ANKET
Son anketler ne diyor?
AKP ve MHP’nin oy oyanları düşüyor, Dr Recep gidiyor.
Bu kadar kolay mı diye sorulacak olursa; birkaç yıl öncesine gitmek gerekiyor.
Çok uzun süreden beri, bunların seçimle-meçimle, namus ve iffetle, adam gibi, demokratik-memokratik olarak gitmeyeceklerini yazagelmekteyim.
Ama efendim, bak büyük kent belediyelerini nasıl verdiler; tabiidir ki ‘saray’ı da bırakıp gideceklerdir, diye düşünenleriniz olabilir.
Ve belki de çoğunluğu bile oluşturabilirsiniz.
Oysa Herif ne diyor; ‘burası artık Eski Türkiye değil’!
Ancak siz, yani şu sözde ‘Devlet aşıkları’, ‘demokrasi sevdalıları’, ‘Vatan-Millet-Sakarya edebiyatçıları’...
Yani siz ‘ayakları yere basmayanlar’.
Çok şey bilebilirsiniz ama şunları hiçbir zaman görmek cesareti gösteremediniz:
1° Bunların kuran kurslarında, tarikat ocaklarında, Diyanet konaklarında ileri sürdükleri ve savundukları ile IŞİD’in ‘ilke ve program’ı arasında zerre kadar bir fark yoktur.
Ki bunlar çoğu yazımda dile getirdiğim zaman, büyük olasılıkla benim abarttığımı düşünmüş olabilirsiniz.
Oysa, her eylem ve kararları bu savı kanıtlar niteliktedir.
2° Bunlar ‘mafyatik’ bir yapılanmadır.
Ki yurtdışı araştırmaları ‘Türkiye’nin artık otokratik bir devlet’ olduğunu ortaya koymuş bulunuyor.
Tabii onlar kibar insanlar, ‘mafyatik’ diyemiyorlar, ama ‘otokratik’ diyorlar.
Ve siz, o çok şey bilenlerimiz falan, ‘Haşa- maşa’ diye geçiştirebilirsiniz.
Oysa, siz ne kadar görmek istemezseniz istemeyedurun, anket-manket şöyle dursun, ‘mal meydanda’dır.
3° İster BOP, ister GOKAP deyin; isterseniz bunlar geçti deyin ve isterseniz araya koronavirüs girdi deyin, ama Tunus’ta başlayıp İran’a gidecek olan ‘süreç’; iradî ya da değil, sürmektedir.
İran’a varmadan ve belki de birlikte ama ‘Türkiye’de bir ‘İç kargaşa’nın çıkabileceği kesin değilse bile ‘kesine yakın’dır.
Ve Bunlar bu işin hazırlıklarını yapmaktadırlar.
Son ‘Af yasası’ bu hazırlıklar arasında sayılabilir.
MHP’nin çıkışları da bu ‘kargaşa’nın hızlandırılmasına yöneliktir.
4° ‘Koronovirüsten sonra’ diye kimi ‘sistem tartışmaları’ yapılmaktadır.
Ve Bunların her ‘krizi fırsata çevirmek’ gibi bir alışkanlıkları bulunmaktadır.
17-25 ve 15 Temmuz nasıl Bunlara bir ‘lütuf’ olarak döndüyse, Koronovirüs de yeni bir lütuf olarak dönebilir.
Ele geçirdikleri Devlet ve Ülke olanaklarını sonuna değin kullanacaklardır.
Sözgelimi sudan gerekçelerle içeri atılan seçkin gazeteciler ve soluğu kesilmek istenen Can Ataklı örneğinde olduğu gibi, basına ilişkin sansür ve baskı, tam da II.Abdülhamit Dönemin’de olduğu gibi ‘Pik noktası’na tırmanmış bulunmaktadır.
Artık ‘Yat komutuu- yatılacak’ denildiğinde yatılacak; kalk denildiğinde kalkılacaktır.
‘Alçak sürünme’ denildiğinde ‘sürünülecektir’.
Oysa, kuş kadar beyin, zerre kadar akıl, zerre-i miskal onur, koronovirüs büyüklüğünde cesaret sahibi olunsa, ‘Portakal orada kal’ denilebilir.
İşte, Bunlara her istediğini yapmak olanağı veren, ne o ve ne de bu değil, ama o sizin insanı insanlıktan çıkaran nezaketiniz, insanı çıldırtan kibarlığınız, hiç de imrenilmeyecek terbiyenizdir.
Ve ‘Şimdi sırası değil’ diyen nakaratınızdır.
Ki o sıranın ‘nasıl ve nereden geleceğini bilmeden’ beklemektesiniz.
Bu gidişle daha çook beklersiniz.