Ara Bilanço
Bir hesap dönemi içinde, herhangi bir tarihte işletmenin ekonomik ve mali yapısını belirlemek amacı ile düzenlenen bir bilanço türüdür. Ne haldeyiz, nasıl gidiyoruz, yanlışımız var mı, ne yapmalıyız türündeki tüm sorulara doğru ve gerçek yanıtlar verebilmek için yapılır.
Aklı başında siyasetçiler, özellikle iktidardakiler aylık-üç aylık-6 aylık dönemlerde kendi yönetimlerinin gerçek durumunu görmek için bu çalışmayı profesyonel kuruluşlara yaptırmalıdırlar. Türkiye’de, iktidar yalakası olmayan, verilen paraya göre rapor hazırlamayan şirketler var mı, orasını bilemem! Ama biz kendi deneyimlerimize dayanarak 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminden sonra neler yapıldı bir “Ara Bilanço” çıkaralım istedik…
-15 Temmuz’dan 33 gün sonra Baş Bakan Bin Ali şu açıklamayı yaptı;
“20 bin 355 kişi tutuklandı. 40 bin 29 kişi gözaltına alındı. 79 bin kişiye işten el çektirildi. 35 Özel Sağlık Hastanesine, 1061 Öğretim Kurumuna, 800 öğrenci yurduna, 223 Kurs-Etüt Merkezine, 129 Vakfa, 1125 Derneğe, 15 Üniversiteye, 19 Sendikaya el kondu. 16 Haber Ajansı, 23 Radyo, 45 Gazete, 29 Yayınevi, 4262 Kurum ve Kuruluş kapatıldı.”
-Olağanüstü Hal ilan edildi. TBMM devre dışı bırakılarak ülke, çoğu yasal dayanağı bulunmayan Kanun Hükmünde Kararnamelerle yönetildi!
Anayasanın 91. Maddesi, KHK’lerin Resmi Gazetede yayınlandığı gün TBMM’ye sunulmasını emreder. TBMM İçtüzüğünün 128. Maddesi ise KHK’lerin en geç 30 gün içerisinde TBMM de onaylanmasını şart koşar! Türkiye’nin “Devlet yapısını” değiştirecek nitelikteki KHK’lerden TBMM'de onaylanan var mı? Henüz yok! İlk KHK, 23 Temmuz 2016 tarihinde Resmi Gazetede yayınlandı. Bugün 25 Ağustos 2016. Üzerinden 33 gün geçtiği halde, ne arayan var ne de soran! Sanki Çadır Devletiyiz! Anayasanın ve TBMM İçtüzüğünün açık emirlerine uymayan bir iktidar, hangi hak ve yetkiyle Türk Devletinin yapısını değiştirmeye kalkıyor? Eğer Türkiye Cumhuriyeti bir Anayasal Hukuk Devleti ise, çıkarılan KHK’lerin tamamı geçersiz sayılmalıdır…
-Defalarca yazdım. Anayasamızın 174. Maddesi ortada kuzu gibi duruyor! Tarikat-Cemaat-Tekke-Zaviyelerin kurulmasını yasaklamış, lâikliğe hiçbir hal ve şartta karşı çıkılmamasını emretmiş.
İktidar bu emre uyuyor mu? Hayır. Bilerek ve kasten uymuyor. FETÖ ile ilgili tüm yaptırımları uygulamaya koyan AKP İktidarı ve Erdoğan, en az FETÖ kadar tehlikeli olan diğer Cemaat ve Tarikatlara ne dediler;
“Sizler rahat olun, sizlere bir şey yok!”
Yarın bir darbe de bunlar yapmaya kalkarsa ne olacak? “Rabbim ve milletim affetsin, kandırıldım mı” denilecek?
-Görevinden alınan, işine son verilen, meslekten atılanların tümünün haklı gerekçelerle devletten atıldıklarını varsayalım! Bu insanların hepsi suçlu da, bunların devlete yerleştirilmelerine izin veren siyasetçiler ne? Bunlar niçin soruşturulmuyor? Hadi Saray soruşturmanın ucunun kendisine kadar dokunacağını biliyor, ondan yaptırmıyor diyelim! Peki, Cumhuriyet Savcıları, Yargıçlar, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı niçin harekete geçmezler? Yakında Saray’a baş danışman olması muhtemel TBB Başkanı Feyzioğlu bu sorulara siz yanıt verebilir misiniz?
-İnsanlar haklarında bir iddianame oluşturulmadan, neyle suçlandıklarını bilmeden hapse atılıyorlar, mallarına-mülklerine el konuluyor.
TC Devletinin namusu demek olan TAPU deliniyor, hukukçulardan, barolardan, hukuk fakültelerinden, muhalefet partilerinden tek ses yok! “Mahkeme karar verinceye kadar kimse suçlu sayılamaz” diyen Anayasamızın 15. Maddesini ne yapacağız?
Sonuç;
Yapılan araştırma ve inceleme sonucunda, AKP Hükümeti ve Erdoğan’ın hala eski anlayışta oldukları, değişmelerinin mümkün olmadığı, “belki değişirler, bir şans verelim” diyenlerin, yarın “Bana Ahmak deyin” diyenler kervanına katılacakları delilerle-belgelerle belirlenmiştir. Raporumuzu bir atasözü ile bağlayalım; “Demedim mi ben size şaptan olmaz şeker, cinsini sevdiğim cinsine çeker…”
Halkın Filozofu Bergamus, yazıyı şu cümle ile bağlamamızı istedi;
“Olursa AKP ve Erdoğan’dan Demokrat, kapını iki kez kilitle öyle yat!”
Sağlık ve başarı dileklerimle.
Rifat SERDAROĞLU, 25 Ağustos 2016