ASIL KUMPAS YALNIZ VE GÜZEL ÜLKEME…
Dr. Noyan UMRUK
Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür… Gelin bu kargaşalıkta büyük resmi gözden kaçırmayalım. “Yeniden Yapılanma için 5N1K Yaklaşımı” nın ülkemize uygulanma sürecini sükûnetle bir analize tabi tutalım…
Ne? Önce değişim ve yeniden yapılanmaya tabi tutulacak yapının “Ne” olduğunu ve “Ne” tür özelliklere sahip olduğunu bilmek gerekli. Küreselleşeceğiz diye her tarafımızı o kadar açtık ki; ne olduğumuzu artık herkes bizden iyi biliyor.
Ülke değil, sanki yolgeçen hanı.
Ülkenin her köşesinde envaı çeşit istihbarat örgütü fink atmakta.
Çok sağlam sandığımız kurumlarımızın kozmik odalarına bile girildi.
Ne Zaman? Yeniden yapılandırma için yapılacak işlerin kilometre taşlarının bir zaman akım şeması içerisinde belirlenmesi gerekir.
Son 10 yıllık sürece bakıldığında bu şemanın da tıkır tıkır işlediği görülüyor.
Nasıl? : Değişim her zaman stratejik bir plan doğrultusunda gerçekleştirilir. Stratejik planlama ile yeniden yapılanmanın amaçları ve bu amaçlara ulaşmanın yöntemleri belirlenir.
Belirlenmiştir.. BOP’tan mı alırsınız, GOP’tan mı? Yoksa COP’ tan mı? Evvelallah hepsinden mebzul miktarda almaktayız…
Nereye: Yeniden yapılanma sürecinde, sizin “Nereye” götürülmek istendiğiniz, üstleneceğiniz misyon “Organizasyonun Vizyon Bildirisi” nde açık bir şekilde belirtilmelidir.
Bu da gayet de açık bir şekilde belirtilmiştir:
*Siz acıcık bölünüp küçüleceksiniz.
*B.Kürdistan’ın oluşturulmasına aktif katkılarda bulunacaksınız.
*Bu gidişata ülkenizde karşı çıkacak en güçlü potansiyeli, Ordunuzu dağıtıp bizim küresel çıkarlarımıza göre yapılandıracaksınız.
*Soğracığma Powell’ ın da dediği gibi Ilımlı İslam modeliyle, sıfır sorunlu diplomasiyle falan bölge ülkelerine örnek olacaksınız.
Gelelim en önemli iki soruya…
Neden? : Yeniden yapılanmaya “Neden ” gerek olduğunu kendinize ve değişime tabi tuttuğunuz yapıya süreci cazip kılacak şekilde açıklamalısınız.
Örneğin mealen:
Siz acıcık bölünüp küçülün ki; bu elbiseye zamanla yeni parçalar da ekleyerek varlığını tamamen bize borçlu, bize göbekten bağlı B. Kürdistanı kurup, bölgedeki kontrolümüzü garantiye alalım. Bu arada siz de halkınıza Türk- Kürt Konfederasyonu kurup Osmanlıyı yeniden ihya ediyoruz falan diyebilirsiniz.
Bu gidişata ülkenizde karşı çıkacak en güçlü potansiyele, Ordunuza “vatanın ve milletin bütünlüğü” tekerlemesini unutturmak için, onu vesayetçilik, darbecilik yaftalarıyla dağıtıp yeniden kurun ve de şu bizim Soros’un dediği gibi en önemli ihraç ürününüz olarak NATO’nun paralı askerleri haline getirin.
Örneğin;
*Yaşamları teröristlerle mücadele ile geçen, Montrö Anlaşması’nı delecek bu girişime karşı sahildar ülkelerle Karadeniz Çağrı Gücü kurma girişiminde bulunan, Rusya-Gürcistan anlaşmazlığında ABD’nin Karadeniz’e gemi sokmasına güçlük çıkaran komutanları,
*GENESİS ve Milli harp gemisi “MİLGEM”i projelendiren mühendisleri, Hava Savunma, Simülasyon, Güvenlik ve Enerji Yönetim Sistemleri alanlarında ülkenin en güçlü yazılım kuruluşu HAVELSAN’ın genel müdürünü, GATA’da şizofreni ilacı geliştiren bilim adamlarını,
*Yetmedi mi? yüzlerce genç subayı darbe, casusluk, fuhuş, uyuşturucudan falan içeri tıkarsınız...
Tüm bunların vesayetle, darbecilikle, hukukla, adaletle falan ne ilgisi mi var diyorsunuz. Uysa da olur, uymasa da…
Böylece mesela askeriniz kışlasına hapsedilir, sınırlarınız yolgeçen hanına dönüşürken, bir doğal gaz havuzu olan D. Akdeniz’de, Kıbrıs Rum kesimi sahildar ülkelerle birlikte çokuluslu şirketlere arama yaptırabilir, Donanmanız ortada TBMM tezkeresi yokken Fransa, İngiltere komutasında Libya’da girişilen acımasız katliama katılabilir, füze kalkanlarını Anadolu’nun bağrına dikebiliriz…
Kim? Bu hayâsız yeniden yapılandırmanın mimarları hala belli olmadı mı?
O halde biz söyleyelim: AB-D, onun kucağındaki vaiz ve yargı, emniyet, bürokrasideki kadroları ve de şimdi giriştiği amansız savaşa rağmen, bugüne değin işine geldiği için bunlara “Ne istediler de vermedik”, büyük patronuna da “Emrin olur ağbi” diyen siyasi iktidar.
Bu zevatın, aralarındaki savaşın icap ettirdiği ittifak arayan söylemleri dışında, eylemlerinde işin özü ile ilgili olarak bir değişiklik olmadığına göre,
Son söz! Cumhuriyet tarihimizin Kurtuluş Savaşından sonra, ardı ardına üç seçim içeren en kritik dönemecinde necip milletimizin…
AYDINLIK G; 13.01.2014