Arap Rezervasyonu
ABD Başkanı Trump’ın açıkladığı “Yüzyılın Anlaşması”; beklentisi yüksek olanlar, büyük resmi göremeyenler ve görmek istemeyenler için gerçekten fare doğurdu. Bu haliyle Filistin’e ve bölgeye barış değil, daha fazla istikrarsızlık ve savaş gelir. Belki de istenen budur!
Trump’ın İsrail Başbakanı Netenyahu ile beraber, yanlarında Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Umman ve Bahreyn Büyükelçileri olduğu halde açıkladığı 80 sayfalık planda özetle;
1. Filistinliler toprak kaybetmeye devam ediyorlar,
2. Eğer denebilirse; iki devletli çözüm var ama şarta ve zamana yayılmış,
3. Kudüs, İsrail’in bölünmemiş başkenti olacak,
4. Filistin’in Başkenti de İsrail’in güvenlik noktaları dışında kalan, Kudüs’ün kuzey ve doğu mahallelerinden oluşan küçük bir yer olacak ve ABD buraya büyükelçilik açacak,
5. Her şey yolunda giderse Filistinlilere para ve istihdam imkânı sunulacak ve kaynak da Araplardan.
Tek Taraflı Anlaşma Olmaz!
Bir kere, bir anlaşmanın anlaşma olabilmesi için anlaşmazlığın iki tarafının da olması lazım. “Yüzyılın Anlaşması” olarak takdim edilen bu anlaşmada ise anlaşmazlığın iki tarafından biri olan Filistin yok. Bu eksikliği ABD’nin korumasında, kollamasında ve dümen suyunda olan üç Arap ülkesinin büyükelçisini vitrine koyarak doldurmaya çalışmışlar. Esasında; Mısır ve Suudi Arabistan da işin içinde ama olası tepkiler nedeniyle yoktular ve şimdilik perde arkasından destek veriyorlar.
Yüzyılın Anlaşması ile Filistinlilere önerilen devlet, bir anlamda ABD’de bulunan Kızılderili Rezervasyonlarına benziyor. Kızılderili Rezervasyonu; ABD federal hükümetince anayasal olarak tanınan bir yerli kabilenin egemenliğindeki toprakları ifade ediyor. ABD’de bulunan bu rezervasyonlara “Indian Country” (Kızılderili Ülkesi) veya “Domestic Dependent Nations” (Yerli Bağımlı Milletler) deyimleri de kullanılıyor.
Devlet Gibi
ABD hükümetlerinin Avrupa kökenli göçmenlere yer açmak için 1830’dan itibaren uygulamaya başladığı tehcir politikaları ile Kızılderilileri yaşamaya ve yerleşik hayata zorladığı yerlerdir bu rezervasyonlar. ABD’de bugün, toplam 326 Kızılderili Rezervasyon Bölgesi var ve bunların yüzölçümü yaklaşık olarak Türkiye’nin yüzölçümünün üçte biridir.
Demem o ki; Yüzyılın Anlaşması’na göre Filistin Devleti dış güvenliği İsrail tarafından sağlanacak, biraz da devlet gibi gözükecek olan, aynen Amerika’daki Kızılderililere layık görülene benzeyen, Batı Şeria ve Gazze rezervasyon bölgelerinden oluşacak bir yapı!
“Kudüs Satılık Değildir!”
Trump için “Yüzyılın Anlaşması” girişimi çok önemli. Zaten Trump’ın Yahudi damadı olan Kushner, uzun zamandır devam eden bu anlaşma sürecinin planlayıcısıydı ve başındaydı. Çünkü Trump, kendisine yönelik başlatılan görevden alma sürecinin halen ABD Senatosu’nda devam eden duruşmaları nedeniyle zor durumda. Bu girişimle, Yahudi lobisini tam olarak arkasına alacağını planlıyor.
