- Türküm, doğruyum, çalışkanım,
- İlkem: küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
- Ülküm: yükselmek, ileri gitmektir.
- Ey Büyük Atatürk!
- Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.
- Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
- Ne mutlu Türküm diyene!
*
Türkiye'de, "Çözüm Süreci" döneminde Öğrenci Andı kaldırılmış, buna karşın düzenlemenin iptali istemiyle Danıştay'a dava açılmıştı. Danıştay 8. Dairesi de, 2018 yılında öğrenci andını kaldıran yönetmelik hükmünü oy çokluğuyla iptal etmişti. MEB ise, Danıştay 8. Dairesi'nin Andımız kararını, bir üst Kurul olan Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nda temyiz etmiş ve yürütmeyi durdurma istemişti. Kurul, ilköğretim okullarında andın okunması yönündeki Danıştay 8. Daire kararını kaldırdı. Danıştay, bu kararla "Okullarda Andımız okunmasın" dedi.
*
Haliyle bu durum günlerdir kamuoyunda tartışılıyor. Allah aşkına ne var bu antta? Okunmasını istemeyenlerin sosyal medyada savundukları şu: Neymiş efendim 1930'lu yılların otoriter rejiminin uygulamasıymış da, pedagojiye aykırıymış.
Ne alakası var ya!
Doğru ve çalışkan olmak, küçükleri korumak, büyüklerimi saymak demenin neresi zararlı? Bunun neresinde çocukların ahlâkını, ruh sağlığını, psikolojisini bozacak söylem var?
*
Aldatılarak, kandırılarak, yanıltılarak ülkeyi yönetmek, sanki millet için çok sağlıklı!
Hiçbir işimizde, sözümüzde samimi değiliz.
Her işimize başlarken Allah dememize ve ülkede 100 bine yakın cami ve imam olmasına rağmen ülkemizde etik ve liyakat sorunu var.
Her sabah okullarda ant verenlerin yönettiği Türkiye'nin hali ise ortada.
Şöyle bir bakın:
Ülkeyi yönetenlerin hepsi bu yemini etti değil mi? Diplomaları olduğuna göre okula gitmişlerdir. Son 19 yıldır da ülkeyi AKP iktidarı yönetiyor.
Her sabah okullarda bu andımızı okumalarına rağmen ülkeyi ne hale getirdiler?
Ekonomisiyle, siyasetiyle, ağırlığı olan; süper, dünya devi bir ülke mi yaptılar? Eğer dünya devi olduğumuzu iddia eden varsa; hiç bana papazı, adaların işgal edilmesini falan izah etsin demeyeceğim. Lütfen başka bir köşe yazısına geçsin.
*
Peki maneviyat deseniz. Alınları secdeye değenlerin yönettiği ülkede, en azından bu alanda uçmamız lazımdı.
Ne oldu peki, uçtuk mu? Hayır aksine...
"Türk'üm" demek, sayelerinde bazı çevrelerce ırkçı ve faşist bir söylem oldu.
Doğruluk itibar görmez oldu.
Çalışkanlık desen; üretimde dibe vurup, tüketimde ise zirveye oynayan bir ülke oluşturarak gösterdiler.
Küçükleri koruma ilkesi , "Bir kereden bir şey olmaz, rızası varsa"ya döndü.
Büyükleri saymayı; Cumhuriyeti kuranları küçümseyerek gösterdiler.
Yurt sevgisi; Ülkeyi pazarlama, "alıyorlarsa götürmüyorlar ya." demek oldu.
Millet sevgisini desen, devletin doğal olarak milletin olan birikimlerini tek tek satarak gösterdiler. Hatta yandaşları "Bu milletin orasına koyacağız!" diyerek en derin sevgilerini sundular. Ötesi var mı?
*
Atatürk desen; her gün eleştiri adı altında hakaret ediliyor.
Açtığı yol gösterdiği hedef desen, o da yok.
"Varlığım Türk varlığına armağan" derken; "Bitaraf olanlar bertaraf" oldu. Kula kulluk etmek tabii hale geldi.
Ne mutlu Türk'tük. "AKP ile Türk olmaktan kurtulduk." dediler. Buna sevindiler.Bütün bunları her sabah ant içmelerine rağmen göstere göstere yaptılar. Kendileri uymuyor diye de okunmasına gerek yok diyorlar. Oysa herkesi kendileri gibi sanıyorlar.
*
Aslında mesele, andımıza uyulup uyulmaması değil, görülüyor ki bazı çevrelerin Türklüğe alerjisi var! Andımız bu yüzden rahatsız ediyor da, sokaktaki Ahmet ağabeye, Ayşe ablaya, Fatma teyzeye, Ali amcaya, Nurten halaya bu köşeyi okuyan okura soruyorum: peki siz de bu andı okumadınız mı? Açtığın yolda gösterdiğin hedefe diye ant okumanıza rağmen her seferinde "Kul beşerdir. Beşer ise şaşar." demediniz mi yıllarca? "Aldatılmış, kandırılmış ne olacak ki canım." diye oy vermediniz mi? Peki nerede kaldı okuduğunuz ant? "Sen Türkçülük yaparsan o da Kürtçülük yapar." söylemi andımızın neresiyle uyumlu?
*
Bu andı okumak ırkçılık mı? Atatürk, Türklük tanımında diyor ki:
"Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türk halkına Türk Milleti denir. Kendini Türk hisseden, tarihimizi ve kültürümüzü paylaşan herkes Türk'tür. Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür. Değişik kökenden bütün toplulukların ortak adı, millî kimliği Türk'tür. Millî kimliğini inkâr eden yurttaş olamaz. 'Türk' kelimesi, 'Türk milleti' ifadesi Anadolu'da yaşayan bütün etnik grupları birleştiren milletimizin adıdır. Benim milliyetçiliğim, ayrılıkçı soydaşlığı değil, birleştirici yurttaşlığı esas alır."
Atatürk'ün tanımı böyle. "Sen 'Türk'üm' dersen o da 'Kürt'üm' der." sözü mü yoksa Atatürk'ün sözleri mi birleştirici?
Gördüğünüz gibi; mesele pedagoji, çocukların üşümesi değil, andımızdaki Türklüktür!

