eylül'ün devamıdır senin bugün biat ettiğin, buralarda reklamını yaptığın zihniyet.
Senin gibilerin kafası olayları birbirleriyle ilişkilendirmeye çalışmadığı için, göremezsiniz bunu.

Neyse, senin gibilere zaten bunları anlatmanın bir faydası yok.
Onu bunu bırak da, çok merak ettiğim birşey var.
Nasıl oluyor şimdi, sizin "abiler" sabahları sizleri içtimaya alıp "sen şu siteye, sen şu foruma, sen şu öbeğe..." falan diye mi vazifelendiriyorlar?

Gerçekten çok merak ediyorum. Aramızda kalacak, söz!
Kullanıcı küçük betizi
kaanka68
Üye
Üye
 
İletiler: 90
Kayıt: Sal Eki 20, 2009 11:24

Re: Anayasa reformunun üstünde bu yazıyor “MADE IN ABD”

İletigönderen clb » Cmt Tem 17, 2010 16:22

Herkesi kendin gibi sanıyoorsun işte.. Bana kise demiyor şuraya buraya gir diye..sana diyorlar anlaşılanki sen de aynını sanıyorsun

neyse diğer konu en seçimlerde görülmüştü sanırım % çoğunluğun ne kesime ait oldugu..

he şunu diyorsan bileyim.. ben daha reşit değilim. oy kullanamıyorum o yuzden belli olmuyor sayısal üstünlüğüm..
onu anlarım inanki..

Bence hobi ile ilgileneceğine adamakıllı ciddi bir iş yap..
Belki gerçekten faydalı olursun..
Kullanıcı küçük betizi
clb
Üye
Üye
 
İletiler: 14
Kayıt: Sal Tem 13, 2010 10:14

Re: Anayasa reformunun üstünde bu yazıyor “MADE IN ABD”

İletigönderen kaanka68 » Cmt Tem 17, 2010 16:38

clb yazdı:Herkesi kendin gibi sanıyoorsun işte.. Bana kise demiyor şuraya buraya gir diye..sana diyorlar anlaşılanki sen de aynını sanıyorsun

neyse diğer konu en seçimlerde görülmüştü sanırım % çoğunluğun ne kesime ait oldugu..

he şunu diyorsan bileyim.. ben daha reşit değilim. oy kullanamıyorum o yuzden belli olmuyor sayısal üstünlüğüm..
onu anlarım inanki..

Bence hobi ile ilgileneceğine adamakıllı ciddi bir iş yap..
Belki gerçekten faydalı olursun..


Şu yazdıklarını Türkçe olarak bir kez daha yazarsan yanıt veririm belki. Arapçam yok benim.
Kullanıcı küçük betizi
kaanka68
Üye
Üye
 
İletiler: 90
Kayıt: Sal Eki 20, 2009 11:24

Re: Anayasa reformunun üstünde bu yazıyor “MADE IN ABD”

İletigönderen clb » Cmt Tem 17, 2010 16:41

Vay benim milletim,Türkçe'yi unutmuş...yazdıklarımda tek bir kelime arapçadır gerisi Türkçe.. Rusça yazayım onu çok iyi bilirisin belki..

izin verirsen sana acımak istiyorum..
Kullanıcı küçük betizi
clb
Üye
Üye
 
İletiler: 14
Kayıt: Sal Tem 13, 2010 10:14

Sonraki

Şu dizine dön: Müyesser YILDIZ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 3 konuk

cron

x