Anlaşıldı Paşam…


Henüz kara kuvvetleri komutanıyken, teamüllere aykırı olarak, yani bu iş normalde mevcut Genelkurmay Başkanı’na düşerken Başbakan’la baş başa görüşmenizden;

Akabinde, iki saygın emekli generalin sabaha karşı polis tarafından ‘kollarına girilerek’ götürülmelerinden;

Kurumunuzun bu konuda, komutanlara “şahıslar” ifadesini layık gören bir açıklama yapmakla yetinmesinden;

Yeryüzünün en ağır hukuk ihlâline imza atmış bir dava hakkında “Hukuka saygılıyız” (hangi hukuksa?) şeklinde görüş bildirmenizden;

Yıllardır orduya, şehitlerimize, Türk Milleti’ne sövüp sayanlara, “demokratlık” gösterisi yapmak adına Genelkurmay’ın kapılarını ardına kadar açmanızdan; (Sahi bu “demokratlık” ne sihirli bir kelimeymiş Paşam… Tanka topa ne hacet? Bir milli orduyu felç etmek istiyorsan paşalarını “demokratlık kompleksine” sok yeter!)

(Sahi basın toplantılarınıza Ahmet Altan ile Yasemin Çongar’ı ne zaman davet ediyorsunuz inşallah Paşam?);

3 bin yıllık geçmişe sahip Türk Ordusu’nu, sanki onların aklına ihtiyacınız varmış gibi üç-.beş kıçı kırık “stratejiste”, üç-beş medya maymununa akıl danışır konuma düşürmenizden;

En önemlisi de “Bana artık Paşa demeyiniz” demenizden…

(Emin olun Paşam, bu sözünüz en az Mustafa Kemal’in “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz” sözü kadar tarihteki yerini alacaktır…)

Her şey belliydi Paşam…

Anlaşılmıştır Paşam… Bu millet bir kez daha başının çaresine bakıp, gerekirse devletini de ordusunu da yeniden kuracak…

İş yine başa düştü;

“Yorgun Savaşçı”ya yine vazife göründü…

Hava Kuvvetleri Komutanı golf oynadı diye niye kızılıyor ki?

Her şey ortada Paşam…

Evet, galiba artık size… “Paşam” demeyelim paşam.



Fatma Sibel Yüksek, 09.10.2008