Tamamen güncel, çok özlü ve önemli, her sözcüğü somut ve mükemmel bir analiz ve sentez. Çok değerli yazarı sevgili Levent BULUT'a en yürekten tebrikler, derin saygılar, yeni başarılar, en iyi dilekler ve konuyla ilgili özel bir ithaf :

TÜRK'Ü, KÜRD'E, KÜRD'Ü, TÜRK'E KIRDIRMAK

BOP'culuk denen bu melanet
Ve KOL'culuk adlı bu hiyanet,
Türk'e ve Türklüğ'e
Kürd'e ve Kürtlüğ'e
Ezeli ve ebedi açık ve gizli düşmanlık eder
Ve Arab'a ve Araplığ'a ise hayranlık besler.

Temel hedefi, Türk'ü,Kürd'e, Kürd'ü,Türk'e karşı koymak ve kırdırmaktır.
Nihai emeli ise şeriyat,padişahlık,hilafet,biad ve cihad rejimi kurmaktır.
Bu melanet ve hiyanet bir avuç BOP'cudan ve KOL'cudan oluşan bir kliktir.
Bu kliği yenecek tek güç ise Türkler ve Kürtler arası kardeşlik ve birliktir.
İşte tam o zaman Türk ve Türklük, Kürt ve Kürtlük bekaya kavuşacaktır,
Ve barış, huzur, özgürlük,iş, aş, ekmek,genlik ve gönenç sahibi olacaktır.

Gönül Pınar Atacı, 21.Nisan.2021