Filistin Lideri Mahmut Abbas, açıklanan anlaşmayı sert ifadelerle eleştirdi, “Kudüs satılık değildir” dedi ve bu anlaşma üzerinde İsrail ile masaya oturmayı reddetti. İran da anlaşmayla ilgili olarak “Filistin ve İslam Ümmetine yüzyılın ihaneti” açıklamasını yaptı. Müslüman Kardeşler (İhvan), Hamas ve çeşitli İslamcı Cihatçı örgütler de anlaşmaya karşı savaş ilan etti.
Üçüncü Nakba
Önerilen bu anlaşma, Filistinliler için Üçüncü Nakba (Büyük Felaket) sayılabilir. Filistinlilere göre Birinci Nakba; 1947-1949 arasındaki gelişmeler, İsrail’in kuruluşu ve vatanlarının büyük bir bölümünü terk etmek zorunda kalmalarıdır. İkinci Nakba ise 1967’deki Arap-İsrail Savaşı ve yine vatanlarının bir bölümünü daha terk etmek zorunda kalmalarıdır. Görülen o ki; Filistinliler dahil Araplar ve İslam Dünyası hep kaybediyor. Bu kafayla devam ettikleri sürece daha da kaybedecekler. Çözüm; daha çok dine sarılmak ve radikalleşmek değil, akılcı ve bilimsel düşünce sistemine geçmektir. Karşı tarafın güçlü olmasının nedeni sorgulayıcı akıl ve bilimdir.
Tabii ki Türkiye’deki Siyasal İslamcı iktidar da bu anlaşmaya yalandan da olsa tepkiler koyacak ve halkı kandırıp gazını almak için eylemler planlayacak. Hâlbuki Trump, iki damadı karşısına alıp bu planı ana hatları ile anlatmış ve daha sonra damatlar kendi aralarında koordinasyon bile sağlamışlardı.
BOP Eş Başkanlığı Yaptıysanız…
Yüzyılın Anlaşması’na bir günde gelinmedi. İsrail’i merkeze alan, çevresindeki ulus devletleri bölüp parçalamaya çalışan, bölgenin Arap-İsrail olan çatışma eksenini Şii-Sünni olarak değiştirmeyi planlayan Büyük Ortadoğu Projesi’ne (BOP) ve Arap Baharı’na destek verdiyseniz, eş başkanı olduğunuzu böbürlenerek her tarafta anlattıysanız bu gelişmelere şaşırmayacaksınız.
2005’de Kudüs’ü ziyaret ediyorken, zamanın İsrail Başbakanı Ariel Şaron tarafından “Yahudi Milletinin ve İsrail’in başkenti Kudüs’e hoş geldiniz” sözlerine ses çıkarmadıysanız…
24 Kasım 2015’de, İsrail’in 8 adet F-16 savaş uçağının Türkiye hava sahasından geçip, 656 km uçmasına müsaade ederek Suriye’nin Kibar’daki nükleer enerji santraline saldırmasına izin verdiyseniz…
Yönetme Ehliyetiniz ve Niteliğiniz Yok
Mart 2011’de Suriye’de emperyalizm tarafından başlatılan vekâlet savaşının ateşine odun taşıdıysanız, BOP kapsamında emperyalistlerle beraber Libya’nın üzerine çullandıysanız ve hala bu ülkedeki emperyalist destekli iç savaşın ateşine benzin dökmeye çalışıyorsanız, Yemen’de Şiileri katlediyorlar diye sessiz kaldıysanız ve Yüzyılın Anlaşması’nın en önemli mimarlarından ve destekçilerinden Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman’ın İstanbul’da Cemal Kaşıkçı’yı katletmesine seyirci kaldıysanız Kudüs ve Filistin için bağırıp çağırmayacaksınız!
“Hayır, biz iyi niyetliyiz, sadece büyük resmi göremedik ve olayların buralara geleceğini kestiremedik” diyorsanız; bu da ülkemizi yönetme ehliyetinizin ve niteliğinizin olmadığını gösterir.
Türker ERTÜRK, 31 Ocak 2020