TSK'nın 350 bin kişilik personel sayısı, yeni çıkacak askerlik yasası ile en az 130 bin kişi düşecek. Bir o kadarda kalan sayı içinde 6 ayı dolduracak personel bulunduğu ifade ediliyor. Yani anlayacağınız Türk ordusunun sayısı 3 ay içinde 75-100 bin arasına inecek. Bununla beraber yeni askerlik yasasında, "Özel Durumlarda Muafiyet ve Erteleme" başlığı altında Cumhurbaşkanı'na askerliğini yapmayanlara muafiyet yetkisi geliyor.
***
Cumhurbaşkanına tanınan bu yetki ise tartışma konusu oldu. Düzenlemeye tepki gösteren CHP Millî Savunma Komisyonu üyesi Mehmet Ali Çelebi, "Demokratik bir ülkede olmaması gereken, ihtiyaçtan değil, keyfiyetten doğan bir madde. Mesela bir gün, Cumhurbaşkanı, çıksa, 'benim beyaz çayımı hazırlayan çaycı gönüllü, askerlikten muaf tutuyorum' dese, kim ne diyebilir? 'Gönüllüler' kısmının açıklanması lazım." ifadeleriyle eleştirirken, AKP Milletvekili Şirin Ünal ise yeni bir adım atılırken, bazı risklerin alınması gerektiğini ifade ederek, seferberlik halinde ihtiyaç duyulanların askere çağrılmasına engel bir durum olmadığını savundu.
***
Söz konusu maddeye tepki gösteren İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Aytun Çıray da, "Bunlar milis mi olacaklar? Olacaksa nerede kime karşı kullanılacaklar?" ifadeleriyle düzenlemeye tepki gösterdi.
Bu yazıyı yazarken henüz MHP tarafından olumlu veya olumsuz bir açıklamaya rastlamadım. Ya da varsa ben görmedim.
HDP'li Nimetullah Erdoğmuş ise yasaya muhalefet şerhi koyarak, esas olarak zorunlu askerliğin kaldırılmasından yana olduklarını belirtip, zorunlu askerlik uygulaması devam edecekse de "vicdani ret" hakkının tanınması gerektiğini belirti.
Daha önce sık sık gündeme gelen ve bir erkeğin politik görüşleri, ahlâkî değerleri veya dinî inançları doğrultusunda zorunlu askerliği reddetmesi olan vicdanî reddin yolu AKP döneminde defalarca açılmaya çalışılmıştı.
***
Hatırlarsanız "vatandaş"ın biri çıkıp laik, Kemalist değerlere dayanan ordunun, dinî inançlarına aykırı olduğunu, görev yapmak istemediğini belirttiğinde, 2011 yılında dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin, AB'yi bahane ederek, Millî Savunma Bakanlığı'nın vicdanî ret ile ilgili çalışmalar yaptığını açıklamıştı. Vatan borcunu ödemekten kaçan sözde aydın ve vicdancılar ile, İslâmcı geçinen çevreler, hemen bu konunun üstüne atladılar. Kararının daha çok imanî sebeplerden olduğunu; "vicdanî ret"ten çok "imanî ret" veya "İslâmî ret" kavramının kullanılmasını daha doğru gördüklerini söylemişlerdi.
Gelen tepkilerin ardından Bakanlığın çalışması rafa kaldırılmıştı. Bu yeni düzenlemeyle birlikte vicdanî retçiler yeniden piyasaya çıktı.
***
Şunu belirteyim; Vatandaşlık görevi olan askerliği kimin yapıp yapmayacağını bir kişinin belirlemesini doğru bulmuyorum. Kör topal da olsa iyi kötü bir demokratik hukuk devletiyken, yönetim şeklimizi ahbap çavuş ilişkisine dönüştürüyoruz. Biliyorsunuz ahbap çavuş kültüründe; yeteneğinden, becerisinden ve başarılarından ziyade kimlerden olduğu ve kimleri tanıdığı önemlidir. Bu kültüre tâbi olanlar, birey olmakta zorlanan kişilerdir ve hemşericilik, particilik gibi ortak paydalardan nemalanırlar. Son 17 yılda ehliyet ve liyakat kriterlerine bakınca bu anlayışı çok daha iyi görüyoruz.
***
Adamına göre muamele yapılan ülkede herkesin ortak bir vatandaşlık görevi değil miydi askerlik? Şimdi bu durumu tersine çevirmenin ne âlemi var? Ayrıca bu düzenlemeyle "Cumhurbaşkanı muaf yetkisini nasıl kullanacak? Kriterleri ne olacak? Bu gönüllülerin görevleri ne?" gibi soruların cevabı belirsiz.
Hem merak ediyorum bir vatandaş gidip nöbetini tutarken, askerlikten muaf tutulanlar, sıcacık yatağında hangi vicdanî, hangi dinî duygular içerisinde yatacak acaba?
***
Sadede gelirsek; S-400 yüzünden tehdit edilirken, terör örgütü sınırımızın dibinde 70 bin kişilik teçhizatlı bir güç hâline gelirken Türk ordusunun sayı olarak azaltılması, Cumhurbaşkanının, askerliğini yapmayanlara muafiyet tanıma yetkisi ne kadar doğrudur?
Hani lafa geldi mi aynı gemideyiz diyorlar ya, o yüzden soruyorum.
Ey yetkililer! Umarım 'ben yaptım oldu' mantığı ile hareket etmezsiniz. Aldığınız kararlarının enini boyunu, önünü ardını düşünmüşsünüzdür!
Zira hatalarınız sadece sizi değil; bütün ülkeyi bağlıyor.
Levent BULUT