Arınç ve Akdağ'ın demokrasi maskesi!CHP Genel Başkanı seçilen Kemal Kılıçdaroğlu’nu ilk 24 saatte iktidar partisi kanadından tebrik için arayan olmadı. Bülent Arınç ve Recep Akdağ ise garip değerlendirmeler yaptılar.
Bülent Arınç,
“İnanıyoruz ki CHP, Sayın Baykal’ın CHP’si olmaktan süratle çıkar ve özgürlükçü bir parti, gerçekten sosyal bir demokrat bir parti olarak yoluna devam eder” dedi.
“Baykal’ın CHP’si” nden kastı, cumhuriyetin kuruluş felsefesine sahip çıkan CHP olmasın!
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni Türk Milleti’nin değil, ne idüğü belirsiz Türkiyelilerin devleti yapmak isteyen kadronun Baykal’ın CHP’sinden milli direnç sebebiyle rahatsız olduğunu biliyoruz.Sağlık Bakanı Recep Akdağ ise “CHP eğer bu ülkenin önünü açacak, demokrasi ve özgürlükleri geliştirecek Anayasa değişikliklerine karşı çıkmaya devam edecekse, bu değişikliğin hiçbir anlamı olmaz” dedi.
Ciddi bir araştırma yaptırmadan ilaç tekellerinin güdümündeki Dünya Sağlık Teşkilatı’nın yörüngesine girerek, Türkiye’ye yüz milyonlarca dolarlık domuz gribi aşısı ithal eden, bu yüzden Başbakan’dan sert tepki gördüğü halde görevinde kalan Recep Akdağ, demokrasi dersi veriyor!
Recep Akdağ, tıp alanında profesör olmuş, ülkeye önemli hizmetler vermiş bir kişi! Böyle iyi yetişmiş bir kişinin yargı bağımsızlığını ortadan kaldıran değişikliklerin ülkenin önünü açacağını demokrasi ve özgürlükleri geliştireceğini inanarak söylemesi mümkün değil. Çünkü tıp doktoru olmak için gerçekten belirli bir zekâ seviyesinin üzerinde olmak gerekiyor. Bu zekâya sahip bir kişinin akı kara, karayı ak göstermesi için başka bir sebep gerekiyor! Çünkü demokrasi, serbest seçimler kadar hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı demektir. İktidarın güdümündeki bir yargı ise zülüm devleti getirir.
Yaptıkları Anayasa değişikliklerine neredeyse, kutsallık yakıştıracaklar; hatta hadisi kutsi yerine koyacaklar! Tayyip Erdoğan’ın gözünde kendi yerini korumak için onun her emrini “uçuruma atlayan koyun” mahviyetinde yerine getirmeye çalışan insanlar, bana Hasan Sabbah’ın militanlarını hatırlatıyor!
Hani “Recep Bey” onlara yalancı bir cennet vaat etmiş de değil. Ama, onun etrafında kalmak, orada tutunmak için Kürşat Tüzmen örneğinde olduğu gibi uçurumdan atlayabileceklerini bile söyleyebiliyorlar! Çok demokratlar ya! Hasan Sabbah’ın militanları da atla deyince kendilerini uçurumdan aşağıya bırakıyordu!
Siz CHP’yi bırakın da İslamiyet’i referans aldığını söyleyen liderinizin etrafında, ABD ve AB’yi nasıl şefaat kapısı olarak gördüğünüzü anlatın!Ramiz Mehdiyev’den naklediyorum:
“ABD Başkanı Bush, Amerika’nın İslamcılar aleyhine yürüttüğü savaşı, 20’nci asırda Naziler ve Komünistlere karşı yapılan savaşlara benzetmişti. Esefle kaydetmek gerekir ki İslam’a karşı böyle bir bakış, genelde Hıristiyan aleminin Müslümanlığa karşı tarihi yaklaşımından ileri gelmektedir. İlahi Komedi’nin yazarı Dante, İslam Peygamberini cehennemde tasavvur etmişti. Dört asır sonra ise Fransız yazar Voltaire, ’Fanatizm veya Muhammed Peygamber’ adlı tiyatro eseri yazmış ve burada İslam’ın banisini hicvetmiş, ona her türlü günahları atfetmişti.
Üçüncü demokrasi dalgası, Doğu’ya karşı ileri hareketlere, yeni demokrasi inşasının hukuki temeli niteliği vererek bunları meşrulaştırdı. Fakat çok kısa bir sürede, örneğin Rousseau ve Montesque gibi mütefekkirlerin ideal devlet ve demokrasiyle ilgili görüşlerinin mevcut durumda yeni dönüşümlerin iç yüzünü sadece maskelediği meydana çıktı. Jeoekonomi, daha doğrusu petrol kaynakları, yeni demokrasi dalgasının en önemli unsurudur.”
AKP için de demokrasi, rejimi dönüştürmek için bir araç değil midir? 24.05.10
Arslan BULUT