Türk Silahlı Kuvvetleri, Karadenizdeki gelişmeler ile ilgili alarm verdi.
ABD'nin Karadeniz kıyılarında NATO'ya bağlı bir donanma üssü kurma girişimi Türk Silahlı Kuvvetleri'nde endişeyle karşılanırken, Türkiyenin Karadenizdeki çıkarlarının büyük devletlerin kararlarına bırakılmaması gerektiğine işaret edildi. Bunun için de bir an önce bir politika oluşturulması istendi.
Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın resmi yayın organı olan Hava Kuvvetleri Komutanlığı Dergisinin Ekim 2008 nüshasında, "Egeden Karadenize Bir Bakış, Karadeniz Yeni Ege Denizi mi Oluyor?" başlıklı bir makale yayımlandı. 8. Ana Jet Üs Komutanlığında görevli Hava Pilot Yüzbaşı Kadir Yalçın ve Hava Pilot Üsteğmen Ş. Atınç Delican tarafından kaleme alınan makalede, Karadeniz'in tıpkı Ege Denizi gibi çözümü zor krizlere gebe olduğu vurgulandı.
Karadenize her geçen gün uluslararası ilginin artmakta olduğuna işaret edilen makalede, "Bu ilgi, bölgenin ekonomik potansiyelinden, insan kaynaklarından ve ayrıca enerji ile ulaştırma koridorları üzerindeki stratejik konumundan kaynaklanmaktadır" denildi. Karadeniz'in bugün Doğu ve Batı arasında hem güvenlik, hem enerji, hem de ulaştırma koridoru durumuna geldiği anımsatılan yazıda, Avrasya'daki petrol ve doğalgazın güvenli biçimde ortak kullanımı ve Batı pazarına nakli konularının Karadeniz'in önemini arttırdığı da vurgulandı. Derginin giriş bölümünde, dergide yer alan tüm yazıların yazarların kişisel görüşlerini içerdiği belirtilmesine karşın, yazının kuvvetin resmi yayın organında yer alması dikkat çekti.
Derginin aktüel konular bölümünde yer alan yazının dikkat çekici bazı bölümleri şöyle:
"KARADENİZ EGE'YE BENZİYOR"
"Karadeniz bölgesi, Avrupa-Atlantik dünyasının son yıllarda bölgeye girmek için yoğunlaştırdığı çabalar neticesinde yeni bir değişim süreci yaşamaktadır. AB ve ABD'nin bölge politikaları, Rusya Federasyonu'nun bu politikalara mukavemeti, Türk Boğazlarının mevcut statüsünü belirleyen Montrö Sözleşmesi'nin tartışmaya açılma çabaları, Türkiye'yi de yeni şartlar karşısında aktif politikalar üretmeye zorlamaktadır.
Ne tür politikalar üretilebileceği düşünüldüğünde aslında Türk dış politikasının bu konuda yaşadığı tecrübeler çok iyi irdelenmelidir. Bu konuda en iyi tecrübeyi halen Ege Denizi'nde Yunanistan ile yaşamaktayız. Bu nedenle Karadeniz'de neler olabileceğini anlamak için önce Ege Denizinde neler yaşadığımızı irdelemeli, buradan alınan dersler ve Karadeniz'in kendine has jeopolitik ve jeo - stratejik yapısı da değerlendirilerek konu incelenmelidir."
SATRANÇ TAHTASI
"ABD, NATO etkisi ve şemsiyesi ile Karadeniz'e girmeyi planlamakta ve kıyı ülkelerin üzerindeki nüfuzunu artırıcı politikalar izlemektedir. Soğuk Savaş zamanında genellikle çatışılmayan bir bölge olan Karadeniz büyük devletlerin yeni satranç tahtası haline gelmeye başlamıştır."
NATO ÜSSÜ
"Karadeniz sahillerine NATO donanma üssü kurulması konusu, ABD ile Romanya ve Bulgaristan arasında yapılan ikili anlaşmalarla ortaya çıkmıştır. Karadeniz'de Montrö Sözleşmesi'yle ters düşülen bir oluşuma destek vermemiz, bizi Montrö Sözleşmesi'nin uygulanmasıyla ilgili zor duruma düşürecektir. Bununla beraber, NATO'nun bölgede önemli bir üyesi olarak bu oluşlumun karşısında olmamız bizi ABD/NATO ile karşı karşıya getirebilecektir. ABD, konuyu NATO nezdinde gündeme getirmiştir. Terörizm, insan ve uyuşturucu kaçakçılığını öne sürerek konuyu geliştirmeye çalışmaktadır. Rusya, böyle bir uygulamaya karşı olduğunu bildirmiştir. Menfaatlerimizin çeşitli alanlarda çatıştığı ve bizi zor durumda bırakabilecek durumda olan konu çok hassas bir süreçte olup acilen eylem planımızın belirlenmesi gerekmektedir."
RUSYA'NIN SİLAH SATIŞI
"Rusya'nın yeniden büyük miktarlarda silah satışlarına başlaması ve Çin ile yakın askeri işbirliği de boğazlardan büyük savaş gemilerinin geçmesini gündeme getirebilir. Nitekim bunun ilk örneği Çin tarafından Rusya'dan otel yapılma sözü ile satın alınarak boğazdan geçirilen Varyag Uçak Gemisi ile görülmüştür. Anılan geminin uçak gemisi olarak kullanılacağı daha sonradan anlaşılmıştır. Bu örnek yeni girişimlere temel olabilecek niteliktedir ve
bu konuda tavrımızın belirlenmesi gerekmektedir."
UYARI: MİLLİ POLİTİKA OLUŞTURULMALI
Türkiye ile Yunanistan arasında mevcut olan Kıbrıs ve Ege sorunları Türkiye'nin oldukça haklı olduğu 'hukuki' sorunlar gibi gözüküyorsa da, sorun 'siyasidir'. Geçmişte olduğu gibi 'siyasi' sorunların çözümü 'büyük devletlerin kararına' bırakıldığında tarih tekerrür edecektir.
Mevcut durumda AB ile ilgili bir sorun bulunmamakla beraber Montrö Sözleşmesinin değişmesi gündeme gelirse aleyhimize taraf olacaklarını beklemek gerçekçi olacaktır. Uyum programı çerçevesinde bu konunun ele alınması kesinlikle engellenmeli ve can damarımız olan Boğazlar konusu hiçbir siyasi konuya malzeme edilmemelidir. Milli politikamız geçmişte olduğu gibi bu konunun müstakil olarak ele alınıp incelenmesi olmalıdır. Gerekirse statükocu ve uzlaşmaz bir yaklaşık aleyhimize olacak değişikliklere tercih edilmelidir. Türkiye Ege Denizinde ve Karadenizde egemenlik haklarından doğan hayati çıkarlarını büyük devletlerin (AB, ABD ve BM) karar ve eğilimlerine bırakmak yerine her şeyden önce kendisi sahiplenmelidir. Bu nedenle Karadenizdeki menfaatlerimiz tespit edilmeli konu ile ilgili milli politikalar oluşturulmalıdır.
Kaynak