APO’ya Mektup

Merhaba Apo,
Nasılsın iyi misin?
Sana sayın-mayın demek yasa gereği suç olduğu için, sayın demiyorum.
Ancak sen de șu mayın ișlerine bir el atsan fena olmayacak.
Sana sayın demiyoruz ama, ne diyeceksin diye hop oturup hop kalkıyoruz bu günlerde.
Sahi șu ‘yol haritası’ ne durumda? Gerçi sen kadastro okudun, anlarsın da; sakın Pentagon’un haritasını kopya çekmeyesin.
O haritayı ulus olarak ezberledik bile. Tek Alaca Karanlıkçılar sökemedi.
Sen kadastrodan mühendis oldun mu bilemem, ancak tekniker falan olmușsundur kușkusuz.
Haritaya marksizm-leninizm ve tarihsel maddecilikten kimi jalonları koymayı unutmazsın umarım.
Hele ‘ulusların kendi yazgılarını kendilerinin belirlemeleri’ konusu çok önemli.
Bak Engels 1847 yılında Habsbourg despotizmine İsviçre kantonlarının başkaldırışı için, “tarihsel efsane Tell’e gönderme yaparak idealist liberal-burjuva romantizminin engin hayranlığı ile neler diyordu:
“Avusturya’ya karşı İsviçre yanlılarının savaşı, Grüritli’nin şanlı yemini, kahraman Tell’in ok’u, Morgarten’in unutulmaz zaferi; tϋm bunlar tarihsel gelişmenin zorlamasına karşı inatçı çobanların savaşından başka birşey değildir.”
“Bϋtϋnlϋk içindeki ulusal çıkarlara karşı direngen ve durgun yerel çıkarların, kϋltϋre karşı kabalığın, uygarlığa karşı barbarlığın savaşı…”
Demem o ki, arkanda ABD ve AB efsaneleri olmak üzere dr Recep’in yelkenine rüzgar da olabilirsin.
Ne ki, içeride olduğun için göremiyebilrsin; bu ABD ve AB șimdi sadece birer efsane olarak varlıklarını sürdürmekteler bu bir.
‘Ulusal çıkarlar’a karșı ‘direngen yerel çıkarlar’ı savunmanın neresi demokratik neresi burjuva değeri ki, nasıl sosyalist ola, bu da iki.
Bu ‘uygarlığa karșı barbarlığın savașı’ değil de nedir?
Türkçe gibi bir dil dururken, anadil denilen ve kesinlikle bir dil olmayıp salt bir anlatım aracı olan kürtçe için insana kıyılır mı?
Haritayı sen istesen de kürtçe yapamayacağını biliyorsun.
Kürt varlığının, realitesinin, sorununun tarihsel maddeciliğe göre ‘solda sıfır’ olduğunu ustalardan duymadın mı?
“Avrupa’da ϋlke yoktur ki herhangibir köşesinde bir ya da birkaç halkın yıkıntı(-artık)’larına, tarihsel evrimin taşıyıcısı olan ulus tarafından baskı ve boyunduruk altına alınmış (*) halklardan bir kalıntıya sahip olmasın.”
Hegel’in bunlara halk artıkları (**) dediğini anımsatan Marx, Iskoçya’da Galler, Fransa’da Bröton’lar, İspanya’da Bask’lar, Avusturya’da gϋney panslavist Slav’larını bunlara örnek olarak “ vermemekte midir?
Yani kapitalizm çerçevesinde tϋm uluslara, kabile ya da aşiretlere ‘kendi yazgılarını kendilerinin belirleyeceği’ni söylemek bir ütopya olacağı için, tarihsel özdekçiliğin kurucuları bu anlama gelebilecek bir hiçbir şey demedikleri gibi, kapitalizmin gelişme sϋrecine ve bu arada merkezileşmeye karşı olan her girişimi yermişlerdir.
Ancak senden çok apocu olan kimi yeni-yetme politikacılar bunları bilmemekteler.
Onların öğrenmeye ne niyet ve ne de zamanları var.
Yap șunlara bir harita da ellerine ver.
Sen haritayı yap, yolu yapmayı da Dr Recep’e bırak.
Yol yetișmezse șu son imzalanan gaz-borusu hattını kullanırız.
Hem daha güvenli olur hem de bu haritayla el içine çıkılmaz da ondan.

Habip Hamza Erdem
_______________
(*) Refoulée, cinsel anlamda tatmin olmamış, doyumsuz ve ya da bu tϋr isteklerini içine atarak bastırmış anlamına da gelmektedir.
(**)déchets de peuples